Ahmed Ziyâüddin Gümüşhânevî kitaplarından Ehl-i Sünnet İ’tikadı kitap alıntıları sizlerle…
Ehl-i Sünnet İ’tikadı Kitap Alıntıları
Seferin en önemli hükümlerinden birisi de, kadının yanında kocası veya nikâhı kendisine haram olanlardan (mahremlerinden) birisi bulunmadıkça yola çıkmamasıdır. Bu yolculuk isterse hac farizasını ifa etmek gibi farz bir yolculuk olsa da fark etmez. İslâm diyarına hicret etmek, istisnâ kılınmıştır.
Bir işin yapılıp yapılmadığı hususunda şüpheye düşülecek olursa, aslolan o işin yapılmamış olmasıdır.
Hıristiyan, yahudiden daha hayırlıdır diyen kimse kâfir olur.
Zira bu sözü ile, şer’an ve aklen çirkin olan bir şeyi hayır kelimesi ile vasfetmiş oluyor.
Zira bu sözü ile, şer’an ve aklen çirkin olan bir şeyi hayır kelimesi ile vasfetmiş oluyor.
Bir gün bir fakih, bir dükkana bir kitabını bıraktı ve gitti. Tekrar dükkâna geldiğinde dükkân sahibi fakihe: “Burada bir testere unuttun” deyince fakih “Ben testere değil, kitap bıraktım” diye cevap verir. Dükkân sahibi “ Ne fark eder, marangoz testere ile ağacı keser. Siz de insanların boynunu kesersiniz” dedi.
İbn Fadl, bu kimsenin öldürülmesini emretti. Bunun sebebi, dükkân sahibinin, fıkıh kitabını hafife almış olmasıdır. Bundan da anlaşılıyor ki, şeriat dışı kitapları hafife almak insanı küfre götürmez.
İbn Fadl, bu kimsenin öldürülmesini emretti. Bunun sebebi, dükkân sahibinin, fıkıh kitabını hafife almış olmasıdır. Bundan da anlaşılıyor ki, şeriat dışı kitapları hafife almak insanı küfre götürmez.
Şeriatı ve şeriattaki mühim meseleleri hafife alan kimse kâfirdir.
Kıyamet gününde kul önce namazın hesabını verecektir. Eğer namaz ibâdeti fâsid olursa diğer amelleri de fâsid; sâlih olursa diğer amelleri de sâlih olacaktır.
Resûlullah’ın getirdiklerine imân edip de, haşri inkâr etmek akıl kârı değildir. Böyle bir kimsenin kâfir olduğundan şüphe yoktur.
Bir kimse Resûlullah’ın (s.a.v) sünnetini, hadis-i şeriflerinden birini hafife alır veya mütevatir hadislerden birini reddeder veya ben böylelerini çok işittim diye istihza ederse kâfirdir.
Kadınlar iki sebepten dolayı öldürülmez.
a) Peygamberimiz (s.a.v) kadınların katlini nehyettiği için ve
b) Kadınlar, İslâma karşı silahlanma gücünden mahrum oldukları içindir.
a) Peygamberimiz (s.a.v) kadınların katlini nehyettiği için ve
b) Kadınlar, İslâma karşı silahlanma gücünden mahrum oldukları içindir.
Haricilerden bazıları âmel imândandır, bir kimse farzlardan birini terk ederse kâfir olur, cüz’ yok olunca küll de yok olur dedikleri için bid’atçidirler
Âlimlerin ölümü ile ilmin kalkması, cehâletin yayılması, zinanın ve içkinin intişârı, erkeklerin azalıp kadınların çoğalması, mescitlerin çoğalıp cemaatin azalması, binaların yükselmesi, faizin yenmesi, gıybetin çoğalması, iyiliği emir ve kötülüğü nehyin terk edilmesi, şerli insanların lider olması, erkeklerin erkeklerle sapık ilişkiler kurması, kabirlerin müstahkem bir şekilde yapılması, fâsığın saygı, mü’minin hakaret görmesi, adli hükümlerin (rüşvet yolu ile) satın alınması, kan dökülmesi, akraba ziyaretlerinin kesilmesi, Kur’an-ı Kerim’in ticaret metaî hâline gelmesi ve musiki zevkinin tatmin vasıtası olarak kullanılması. Bunlar ve bunlara benzeyen bütün alâmetler haktır
Allah’a uzaklık, yakınlık izâfe edilmesi, mesafe uzaklığı yakınlığı değildir. O’nun yakınlığı kerâmet ve esrâra nâil olmaya, uzaklığı da zillet ve isyâna dûçar olmaya delalet eder.
Allah (c.c), kâfire imânı emretmiş, imân etmesini murâd etmemiştir. Küfrü yaratmış, fakat kimseye kâfir olmasını emretmemiştir.
Mübah olan ilim, dine aykırı olmayan şiirlerdir.
Hak-perestim, arz-ı ihlâs ettiğim dergâh bir
Bir nefes ayrılmadım tevhidden, Allah bir
Bir nefes ayrılmadım tevhidden, Allah bir
İslâm bir ideoloji veya hümanizma değildir. Bu yüce ilahî nizamı kavmiyetçiliğe, particiliğe, küçük hesaplara, politik ayak oyunlarına, menfaat ve nüfuz hırsına âlet edenler hain ve alçak kişilerdir. Bunlar hizmet ehli değil, hezimet ehlidirler.
Bazıları ‘Selefiye’ adlı mezhebi de hak mezheb kabul etmektedir. Bu görüş hatâlıdır. Selef-i Sâlihin diye ilk çağ Müslümanlarına diyoruz. Onlar bizim önderlerimizdir. Selefiye ise, aşırı ve ifrat fikirlere sahip olan İbni Teymiye’nin açtığı bir çağrıdır ki, hâtalı fikirlerle doludur. Vahhabilik denilen bozuk bid’at fırkası işte bu selefilikten azma bir gruptur.
Anne ve babasına duâyı terk eden kişinin rızkı azalır.
İnsanın vaadettiği şeyden dönmesi harâmdır.
Hz. Ali’ye nasuh tevbesi sorulduğunda şöyle demiştir: “Altı şeyın bir araya gelmesi ile tahakkuk eder:
1 — Geçmiş günahlarına pişmanlık duymak,
2 — Geçirmiş olduğu farzları iade etmek,
3 — Yapmış olduğu zulmü bertaraf etmek ve hasmı ile helâllaşmak,
1 — Geçmiş günahlarına pişmanlık duymak,
2 — Geçirmiş olduğu farzları iade etmek,
3 — Yapmış olduğu zulmü bertaraf etmek ve hasmı ile helâllaşmak,
4 — Günaha, bir daha dönmemeye azmetmek.
5 — Benliğini, Allah’a itaat ederek eritmek,
6 — Günahtaki lezzeti, ibâdet güçlüğü ve yorgunluğu ile gidermek.
Selâm vermek sünnet , selâmı almak farzdır. Fakat buradaki sünnet farzdan daha efdâldir.
Hepiniz çobansınız ve güttüklerinizden mes’ulsünüz.
Vitre, yalnız vitir diye niyet edilir. Vitir vâcib diye niyet edilmez. Çünkü vâcib olduğunda ihtilaf vardır.
Namaz, öğlen namazına veya ikindi namazına diye tâyin edilir. Fakat , bugünün öğlen namazına veya bugünün ikindi namazına diye tâyin etmek daha uygundur.
Çok küçük amel vardır ki niyet onu büyültür. Pek çok da büyük amel vardır ki niyet onu küçültür. Niyet samimi olmaz , riyâ olursa cezaya müstahak olunur. Niyet sadece Allah rızâsı için olursa sevâba nâil olunur.
Allah insana niyetinin sağlamlığı nisbetinde yardım eder. Niyeti tam olursa Allah’ın yardımı da tam olur.
Tevazu hususunda Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Allah (c.c.) bana mutevazi olmanızı vahyetti. Tâ ki biriniz, diğeri ise karşı övünmesin. Yine biriniz diğerine düşmanlık etmesin.
Medh edilen huylar şunlardır: Sabır, şükür, korku, ümid, rızâ, zühd, takva, kanaat, cömertlik, her hâlde Allah’a minnet duymak, ihsân, hüsn-i zan, güzel huy, âdâb-ı muâşeret, sıdk ve ihlâs.
Her müslüman küfürden korunmak için sabah akşam şu duâyı okumalıdır: Allah’ım bilerek şirk koşmaktan Sana sığınırım. Bilmediğimden de affını dilerim. Gaybı kemâli ile bilensin. Bu , Resûlullah’ın (s.a.v.) duâsıdır.
Olur ki bir şey hoşunuza gitmezken o sizin için hayırlı olur, bir şeyi de sevdiğiniz hâlde o da hakkınızda şer olur. Allah bilir siz bilmezsiniz. (Bakara sûresi:216)
Arzda birbirine komşu kıtalar vardır. Üzüm bağları ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar vardır ki hepsi bir su ile sulanıyor. (Böyle iken) biz onlardan bazısını , yemişlerinde (ve tadlarında) bazısından üstün kılıyoruz. İşte bunlarda da aklını kullanacak zümreler için elbet ayetler(alâmetler) vardır. (Ra’d sûresi:4)
Anne ve babalarına duâyı terk edenin rızkı azalır.
Bir hadîs-i şerîflerinde Resûlullah (s.a.v.): Ölülerinize hediyede bulunun. buyurunca, Ashab-ı Kirâm , hediye nedir ya Resûlullah deyince, duâ ve sadakadır. cevabını vermişlerdir.
Sevap Allah’ın bir lûtfudur.
Azab ise O’nun adâletidir.
Azab ise O’nun adâletidir.
Allah’ın ismini zikrederek de olsa büyük bir kimsenin gelişi ile kesilen kurban haramdır.
Harâm irtikâb ederek sarhoş olan bir kimse, yaptığı şeylerden mes’ûldur.
Bir erkek, mahremi olan bir kadın ile başbaşa kalabilir, mahzûru yoktur. Ancak karısının kız kardeşi ve süt kız kardeşi ile başbaşa kalamaz.
Vaad edilen şeyden dönmek harâmdır.
Unutarak oruç yiyen bir kimseye kendisinin oruçlu olduğunu haber vermek gerekir.
Farzlardan sonra sünnet kılmak duâdan efdâldir.
Bir kimse imâmdan önce rükû ve secdeden başını kaldırırsa namazı iâde etmesi gerekir.
Müslümanların güzel gördüğü şey, Allâh (cc) nezdinde de güzeldir.
Kalpten geçen bir şey, söz hâline gelmedikçe veya fiilen yapılmadıkça muâheze edilmez.
(muâheze edilmez: dînen cezâlandırılmaz.)
Allâh (cc), insâna niyetinin sağlamlığı nispetinde yardım eder.
Bir erkek, mahremi olan bir kadın ile başbaşa kalabilir, mahzûru yoktur. Ancak karısının kız kardeşi ve süt kız kardeşi ile başbaşa kalamaz.