İçeriğe geç

Hayretten Hayranlığa Aforizmalarım Kitap Alıntıları – Caner Taslaman

Caner Taslaman kitaplarından Hayretten Hayranlığa Aforizmalarım kitap alıntıları sizlerle…

Hayretten Hayranlığa Aforizmalarım Kitap Alıntıları

Gerçek aydın, çağının rüzgarlarının sürüklediği bir yaprak olmak yerine kınamalara aldırmadan kendi çağının yol açtığı karanlıkları aydınlatan kişi olmalıdır.
Ekranların çay içilip çekirdek çıtlatılırken inşa ettiği zihinler, içinde olunan yavanlığı, anlamsızlığı ve yüzeyselliği nasıl fark edecekler?
Medya eğlendirirken manipüle etmekte ve endoktrinasyona sebep olmakta, eğlenen kişiler ise farkında olmadan değişmeye devam etmekteler.
En büyük putların çoğu bırakılamayan alışkanlıklardır.
Bir şeyi isimlendirmenin o şeyi açıklamak olduğu yanılgısına düşenler var!
Şeytanın en değerli askeri değerlere sahip olmayan alimdir.
Ateist-evrimci görüşe göre akıl, doğruyu bulmak için değil hayatta kalmak için oluşmuştur. Dolayısıyla bu görüşün sahipleri, kendi akıl yürütmelerine güvenecek bir zemin bulamayarak kendi kendilerini çürütürler.
“Bu evrenin anlamı nedir?”, “Hayatın anlamı nedir?”, “İyi ve kötünün rasyonel temeli nedir?” ve “Güzel kavramı izafi midir?” gibi soruların cevabı bilimin sınırlarını aşmaktadır.
Sorumluluk ancak iradenin varlığıyla anlamlıdır. İradesi olmayan bir insanın yaptıklarıyla tepeden yuvarlanan bir kaya arasında ne fark kalır? Tepeden yuvarlanan bir kayayı sorumlu tutmak ne kadar anlamsızsa iradesiz insanı sorumlu tutmak da o kadar anlamsızdır.
Materyalist-ateist varlık anlayışında, evreni aşkın hiçbir varlık olmadığından, bilinçsiz madde parçacıklarından oluşan evrenin bağlayıcı ahlak yasaları empoze etmesi düşünülemez.
Maddenin özü itme-çekme ve dalga-parçacıktır. Peki “iyi” ve “güzel” neredendir?
Temel soru atomu nasıl gördüğümüz değil, görmenin nasıl var olduğudur.
Çöp bilgilerin etrafı sardığı günümüzde felsefenin en önemli vazifelerinden biri çöpçülüktür.
Bilgimizdeki eksikliklerle değil, artan bilgimizle Allah’ın sanatına tanıklık ederiz.
Salt bilimle evrenin duyulmayan sesini duyarız, bilim-din birlikteliğiyle ise muhteşem bir müziği dinleriz.
Evrendeki muazzam ihtişamla beraber hayatın orantısız kısalığı, sadece bu dünya için yaratılmadığımızı ve ahiretin var olduğunu desteklemektedir.
İçinde bulunduğumuz dönemin seküler düzeni, hazcı sunumundaki görkeme karşın yüzeyseldir ve insan fıtratının en derin çığlıklarına cevap veremez.
İslam yaratılış, dünya, imtihan, ahiret bağlantısını kurarak resmin tümünü görmemizi ve yaratılışın bu çerçevede “anlamlı” ve “güzel” olduğunu kavramamızı; karşımızdakinin gürültü değil müzik, saçılmış boyalar değil resim olduğunu anlamamızı sağlar. Bazılarına göre İslam’ın bakışı; gürültüyü müzik, saçılmış boyaları ise resim sanan bir saflık, bir romantizmdir. İslam’a göre, müziği gürültü, resmi rastgele saçılmış boyalar sanmak, güzelliğin ihtişam ve coşkusunu algılayamamak; kalplerin katılaşması, kulakların sağırlaşması, gözlerin körleşmesidir.
Akıl üzerinde düşünen kişi, salt aklıyla “Nereden geliyoruz?” ve “Nereye gideceğiz?” gibi en temel sorulara cevap bulamayacağını fakat aklı aşan bu sorulara cevap vermesi mümkün olan, Yaratıcısının cevaplarını içeren bir sistem (din) aracılığıyla bu sorulara cevap bulabileceğini de anlar.
Suya karşı arzumuz, suyun var olması gerektiğini gösterir ama susuzluktan ölmeme garantisi vermez. Aynı şekilde en derinden gelen arzularımız, Allah’ın gönderdiği dinin var olması gerektiğini gösterir ama bu dine herkesin inanacağının garantisini vermez. Ayrıca doğal arzularımızdan olan susamayı tatmin eden suların, ağır metallerle insanlar tarafından kirletilme olasılığı olduğu gibi, özgür irade sahibi insanların, Allah’ın gönderdiği dini kirletme ve tahrif etme olasılığı da mevcuttur.
İslam zayıf olmayı değil, zayıfın durumunun düzeltilmesini kutsar.
Gelenekçilik eskiyi gerçekle, modernizm ise yeniyi gerçekle karıştırma yanlışına sürüklemektedir. Bu iki beladan kurtulmada Müslümanların mihengi Kuran’dır.
Mallarla, yakınlarla, canla imtihan edileceğimiz Kuran’da bildirildi. Neden her imtihanda kancaya takılmış balık gibi çırpınıyorsun?
Kuran, uyutan bir melodi ve hafifçe esen bir meltem değildir; o, canlandıran bir şarkı ve batılı söküp atan bir kasırgadır.
Kuran öyle bir zihin inşa eder ki gözümüz ve zihnimizle algıladığımız her varlıkta Allah’ın varlığıyla ilgili delilleri hisseder, görür, takdir eder, şükrederiz.
Kuran’ın ya en büyük gerçek ya da en büyük yalan olduğunu dinsizler bile kabul etmek zorundadır; o asla sıradan olamaz.
Sağlam bir dini anlayışın gelişebilmesi için hem duyguların hem de aklın güçlenmesi gerekir.
İmanın sahiciliği sevdiğin şeylerden vazgeçmen gerektiğinde ortaya çıkar
Allah’ın hikmeti açısından mümkün olan farklı alternatifler arasından hangisini seçmesinin daha uygun olduğunu bilemediğimiz durumlarda, Allah’ın bunlardan hangisini gerçekleştirdiği ile ilgili sorulara “Bilemiyoruz” demek hem tutarlılık hem de teoloji açısından en uygunu olacaktır.
Cehaletimizle değil, artan bilgimizle Allah’ın bilgisine ve gücüne tanıklık ederiz.
Mutluluklar Allah’a yürütür, acılar Allah’a koşturur.
Allah’ın bağışlamasını uman bizler, iş bağışlamaya gelince ne kadar da cimriyiz!
Allah’a düşman olanlar, başkalarını da Allah’ın yokluğuna inandırınca Allah’ı yok edeceklerini sanırlar.
Allah’la bağlantısız her şey tüketilir; tüketilen her şey ise sıkıcıdır.
Hayatın bomboş olduğu yanılgısından, her yerin Allah ile dopdolu olduğunu anlayınca kurtuluruz.
İnsana kendini beğendirme arzusu, kendisini Allah’a beğendirmesi için verilmiştir. Başkaları beğenmez kaygısıyla Allah’tan uzak durmak nasıl bir çelişkidir!
Evrenin başlangıcında milyarlarca derece sıcaklıkta saçılan parçacıkları hayalen düşünen ve bunu yaparken müzik dinleyerek güzel bir manzaraya bakan ve çayını yudumlayan kişi; dinlediği parçanın, seyrettiği manzaranın ve içtiği çayın, evrenin başlangıç potansiyelinde mevcut ve hazırlanmış olduğunu düşününce, evrende var olan bu potansiyelin tesadüfen olmadığını sezecektir.
Allah’ın niyetlerinin ve hikmetlerinin birçoğunu anlayamama sebeplerimizden biri sadece ince bir zaman dilimini gözlememiz ve Allah’ın yaratışlarının tümüne vakıf olamamamızdır.
Hiçbir emek sarf etmeden, bu evrendeki en muhteşem unsurlar olan bilinç ve benliğe sahip olmamız, tefekkürü en çok hak eden olgulardan değil midir?
Her şey mekanik parçacıklardan oluşuyorsa gayesel insan bilinci nasıl ortaya çıkmıştır?
Bu kadar büyük bir acizlik içerisinde milyarlarca yıl geçmişteki ve milyarlarca kilometre ötedeki süreçleri keşfedebilmemizi “mutlu bir tesadüfe” bağlamak hiç de tatmin edici bir açıklama olarak görünmemektedir.
Birbirlerine indirgenemeyecek, farklı ve çok temel arzularımızın hepsinin aynı şekilde Allah’ın varlığını gerektirmesinin en iyi açıklaması, bunların insana Allah tarafından yerleştirilmiş olduğudur.
Uydu dalgalarının birçok yere nüfuz etmesini aklı alanların, Allah’ın her şeye nüfuz etmesini akıllarının almamasını akıl alır mı?
Allah, eserinin muhteşemliği için hiçbir masraftan kaçınmayan sanatçı gibidir; o yüzdendir ki milyonlarca canlı, milyarlarca yıldız vardır.
En önemli olan Allah tarafından yaratılan insan için Allah’la ilişkide olmaktan (kul olmaktan) daha önemli bir şey olamaz…
Doğduğumda baş aşağı edildi kum saatim; kavuşmaya kaç kum tanesi kaldı Rabbim?
Evrenin bize en önemli mesajı yaratıcı, kudreti ve bilgisi yüksek, bilinçli tek ilah olan Allah’ın varlığıdır.
Her bir müzik parçasının çalınması, Allah’ın evrene koyduğu bir potansiyelin haykırılmasıdır.
Hayatın bomboş olduğu yanılgısından, her yerin Allah ile dopdolu olduğunu anlayınca kurtuluruz.
Hiçbir emek sarf etmeden, bu evrendeki en muhteşem unsurlar olan bilinç ve benliğe sahip olmamız, tefekkürü en çok
hak eden olgulardan değil midir?
Her şeyi Allah’ın yarattığını bilmeyenler ne çok “Benim”
derler!
Herşeyini verene sende herşeyini ver
Başlık kısmı güzel
# Doğduğumda baş aşağı,edildi kum saatim; kavuşmaya kaç kum tanesi kaldı Rabb’im?
Erdemsiz ülkelerde, basit insanların sözleri derin algılanır, küçük insanların etkileri büyük olur.
Sorumluluk ancak iradenin varlığıyla anlamlıdır. İradesi olmayan bir insanın yaptıklarıyla tepeden yuvarlanan bir kaya arasında ne fark kalır? Tepeden yuvarlanan bir kayayı sorumlu tutmak ne kadar anlamsızsa iradesiz insanı sorumlu tutmak da o kadar anlamsızdır.
Çöp bilgilerin etrafı sardığı günümüzde felsefenin en önemli vazifelerinden biri çöpçülüktür.
İnsanlar bu dünyadan mahrum kalmamak için ölümü dü- şünmüyorlar ama ölümü düşünmeyerek ahiretten mahrum kalıyorlar.
Varlığını yok olanların üstüne inşa etmek ne büyük bir ahmaklıktır!
Şöhretperestlikle fani insanların zihnindeki “büyük ünlü” olmaya çalışacağına, Allah’ın ezeli zihnindeki yüzü ak bir kul olmaya çalış.
Bu kadar büyük bir acizlik içerisinde milyarlarca yıl geç- mişteki ve milyarlarca kilometre ötedeki süreçleri keşfedebil- memizi “mutlu bir tesadüfe” bağlamak hiç de tatmin edici bir açıklama olarak görünmemektedir.
Bu kadar büyük bir acizlik içerisinde milyarlarca yıl geç- mişteki ve milyarlarca kilometre ötedeki süreçleri keşfedebil- memizi “mutlu bir tesadüfe” bağlamak hiç de tatmin edici bir açıklama olarak görünmemektedir.
Kabının deliğini kapamazsan en gür çağlayanlardan bile su alamazsın.
“Dostun” kılıcı düşmanınkinden daha keskin, açacağı yara daha derindir.
Ey dünyaya meydan okuyan adam! Kendini okuyabildin mi?
İnsanlar bu dünyadan mahrum kalmamak İçin ölümü düşünmüyorlar ama ölümü düşünmeyerek ahiretten mahrum kalıyorlar.
Modern insan hazla büyülenmiş, hırsla aptallaşmış ve kibirle körleşmiştir.
Mallarla, yakınlarla, canla imtihan edileceğimiz Kur’an’da bildirildi. Neden her imtihanda kancaya takılmış balık gibi çırpınıyorsun?
Mutluluklar Allah’a yürütür,
Acılar Allah’a koşturur.

Sadece zor zamanda değil her an senin yolunda koşalım inşallah

Allah’a kulluktan kaçanlar, arzularına kulluktan kaçmamaktalar.
Doğduğumda baş aşağı edildi kum saatim; kavuşmaya kaç kum tanesi kaldı Rabbim?
Ne garip bir idraksizlik! İnananlar sanki Allah’a inanmıyormuş gibi umursamazlar, inanmayanlar sanki Allah’a inanıyormuş gibi rahatlar.
Ne garip bir idraksizlik! İnananlar sanki Allah’a inanmıyormuş gibi umursamazlar, inanmayanlar sanki Allah’a inanıyormuş gibi rahatlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir