İçeriğe geç

İçimizdeki Çocuk Kitap Alıntıları – Doğan Cüceloğlu

  • 1 yorum

Doğan Cüceloğlu kitaplarından İçimizdeki Çocuk kitap alıntıları sizlerle…

İçimizdeki Çocuk Kitap Alıntıları

Ünlü İspanyol düşünürü Ortega Y.Gasset Bütün yaratıklar içinde, bir iç dünya yaratarak , bu iç dünya ile dış dünyayı ahenk içinde tutmaya çabalayan tek yaratık insandır. " der.
Gerçekle ilişkiyi kesmek amacıyla yapılan her şey bir tutkunluktur; gerçek acı verici olarak algılanır, ondan kaçılmak istenir.
“Utanca boğularak yetiştirilen çocuk anasını, babasını suçlamaz. Kendinde bir eksiklik olduğuna inanır ve yetersizlik duygusu onun yaşamında temel duygulardan biri olur.”
“Çocuğa olan sevginin ve değerin açık seçik ifadelerinden biri de, onu dikkatle ve ilgiyle dinleyebilmektir.”
“Kendi bütünlüğünü tamamlayamamış, kendine saygı ve sevgisini geliştirememiş kişi, başkasını gerçek anlamda sevemez.”
Duygularını ifade etme olanağı verilmeyen çocuk yavaş yavaş kendi duygularıyla ilişkisini keser ve yaşam sevincini yitirir.
“Ailede,yargılama ve suçlama oranına bakarak zehirli terbiyenin bir ailede yer alıp almadığını,anlarız.Sağlıksız ailelerde hâkim olan zihniyet zehirli terbiyedir ve yargılama,suçlama,aşağılama ve kötüleme kuralları baskındır.’Sersem’ ‘ahmak’ ‘sen ne bilirsin ki’ ‘manyak’ nitelikleri sık sık duyulur ve aşağılayıcı lakaplar takılır.”
“Mutlu aile ortamında yetişen insanlar,başlarına gelen olayların çoğunluğunda mutlu olunacak bir yön bulurlar.Mutsuzluk içinde yetişmiş insanları mutlu edecek olayların sayısı ise yok denecek kadar azdır.”
Bir sır daha var, çözdüklerimizden başka
Bir ışık daha var, bu ışıklardan başka
Hiçbir yaptığınla yetinme, geç öteye!
Bir şey daha var, bütün yapıtlardan başka
Ömer Hayyam
Kendi benlik sınırlarını iyi tanımlanmış kişiler; bedensel, duygusal ve düşünsel yönden eşlerinin kendilerinden farklı olabileceğini bilirler ve bunu doğal olarak kabul ederler."
“Esasında kimseye kızmaya hakkım yok; bütün öfkem kendime”
“Çocuğun ruhen sağlıklı ya da sağlıksız bir birey olarak yetişmesinde, aile içindeki iletişimin etkisi ön plandadır.”
“Birey, davranışlarıyla içinde yetişmiş olduğu aileyi yansıtır.”
Herkesi memnun etmenin oldukça ağır bir bedeli vardır. Herkesi memnun etmeye yönelen kişinin kendine özgü bir düşünce ve görüşü yoktur.
Kişinin iç dünyasına yabancılaşması bazı düşünürlere göre asrımızın en yaygın psikolojik hastalığıdır…
Siz yola devam edin,

Esasında kimseye kızmaya hakkım yok; bütün öfkem kendime.

Çocukları sürekli eleştirip, onları yargılama suçlama ile çocuk yetiştirmeye, bazı psikologlar, zehirli terbiye" (poisonous pedagogy) adını vermişlerdir. Zehirli terbiye eşitsizlik üzerine kurulmuştur; hükmeden ve hükmedilen vardır. Ana baba olmak, çocuğa esir muamelesi yapmaya yeterli bir nedendir.
Saglıksız ana-baba, çocuklarının ne düşündüğüyle ilgilenmezler, ne düşünmesi ve ne yapması gerektiği ile ilgilenirler.
Kişinin iç dünyasına yabancılaşması bazı düşünürlere göre asrımızın en yaygın psikolojik hastalığıdır.
..iç çatışmalar kişinin doyumlu ve verimli bir yaşam sürmesini engeller.
iç çatışmanın çözümünde ilk adım iç ana babadan gelmelidir; yaşamınıza şimdiye kadar yon veren odur. ”Hem benim istediklerimi hem de senin istediklerini karşılayacak bir çözüm bulalım” yaklaşımını kabullenecektir.
….mutsuzluğunuzun kaynağını hep dışarıda aramayın.
İçimizdeki Çocuk sağlıklı olmadan biz yetişkinlerin sağlıklı ve doyumlu bir yaşam gerçekleştirmesi olanaksızdır."
Her şey anlamsız ve yanlıştı. İnsanlar yanlış davranıyorlardı."
Kıyaslama sevgisizliktir; kıyaslanan çocuğun ruhu zehirlenir.
Kendi bütünlüğünü tamamlayamamış, kendine saygı ve sevgisini geliştirememiş kişi, başkasını gerçek anlamda sevemez.
Sanki kendisi mükemmel ve Allah’ın ne düşündüğünü doğrudan bilen birisiymiş gibi davranan, diğer insanların davranışlarını sürekli yargılayan insan, “ dini doğruluk tutkusu” İçindedir.
…iç çatışmalar kişinin doyumlu ve verimli bir yaşam sürmesini engeller.
Nezaket kurallarını bilmeyen kişi, bu kuralları öğrenebilir; kendi özbenliğinde bir eksiklik yoktur.
Hata yapabilme ve mükemmel olmama hak ve özgürlüğüm var.
Ezilen ve utanca boğulan çocuk ,hangi kültür ve toplumda olursa olsun,doğuştan getirmiş olduğu psikolojik gelişme potansiyeline ulaşamayacak,içinde yetiştiği ortamca koşullanmış sağlıksız bir yaşam sürdürecektir.
Mutsuzluğunuzun kaynağını hep dışarıda aramayın.
Çocukluk , etkileşimler, okul, sizden beklenenler,sizin kendinizden bekledikleriniz vb. gibi iç kaynaklarınızı bir gözden geçirin.
Sağlıksız İç Çocuk, sevilmemiş, yerilmiş, bastırılmış ve utanca boğulmuş bir geçmişi dile getirir.
“Sürekli hoş davranan başkalarına açık,dürüst ve samimi söz söylemez; sürekli hoş fakat yüzeysel ve sahtedir.”
Kendi değerine inanmayan, eğer başkalarını memnun edip sürekli onlarla hem fikir olmazsa herkesin kendini terk edeceğine inanan kişi, çoğunluk ne derse o yöne gider ve kimsenin kendini kendisi olduğu için seveceğine inanamaz. Bu nedenle sürekli bir kaygı ve terk edilme korkusu içindedir.
Ahlak konusunda sık sık yargılama yapanların, yani ahlakçıların, kişilik yapılarında mutlaka büyük bir aksama vardır.
Manevi yaşamdan söz edilince çok sayıda okuyucunun aklına hemen din kavramı gelecektir.
Eğitim bireyin fen ve bilimle ilgili yönüne daha ağırlık vererek matematik, fizik, biyoloji bilimlerini vurgulamaktadır; karakter oluşumu, diğer insanlarla ilişki kurma biçimi, demokratik bir toplumu sürdürmek için gerekli düşünüş ve işbirliği gibi davranışları öğrenme vurgulanmaz.
Cezalandır ama, öğreterek cezalandır, ezerek değil. Unutma o senin öğrencin, kölen değil.
“Bütün yaratıklar içinde, bir iç dünya yaratarak, bu iç dünya ile dış dünyayı ahenk içinde tutmaya çabalayan tek yaratık insandır. “
Çocuğun iç dünyasını yıkan, onu ezen sözler ve davranışlar , çoğu kere büyüklerin dikkatini bile çekmez.
Duygularını ifade etme olanağı verilmeyen çocuk yavaş yavaş kendi duygularıyla ilişkisini keser ve yaşam sevincini yitirir.
…bazı psikologlar ve psikiyatristler sigara, esrar, alkol gibi olumsuz tutkunluklar ve düşkünlüklerin temelinde insanın iç dünyasına yabancılaşmasının yattığını söyler.
Böyle saglıksız ortamlarda yetişen kişiler, kendileri yetişkin olunca, kendi çocukları için saglıksız bir ortam yaratmak için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Çocuklarının da kendilerinin gibi saglıksız yetişmesi onlar için önemlidir; ancak bu şekilde kendi saglıksız durumları onlara normal" gözükür. Bu durumu devam ettirebilmek için sağlıksız aile kendine özgü gelenekler, sağlıksız toplum da o topluma özgü kültür degerleri yaratır.
Bu insanlardan bazıları küskün" dür, neşesi yoktur, hiçbir şeyden zevk almaz. Yaşamın çoşkulu bir yanını göremez, yaşamak onun için bir yüktür. Bazıları "gergin" dir, her an kaygılı ve tedirgindir.
İçimde hep huzursuzluk vardı.
Kendine saygı ve kendini değerli bulmanın çekirdeği aile içinde atılır. Çocuğu olduğu gibi kabul eden, onu destekleyip yüreklendiren aile üyeleri, çocuğun benlik değerinin tohumlarını eker.
Koşulsuz sevgi" de insanlar birbirlerine şu mesajı verir;
Sen, sen olduğun için sevgiye layıksın. Kendin olarak istediğini düşün, duy, yap. Benim sevgim devam edecektir.
Sorumsuz davranış, kişinin sağlıklı bir psikolojik gelişimi tamamlamadığını gösterir.
Ben değerliyim duygusunu aile içinde elde eden birey, kendini kanıtlamak için aşırı davranışlarda bulunmaya gerek duymaz…
Çocukların, anne ve babaları tarafından kabul edilip, sevilip desteklenmesi, başka hiç kimsenin yapamayacağı kadar, onları mutlu ve yaşamlarından doyumlu kılar.
Tüm sorumluluğu kendi üzerine alan ve çocuklarını her türlü sorumluluktan kurtaran anne ve babalar, kendi yaşamını biçimlendirmekten aciz, sürekli başkalarının yönetiminde olmaya yönelik bireyler yetiştirirler. Bu tür aile içinde yetişen kişiler, kendi yaşamlarında yer alan olaylardan kendilerini değil, başkalarını sorumlu tutarlar.
İçimizdeki çocuk her zaman sağlıklı bir ortam içinde gelişmez. Aile, okul, genel kültür ortamı çoğu kere çocuğun sağlıklı gelişmesini engeller. Birey bedenen büyür, fakat içimizdeki çocuk, psikolojik anlamda sağlıksız ve cılız kalır.
Toplum ve kültürler arasında insan davranışını biçimlendiren farklı etkenler olduğu kadar, kültür farkı gözetmeksizin bütün insanlar için geçerli olan evrensel etkenler de vardır.
Çocukluğunda onun düzeyine inip kendine açıklama yaparak anlatan olmadığı için iç çocuk soru sormamayı öğrenmiştir.
Nasıl ki toplumlar önemli kişileri kaybedince yas tutuyorlarsa , çocukların da bir süre hüzün duymaya ve yaşamlarından kaybettikleri şeylere veda etmeye hakları vardır.
Sağlıksız iç çocuk , sevilmemiş, yerilmiş, bastırılmış ve utanca boğulmuş bir geçmişi dile getirir.
Kucaklanmayan çocuk, kendisine dayak atılacak durumları yaratarak ana-babasıyla bedensel temas kurar.
Kendine göre bir nedenden dolayı ağlayan çocuğa, Zırlayıp durma, kes sesini yoksa tokatı yersin" diyen ana -baba, yaşama küskün, karamsar, neşesiz bir kişiliğin temellerini atmaktadır.
Uyumlu insanlar olarak yetişebilmeleri için çocukların ana-babalarından bir insan sevebilmeyi, içli dışlı olmayı, duyguları tanıyıp uygun bir tarzda ifade etmeyi öğrenmeleri gerekir.
Çocuklar önem verdiği kişilerin en acı veren davranışlarını unutmazlar
İç çocuğunuzun sözlerine iyi kulak verin ; onun sesini iyi dinler ve ilişkinizi ona göre ayarlarsanız,  mutlaka sağlıklı  bir dönüşüme ulaşırsınız.
Kendi bütünlüğünü tamamlayamamış, kendine saygı ve sevgisini geliştirememiş kişi, başkasını gerçek anlamda sevemez.
Çocuğun sağlıklı gelişimiyle ilgilenen baba, çocuğun o anda dünyayı nasıl algıladığını, neler düşündüğünü anlamak ister; önce çocuğun iç dünyasıyla temas kurar, daha sonra etkileşime başlar.
Olgun insan kendini değerli bulur , kendine saygısı vardır ve kendini olduğu gibi kabul eder .
Bir kimsenin bir yaşantısını ondan daha iyi bildiğini iddia etmek, karşıdaki kişinin ya bilinç düzeyinin düşük olduğu, bu nedenle kendi duygu ve düşüncelerinin farkında olmadığı şu veya bu nedenle yalan söylediği; ya da gerçekle teması olmayan, tutarsız biri olduğu anlamına gelir. Böyle bir temel üzerine iyi iletişim kurulamaz."
Okul düzenimiz çocuğun kendine özgü yeteneklerini bulup, bu yetenekleri geliştirecek yerde, bazı kişilerin daha önceden belirlemiş olduğu ve çoğu kere çocuk psikolojisiyle ilgisi olmayan bazı ölçütlere göre değerlendirilen bir düzendir.
Kucaklanmayan çocuk, kendisine dayak atılacak durumları yaratarak ana-babasıyla bedensel temas kurar.
Zamanla onurunu, değerini, yaşama şevkini kaybeden çocuk, ana-babasından ilgi ve onay görebilmek için, onların sen değersizsin, sen dövülecek bir nesnesin" mesajını kabul eder ve kendine ana-babasının gözleriyle bakmaya başlar. Utanç başlamıştır ve çocuğun özünde açılan boşluk onu ömrü boyunca mutsuz kılacaktır.
Bütün yaratıklar içinde, bir iç dünya yaratarak, bu iç dünya ile dış dünyayı ahenk içinde tutmaya çabalayan tek yaratık insandır."

| Ortega Y. Gasset

“İçimizdeki Çocuk Kitap Alıntıları – Doğan Cüceloğlu” hakkında 1 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir