İçeriğe geç

Doksan Beş Tez Kitap Alıntıları – Martin Luther

Martin Luther kitaplarından Doksan Beş Tez kitap alıntıları sizlerle…

Doksan Beş Tez Kitap Alıntıları

Eğer birinin bütün cezalarını bağışlamak mümkün olsaydı, bunu ancak en mükemmel insanlar için yapmak mümkün oldurdu, yani en azlar için.
“… manet itaque poena, donec manet odium sui, id est, poenitentia vera intus, scilicet usque ad introitum regni coelorum.”

“… dolayısıyla insanın öz nefreti devam ettiği sürece günahın cezası da devam eder, bu da göklerin egemenliğine girene dek süren içsel hesaplaşmadır.”

Hristiyanlara, fakire yardım edenin veya ihtiyacı olana ödünç verenin, lütuf satın almaktan daha iyi bir amel işlediği öğretilmeli
Ölmek üzere olan insanın kusurlu dindarlığı ve kusurlu Tanrı sevgisi kaçınılmaz olarak beraberinde büyük bir korku getirir, sevgi ne kadar küçükse, korku o kadar büyüktür.
Nullus securus est de veritate suae contritionis, multo minus de consectione plenariae remissions"

"Tam bağışlanmaya mazhar olduğundan emin olmak şöyle dursun, hiç kimse pişmanlığının gerçekliğinden bile emin olamaz."

Zira sevgi, sevgi uğraşıyla artar.
Ölmek üzere olan insanın kusurlu dindarlığı ve kusurlu sevgisi kaçınılmaz olarak beraberinde büyük bir korku getirir, sevgi ne kadar küçükse, korku o kadar büyüktür.
Hristiyanlara, fakire yardım edenin veya ihtiyacı olana ödünç verenin, lütuf satın almaktan daha iyi bir amel işlediği öğretilmeli."
Buyuk adamlarin bizim ovgumuze ihtiyaci yok, bizim onlari bilmeye ihtiyacimiz var.
Sevgi ne kadar küçükse, korku o kadar büyüktür.
14.Ölmek üzere olan insanın kusurlu dindarlığı ve kusurlu sevgisi kaçınılmaz olarak beraberinde büyük bir korku getirir, sevgi ne kadar küçükse, korku o kadar büyüktür."
1.Rabbimiz ve efendimiz olan İsa Mesih "tövbe edin…" derken inananların tüm yaşamının bir tövbe olmasını istemiştir.
2.Bu söz, Sakramental tövbe olarak, yani rahiplerin yönettiği günah çıkarma ve kefaret ödeme olarak anlaşılamaz."
Sevgi ne kadar küçükse, korku o kadar büyüktür.
Ölmek üzere olan insanın kusurlu dindarlığı ve kusurlu sevgisi kaçınılmaz olarak beraberinde büyük bir korku getirir, sevgi ne kadar küçükse, korku o kadar büyüktür.
30. Tam bağışlanmaya mazhar olduğundan emin olmak şöyle dursun, hiç kimse kendi pişmanlığının gerçekliğinden bile emin olamaz.
……., Papalık lütufları, suç ne olursa olsun, lütuf kapsamındaki en küçük günahı bile silemez."
Aynı vaazda lütuflara, Tanrı’nın kelamı kadar veya ondan daha fazla süre ayırmak da Tanrı kelamına halel getirir."
Hristiyanlara, muhtaç birini görüp de lütuf için ayırdığı parayı ona vermeyi reddedenin, Papa’nın endüljansını değil, Tanrı’nın gazabını aldığı öğretilmeli."
Halkın önünde, aynı anda hem lütufların bolluğunu hem de pişmanlığın gerçekliğini yüceltmek en bilgili teologlar için bile çok zor bir iştir."
Ölmek üzere olan insanın kusurlu dindarlığı ve kusurlu sevgisi kaçınılmaz olarak beraberinde büyük bir korku getirir, sevgi ne kadar küçükse, korku o kadar büyüktür." 14.Tez
Mesih onlara "sivrisineği süzerek ayırıp deveyi yutanlar, demiyor mu?"
…..İncil susmuşken, piskoposun sorumlu olduğu cemaatte sadece endüljansların çınlamasına izin vermesi ve İncil’den çok onlarla ilgilenmesi nasıl da dehşet verici, kendisi için de ne büyük bir risk!…"
Hiç kimse kendi pişmanlığının gerçekliğinden bile emin olamaz .
86. Tez: "Niçin serveti zengin Crassus’un servetinden daha büyük olan Papa, biricik Aziz Petrus Bazilikasını kendi parasıyla değil de, inançlı fakirlerin parasıyla inşa ediyor?"
(…)Papa, bazilikanın inşası gibi oldukça önemsiz bir gerekçeyle, kirli bir para karşılığında sonsuz sayıda ruhun günahını bağışlayabiliyorsa, niçin oldukça haklı bir gerekçeyle, kutsal sevgi ve ruhların nihaî ihtiyacını gidermek uğruna Araf’ı boşaltmıyor?"
…Sevgi ne kadar küçükse, korku o kadar büyüktür."
Esenlik, esenlik" diyen bütün o peygamberler bizden uzak olsun, ortada esenlik diye bir şey yok."
Papa, bazilikanın inşası gibi oldukça önemsiz bir gerekçeyle, kirli bir para karşılığında sonsuz sayıda ruhun günahını bağışlayabiliyorsa, niçin oldukça haklı bir gerekçeyle, kutsal sevgi ve ruhların nihaî ihtiyacını gidermek uğruna Araf’ı boşaltmıyor?"
Ölmek üzere olan insanın kusurlu dindarlığı ve kusurlu sevgisi kaçınılmaz olarak beraberinde büyük bir korku getirir, sevgi ne kadar küçükse , korku o kadar büyüktür."
45. Tez: "Hristiyanlara, muhtaç birini görüp de lütuf için ayırdığı parayı ona vermeyi reddedenin, Papa’nın endüljansını değil Tanrı’nın gazabını satın aldığı öğretilmeli."
32. Tez: Lütuf belgeleri aracılığıyla, kendi kurtuluşunu güvenceye alındığına inananlar üstatlarıyla birlikte sonsuza dek lanetlenecektir.
6.TEZ: "Papa, Tanrı tarafından bağışlandığını ilan edip buna şehadet etmedikçe, veya kendi yetkisine bırakılan durumlar haricinde iki bağışlama hakkı tanınmadığında, suç bağışlanmadan kalacaktır, hiçbir suçu bağışlayamaz."
5.TEZ: "Papa, kendisinin veya kanonların yetkisyle verilmiş cezalar hariç, hiçbir cezayı bağışlamayı isteyemez ve bağışlayamaz."
Rabbimiz ve efendimiz olan İsa Mesih "tövbe edin…" derken inananların tüm yaşamının bir tövbe olmasını istemiştir. Bu söz, sakramental tövbe olarak, yani rahiplerin yönettiği günah çıkarma ve kefaret ödeme olarak anlaşılamaz."
Hıristiyanlara, muhtaç birini görüp de lütuf için ayırdığı parayı ona vermeyi reddedenin, Papa’nın endüljansını değil, Tanrı nın gazabını satın aldığı öğretilmeli.
Ben, diğer herkesin görüşündense, sadece benim görüşümün benimsenmesini isteyecek kadar düşüncesiz ve insan aklının uydurması olan masalların, Tanrı kelamı yerine konmasını isteyecek kadar budala değilim.
Hristiyanlar cezalarla, ölümle ve Cehennem’le, bizzat başları olan Mesih’in ardından gitmeye teşvik edilmeli.

Böylece, esenliğin güvencesiyle değil, çok çile çekerek Cennet’e gireceklerinden emin olsunlar.

Esenlik, esenlik" diyen bütün o peygamberler bizden uzak olsun, ortada esenlik diye bir şey yok.
Yine, Niçin serveti, zengin Crassus’un servetinden daha büyük olan Papa, biricik Aziz Petrus Bazilikası’nı kendi parasıyla değil de, inançlı fakirlerin parasıyla inşa ediyor?"
Hıristiyanlara, muhtaç birini görüp de lütuf için ayırdığı parayı ona vermeyi reddedenin, Papa’nın endüljansını değil, Tanrı nın gazabını satın aldığı öğretilmeli.
Sevgi ne kadar küçükse, korku o kadar büyüktür.
Zira sevgi, sevgi uğraşıyla artar…
Gerçek pişmanlık cezayı arar ve sever.
… sevgi ne kadar küçükse, korku da o kadar büyüktür.
Ölmek üzere olan insanın kusurlu dindarlığı ve kusurlu sevgisi kaçınılmaz olarak beraberinde büyük bir korku getirir, sevgi ne kadar küçükse, korku o kadar büyüktür.
Zira sevgi, sevgi uğraşıyla artar…
Hiç kimse kendi pişmanlığının gerçekliğinden bile emin olamaz.
75. Tez: Papalık lütuflarının, haşa, Tanrı’yı doğurana tecavüz eden adamı temize çıkarabilecek kadar güçlü olduğunu düşünmek deliliktir.
76. Tez: Buna karşılık biz de diyoruz ki, Papalık lütufları, suç ne olursa olsun, lütuf kapsamındaki en küçük günahı bile silemez.
45. Tez: Hristiyanlara, muhtaç birini görüp de lütuf için ayırdığı parayı ona vermeyi reddedenin, Papa’nın endüljansını değil Tanrı’nın gazabını satın aldığı öğretilmeli.
32. Tez: Lütuf belgeleri aracılığıyla, kendi kurtuluşunu güvenceye alındığına inananlar üstatlarıyla birlikte sonsuza dek lanetlenecektir.
27. Tez: Atılan para sandıkta çınladığında ruhun Araf’tan uçup gittiğini söyleyenler bir insanın öğretisini vaaz ediyorlar.
28. Tez: Para sandıkta çınlayınca kazancın ve açgözlülüğün artabileceği kesindir, oysa Kilise şefaat ettiğinde ne olacağına Tanrı karar verir.
Endüljans Hristiyanlık tarihinde ilkin üçüncü yüzyılda şehit olmayı göze alanlara ve esir düşen itirafçılara, daha sonra işkence altında inancını reddeden günahkarlara uygulanmıştır. Kişi özel bir dua ederek, belirlenmiş kutsalbir mekanı ziyaret ederek ya da hayır işleri yaparak endüljans hakkını kazanır, böylece günahlarının karşılığı olan geçici" cezaları bağışlanırdı. Ancak Orta Çağ’ın sonuna doğru endüljanslar suistimal edilmeye başlamış, özellikle de din adamlarının para karşılığı insanların günahlarını bağışladığı, bir kazanç kapısı olarak görülmüştür.
Zira sevgi, sevgi uğraşıyla artar ve insan daha iyi biri olur, ancak lütuf aracılığıyla daha iyi olmaz, sadece cezadan kurtulmuş olur.
Hiç kimse kendi pişmanlığının gerçekliğinden bile emin olamaz.
Sevgi ne kadar küçükse, korku o kadar büyüktür.
Sevgi ne kadar küçükse, korku o kadar büyüktür.
Sevgi ne kadar küçükse, korku o kadar büyüktür.
Sadece benim görüşümün benimsenmesini isteyecek kadar düşüncesiz ve insan aklının uydurması olan masalların, Tanrı kelamı yerine konmasını isteyecek kadar budala değilim."
Hristiyanlara, fakire yardım edenin veya ihtiyacı olana ödünç verenin, lütuf satın almaktan daha iyi bir amel işlediği öğretilmeli." (43.Tez)
Tam bağışlanmaya mazhar olduğundan emin olmak şöyle dursun, hiç kimse kendi pişmanlığının gerçekliğinden bile emin olamaz." (30.Tez )
Ölmek üzere olan insanın kusurlu dindarlığı ve kusurlu sevgisi kaçınılmaz olarak beraberinde büyük bir korku getirir, sevgi ne kadar küçükse, korku o kadar büyüktür." (14.Tez )
86. Yine, “Niçin serveti, zengin Crassus’un servetinden daha büyük olan Papa, biricik Aziz Petrus Bazilikası’nı kendi parasıyla değil de, inançlı fakirlerin parasıyla inşa ediyor?
43. Hristiyanlara, fakire yardım edenin veya ihtiyacı olana ödünç verenin, lütuf satın almaktan daha iyi bir amel işlediği öğretilmeli.
Zira sevgi, sevgi uğraşıyla artar ve insan daha iyi biri olur…
Tam bağışlanmaya mahzar olduğundan emin olmak şöyle dursun, hiç kimse kendi pişmanlığının gerçekliğinden bile emin olamaz.
Tanrı, her konuda tevazuya itmeden, vekiline, yani rahibe boyun eğdirmediği bir insanın suçunu asla bağışlamaz."
Sevgi ne kadar küçükse, korku o kadar büyüktür.
30. Tam bağışlanmaya mazhar olduğundan emin olmak şöyle dursun, hiç kimse kendi pişmanlığının gerçekliğinden bile emin olamaz.
İnsanın öz nefreti devam ettiği sürece günahın cezası da devam eder.
İnsanın kusurlu sevgisi kaçınılmaz olarak beraberinde büyük bir korku getirir, sevgi ne kadar küçükse, korku o kadar büyüktür.
Sevgi ne kadar küçükse, korku o kadar büyüktür.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir