İçeriğe geç

Yüzleşme Kitap Alıntıları – Calia Read

Calia Read kitaplarından Yüzleşme kitap alıntıları sizlerle…

Yüzleşme Kitap Alıntıları

Öyle olmadığınız halde biri size deliymişsiniz gibi davrandı mı hiç? Bu, korkunç bir duygu. Kalbimin sanki yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlamasına neden oldu. Yanağımın içini ısırıp kafamın içinde, Ben haklıyım, ben haklıyım, ben haklıyım, ben haklıyım diye tekrarlayıp durdum.
Öfke, duyguların kasırgasıdır. Bir anda hayatınıza girip her şeyi yerle bir edebilir. Tüm mantığınızı yok eder. Tek çareniz bu duyguyu, sizi canlı canlı yemeğe başlamadan önce ruhunuzdan söküp atmaktır.
Herkes biraz delidir. Bu dünyada ayakta kalmayı becermek zorundasın.
Kimse deli değildir. Deli olan dünyadır. Herşeyin bir etiketi ve yeri vardır. Ama herkesin duygularını ve tepkilerini tek bir kutuda toplamak mümkün değildir. Herkes farklıdır ve herkes aynı olaya farklı tepki verir.
Benim gibi birini nasıl sevebilirsin?
Sevilmeye layık olmadığını düşünüyorsun ve benim de aynı şeye inanmamı bekliyorsun ama bubu yapamam. Sen farklı bir sanat eserisin. Ruhunun dikişleri eğri büğrü ve kenarları yıpranmış. Ama sen böyle yaratılmışsın ve bence bu, şimdiye dek gördüğüm en güzel şey.
Bu dünyada yaşamın ağırlığı altında ezilmemiş tek bir insan dahi gelmiyor aklıma.
Eğer birini seviyorsan onun acısının senin de acın olması gerekmez miydi?
Öyle olmadığınız halde biri size deliymişsiniz gibi davrandı mı hiç? Bu, korkunç bir duygu. Kalbimin sanki yerinden çıkacakmış gibi atmasına neden oldu.
Aşk çok sayıda sır barındırır.
Nasıl çarpacağı.
Ne zaman saldıracağı.
Nerede karşımıza çıkacağı.
Ne zaman etkisi altına gireceğimizden bihaber dünyada dolanıp duran bizler, onun oyuncaklarıyız.
Hiç kimse çıkıp da acısını ve aşağılanmasını açıkça dile getirmez. Bu, bir grup yabancının karşısında çırılçıplak durmak gibidir.
Fairfax bebeğe uygun bir yer değil Fairfax bebeğe uygun bir yer değil Fairfax bebeğe uygun bir yer değil
Gerçek, size şu üç şeyden birini yapabilir: özgürleştirebilir, paramparça edebilir ya da bütünleştirebilir.
Parmaklarımı saçlarımda gezdirdim. Çığlık atmak istiyordum. Ağlamak istiyordum. Kahkahalarla gülmek istiyordum. Herhangi bir şeyi, her şeyi, hiçbir şeyi aynı anda yapmak istiyordum.
Benim gibi birisini nasıl sevebilirsin? Akıl hastaları için yapılmış bir hastanedeyim. Hiçbir özgürlüğüm yok ve geçmişimin bir kısmını hatırlamıyorum. Beni nasıl sevebilirsin?
Sevilmeye layık olmadığını düşünüyorsun ve benim de aynı şeye inanmamı bekliyorsun ama bunu yapamam. Sen farklı bir sanat eserisin Victoria. Ruhunun dikişleri eğri büğrü ve kenarları yıpranmış. Ama sen böyle yaratılmışsın ve bence bu, şimdiye dek gördüğüm en güzel şey.
Victoria. Camı indirdim ve boş gözlerle ona baktım. Seni seviyorum, dedi.
Bunu çok garip bir biçimde gösteriyorsun, diye fısıldadım.
Aşk üç boyutludur. Çok derin ve geniş. Öyle güçlüdür ki bu kelimeyi, duyguyu yüzüne yansıtmadan ve gözlerinde sergilemeden söyleyemezsin.
Sinclair, sen beni sevdin mi?
Çok yavaşça elini indirdi ve bana öylesi yoğun duygularla dolu bir ifadeyle baktı ki ellerim titremeye başladı. Seni o zamanlarda da sevdim, şimdi de seviyorum.
Bana hatırlayamadığım bir şey anlat, dedim alçak bir sesle.
Sinclair gözlerini gözlerime dikti. Seni ilk öptüğüm an ruhunun tadını almıştım. Bende olmayan her şeydi. Karanlığıma bir ışık, kaygılarıma mutluluktu. O an hayatımın sonuna kadar benimle olacak. Sen bizi unutabilirsin ama ben hep hatırlayacağım.
Burada çok fazla arkadaşın yok, değil mi?
Yok.
Bana takıl Annecik. Fairfax’in folie á deux’sü olabiliriz.
Folie á deux nedir?
Reagan döndü ve sinsice bana gülümsedi. İki kişinin paylaştığı delilik.
Hayali arkadaşlar keşke yetişkin olduğumuzda da yanımızda kalabilseydiler. Belki o zaman işler bu kadar kötü olmazdı.
Tanrım! Bu kelimeden nefret ediyordum. Şimdiye dek Ama ile başlayan herhangi bir cümlenin olumlu bir sonu olmuş mudur? Hayır. Hiç sanmıyorum.
Yakında yine geleceğim. Dönüp uzaklaşmadan önce gözlerini gözlerime dikti ve çok alçak bir tonla, Bizi hiç hatırlamasan da sorun değil. Ben ikimiz için de hatırlarım, dedi.
Eğer birini seviyorsan onun acısının senin de acın olması gerekmez miydi? Ya da tam tersi. Ona yardım etmek için elinden gelen her şeyi yapman gerekmez miydi?
Siyah güllerin ortasındaki bir zambak gibisin.
“Sevilmeye layık olmadığını düşünüyorsun ve benim de aynı şeye inanmamı bekliyorsun ama bunu yapamam. Sen farklı bir sanat eserisin Victoria. Ruhunun dikişleri eğri büğrü ve kenarları yıpranmış. Ama sen böyle yaratılmışsın ve bence bu, şimdiye dek gördüğüm en güzel şey.”
Gerçek size şu üç şeyden birini yapabilir özgürleştirebilir, paramparça edebilir ya da bütünleştirebilir.
Istırabının kimliğin olmasına izin verdiğin an korkmaya başlamalısın.
Hiç kimse çıkıp da acısını ve aşağılanmasını açıkça dile getirmez. Bu, bir grup yabancının karşısında çırılçıplak durmak gibidir.
Benim kocam gibi bir kocayla düşmana hiç gerek yoktu.
“Burada hava yoktu.
Deliliği soluyorduk.
Cinneti soluyorduk.”
Bizi hiç hatırlamasan da sorun değil. Ben ikimiz için de hatırlarım.
Aşk üç boyutludur. Çok derin ve geniş. Öyle güçlüdür ki bu kelimeyi, duyguyu yüzüne yansıtmadan ve gözlerinde sergilemeden söyleyemezsin.
Gerçeğin bir bedeli olduğunu görmeye başlıyordum.
Gerçeğin ele geçirmeyi en çok istediği şey ruh sağlığınızdı.
Sizi özgür kılma vaadiyle cezbederdi ama satır aralarına baktığınızda kafayı yediğinizi düşündürene kadar kuşkulanırdınız ve korkularınızla sizi yalnız bırakacağını görürdünüz. Bazen gelir ve sizi kurtarırdı. Bazen ise gelmezdi.
Her çiftin kusurları vardır. Kimse mükemmel değildir. İki insanı bir araya getirdiğinde bu kusurların daha da görünür olması normaldir.
Eğer birini seviyorsan onun acısının senin de acın olması gerekmez miydi? Ya da tam tersi. Ona yardım etmek için elinden gelen her şeyi yapman gerekmez miydi?
Aşk çok sayıda sır barındırır.
Nasıl çarpacağı.
Ne zaman saldıracağı.
Nerede karşımıza çıkacağı.
Ne zaman etkisi altına gireceğimizden bihaber dünyada dolanıp duran bizler, onun oyuncaklarıyız.
Bu konuda plan yapmaya kalkmayın. İster mücadele edin, ister kendi arzunuza gidin aşk sizi sarıp sarmalayacaktır ve bu olduğunda bir daha asla özgür olamayacaksınız.
Dünyaya şu ikisinden biriymiş gibi davranabilirsiniz: Arkadaşınız ya da rakibiniz. Birinci yolu takip ederseniz ayvayı yersiniz. Şu tür şeyler söylersiniz: Hayat böyle. Ya da en sevdiğim: Başını dik tut, dostum. Gelecek sefere daha iyi olacak. Ama gelecek sefer yoktur ve bunu fark ettiğinizde iş işten geçmiş olur. Ben daha az seçilen yolu seçtim. İnsanların seçmeye korktuğu yolu. Hayat devasa bir satranç oyunu ve rakibiniz dünya. Her hamlenin ve seçeneğin arkasında bir neden var. Bu yüzden tedbiri asla elden bırakmam. Bu yolda yürürken çok şey öğrenirsiniz. Ve kısa bir süre sonra hayat size hayranlık duymaya başlar. Ara sıra size ipuçları verir. Her birini fark edip yolunuza çıkan kayalar gibi toplamak sizin işinizdir.
Sen ise kurban gibi görünüyorsun. Kurbanı oynamak hoşuna gidiyor çünkü suçlayacak biri olduğu sürece dönüp kendine ve ne yaptığına bakmak zorunda değilsin.
Kimse vicdan azabı duymadan boşanmaz. Evliliğinizi planlar ve tüm ayrıntılarla ilgilenirken, Tanrım, bir an önce boşanmaya can atıyorum. O fasıl çok daha iyi olacak, diye düşünmezsiniz. Bu, tıpkı bütün umutlarınızı ve hayallerinizi camdan bir fanus içine koyup bir kayanın üzerine düşmesine izin vermek gibidir.
Aşk çok sayıda sır barındırır. Nasıl çarpacağı. Ne zaman saldıracağı. Nerede karşımıza çıkacağı. Ne zaman etkisi altına gireceğimizden bihaber dünyada dolanıp duran bizler, onun oyuncaklarıyız. Bu konuda plan yapmaya kalkışmayın. İster mücadele edin, isterseniz kendi arzunuzla gidin aşk sizi sarıp sarmalayacaktır ve bu olduğunda bir daha asla özgür olamayacaksınız.
Gerçeğin ele geçirmeyi en çok istediği şey ruh sağlığınızdı. Sizi özgür kılma vaadiyle cezbederdi ama satır aralarına baktığınızda kafayı yediğinizi düşündürene kadar kuşkularınız ve korkularınızla sizi yalnız bırakacağını görürdünüz.
Aşk üç boyutludur. Çok derin ve geniş. Öyle güçlüdür ki bu kelimeyi, duyguyu yüzüne yansıtmadan ve gözlerinde sergilemeden söyleyemezsin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir