İçeriğe geç

Bulut Atlası Kitap Alıntıları – David Mitchell

David Mitchell kitaplarından Bulut Atlası kitap alıntıları sizlerle…

Bulut Atlası Kitap Alıntıları

Varoluşunla ilgili içinde bulunduğun sıkıntı ve endişeler gerçekten insan olduğunun göstergesi.
Kendime sorup dururdum: varlığımı daha iyi hale getirmek için kullanamayacaksam bilginin ne değeri vardı?
Ya toplumsal tabakalar arasındaki fark genlerden, doğuştan gelen mükemmeliyetten, hatta dolarlardan değil de yalnızca bilgi farkından kaynaklansaydı?
her vicdanın bir yerlerde bir kapatma düğmesi vardır.
“Her vicdanın bir yerlerde bir kapatma düğmesi vardır.”
“Yeterince çok sayıda insan doğruluğuna inandığı takdirde her şey doğrudur ”
“İnanç dünyanın en az ayrıcalıklı kulübü ama kapısında dünyanın en kurnaz bekçisi var.”
“Yarısı okunmuş bir kitap, yarısı yaşanmış bir aşk hikâyesi gibidir.”
“Bir hâkimi yanıltmak istiyorsan büyülenmiş gibi, bütün bir mahkemeyi yanıltmak istiyorsan sıkılmış gibi yap.”
İntiharın adının çıkmasına neden olan terk edilmişler, yardım isteyenler, bütün o iç bayıltıcı trajedi yazarları intiharı amatör orkestra şefleri gibi aceleye getiren aptallardır. Gerçek bir intihar yavaş, disiplinli bir kesinliktir.
Dünya bir gölge tiyatrosudur, bir operadır ve bu gibi şeyler belli bir metne göre yazılmıştır. Rolüm seni fazla kızdırmasın. Ne kadar açıklasam da sen anlayamazdın.
– Geleceği görebilsen bakar mıydın?
– Değiştirip değiştiremeyeceğime bağlı.
Aynı şekilde, zaman değişir ama bir insan değişmezse, o insan mahvolur. Şunu da ekleyeyim, imparatorluklar da aynı sebepten çöker.
Gerçek geçmiş kırılgandır, gitgide silikleşir erişilmesi yeniden inşa edilmesi zor bir hale gelir: varsayılan geçmiş bunun aksine kolayca şekillendirilebilir, sürekli netleşir önüne geçilmesi/sahte olduğunun ortaya çıkarılması gitgide zorlaşır.
İntiharın adının çıkmasına neden olan terk edilmişler, yardım isteyenler, bütün o iç bayıltıcı trajedi yazarları intiharı amatör orkestra şefleri gibi aceleye getiren aptallardır. Gerçek bir intihar yavaş, disiplinli bir kesinliktir.
Dünü hatırlıyorum,yarını görüyorum. Zaman ne bir ok,ne bir bumerang,zaman bir akordeon.
Doğan bütün güneşler batar.
Yeterince uzağa gidersen kendini bulursun.
İnsanı az da olsa değiştirmeyen yolculuk yoktur.
Zaman, geçmişin çürüme hızıdır.
Önyargı, donmuş toprak tabakası gibidir.
Yükseliş,yükselen kişinin akıl sağlığını zamanla yiyip bitirebilecek kadar şiddetli bir açlık yaratır.
Sınırlı insanların elindeki sınırsız güç her zaman zulümle sonuçlanır.
Dünya bir gölge tiyatrosudur, bir operadır ve bu gibi şeyler belli bir metne göre yazılmıştır. Rolüm seni fazla kızdırmasın. Ne kadar açıklasam da sen anlayamazdın.
Ancak son nefesini verirken hayatının sonsuz bir okyanustaki tek bir damladan fazlası olmadığını anlayacaksın!

Ama bir okyanus, sayılamayacak kadar çok damladan başka nedir ki?

Öyle bir yaşam sürün ki, yaşınız iyice ilerlediğinde bir gün treniniz arıza yaparsa sizi eve götürecek,sevdiğiniz – ya da parasını ödediğiniz- biri tarafından sürülen sıcak,kuru bir arabanız olsun.
Sakin ol,bu yalnızca başlangıcın sonu.
Her vicdanın bir yerlerde bir kapama düğmesi vardır.
Eski yaralarım son zamanlarda daha mı çok acıyor,yoksa bana mı öyle geliyor ?
İnsanlar seni övüyorsa kendi yolunda yürümüyorsun demektir.
İnsan durur,susar ve dinlerse bir bakar ki dünya düşüncelerini un gibi elemiş ve geriye yalnızca bir tane kalmış,özellikle de kir pas içinde
Ne kadar insan varsa o kadar da doğru var. Zaman zaman,kendi noksan suretlerinin arasına gizlenmiş,daha doğru bir doğruyu görür gibi oluyorum ama yaklaştığımda kımıldıyor ve muhalefetin dikenli bataklığının derinlerine iniyor.
Cam da barış da tekrarlanan darbeler altında kırılganlık gösterir.
İnsanlar seni övüyorsa kendi yolunda yürümüyorsun demektir.
Bir İngiliz’in kurcalamasından kurtulacak kadar yüksekte bir kartal yuvası ya da çok uzakta bir ada varsa bile, bu benim gördüğüm hiçbir haritada yer almıyor.
Aşk bir uyuşturucudur ve malın bittiğinde dünyanın tüm torbacıları bir araya gelse sana derman olamaz.
Ulus-devlet insan doğasının şişirilip devasa boyutlara getirilmiş halidir.
Önyargı, donmuş toprak tabakası gibidir.
Bir bireydeki bencillik bireyin ruhunu çirkinleştirir, insanlık içinse bencillik soyların tükenmesi anlamına gelir.
Zulüm beni hiç bir zaman gülümsetmemiştir.
Dünyadaki bütün ırkların arasında hazinelere, altınlara, baharatlara ve egemenliğe en çok biz sevgi -daha doğrusu tamah- duyuyoruz ve en hevesli, en aç, en vicdansız biziz! İlerleme’yi besleyen işte bu tamahımız, evet; sonumuz cehennem mi yoksa ilahi mi olacak, onu bilemem. Yaratıcı beni kazanan tarafa koyduğu için minnettarım, o kadar. 
Zayıflar güçlülerin yediği ettir. 
Cesaret her yerde büyüyor, yabani otlar gibi.
Güç, zaman, yerçekimi, aşk. İnsanı gerçekten benzeten güçlerin hepsi görünmez güçler. 
Kusursuz senin kusurunun ne büyüklükte olduğuna bağlıdır.
Düşmanını tanı , Kendini tanı yı yener.
Birlikte olmanın kendisi de bir ilaçtır. 
Ah, bu hayat pek de pastoral bir Ütopya değil.
Bir uçurum iki adımda aşılamaz.
Titiz beyinler sade şeylerin üstünde durmazlar.
Hey, dinle! Bazen dünyaya karşı zayıf kalırsın! Bazen hiçbi’ şeycik yapamazsın!Bu senin suçun diil, yalnız bu adi dünyanın suçu!
Sırlar sihirli kurşunlardır.
Belki güzellikten yoksun kalanlar onu en içgüdüsel olarak algılayanlardır.
Gerçek tekildir. Gerçeğin halleri doğru olmayan gerçeklerdir.
Bazen inanmazlığın pofuduk tavşanı dönemeçten o kadar hızlı çıkıyor ki dilin tazısı heyecan içinde başlangıç çizgisinde kalakalıyor.
Her vicdanın bir yerlerde bir kapatma düğmesi vardır.
Bir insana inandıklarının gerçek olmadığını söylediğinde genelde hayatlarının ve gerçeklerinin gerçek olmadığını söylediğini sanırlar.
Tırmanmayı planladığın bir dağı görmek, tırmanmaya niyetin olmayan bir dağı görmeye benzemiyor hiç
Of, yaşlanmak o kadar dayanılmaz ki! Eskiden olduğumuz ‘ben’ler yine dünyanın havasını solumak için yanıp tutuşuyor, ama bu taşlaşmış kozaları parçalayıp dışarı çıkabilirler mi? Ah, dünyada çıkmazlar
Of, yaşlanmak o kadar dayanılmaz ki! Eskiden olduğumuz ‘ben’ler yine dünyanın havasını solumak için yanıp tutuşuyor, ama bu taşlaşmış kozaları parçalayıp dışarı çıkabilirler mi? Ah, dünyada çıkmazlar.
Tırmanmayı planladığın bir dağı görmek, tırmanmaya niyetin olmayan bir dağı görmeye benzemiyor hiç.
Bir insana inandıklarının gerçek olmadığını söylediğinde genelde hayatlarının ve gerçeklerinin gerçek olmadığını söylediğini sanırlar.
Sırlar sihirli kurşunlardır.
Varoluşunla ilgili içinde bulunduğun sıkıntı ve endişeler gerçekten insan olduğunun göstergesi.
Önyargı, donmuş toprak tabakası gibidir.
Ah, eleştirmeyen, düşünmeyen kız kardeşlerime nasıl da imreniyordum.
Sürekli hapis halinde olmak herhangi bir kurtuluş vahasını inanılır kılma gücüne sahiptir.
Bir bireyi köleleştirmek vicdanları rahatsız eder
Şeytan, Sixsmith, zamirlerde gizlidir.
Sınırlı insanların elindeki sınırsız güç her zaman zulümle sonuçlanır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir