İçeriğe geç

Yavaşlık Kitap Alıntıları – Milan Kundera

Milan Kundera kitaplarından Yavaşlık kitap alıntıları sizlerle…

Yavaşlık Kitap Alıntıları

bir erkek için, bir kadını kederlendirmekten daha iyi onduran bir merhem yoktur..
“!..Bir kadın bana, Seni seviyorum, çünkü zekisin, çünkü namuslusun, çünkü bana armağanlar alıyorsun, çünkü zamparalık yapmıyorsun, çünkü bulaşık yıkıyorsun, derse, hayâl kırıklığına uğrarım; bu aşkta çıkarcı bir yan vardır. Şöyle bir cümle duymak kim bilir ne güzeldir: Zeki olmamana, namuslu olmamana karşın, yalancı, bencil, alçak olmana karşın senin için deli oluyorum..!”
seçilmiş olma duygusu her aşk ilişkisinde vardır. Çünkü aşk, tanım olarak, hak edilmemiş bir armağandır; hak etmeden sevilmek, gerçek aşkın eksiksiz kanıtıdır..
Bir kadın bana, Seni seviyorum, çünkü zekisin, çünkü namuslusun, çünkü bana armağanlar alıyorsun, çünkü zamparalık yapmıyorsun, çünkü bulaşık yıkıyorsun, derse, hayâl kırıklığına uğrarım; bu aşkta çıkarcı bir yan vardır. Şöyle bir cümle duymak kim bilir ne güzeldir: Zeki olmamana, namuslu olmamana karşın, yalancı, bencil, alçak olmana karşın senin için deli oluyorum.
Peki nedir bütün dünya? Yüzü olmayan bir sonsuzluk! Bir soyutlama, bir soyut kavram..
korkusunun kaynağı gelecektedir ve gelecekten kurtulmuş bir insan için korkacak bir şey yoktur..
Yapacağımız tek şey, bu seçmediğimiz insanlık durumuna karşı başkaldırıdır!
Düşüncelerini tanıtmayı umursamıyor mu? Az bile: Nefret ediyor bundan. Düşüncelerini yayınlayan kişi başkalarını kendi gerçekliğine inandırmak, onları etkilemek ve böylece dünyayı değiştirmek isteyenlerin rolünü üstlenmek tehlikesini göze alır aslında. Dünyayı değiştirmek! Pontevin’e göre, korkunç bir niyet! Dünya bu haliyle mükemmel olduğu için değil kuşkusuz, ama her değişiklik kaçınılmaz olarak daha kötüsünü yarattığı için.
Tarihin sahneledigi durumlarin yalnizca ilk dakikalar süresince aydinlatildiklarini bilmiyor bu dalkavuklar. Hic bir olay bütün süresince güncel degildir, yalnizca kisacik bir süre, baslangiçta. Milyonlarca televizyon seyircisinin açgözlülükle seyrettikleri ölen Somalili çocuklar artik ölmüyorlar mı? Ne oldular acaba? Şişmanladılar mı yoksa zayıfladılar mı? Somali diye bir ülke var mı hala? Dahası, hiç var olmuş muydu?
Gerçekten yaşanmış olanı yalnızca uydurulmuş öykünün unutturabileceğini biliyor.
Çağımızda unutma arzusu bir saplantı haline gelmiştir, bu nedenle, bu arzuyu tatmin etmek için hız iblisine teslim olmuştur çağımız; kendini anımsamak istemediğini bize anlatmak için hızını arttırır; çünkü kendinden bıkmıştır; kendinden tiksinmektedir; belleğin küçük titrek alevini söndürmek istemektedir.
Benim mağrur kayıtsızlığım, bana, senin önünde dilediğim gibi, utanıp-sıkılmadan davranmamı sağlayan bir örtüdür.
Bir insanın sadece yüksek sesle düşündüğü için hayatına anlam veren şeyden yoksun kalabildiği bir ülkeden geliyorum.
aşk, tanım olarak, hak edilmemiş bir armağandır; hak etmeden sevilmek, gerçek aşkın eksiksiz kanıtıdır.
Canlı varlığın eline geçen her olanak, en az olası olanı bile, varlığı tepeden tırnağa değiştirir.
Yavaşlığın derecesi anının yoğunluğuyla doğru orantılıdır; hızın derecesi unutmanın yoğunluğuyla doğru orantılıdır.
Sefil bir dünyaya salıverilmiş olan insan biricik gerçek ve sağlam değerin, ne kadar küçük olursa olsun, kendisinin hissettiği haz olduğunu saptar: Bir yudum serin su, gökyüzüne (Tanrının pencerelerine) doğru bir bakış, bir okşama.
yeşilliğin kökünün kazındığı çirkin bir alanda yitmiş el kadar yeşillik parçası; uçsuz bucaksız bir yol ağının ortasında bir sığınak, hıyabanlar, ağaçlar ve kuşlar sığınağı.
Çağımız hız iblisine teslim ediyor kendini ve bu nedenle kendisini kolayca unutuyor.

Çağımızda unutma arzusu bir saplantı haline gelmiştir, bu nedenle, bu arzuyu tatmin etmek için hız iblisine teslim olmuştur çağımız; kendi anımsamak istemediğini bize anlatmak için hızını artırır; çünkü kendinden bıkmıştır; kendinden tiksinmektedir; belleğin küçük titrek alevini söndürmek istemektedir.

Yavaşlık ile anımsama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki vardır.
Varoluşun matematiğinde bu deneyim iki temel denklem biçimine girer: Yavaşlığın derecesi anının yoğunluğuyla doğru orantılıdır; hızın derecesi unutmanın yoğunluğuyla doğru orantılıdır.
Konuşmak zaman doldurmak değildir, tersine, zamanı konuşma düzenler, zamanı yöneten konuşmadır ve uyulması gereken yasaları o koyar.
Politikacılarının bazıları biraz dansçıdır ve bütün dansçılar da politikaya sokarlar burunlarını, ama bu gene de onları birbirine karıştırmaya yöneltmemeli bizi. Bir dansçıyı sıradan bir politikacıdan şu bakımdan ayırabiliriz: İktidarın değil ünün peşindedir dansçı; şu ya da bu toplumsal düzeni dünyaya zorla benimsetmeye kalkışmaz (umurunda bile değildir böyle bir şey) ama kendi ben’ini ünlendirmek için sahnede kalmayı arzular.
Sahnede kalmak için de başkalarını sahneden kışkışlamak gerekir.
Bir kadın bana, Seni seviyorum, çünkü zekisin, çünkü namuslusun, çünkü bana armağanlar alıyorsun, çünkü zamparalık yapmıyorsun, çünkü bulaşık yıkıyorsun, derse, hayâl kırıklığına uğrarım; bu aşkta çıkarcı bir yan vardır. Şöyle bir cümle duymak kim bilir ne güzeldir: Zeki olmamana, namuslu olmamana karşın, yalancı, bencil, alçak olmana karşın senin için deli oluyorum.
Bir kadın bana, Seni seviyorum, çünkü zekisin, çünkü namuslusun, çünkü bana armağanlar alıyorsun, çünkü zamparalık yapmıyorsun, çünkü bulaşık yıkıyorsun, derse, hayâl kırıklığına uğrarım; bu aşkta çıkarcı bir yan vardır. Şöyle bir cümle duymak kim bilir ne güzeldir: Zeki olmamana, namuslu olmamana karşın, yalancı, bencil, alçak olmana karşın senin için deli oluyorum.
Günümüz dünyasında işsizlik’e dönüştü aylaklık; aynı şey değil kuşkusuz: İşe yaramaz hisseder kendini işsiz insan, canı sıkılır, yoksun kaldığı devinimi arar durmadan.
Bir kadın bana, Seni seviyorum, çünkü zekisin, çünkü namuslusun, çünkü bana armağanlar alıyorsun, çünkü zamparalık yapmıyorsun, çünkü bulaşık yıkıyorsun, derse, hayâl kırıklığına uğrarım; bu aşkta çıkarcı bir yan vardır. Şöyle bir cümle duymak kim bilir ne güzeldir: Zeki olmamana, namuslu olmamana karşın, yalancı, bencil, alçak olmana karşın senin için deli oluyorum.
Bir kadın bana, Seni seviyorum, çünkü zekisin, çünkü namuslusun, çünkü bana armağanlar alıyorsun, çünkü zamparalık yapmıyorsun, çünkü bulaşık yıkıyorsun, derse, hayâl kırıklığına uğrarım; bu aşkta çıkarcı bir yan vardır. Şöyle bir cümle duymak kim bilir ne güzeldir: Zeki olmamana, namuslu olmamana karşın, yalancı, bencil, alçak olmana karşın senin için deli oluyorum
Korkunun kaynağı gelecektedir ve gelecekten kurtulmuş insan için korkacak bir şey yoktur.
Bir kadın bana, Seni seviyorum, çünkü zekisin, çünkü namuslusun, çünkü bana armağanlar alıyorsun, çünkü zamparalık yapmıyorsun, çünkü bulaşık yıkıyorsun, derse, hayâl kırıklığına uğrarım; bu aşkta çıkarcı bir yan vardır. Şöyle bir cümle duymak kim bilir ne güzeldir: Zeki olmamana, namuslu olmamana karşın, yalancı, bencil, alçak olmana karşın senin için deli oluyorum
Zeki olmamana, namuslu olmamana karşın, yalancı, bencil, alçak olmana karşın senin için deli oluyorum.
Ne kadar abis..
Yavaşlık ile anımsama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki vardır; yavaşlığın derecesi anının yoğunluğuyla doğru orantılıdır; hızın derecesi unutmanın yoğunluğuyla doğru orantılıdır.
~~Günümüzde, ancak tam anlamıyla bilinçsiz insanlar ün tenekesini peşlerinde sürüklemeyi gönüllü olarak kabul edebilirler.~~
~~Aklına bir şey takılmış da yalnızca bundan söz etmek istiyorsa, ama aynı zamanda, bundan söz edecek durumda değilse, kötü bir açmazdadır insan.~~
~~Her şeyin anlatıldığı böylesine bir dünyada, hem çok kolayca kullanılabilecek hem de en öldürücü silah, her şeyi açığa vurma, dile düşürme silahıdır.~~
Bir kadın bana, Seni seviyorum, çünkü zekisin, çünkü namuslusun, çünkü bana armağanlar alıyorsun, çünkü zamparalık yapmıyorsun, çünkü bulaşık yıkıyorsun, derse, hayâl kırıklığına uğrarım; bu aşkta çıkarcı bir yan vardır. Şöyle bir cümle duymak kim bilir ne güzeldir: Zeki olmamana, namuslu olmamana karşın, yalancı, bencil, alçak olmana karşın senin için deli oluyorum.
.
Varoluşun elde ettiği herhangi bir yeni olasılık, en az olası olanı bile, varoluşla ilgili her şeyi dönüştürür.

Bir kadın bana, Seni seviyorum, çünkü zekisin, çünkü namuslusun, çünkü bana armağanlar alıyorsun, çünkü zamparalık yapmıyorsun, çünkü bulaşık yıkıyorsun, derse, hayâl kırıklığına uğrarım; bu aşkta çıkarcı bir yan vardır. Şöyle bir cümle duymak kim bilir ne güzeldir: Zeki olmamana, namuslu olmamana karşın, yalancı, bencil, alçak olmana karşın senin için deli oluyorum.
unutmuştur onları bu nedenle korkmaz,çünkü korkusunun kaynağı gelecektedir ve gelecekten kurtulmuş bir insan için korkacak bir şey yoktur.
Günümüzde, ancak tam anlamıyla bilinçsiz insanlar ün tenekesini peşlerinde sürüklemeyi gönüllü olarak kabul edebilirler.
“Aklı başında insan savaşla ilişkili hiçbir şey yapmaya kalkışmaz.”
Burada, benim yanımda bulunmanın, hiçbir, hiçbir önemi yok; ha senin varlığın, ha bir köpeğin ya da farenin varlığı, hepsi bir.
“Bana bu budalaca cümleden başka bir şey söyleyemeyeceksen, herhalde, kendi kendine konuşmak zorunda kalacaksın.”
Ağzı kokan erkeğin metresi yoktur;
“Lütfen git ağzını gargara et, pis kokuya dayanamıyorum,”
“Evrenin karnını dolduran solgun ışığın çıktığı kıç deliği!” Ve kollarını aya doğru uzatıp: “Sonsuzun kıç deliğinde, ileri!”
Kimse anlamayacak seni.
Bir insanın sadece yüksek sesle düşündüğü için hayatına anlam veren şeyden yoksun kalabildiği bir ülkeden geliyorum.
“Sayın Bayanlar, Sayın Baylar, hiç beklemediğim, beni şaşırtan heyecanımdan dolayı lütfen bağışlayın beni. Neredeyse yirmi yıl sonra, benimle birlikte aynı sorunlar üzerine düşünen, benimle aynı tutkuyu paylaşan insanlardan oluşan bir topluluk karşısında yeniden konuşuyorum.
Yavaşlığın derecesi anının yoğunluğuyla doğru orantılıdır; hızın derecesi unutmanın yoğunluğuyla doğru orantılıdır.
“Oraya gidip ortalığı karıştırmak gerekiyor!”
insan hakları ülkenizde hiçe sayılırken neden susuyorsunuz?
ölen bir çocuk ölen bir yetişkinden daha değerlidir.
‘Dünya gerçeklerini sadece çocuklar yaşıyorlar’
“Aklı başında insan savaşla ilişkili hiçbir şey yapmaya kalkışmaz.”
Yavaşlığın derecesi anının yoğunluğuyla doğru orantılıdır; hızın derecesi unutmanın yoğunluğuyla doğru orantılıdır.
Seyircinin görünmezliği! Bu kişiliğin korkunç modernliği buradadır! Senin ya da benim karşımda kendini teşhir etmiyor, bütün dünyanın karşısında yapıyor bunu. Peki nedir bütün dünya? Yüzü olmayan bir sonsuzluk! Bir soyutlama, bir soyut kavram.”
Yavaşlığın keyfi neden yitip gitti böyle?
Bir kadın bana,
“Seni seviyorum, çünkü zekisin, çünkü namuslusun, çünkü bana armağanlar alıyorsun, çünkü zamparalık yapmıyorsun, çünkü bulaşık yıkıyorsun,”
derse, hayâl kırıklığına uğrarım; bu aşkta çıkarcı bir yan vardır.

Şöyle bir cümle duymak kimbilir ne güzeldir: “Zeki olmamana, namuslu olmamana karşın, yalancı, bencil, alçak olmana karşın senin için deli oluyorum.”

Bir kadın bana, Seni seviyorum, çünkü zekisin, çünkü namuslusun, çünkü bana armağanlar alıyorsun, çünkü zamparalık yapmıyorsun, çünkü bulaşık yıkıyorsun, derse, hayâl kırıklığına uğrarım; bu aşkta çıkarcı bir yan vardır. Şöyle bir cümle duymak kim bilir ne güzeldir: Zeki olmamana, namuslu olmamana karşın, yalancı, bencil, alçak olmana karşın senin için deli oluyorum.  :))
Çağımızda unutma arzusu bir saplantı haline gelmiştir, bu nedenle, bu arzuyu tatmin etmek için hız iblisine teslim olmuştur çağımız.
doğduğumuz çağı seçmek bizim elimizde değildir. Ve hepimiz kameraların önünde yaşıyoruz. Bu durum artık insanlık durumunun bir parçası oldu.
Yalvarırım, dostum, mutlu ol. İçimdeki şu belirsiz duyguya göre, senin mutlu olma yeteneğine bağlı bizim 1icik umudumuz
savunulabilecek hiç1gerekçe olmaksızın, tıpkı insanlığın iç karartıcı suratına karşı neşeye övgüsünü haykıran Beethoven’in Dokuzuncu Senfoni’si gibi bütün evrene karşı dimdik duruyor
Ne adresini ne soyadını ne çalıştığı yeri biliyor, hiç1şey. Maslahatının münasebetsiz büyüklüğüyle somutlanmış sonsuz umutsuzluğuyla tek başına, yapayalnız
Dost! Kardeş! Üzülme böyle! Çık! Yatmaya git! Unutulduğun için sevin, neşelen. Genel bellek yitiminin yumuşacık şalına sarin. Seni inciten gülüşü unut artık, yok artık bu gülüş, yok, tıpkı yapı iskelelerinde geçen yıllarının var olmamasi gibi, mazlum şanının artık var olmaması gibi, yok artık bu gülüş
Çağımızda unutma arzusu 1saplantı haline gelmiştir, bu nedenle, bu arzuyu tatmin etmek için hız iblisine teslim olmuştur çağımız; kendi anımsamak istemediğini bize anlatmak için hızını artırır; çünkü kendinden bıkmıştır; kendinden tiksinmektedir; belleğin küçük titrek alevini söndürmek istemektedir
Çağımız hız iblisine teslim ediyor kendini ve bu nedenle kendisini kolayca unutuyor
her birimiz çok sıradan yaşamımızın bayağılığından dolayı (az ya da çok) acı çeker, buradan kurtulmak ve yükselmek isteriz.
1kıymık öyle kolay kolay çıkmıyor. Acıyı bastırmak, geriletmek, onu düşünmüyormuş gibi davranmak gerekiyor, ama bu öykünüm de 1çaba istiyor
3parçalı takım elbise giymiş adamın görüntüsü ete batmış 1kıymık gibi duruyor yüreğinde, ondan kurtulamıyor; hele 1kadını baştan çıkartmaya uğraşırken, bu daha da berbat 1durum. Ama acıtan 1kıymığa takılmışken aklı, nasıl etkileyecek kadını???

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir