İçeriğe geç

Hoşça Kal Anne Kitap Alıntıları – Duygu Batu

Duygu Batu kitaplarından Hoşça Kal Anne kitap alıntıları sizlerle…

Hoşça Kal Anne Kitap Alıntıları

İletişim yetenektir, sevgiyse gereksinim.
Annemi öpebilmek için izin aldım bir yabancıdan! Acıdı bana, Tamam, öp dedi, gözleri doldu. Öptüm ve Sen çok iyi bir anneydin dedim.
Aslında çevremde çok insan vardı, ama hiçbiri aradığım değildi.
Her çocuk gibi masumdum. Düştüğümde insanların beni kaldıracağını sanıyordum. Büyüdükçe yanlızlıktan çay yerine kahve seçeceğimi değil.
( ) bazı günler çok eğlendiğimde tedirgin olurdum. Çünkü annemle babam akşam kavga ettiğinde o gün mutlu olduğum için cezalandırıldığımı düşünürdüm. Yani gülerken bile korkan bir çocuktum.
Ölmek ne garip şey anne, derdim hep. Elimden alırlar diye korkardım onu.
Kendimi başkalarının mutluluğuyla teselli etmeye çalıştım. Çünkü bir tek bu beni rahatlatıyordu.
Etrafımda rol yapan ve Biz senin yangındayız. deyip benii yalnız bırakan bir sürü insan vardı.
Mutlu olmak artık benim için imkansız gibiydi.
Mutlu gözükmekse ezberlenmiş bir görev.
Derin yaralarımızı hep saklarız. Çünkü en hassas noktamızdan vurulmak istemeyiz.
Hatırlıyorum da çocukken korktuğum için uyuyordum. Ancak şimdi annemi göreceğimi bildiğim için uyuyorum.
Umut hep vardır, derler. Peki şimdi biri şu boğazımda oluşan düğümden kurtarabilir mi beni? O öldü çünkü.
Bir çocuğun elimden annesini almak , onun bütün kemiklerini kırmak gibidir
Belki de şu an hatırlamaz babam bunları, ama hiçbir çocuk kendisine yapılan haksızlığı unutmaz.
Bazen hayat sınava başlamak için büyümeni beklemez. Ben doğduğumdan beri sınavda olduğumu hissediyorum. :/
Bir çocuğun elinden annesini almak, onun bütün kemiklerini kırmak gibidir.
Mutlu olmak artık benim için imkansız gibiydi. Mutlu gözükmekse ezberlenmiş bir görev.
Her çocuk gibi masumdum. Düştüğümde insanların beni kaldıracağını sanıyordum. Büyüdükçe yalnızlıktan çay yerine kahveyi seveceğimi değil.
Mutluluğu beş parmakla bir avuçta bulurum bazen
“Ben bir gemiydim, annem halatımdı benim. Okyanusa salmazdı, korkardı. Tutardı beni sımsıkı ve ben limanda sakin sakin süzülürdüm.
EĞER ANNENİZ HAYATTAYSA DEĞERİNİ BİLİN VE ONUN TEK BİR GÖZYAŞI İÇİN DÜNYAYI KARŞINIZA ALACAK KADAR GÜÇLÜ OLUN
Mutluluğu beş parmakla bir avuçta bulurum bazen
Hiçbir şey yapmamak gerekir bazen keşke’ler doğurmamak için. Konuşulacak çok şey varken kelimelerin acizliğine kızıp susmak, çığlık ata ata ağlamak isterken tebessüm edip sadece sessizce bakmak gerekir. Çünkü bir gün toprak gökyüzü güneş üçlüsünden üzerimize bembeyaz karlar, renksiz sular, sıcak ışıklar örtülecek sıra sıra.
Ben annemin o sedyeye yattığı gün büyüdüm.
Ölüm acı ama gerçek.
Büyümek yaş işi değil ki,büyümek yaşanmışlık işi.
Küçük ellerimle ettiğim ne büyük dualarım vardı.
İletişim yetenektir,sevgiyse gereksinim.
Karşımızdaki insanlar asla bizim acımızı anlayamaz.Aynı şeyi yaşamış olsalar bile.
Çünkü herkes farklı yaşar acıyı,farklı şekilde başa çıkar onunla.
Gözyaşlarım gözlerimden değil de içimden bir yerlerden akıyordu sanki.
Hayat benden 1:0 öndeydi.
Küçük kalplerde büyük şeyler taşınırmış.
mutlu olmak bedavaydı,ama korku doluydu.
Kaçan mutlu olmazmış derler.
Bir çocuğun elinden annesini almak,onun bütün kemiklerini kırmak gibidir.
Bir kadın ne kadar güçlü olabilirse o da o kadar güçlüydü.
Kendinizi hiç hayallerinizde öldürdünüz mü ?
Kimliğini unutan insanlar ise asla huzura kavuşamaz
Bazen hayat sınava başlamak için büyümeni beklemez.
hiçbir çocuk kendisine yapılan haksızlığı unutmaz.
Bir bireyin yaşadığı tek bir olay bile onun kişiliğini tamamen değiştirebilir.
Bir ailenin çocuğuna yapabileceği en büyük kötülüktür yaşaması gerekenleri yaşatmaması.
Hangi çocuk bunları yaşamayı hak eder ki?
Çocukluğumu ağırlaştırılmış müebbet cezasıyla hapsetmişlerdi benim. İyi hal indirimi yoktu, hafifletici sebepler yoktu, temyiz hakkım yoktu. Ölü bir çocukluk verdiler bana.
Çünkü hayat mücadeleyi gerektirir.
Çünkü annemle babam akşam kavga ettiğinde o gün mutlu olduğum için cezalandırıldığımı düşünürdüm.
Bir insanın tüm hayalleri, kaybettikleri ya da sahip olamadıkları üzerinedir.
Ölenle ölünmüyor derler ya Biz ölenle ölmedik, ölenle her gün can çekişerek yaşama sığındık.
Yalnızlığımı şarkılarla doldurmaya çalışacak kadar çaresizdim.
Evet, inatlaşıyorum hayatla, çünkü kabullenilmiş çaresizlik en büyük hastalık.
Kendinizi hayallerinizde öldürdünüz mü?
İletişim yetenektir, sevgiyse gereksinim.
Peki ya siz? Bir toprağa dakikalarca sarılı kalmak istediniz mi hiç? Ben istedim.
Bu yüzden utanılacak bir şey değildir ağlamak. Öyle olsaydı doğarken ağlamazdık.
Çünkü ben her kelebek gördüğümde ölü bir insanın yanıma geldiğine inanırım.
Her çocuk gibi masumdum. Düştüğümde insanların beni kaldıracağını sanıyordum. Büyüdükçe yalnızlıktan çay yerine kahveyi seveceğimi değil.
Çocukluğumu ağırlaştırılmış müebbet cezasıyla hapsetmişlerdi benim. İyi hal indirimi yoktu, hafifletici sebepler yoktu, temyiz hakkım yoktu. Ölü bir çocukluk verdiler bana.
Bir çocuğun elinden annesini almak, onun bütün kemiklerini kırmak gibidir.
Hep annem ölür mü korkusuyla büyüdüm.
Bu kitapta yaşanan tüm olaylar gerçektir.
Büyümek mesele değil, bir insanın çocukluğunun çalınması büyük mesele.
Ölüm acı ama gerçek.
Belki kahkahaların sesi, feryatları bastırırdı. Belki gerçek mutluluklar olurdu: Keşke’ler, belki’ler bu kadar olmasaydı
Peki ya siz? Bir toprağa dakikalarca sarılı kalmak istediniz mi hiç? Ben istedim..
Mutlu olmak artık benim için imkânsız gibiydi. Mutlu gözükmekse ezberlenmiş bit görev.
Gözyaşları süzüldükçe iyice kanar yaranız.
Güneş doğdu, umut var.
Duygularımı kendimden bile saklamak isteyecektim. Yalnız kalacaktım. Mücadele edecek gücüm kalmadığında pes etmemek zorundaydım. Çünkü düşersem kaldıracak kimsem olmayacaktı.
Babam beni dışardaki kötülüklerden korur
Her çocuk gibi masumdum. Düştüğümde insanların beni kaldıracağını sanıyordum. Büyüdükçe yalnızlıktan çay yerine kahveyi seveceğimi değil.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir