İçeriğe geç

Çimen Yaprakları – II Kitap Alıntıları – Walt Whitman

Walt Whitman kitaplarından Çimen Yaprakları – II kitap alıntıları sizlerle…

Çimen Yaprakları – II Kitap Alıntıları

Hayata can veren ölüme de can verir,
Ve ölüler yaşayanlar kadar ileri gider,
Ve gelecek daha belirsiz değildir şimdiki zamandan,
Zira yeryüzünün ve insanın hoyratlığı çok şey barındırır yeryüzünün ve insanın zayıflığı kadar,
Ve hiçbir şey kalmaz geriye kişinin özelliklerinden başka.
Geride bırakmak bu tekdüze, çekilmez diyarı,
Geride bırakmak can sıkıcı bir örnek sokakları, kaldırımları, evleri
Yalnızca hayatın neşesinin şarkılarını söylemiyorum tekrar tekrar —ölümün neşesini de söylüyorum!
Ölüm’ün yatıştıran, bir anlığına nasılsa uyuşturan güzel dokunuşunu da,
Dışkılayan bedenimi serbest bırakıyorum yakılmak, toza dönmek ya da gömülmek üzere
Ben de bedenimden aldım kimliğimi,
Var olduğumu bedenimden bildim, ne olmam gerektiğini
bedenimin ne olması gerektiğinden bildim.
Nedir öyleyse aramızda duran?
Nedir onlarca ya da yüzlerce yıl aramıza giren?
Her ne ise hükmü yok —hükmü yok mesafelerin de mekânın da
Şimdi iyi dinle beni —eşyanın doğasındadır bu: ne olursa
olsun, ulaşılan her amaçta, daha büyük bir mücadeleyi
zorunlu kılan bir şey çıkar ortaya.
Giyim kuşamı yerinde, güler yüzlü, dimdik ayakta, ölüm
göğüs kafesinin altında, cehennemse kafatasının
Yalnızca tutkulu veda öpücükleriyle karşılık verin aldığınız aşk davetlerine,
İzin vermeyin açık ellerini uzatanların sizi tutmasına.
Yeryüzü asla yorulmaz,
Yeryüzü kabadır, sessiz ve anlaşılmazdır ilk bakışta, Doğa kabadır ve anlaşılmazdır ilk bakışta,
Ama kaybetme cesaretini, devam et, harika şeyler vardır gizlenmiş,
Yemin ederim, sözcüklerin anlatabileceğinden daha güzel şeyler vardır.
Şimdi yeniden gözden geçiriyorum felsefeleri ve dinleri,
Konferans salonlarında mantıklı gelebilir, ama işe
yaramazlar geniş bulutların altında, doğa manzarasında
ve akan denizin kıyısında.
Sandığımdan daha enginim, daha iyiyim,
Bilmezdim bu kadar iyilik barındırdığımı içimde.
Derin nefisler hâlinde çekiyorum mekânları içime,
Doğu da, batı da benim, kuzeyle güney de benim.
Her birimiz vazgeçilmeziz,
Her birimiz uçsuz bucaksızız —her birimiz hak ediyoruz dünyada olmayı,
Her birimiz hesaba katılıyoruz dünyanın ebedî anlamında,
Her birimiz bir diğerimiz kadar kutsalız burada.
Cazibeme kapılan yeni kişi sen misin?
Baştan uyarayım, sandığından çok farklıyım kesinlikle;
Bende aradığın ideali bulacağını mı sanıyorsun?
Sevgilin olmamın o kadar kolay mı olacağını sanıyorsun?
Arkadaşlığımın katışıksız bir doyum olacağını mı sanıyorsun?
Güvenilir ve sadık biri mi sanıyorsun beni?
Bu dış görünüşten, benim sakin, hoşgörülü tavırlarımdan ötesini göremiyor musun?
Gerçek bir kahramana doğru sağlam bir zeminde ilerlediğini mi sanıyorsun?
Hiç düşünmedin mi Ey hayalperest her şeyin bir büyü, bir hayal olabileceğini?
Ölüm ya da hayat aynıdır bana, ruhum yanaşmaz birini tercihe
Kurtulmak tamamen diğerlerinin payanda ve prangalarından!
Özgür yaşamak hayatı! özgür sevmek! atılmak ileriye gözü kara ve korkusuz!
Alayla çağırmak, flört etmek ölümle!
Yükselmek, fırlamak bana gösterlen aşkın göğüne!
Yükselmek oralara mest olmuş ruhumla!
Gerekirse kaybolmak!
Hayatın geri kalanını beslemek dolu dolu ve özgür bir saatle!
Havada uçuşan şeylerden oluşan maddenin ve yerin üstündeki toprağın, suyun akışının, bitkilerin yeşermesinin
Onlar için değil de sadece senin için olduğunu mu düşünüyorsun?
Kendini o kadar iyi mi tanıyorsun ki en vasatını cahil buluyorsun?
Erkeğin bedeni kutsaldır, kadının bedeni de kutsaldır,
Kutsaldır kimin olursa olsun —en değersizi işçi kalabalığında mıdır?
Şüphe mi ediyordunuz bedenlerini kirletenlerin kendilerini gizlediklerinden?
Ya da yaşayanları lekeleyenlerin ölüleri lekeleyenler kadar kötü olduğundan?
Bedenin ruh kadar iş görmediğinden?
Beden ruh değilse, nedir ruh?
Was it doubted that those who corrupt their own bodies conceal themselves?
And if those who defile the living are as bad as they who defile the dead?
And if the body does not do fully as much as the soul?
And if the body were not the soul, what is the soul?
Bu çekirdektir-çocuk doğduktan sonra kadından, erkek de kadından doğar,
Bu yunağıdır doğumun, bu büyükle küçüğün birleşmesidir ve tekrar çıkıştır.
Utanmayın kadınlar, ayrıcalığınız içine alır geri kalan her şeyi, geri kalanın çıkışıdır,
Bedenin geçitlerisiniz, ruhun geçitlerisiniz.
Anladım ki sevdiklerimle birlikte olmak yeterli,
Akşam başkalarıyla birlikte eğlenmek yeterli,
Güzel, meraklı, soluk alan, gülen tenlerle kuşatılmak yeterli,
Onların arasından geçmek ya da birilerine dokunmak ya da bir anlığına kolumu dolamak hafifçe birinin boynuna, peki nedir bu?
Başkaca haz istemem, yüzerim içinde denizdeymişim gibi.
Ruha iyi gelen bir şeyler vardır erkeklere, kadınlara yakın olmakta, onlara bakmakta, onların dokunuşunda ya da kokularında,
Her şey mutlu eder ruhu, ama bunlar daha çok mutlu eder.
Seni seviyorum, Ey sen, gelip ele geçir beni,
Ah senle ben kaçalım başkalarından uzaklara, özgür, kanunsuz,
Havadaki iki şahin, denizde yüzen iki balık daha kanunsuz değildir bizden;)
Azgın fırtına esiyor içimden, titriyorum tutkuyla.
İkilinin birlikte ettiği ayrılmama yemini, beni seven kadının ve onu hayatımdan çok seven benim, o yemin edişi,
(Ah razıyım, her şeyi göze alırım senin için, Ah kaybolayım gerekirse!
Senle ben! ne önemi var geri kalanın ne düşündüğünün?
Bize ne başka her şeyden? birbirimizi sevmek ve gerekirse tüketmek dışında;)
Kendi meyvenizi çürütecek misiniz içinizde.?
Çömelip boğulacak mısınız oracıkta..?
Yeryüzü ne gecikir, ne acele eder
En iyi bildiğin şeylerde bulacaksın en iyi şeyleri..
Müzik dediğiniz içinizde uyanan şeydir
Suskun, kendine hakim..!
Ve hiçbir şey kalmaz geriye kişinin özelliklerinden başka
Hayata can veren ölüme de can verir..!
Büyük bir benzerlik bağlıyor her şeyi birbirine
Her kim pürüzlü ve parçalanmışsa, yeryüzü de pürüzlü ve parçalanmış kalacaktır onun için
Ve gelecek daha belirsiz değildir şimdiki zamandan,
Zira yeryüzünün ve insanın hoyratlığı çok şey barındırır
yeryüzünün ve insanın zayıflığı kadar
Bu yerküreye ya da belli bir zamana sahip olmak yetmez ki,
Binlerce yerküre istiyorum ve bütün zamanı
Ama kaybetme cesaretini, devam et, harika şeyler vardır gizlenmiş,
Yemin ederim, sözcüklerin anlatabileceğinden daha güzel şeyler vardır
Ne tüylü tohum yumakları, ne kokular, ne de yağmur boşaltan yüksekteki bulutlar sürüklenir havada,
Ruhumun havada sürüklendiğinden daha fazla,
Her yana sürüklendim Ey aşk, arkadaşlık için, senin için
Karşılaştık işte, birbirimize baktık, güvende sayılırız
Bir şey karşılığında değildi sevgileri, içlerinden geldiği gibi severlerdi
Yaşamaya devam et yaşlı hayat !
Gör gizli sessiz tiksinmeyi ve çaresizliği !
Her şey kenara çekiliyor ruhun ilerlemesi için
Gelmeyin buraya tükettiyseniz içinizdekinin çoğunu .
Yemin ederim, sözcüklerin anlatabileceğinden daha güzel şeyler vardır
Bilmezdim bu kadar iyilik barındırdığımı içimde..
Bundan böyle kendimi sınırlardan, hayali çizgilerden azat ettiğimi ilan ediyorum .
Bırakırsan beni .
Kaybolursun sonra..?
Bundan böyle talihe ihtiyacım yok, talih bizzat benim
Sanırım patlayabilecek vahşi bir şey var senin içinde..!
Ben ve güçlü aşk sana aidiz
Ne gerekiyorsa yapacağım seni kaybetmemek için..!
Her yana sürüklendim Ey aşk, senin için..!
Hiç düşünmedin mi Ey hayalperest her şeyin bir büyü, bir hayal olabileceğini ?
Ey hayatımın nabzı..!
Varlığına ve kendini göstermene ihtiyacım var..!
Hiç şüpheye yer olmaksızın yakaladığını sandığında bile beni, dikkat et !
Bil ki çoktan kaçmış olacağım senden
Yalnızım sanıyorum kendimi, ama çok geçmeden bir topluluk sarıyor etrafımı
Senle ben! ne önemi var geri kalanın ne düşündüğünün .
Bize ne başka her şeyden? birbirimizi sevmek ve gerekirse tüketmek dışında..
Seni seviyorum. Ey sen, gelip ele geçir beni .!
Dikkatle bakıyorum, sakince kavrıyorum..!
Ey muhteşem sabırlı haşin hazlar, insanların umursamadığı güçlü hazları ruhumun,
(Bilinsin, bana yakışır bir ruh taşıyorum, benim de bilincim, kimliğim var,)
Vaktimiz, vademiz tükendi.
Hayata can veren ölüme de can verir,
Ve ölüler yaşayanlar kadar ileri gider.
Ah ağırdan aldım, aptallık ettim,
Çok önce dosdoğru sana çevirmeliydim yolumu,
Senden başka hiçbir şeyden söz etmemeliydim, senden
başka hiçbir şeyin şarkısını söylememeliydim.
Elveda kardeşlerim,
Elveda Ey yeryüzü ve gökyüzü, elveda siz komşu sular,
Vaktim tükendi, doldu vadem.
Bir zamanlar ayyaş ya da hırsız olduğunuz için,
Ya da hastasınız diye ya da romatizmalı ya da bir fahişe,
Ya da havailik ya da acizlikten ya da âlim olmadığınızdan ve basılı halde görmediğiniz için adınızı hiçbir zaman,
Daha az ölümsüz olduğunuzu mu düşünüyorsunuz?
Gördüğüm, dokunduğum insanlar kim, kim onlar?
Kim bu benzerlerim beni nazik talimatlarıyla, hileleriyle
kendilerine çeken?
Bana gelince, sana özenerek verdiğim dışında hiçbir şey vermiyorum başkalarına,
Hiç kimseye, Tanrı’ya da övgü düzmem şarkılarımda,
sana düzdüğüm övgüden başka.
Dünyaya sesleniyorum güvenmesinler dostlarımın
dediklerine, bunun yerine düşmanlarıma kulak versinler,
tıpkı benim gibi,
Tembih ediyorum size, her zaman reddedin beni açıklamak
isteyenleri, zira ben açıklayamıyorum kendimi,
Tembih ediyorum size her şeyi terk etmenizi, benim her şeyi
terk ettiğim gibi.
Yoldaş, elimi uzatıyorum sana!
Sana paradan daha değerli olan sevgimi veriyorum,
Sana vaaz ya da kanun yerine kendimi veriyorum;
Verecek misin kendini bana? yola çıkacak mısın benimle?
Yaşadığımız sürece duracak mıyız yan yana?
Emin değilim ama aşıkların yüce ruhudur en sıcak karşılayan ölümü.
Şimdi yeniden gözden geçiriyorum felsefeleri ve dinleri,
Konferans salonlarında mantıklı gelebilir, ama işe yaramazlar geniş bulutların altında, doğa manzarasında ve akan derelerin kıyısında.
Şu anda hasret dolu ve dalgın otururken yalnız başıma,
Bana öyle geliyor ki hasret dolu ve dalgın başka insanlar var başka diyarlarda.
Sevdiğim birini düşününce bazen öfkeye kapılıyorum,
karşılıksız bir aşk taşıyor benden diye korkarak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir