İçeriğe geç

Selma ve Gölgesi Kitap Alıntıları – Peyami Safa

Peyami Safa kitaplarından Selma ve Gölgesi kitap alıntıları sizlerle…

Selma ve Gölgesi Kitap Alıntıları

Sanki her insanın içinde en aşağı iki kişi vardır ve bunlar birbirinin taban tabana zıddıdır.
Sevmek ve ölmek birbirinden ayrı şeyler değildir. Seven erkek ölüme hazır olmalı. ”
Şiirsiz hayattan nefret ediyorum.
Halim bu eli öptü. Biraz evvel duyduğu kokunun bu el üstünde bahçesi vardı.
Şiirsiz hayattan nefret ediyorum.
Fakat dostum, insanın ruhu yazı tahtası değildir ki üstündekileri sildikten sonra yerine yenilerini yazmak mümkün olsun.
Anlaşılmayan ruhlara deli demek âdettir, malûm ya
Onda bir kusur arayan göz boşuna yorulur.
Sevmek ve ölmek birbirinden ayrı şeyler değildir
Gazetelerde ölüm haberlerini zevkle okuyordum. Ooo..h, babamdan sonra biri daha ölmüş; oooh biri daha, biri daha Ve kazalar olsun, ihtilaller olsun, muharebeler olsun da birçok insanlar ölsün, diyordum. Mademki babam öldü
Gözden uzak, gönülden ırak. İnsan kalbinin gözü miyoptur, uzağı görmez. Bir iki gün sıkılırsın, sonra unutursun. Ümidin ölür.
Fakat dostum, insanın ruhu yazı tahtası değildir ki üstündekileri sildikten sonra yerine yenilerini yazmak mümkün olsun.
Beni sevdikleri için onlara tahammül etmem lazımdı.
— Hakikat sen değilsin. Hakikat, bilakis, senin yalanındır.
— Benim yalanım?
— Senin, ve ve insanın yalanı. Sen de insansın.
Sükûnet varsa kelâmın, karanlık varsa aydınlığın, ölüm varsa yaşamın: özgürce uçabiliyorsa şahinin bir kıymeti olur
Verdiğim şiir kitabını okuyor musun?
-Selma bu sefer şüphe bırakmayacak bir vuzuhla gülümseyerek önüne baktı ve hep alçak sesle:
— Güzel dedi, suya benzeyen şiirler
— Suya mı?
-Suya bakarken insanın gözleri dalmaz mı? Hem bomboş görünür su, hem içinde neler vardır. Bu şiirler de öyle. Sade. Sade ve hem dolu.
Gördüğün muvazenesizlikler hep tatmin olunmayan büyük ruhunun çırpınışlarıdır. Onu hayatın facialarından ve karanlıklarından biraz emniyete ve güneşe çıkar, görürsün: Dünyanın en makul ve muvazeneli kadını doğar.
Bu adama göre Selma delidir, vahşidir, ne bileyim ben, münasebetsiz dejenerenin biridir. Bana göre bilakis, Selma, orta adamların anlayamayacakları hassasiyet nüanslarıyla dolu bir kadındır.
Anlaşılmayan ruhlara deli demek adettir, malûm ya
. O değil Beni kızdıran şey Salim’in bazı acayip iddialarıdır. Ağzında geveliyor , iyice söyleyemiyor ama tabii anlaşılıyor. Bu adama göre Selma delidir, vahşidir, ne bileyim ben münasebetsiz dejenerenin biridir. Bana göre bilâkis, Selma orta adamların anlayamayacakları hassasiyet nüanslarıyla dolu bir kadındır. Anlaşılmayan ruhlara deli demek adettir, malûm ya
Bak yemin ederim bu ufuk senin gözlerinin içindedir.
– Ölüme mi ? diye sordu.
– Evet , hatta şimdi senin yanına uzanmak ve
bir daha uyanmamak üzere uyumak
istiyorum.
– Ölüme mi ? diye sordu.
– Evet , hatta şimdi senin yanına uzanmak ve
bir daha uyanmamak üzere uyumak
istiyorum.
Sevgim kadar büyük bir korkum var. Bu iki his çarpışıyor ve bazen bana intiharı düşündürecek kadar azap veriyor. Seviyor ve korkuyorum.
”Sevmek ve ölmek birbirinden ayrı şeyler değildir. ”
Fakat dostum insanın ruhu yazı tahtası değildir ki üstündekileri sildikten sonra yenilerini yazmak mümkün olsun
Anlaşılmayan ruhlara deli demek adettir.
Hayret etmiyorum artık.
insan kalbinin gözü miyoptur, uzağı göremez.
İnsan kalbinin gözü miyoptur, uzağı görmez.
İnsan sevdiğiyle dost olamaz.
“fakat dostum, insanın ruhu yazı tahtası değildir ki üstündekileri sildikten sonra yerine yenilerini yazmak mümkün olsun.”
İnsan kalbinin gözü miyoptur, uzağı göremez: Gözden uzak, gönülden ırak.
Ahlaksızlık ne kolay mazeret bulur.
Ben Karşımda Saatin ve Dünyanın unutulmasını istiyorum.
Hep beraber, herkese karşı beraber Yahut Hiç.
Seviyor dedi. Gene ömründe hiç hasta olmamış ve ilk 38 derecelik hararetle pusulayı şaşıran vücut misali.
Sözleriyle akıllı, hareketleriyle deli
İnatla işe başlarsan yanlış görmekte devam edersin.
İnsan yeni bir lüks otomobil gibi temiz, tertipli, cilalı yaşamalı. Bütün frenleri tutmalı. Hiçbir yere çarpmadan, kendini de, başkasını da hırpalamadan; hayatı yarış değil, gezinti süratiyle koşmalı.
Anlaşılmayan ruhlara deli demek âdettir.
Bir hayvan öldürmek de cinayettir.
Harpte merhamet insanın dizlerini keser, takat bırakmaz.
Onda bir kusur arayan göz boşuna yorulur.
Bu kadın aşkı ve ölümü bir anda hatıra getiriyor.
Anlaşılmayan ruhlara deli demek adettir.
hayret etmiyorum artık Tezahürleri değil, muammanın esası beni meraka düşürüyor.
Canım, ömrünü en sert hakikatler ve tecrübeler arasında geçiren bir adamın evham ve hayallerle ne münasebeti var?
Sükûnet varsa kelâmın, karanlık varsa aydınlığın, ölüm varsa yaşamın: özgürce uçabiliyorsa şahinin bir kıymeti olur.
Sükûnet varsa kelâmın, karanlık varsa aydınlığın, ölüm varsa yaşamın: özgürce uçabiliyorsa şahinin bir kıymeti olur.,,
İnsan kalbinin gözü miyoptur, uzağı görmez. Bir iki gün sıkılırsın, sonra unutursun.
İnsanın ruhu yazı tahtası değildir ki
üstündekileri sildikten sonra yerine yenilerini yazmak mümkün olsun.
Ben daima hayal içinde yaşıyorum, fakat hakikat beni her yerde kovalıyor ve karşıma çıkıyor.
İnsanlardan nefret ediyorum. Hiçbiri sevmesini bilmiyor.
İnsanlardan nefret ediyorum. Hiçbiri sevmesini bilmiyor.
Anlaşılmayan ruhlara  ‘deli’ demek adettir.
Anlaşılmayan ruhlara deli demek adettir, malûm ya..
Sevmek ve ölmek birbirinden ayrı şeyler
değildir.
Değil. Gözden uzak, gönülden ırak. İnsan kalbinin gözü miyoptur, uzağı görmez. Bir iki gün sıkılırsın, sonra unutursun. Ümidin ölür.
Fakat dostum insanın ruhu yazı tahtası değildir ki üstündekileri sildikten sonra yenilerini yazmak mümkün olsun.
Anlaşılmayan ruhlara deli demek âdettir, malûm ya
Seviyor ve korkuyorum.
insan kalbinin gözü miyoptur, uzağı göremez.
insan kalbinin gözü miyoptur, uzağı göremez.
Bazı geceler hiç uyuyamıyorum. Rüyalarım onunla dolu. Zihnim uyanıkken de uykuda da onunla meşgul.
Münasebetsiz bir anda yanından ayrıldım. Bir tek mazeretim vardı, son vapuru kaçırmamak. Fakat o büyük sevgiden bahsediyordu. Büyük sevgiye karşı son vapur. Yan yana söylenir şeyler değil.
Şimdi Halim, akıl ve muhakeme denilen şeyi de kendi alçaklığına iştirak ettirmeye başlamıştı. Ahlâksızlık ne kolay mazeret bulur. Bahane mi yok? Halim bunu da hissediyor ve bir an teselli diye kabul ettiği merhemin altındaki vicdan yarası tekrar sızlamaya başlıyordu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir