İçeriğe geç

Dostluk Üzerine Kitap Alıntıları – Fethi Gemuhluoğlu

Fethi Gemuhluoğlu kitaplarından Dostluk Üzerine kitap alıntıları sizlerle…

Dostluk Üzerine Kitap Alıntıları

Ben yalnızlığı ve uzleti sevdikçe, işlerim daima kalabalıkla ilgili oldu
Canıma ezelden bir merhaba sundu, çeşm-i yar
Öyle mest oldum ki gayrın merhabasın bilmedim
On üç asırdır inandığımız dinin şekli ve ilahi en üstün vasfı, hürriyettir. Sonsuz hürriyet olarak inandığımız Allah ve ondan başka önünde eğilecek, boyun bükecek hiçbir kuvvet tanımamak, ayrıca istiklal için cihad fikri de dinimizin hürriyete en büyük methiyesidir. Feragat ve fazilet hisleriyle meşbu olarak kendisini milletinin dertlerine vakfetmek ve o dertlere karınca misali olsa bile merhem ve derman olma yarışması, bizim ruhi tekamülümüzün olgunlaşma merhalelerini ve nefis muhasebemizde sonsuz hürriyet olan Allah’a yakınlaşmamızı gösterecek ve kendi kendimizi aşarak bize halk içinde Hakk’ı bulduracaktır.
Dünya efkar-ı umumiyesi de devamlı olarak tuhaflıklar itiyadına maruz bırakılmakta ve bundan büyük emperyalistlerin yahut kızıl diktatoryanın nam-ı hesabına faydalar umulmaktadır.
Yeni hürriyetsizlikleri, yeni sürgünleri, yeni vahşet ve dehşetleri kısa haberlerle okuduğumuz günlük gazetelerde, belki de günün en mühim ve aktüel haberin bir artisti gebeliği boşanmak yahut ayrılmak üzere oluşu hatta dün akşam neler yediği olabilir.
Dünya sağırdır diyordum, fakat bağırırsanız duyurabilirim, yumruklarınızı sıkar ve dişlerinizi gıcırdatırsınız, ona davalarınızı kabul ettirebilirsiniz. Yanlız dünyaya ve onun namına icrai saltanat edene gözlerinizdeki ışıltıyı, kati kararı ve iman gücünü göstermek zorundasınız.
Dağıt saçlarını şimallim dağıt,
Rüzgar dağıtsın, efkar dağıtsın
Ver saçlarını şimallim ver
Bayrak olsun ellerime!
Ger saçlarını şimallim ger,
Önüne koy kalbimi,
Siper doğacak yavrularına,
Siper dağ çocuklarına,
Siper toprağımıza !
Akıl kutsaldır, beyler. Din-i mübin, akıl sahiblerine teklif edilir. Din-i mübin, şeriat-ı garrâ, akıl sahiblerindir teklif. Fakat akıl, akılsızlara gereklidir. Aklı olanlar aşkı seçsinler ve aklı terketsinler. Akla malik oldukları halde Asıl saltanat, asıl saltanat-ı ilahiyye malik olduğu şeyi terketmektedir. Allah, hiç şüphesiz her verdiği nimeti, hamde vesile olsun diye nimetini üzerimizde görmek ister
İnsan kendi kendisi ile dost olsa, insan kendi kendisine karşı saygılı olsa, sâcid ile mescûd secdede bir olur, hâl-i tevhidde olur.İnsanın biraz önce ubûdiyyet ve rubûbiyyet dengesi olarak söylediğimiz insanın, kendi kendisinin gözden geçirmesinin, kendi içine bakmasının, tek mihengi, tek ölçüsü secdede sâcid ile mescûdun ayniyyeti, tevhidi halidir. Onun için Şah-ı Velayet, vücutlarına saplanan okun secdede iken çıkarılmasını istediler.
Gözyaşımı gözden gizli silenim
İnsanın uykuya sırt çevirmesi lâzım. Peygamber-i Ekber uyumazlardı. Eğer Türkiye’de insanlar, Türk insanı, Müslüman insanı,millet-i İslamiyye’nin insanı,İslâm Milleti’nin insanı,yeniden bir ba’sü ba’de’l-mevt sırrını yaşamak istiyorsa,onu ihya’ etmek istiyorsa, yeniden bir ba’sü ba’de’l-mevt’e doğmak istiyorsa, uykuyu kaldırmalıdır.Uykuya düşman mı olalım?
Hayır! Uykuya dost olmayalım.Her şeye dost olalım,uykuya dost olmayalım.Her şeye dost olalım,politikaya dost olmayalım.Her şeye dost olalım,hırs-ı mâl ve hırs-ı câha dost olmayalım. Her şeye dost olalım ve paraya dost olmayalım.
Ben hayatın cezbe ve şevk üzerine binâ edildiğine kailim. Hani ilk defa Kelime-i Şehâdet getiriyor gibi getirmedikçe,Kelime-i Şehâdet Olmaz. İlk defa şevk içindedir, vecd içindedir, istiğrak içindedir ve bir ask-i ilahîde müstağraktir.Onun için.. biz müstağrak adamlara pek tahammül edemiyoruz..
Dost ol kişidir ki, öldürülmesi muhakkak ve mukarrer olan gecede peygamber-i Ekber’in yatağında yatar, O’na Şâh-ı Velâyet denir.
Dost ol kişidir ki, Yâr-ı Gâr’dır. Kucağında,mübârek bir emânet vardır. Bütün delikleri elbisesinden muhtelif parçalarla tıkar,son deliğe tabanını dayamıştır. Kucağındaki mübârek emânet uyumayan uyanıklık içinde uyur görünmektedir. Ordan Ebû-,Bekr’i yılan sokar. Dost son deliğe tabanını,taban gibi görünen gönlünü uzatandır, gönlü ile orayı tıkayandır.
Asıl içimdekileri söyleyemediğim için, öyle gevezelik ediyorum..
Kendine dost olamayan kimse, gayrıya da dost olamaz.

Kendisiyle barışa varamayan insan, gayrısıyla da
barışa varamaz.
İyi geceler

“Kendi kendinize sebepsiz yere hüzünlendiğiniz anlarda biliniz ki, Allah’a yaklaşmışsınızdır.”
“Her şeyi O bilir ve O takdir eder, biz makam-ı hayretteyiz, ancak teslim oluruz.”
“Bizim yitirdiğimiz sahabe ahlâkıdır. Ender ve muhaciriyn edebidir”
Cânıma ezelden bir merhaba sundu çeşmi yâr,
Öyle mest oldum ki gayrın merhabasın bilmedim

Ahmet Paşa

Şair Cûdî Efendi’nin:
Yâdında mı doğduğun zamanlar,
Sen ağlar iken gülerdi âlem;
Öyle bir ömür sür ki, olsun,
Mevtin sana hande, halka mâtem.
İlk tanıştığı birine ilk önce sorduğu soru: “Sen hiç âşık oldun mu?” sorusuydu. Onun bu klâsik sorusundaki aşk kavramı altında bambaşka bir aşk, ilâhî bir aşk vardı. Dilinden düşürmediği, Eşrefoğlu’nun şu beytindeki aşk:
Gökten belâ yağmur gibi yağsa
Başını ana tutmaktır adı aşk
“Âşık olmayanın Allah’ı bulamayacağı” inancındaydı.
Muallim Naci merhumun:
Bir bakışta Hakkı öğretti nazar erbâbına
Kimden öğrenmiş o lâhutî nigâhı gözlerin
beytini sık sık okurdu.
Madem vuslattır müslümanın öte dünyaya göçmesi, bize dua etmekten başka bir davranış yakışmaz.
“Mü’min mustarip olmaz”
Hiçbir tünel ebedî değildir; ebedî olursa adına tünel denmez. Hiçbir tünel ebedî değildir. Ve Yahya Kemal Bey yanlış söylüyor, Îmân bir şevk olan zamanlar geçti diyor. Geçmemiştir. Îmân bir şevk olan zaman tekrar gelmiştir.
Sözümüzün başına dönüyorum, yani aşk. Aşk gelincek cümle eksikler biter dendiği doğrudur. İlmin kîl u kâl [Fuzuli] olduğu doğrudur. Çünkü gerçek olan aşktır. Doğru söylüyor Eşrefoğlu, gayet tabii Hakk kelâmı ediyor, şiir yazmak gayreti içinde değil. Diyor ki, Gökten belâ yağmur gibi yağsa , Başını ana dutmaktır adı aşk .
Çünku ölüm, insana gözünün akının siyahına yakınlığından daha da yakındır.
Akıl kutsaldır, beyler. Din-i mubîn, akıl sahiblerine teklif edilir.Din-i mübin, şeriat-ı garrâ, akıl sahiblerinedir teklif. Fakat akıl, akılsızlara gereklidir. Aklı olanlar, aşkı seçsinler ve aklı terketsinler. Akla mâlik oldukları halde
İnsan kendi kendisi ile dost olsa, insan kendi kendisine karşı saygılı olsa, sâcid ile mescûd secdede bir olur, hâl-i tevhidde olur. İnsanın, biraz önce ubudiyyet ve rububiyyet dengesi olarak söylediğimiz insanın, kendi kendisini gözden geçirmesinin, kendi içine bakmasının, kendi karanlığını kendi aydınlığı ile aydınlatmasının, tek mihengi, tek ölçüsü secdede sâcid ile mescûdun ayniyyeti, tevhîdi hâlidir. Onun için Şâh-ı Velayet vücudlarına saplanan okun secdede iken çıkarılmasını istediler.
Her şeye dost olalım, uykuya dost olmayalım. Her şeye dost olalım. politikaya dost olmayalım. Her şeye dost olalım, hırsı-ı mal ve hırs-ı câha dost olmayalım. Her şeye dost olalım ve paraya dost olmayalım.
Dolup taşan camiler, bunca namaz, bunca hac, bunca merasim ve iddaya rağmen Müslümanların hallerindeki perişanlığın sebebi ne olabilir?..
Bu, Fethi Bey’in en çok sorduğu suallerden biri hatta başlıcasıydı. Cevabı şuydu: Müslüman’ın bugün parası, malı, nüfuzu, mevkii, coğrafyası şusu busu var. Hem de en iyisinden var. Fakat aşkı yok; o da taklit ettiği Avrupalı gibi akla, zekaya, dünyaya teslim olmuştur.
Kendisine dost olamayanlar, gayrıya dost olamazlar..
İnsan bağırsaktan ibâret değildir.
Eski Jön Türklerle bugünkü yeni Jön Türklerin arasında, ihânet bakımından çok büyük bir fark olduğunu zannetmiyorum.
Şimdi, Batı adamınındır bunalım, diyorum. Doğu adamının, gerçek mü’min ve muvahhid kişinin bunalımı olmaz, diyorum. Ve bunu şiir yazan, hikâye yazan, roman yazan dostlarıma da her zaman bıkıp usanmadan söylüyorum. Ben hayatın cezbe ve şevk üzerine binâ edildiğine kailim. Hani ilk defa Kelime-i Şehadet getiriyor gibi getirmedikçe, Kelime-i Şehâdet olmaz İlk defa âşık oluyor gibidir, ilk defa yürek çarpmışa dönüyor gibidir. İlk defa şevk içindedir, vecd içindedir, istiğrâk içindedir ve bir aşk-ı ilâhîde müstağraktır. Onun için.. biz müstağ rak adamlara pek tahammül edemiyoruz.
Nefsin izzeti olmaz.
Kuşlar bile kaderlerine göre uçarmış.
Muallim Naci’nin meşhur beyti -ki kabrinde yazılıdır-:
Hakperestim arz-ı ihlâs ettiğim dergâh bir,
Bir nefes Tevhid’den ayrılmadım, Allah bir.
İyi günler uzakta değildir.
İyi günler vardır.
İyi günler gelecektir.
Bir gün sana Leylâ’yı sorarlar ey gönül
Leylâ’daki mânâyı sorarlar ey gönül
Esmâyı ha bilmedin ha bildin ne çıkar
Ukbâ’da Müsemmâ’yı sorarlar ey gönül
Annemin bana öğrettiği ilk kelime
Allah, şahdamarımdan yakın bana benim içimde
Çok okuyunuz. İkra’ emri umumîdir. Yazmak nefisten olursa ene, ego, nefis onun ulviyetini gölgeler. Yazmak da emirle, mânen alınan emirle olmalıdır. Senin tek eksiğin günde, yirmidört saatlik günde otuz saat okumamandır. Bu gerçeği de kendi özünle, o saf, o güzel Muhammedî özünle bulacaksın.
Gurbet günleri sayılı ve vuslat yakındır!
Son sözüm: “Nefesler pâyende ola. Demler, safâlar müzdâd ola. Kulûb-ı âşıkan küşâde ola…”
Bana hakkınızı helâl ediniz.
Peygamber-i Ekber buyuruyorlar ki, “Sevdiklerinize sevginizi izhâr ediniz.” Yunus diyor ki, “Sevdiğimi söylemezsem, sevmek derdi beni boğar.” Görüyorsunuz ki, hilkât muhabbet üzere ve aşk üzere halkedilmiş.
Ben konuşmayı bilmediğim için, içimden geleni söylemeye çalışıyorum. Akıl kutsaldır, beyler. Dîn-i mübîn, akıl sahiblerine teklîf edilir. Dîn-i mübîn, şerîat-ı garrâ, akıl sâhiblerinedir teklîf. Fakat akıl, akılsızlara gereklidir. Aklı olanlar, aşkı seçsinler ve aklı terketsinler. Akla mâlik oldukları halde… Asıl saltanat, asıl saltanat-ı ilâhiyye mâlik olduğu şeyi terketmektedir. Allah, hiç şüphesiz, her verdiği ni’meti, hamde vesîle olsun diye, ni’metini üzerimizde görmek ister.
Peygamber-i Ekber müddet-i ömründe, Devr-i Saâdet’de gülmediler, hele ağız dolusu hiç gülmediler; gülümserlerdi.
Ve bizim hüznümüz Allah’adır.
Mü’min kişi, yerinmenin ve sevinmenin ötesindedir. Mü’min kişi yerinmez ve sevinmez, çünki gerçekçidir.
Peygamber-i Ekber bir hadîs-i nebevîlerinde buyuruyorlar ki, “Önce selâm, sonra kelâm.” Önce sizi selâmlıyorum. Yine Peygamber-i Ekber buyuruyorlar ki bir hadîs-i nebevîlerinde, “Önce refîk, sonra tarîk.” Önce yolda yoldaş, sonra yol.
Beyefendiler, günâhlarınız bile şevk içinde olsun eğer günâh işleyecekseniz. Şevki seçiniz. Aşkı seçiniz. Ben aşksız insanlar görüyorum; huzur içinde uyuyorlar, gidiyorlar, gülüyorlar, vitrinlere bakıyorlar; hâlâ büyük büyük pazarlıklar peşindeler
“Gökten belâ yağmur gibi yağsa, başını onun altına tutmanın adıdır aşk.”

/Eşreoğlu Rûmî

Kendi kendinize sebebsiz yere hüzünlendiğiniz anlarda biliniz ki, Allah’a yaklaşmışsınızdır.
Ölüm insana, gözünün akının siyahına olan yakınlığından daha yakındır.

Resûl-i Ekrem (a.s.m)

Akıl kutsaldır.
Dîn-i mübîn, akıl sâhiblerine teklîf edilir.
Gözü olana sabah ışımıştır.

Hz. Ali (k.v)

Gönlümüze dost değiliz. Gönlümüz Beytullah değil.
..
Biz uzuvlarımızın da hakkını vermiyoruz. Uzuvlarımıza da dost değiliz. Çünkü kendimize dost değiliz.
Batı adamının bunalımı çok tabiîdir; muallâktadır. Doğu adamı yerinmez ve sevinmez, çünkü dünyada sevinilecek ve yerinilecek bir şey yoktur.
‘Uçurumdur düşünen insanın önü.. ‘
Sakın hiçbir mevzûda iddiâ tavrı içine girme Allah insanı iddiâsıyla mağlûb eder.
Dost olmak, kurda, kuşa, insana, ağaca, vatana.
Her kim âşık olmadı
Benzer kuru ağaca
Yunus Emre
.. gülüşümüz bile acıdır bizim.
Ali Göçer
Yaşadığımız her an bir daha geri dönmemek üzere maziye karışıyor ve biz yaşlanıyoruz.
Alâeddin Özdenören
Ben gidiyorum artık. Atlılar geldiler, gitme saatinin yaklaştığını fısıldadılar.
Uçurumdur düşünen insanın önü..
Nuri Pakdil
Alnımdan öp beni
Gözlerim gözlerin olsun.
Mehmet Sait Okur
Bir yıldıza taktım umutlarımı,
Gönül gezdiriyorum diyar diyar
Bahaettin Karakoç
Hâlâ kayan bir yıldız gibiyim boşlukta
Bahaettin Karakoç
Tutkun ve sancılı yüreğin şifâ bulsun sohbette
Dualarının kabulünü diliyorum gece gündüz
Mustafa Miyasoğlu
Bırakma ellerimi demiştim günlerden bir gün
Bırakma kahır yüklü gecelerde bizi yalnız
‘Gök ekini biçmiş gibi’ gideceğini kim bilebilirdi
Kim düşünebilirdi kötü zamanları bu kadar ıssız
Mustafa Miyasoğlu
Kurtul dünyasından hatıraların!
Hasat mevsimini yaşıyor ömrüm.
Nureddin Özdemir
Kalbim, o şarkıyı hatırlama hiç!
Nureddin Özdemir
Kalbim! O şarkıyı unutmadın mı ?
Dinmedi mi hâlâ o eski ağrı ?
Nureddin Özdemir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir