Cemal Süreya kitaplarından On Üç Günün Mektupları kitap alıntıları sizlerle…
On Üç Günün Mektupları Kitap Alıntıları
Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere,
O gülün yüzü gülmüyor sensiz.
O köklensin diye pencerede suya koyduğun devetabanı
Hepten hüzünlü bugünlerde
Gür ve coşkun bir günışığı dadanmış pencereye
Masada tabaklar neşesiz
Koridor ıssız
Banyoda havlular yalnız
Mutfak dersen derbeder ve pis
Çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş Vantilatör soluksuz
Halılar tozlu
Giysilerim gardropda ve şurda burda Memo’nun oyuncak sepeti uykularda Mavi gece lâmbası hevessiz
Kapı diyor ki açın beni kapayın beni Perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi
Radyo desen sessiz
Tabure sandalyelerden çekiniyor
O gülün yüzü gülmüyor sensiz.
O köklensin diye pencerede suya koyduğun devetabanı
Hepten hüzünlü bugünlerde
Gür ve coşkun bir günışığı dadanmış pencereye
Masada tabaklar neşesiz
Koridor ıssız
Banyoda havlular yalnız
Mutfak dersen derbeder ve pis
Çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş Vantilatör soluksuz
Halılar tozlu
Giysilerim gardropda ve şurda burda Memo’nun oyuncak sepeti uykularda Mavi gece lâmbası hevessiz
Kapı diyor ki açın beni kapayın beni Perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi
Radyo desen sessiz
Tabure sandalyelerden çekiniyor
Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden
Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz
Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz."
Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz
Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz."
Sana rasladığım gün susuzdum, yalnızdım
Bir çırpıda içtim gözlerini.
Bir çırpıda içtim gözlerini.
Dün görüşemedik. İki yüzyıl görüşememişiz gibi geldi bana. Ve üç yüzyıllık görestim seni.
Beş on satır karaladık
Şaire saydılar bizi.
Şaire saydılar bizi.
Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte
seni düşünmekteyim
Elimde uçuk mavi bir kalem
cebimde iki paket sigara
seni düşünmekteyim
Elimde uçuk mavi bir kalem
cebimde iki paket sigara
Sevmek ne uzun kelime!
Derin deniz mavisi.
Ne zaman geleceksin?
Derin deniz mavisi.
Ne zaman geleceksin?
Her şey biliyor her şey
Sen biliyor musun bakalım
Seni nice sevdiğimi?
Üstüne titrediğimi?
Sen biliyor musun bakalım
Seni nice sevdiğimi?
Üstüne titrediğimi?
Geldiğimi?
Gittiğimi?
Hadi!"
Bir mutluluk hastalığıdır şiir. Kırılan dalın türküsüdür. Ne roman ne öykü, bana her çeşidinden şiirler getir yolcu!"
İnsanlar gerçek değerlerini sınamalardan sonra gösteriyorlar.
Çok canım sıkılıyor. Ama her acıya alışmayı öğrenmişimdir ben."
Sizleri çok özledim. Bu yüzden, sürekli bir sürgün duygusu içindeyim.
Seni nice sevdiğimi biliyorsun. Bilmiyorsan, ya da unutmuşsan, söyle, söylediklerimi yeniden yeniden tekrarlayayım.
Hayat kısa. Yalnızlık zor."
Şiirdir kişiyi kurtaran bu karanlık, bu yalnızlıkla, berbatlıklarla dolu evrende. Bir de sevgiler kurtarabilir."
Biz gözyaşımızı gizleyen insanlarız
Biz kahkahamızı da gizleriz
Biz koşuyu kaybettikten sonra da koşan atlarız.
Biz kahkahamızı da gizleriz
Biz koşuyu kaybettikten sonra da koşan atlarız.
Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz."
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Sevmek ne uzun kelime !"
Ne günlerdi onlar. Bizim sevdamız böyle günlerden de geçmiştir. Ama biz o günleri de çok severiz, değil mi? Yaşadığımız günlerdir, birbirimizi tanıdığımız günlerdir. İyi, kötü günler geçirdik. Çoğunca da iyi günler.
Öperim o günleri.
Seni yaşatacağım. Dalım, çiçeğim. Günlerimiz daha iyi olacak."
Pir Sultan söyler:
Yanarım yanarım tütünüm tütmez
Çıkarım bakarım bülbülüm ötmez
Çalındım çırpındım ellerim yetmez.
Dibi bir kararsız göllerde kaldım."
Yine Pir’imizden:
"Gider isen bu il sana yurt olsun.
Münafıklar aramıza kurt olsun
Ben ölürsem yüreğine dert olsun.
Geçti dost kervanı eğleme beni."
Yaşlanıp öyle kol kola yürüyelim mi? Ne güzel yaşlanırsın sen .
Sensiz hiçbir şey olmuyor. Her tasarım her projem seninle. Bir su akıyorsa, bir bulut geçiyorsa, hep seninle. Seviyorum seni."
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Bir çeşmeye koşar gibi koşuyorum sana
Anlasana!
Seni seviyorum; ve senin için her şeyim. Beni seviyorsun; ve benim için her şeysin."
Ben ki sana senin şahdamarından daha yakınım, nasıl kuşkulanırsın benden?
Anladık ki dünyada en büyük acı sensizlik
N’olur, sensiz koma bizi.
N’olur, sensiz koma bizi.
Öfkem belli olur, coşkum ortaya çıkar da sevincim, üzüncüm dibe akar, orda büyür."
Dokunulmasa da,görülmese de;
Kalpte yer verilir bazısına,
Nedensiz…
Sen; aklım ve kalbim arasında kalan,
En güzel çaresizliğimsin.
Gerçi aklıma bile gelmiyorsun artık.
O kadar kalbimdesin ki…
Gözlerinin kahvesinden koy ömrüme,
Kırk yılın hatırına SEN" kalayım.
"Sevmek" ne uzun kelime…
Şimdi açsam pencereyi beklesem.
Sen gelsen, olmaz ya hani geliversen.
Hiçbir şey sormasan,
Hiçbir şey söylemesen,
Sussan,
Sussam,
Sussak…
Susuşların anlattıklarını dinlesek
Kalpte yer verilir bazısına,
Nedensiz…
Sen; aklım ve kalbim arasında kalan,
En güzel çaresizliğimsin.
Gerçi aklıma bile gelmiyorsun artık.
O kadar kalbimdesin ki…
Gözlerinin kahvesinden koy ömrüme,
Kırk yılın hatırına SEN" kalayım.
"Sevmek" ne uzun kelime…
Şimdi açsam pencereyi beklesem.
Sen gelsen, olmaz ya hani geliversen.
Hiçbir şey sormasan,
Hiçbir şey söylemesen,
Sussan,
Sussam,
Sussak…
Susuşların anlattıklarını dinlesek
Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz."
Birer çay daha içelim mi ?
Seni sevdiğimi söylüyorum. Dudaklarında hafif bir kıpırtı, gözlerinde, her şeye, bütün acılara, güçlüklere karşın, bir sevinç gölgesi. Mutlusun.
Sağol! Hayat bu, hayatımız bu bizim. Bölüşegeldiğimiz bu hayatı yine bölüşüp sürdüreceğiz.
Sağol! Hayat bu, hayatımız bu bizim. Bölüşegeldiğimiz bu hayatı yine bölüşüp sürdüreceğiz.
Her şeyini bırakıp gitmişsin işte. Burun kemiğimde bir sızlama.
Ne günlerdi onlar. Bizim sevdamız böyle günlerden de geçmiştir. Ama biz o günleri de çok severiz, değil mi? Yaşadığımız günlerdir, birbirimizi tanıdığımız günlerdir. İyi, kötü günler geçirdik. Çoğunca da iyi günler. Öperim o günleri.
Aklımda hep sen vardın.
Her şey biliyor her şey
Sen biliyor musun bakalım
Seni nice sevdiğimi?
Sen biliyor musun bakalım
Seni nice sevdiğimi?
Öyle derin ki gözlerin içmeye eğildim"
.. Beni seviyorsun ve benim için her şeysin. Bir insan için şu kısa hayatta bundan daha büyük ne olabilir ki!
Her şey seni bekliyor her şey gelmeni
Şimdi saat kaç? Onu bile bilmiyorum. Tek bildiğim, tek düşündüğüm sensin, senin sağlığın, rahatlığın, mutluluğun. Tek şey budur.
İyi kızsın sen, eşin bulunmaz.
Seni çok seviyorum. Dediğin gibi yine yine başlangıca geldik. Başlangıçtaki ilk duyguların katkısızlığına.
Seni sevmek ne güzel!
Kadınım.
Yarim.
İpekböceği sesli sevgilim!
Kadınım.
Yarim.
İpekböceği sesli sevgilim!
Yaşlanıp öyle kolkola yürüyelim mi? Ne güzel yaşlanırsın sen.
beyler burda manit yapabiliyoz mu"
Mektuplar biter, yollar uzar, özlemler büyür. Burda duman, orda sis.
Mektuplar biter, yollar uzar, özlemler büyür. Burda duman, orda sis.
Sana rastlamak mutluluktu; sana sahip olmak, başka bir ad bulmak gerek; “içine taşınması” gibi bir şey insanın.
“Saadet bir çimendir, bastığın yerde biter.”
Her yerde, her zaman yazmak istedim sana.
Hayat uzun değil sevgilim. Güzel geçirmeliyiz, hayatımızı.
Ben güzel değil miyim? Neden kuş koymuyorlar yoluma?
İyi kötü günler geçirdik. Çoğunca da iyi günler. Öperim o günleri.
“Nefes almak için pencereyi değil de, fotoğraflarını açtığımda anladım sana yenildiğimi.”
Bir tren yolculuğu yaparız bir gün.
Sandviç falan yeriz.
İyi günler, değil uzakta.
Sandviç falan yeriz.
İyi günler, değil uzakta.
Hadi, bekle beni.
Sevgilerle gözlerinden öperim.
Sevgilerle gözlerinden öperim.
Aşkı anılar besliyor düşler kadar
Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır
Sevgi eskidikçe sevgi.
Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır
Sevgi eskidikçe sevgi.
*
Seni doyurmak
Seni giydirmek
Seni uyutmak
Seni güldürmek
Seni yaşatmak
*
Seni doyurmak
Seni giydirmek
Seni uyutmak
Seni güldürmek
Seni yaşatmak
*
Hayat bu, zaman olayları geride bırakıyor, örtüyor.
Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni
düşünmekteyim.
Elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket cıgara.
Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden
Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz
“Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz.”
Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere,
O gülün yüzü gülmüyor sensiz
O köklensin diye pencerede su koyduğun devetabanı
Hepten hüzünlü bugünlerde
Gür ve coşkun bir günışığı dadanmış pencereye
Masada tabaklar neşesiz
Koridor ıssız
Banyoda havlular yalnız
Mutfak desen derbeder ve pis
Çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş
Vantilatör soluksuz
Halılar tozlu
Giysilerim gardıropta ve şurda burda
Memo’nun oyuncak sepeti uykularda
Mavi gece lambası hevessiz
Kapı diyor ki açın beni kapayın beni
Perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi
Radyo desen sessiz
Tabure sandalyelerden çekiniyor
Küçük oda karanlık ve ıssız
Her şey seni bekliyor her şey gelmeni
İçeri girmeni
Senin elinin değmesini
Gözünün dokunmasını,
Ve her şey tekrarlıyor
Seni nice sevdiğimi
düşünmekteyim.
Elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket cıgara.
Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden
Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz
“Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz.”
Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere,
O gülün yüzü gülmüyor sensiz
O köklensin diye pencerede su koyduğun devetabanı
Hepten hüzünlü bugünlerde
Gür ve coşkun bir günışığı dadanmış pencereye
Masada tabaklar neşesiz
Koridor ıssız
Banyoda havlular yalnız
Mutfak desen derbeder ve pis
Çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş
Vantilatör soluksuz
Halılar tozlu
Giysilerim gardıropta ve şurda burda
Memo’nun oyuncak sepeti uykularda
Mavi gece lambası hevessiz
Kapı diyor ki açın beni kapayın beni
Perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi
Radyo desen sessiz
Tabure sandalyelerden çekiniyor
Küçük oda karanlık ve ıssız
Her şey seni bekliyor her şey gelmeni
İçeri girmeni
Senin elinin değmesini
Gözünün dokunmasını,
Ve her şey tekrarlıyor
Seni nice sevdiğimi
Sevmek ne uzun kelime!
Sesinde gökyüzü ve binlerce ipekböceği.
…bu satırları vapurda yazıyorum. Teknenin sarsıntısından ötürü yazım biraz titrek ve okunaksız oluyor, kusura bakmayasın. Her yerde, her zaman yazmak istedim sana. Her koşulda haykırmak istedim aşkımı, sevgimi, sana karşı olan tutkumu. Vapurda da, otobüste de, hatta yürürken de anlayasın istedim beni. Güvenesin, ileriye umut bağlayasın istedim.
Simit ve çay… Olsa da beraber içsek.
Bir çeşmeye koşar gibi koşuyorum sana
*
Anlasana!
*
Anlasana!
Se-vi-yo-rum.
*
Sen?
*
Sen?
“Saadet bir çimendir bastığın yerde biter.” (O. Rifat)
Anlamalısın beni, birtakım büyük şeylerin peşindeyim. Bazı iddialarım var, onları gerçekleştirmek istiyorum.
Alın yazımsın, daha doğrusu alın yazımın tek okunaklı yerisin.
Koru beni.
Ve güven bana.
Güvenildikçe yaşarım ben.
Ya güvenmezsen?
O zaman da gider kolumu kanadımı kırarım. Ölürüm yani.
Koru beni.
Ve güven bana.
Güvenildikçe yaşarım ben.
Ya güvenmezsen?
O zaman da gider kolumu kanadımı kırarım. Ölürüm yani.
CHP karışık bir parti. Birçok postu daha bir ay önceden paylaşmışlar. Bu yüzden pek fazla bir şeyler ummamaya başladım. Bu işin raconu başka: Ortalarda döneceksin, araya adamlar bulup koyacaksın, talip olduğunu kesinkes göstereceksin. Bizde bu yetenek (!) yok, bilirsin. Yine de belli olmaz elbet.
Seçim sonuçları serüvenli oldu. Önce CHP’nin bir başına çoğunluğu kazandığını sandık. Sonunda aldandığımızı anladık. Yine de ilerici cephenin kazancı azımsanacak gibi değil. Koalisyonla da olsa Ecevit mutlaka iktidara geliyor. Belki de sen bu mektubumu aldığın zaman hükümetin genel çizgileri belli olur. Tersi zaten hepimiz için yıkım demektir.