Sabahattin Ali’nin eşsiz eserlerinden birisi, Kitap Alıntıları olarak da sözlerine yer verdiğimiz kitabı Kürk Mantolu Madonna kitap alıntıları sizlerle.
Kürk Mantolu Madonna Kitap Alıntıları
Seni seviyorum. Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum.
Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin.
İçimde yarım kalmış bir konuşmanın üzüntüsü vardı.
Bir kitabı okurken geçen iki saatin, ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım.
Bir ümidim yok. Bu sondu. Artık hiç bir şeyin değişmesine imkan yok, lüzum da yok.
Benim beklediğim aşk başka! O bütün mantıkların dışında, tarifi imkansız ve mahiyeti bilinmeyen bir şey. Sevmek ve hoşlanmak başka; istemek bütün ruhuyla, bütün vücuduyla, her şeyiyle istemek başka… Aşk bence bu istemektir. Mukavemet edilmez bir istemek!
Ben böyleyim işte!” dedi. “Ben garip bir kadınım. Benimle ahbaplık etmek isterseniz birçok şeylere tahammüle mecbur kalacaksınız.
Bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş.
“Berlin’de yalnızsınız değil mi?” dedi.
“Tamamen yalnızım… Ama Berlin’de değil… Bütün dünyada yalnızım… Küçükten beri…”
“Tamamen yalnızım… Ama Berlin’de değil… Bütün dünyada yalnızım… Küçükten beri…”
Bu yaşıma kadar mevcudiyetinden bile haberim olmayan insanı vücudu birdenbire benim için nasıl bir ihtiyaç olabilirdi? Fakat hep böyle değil midir ? Birçok şeylere ihtiyacımızı ancak onları görüp tanıdıktan sonra keşfetmez miyiz?
İnsanlara ne kadar muhtaç olursam, onlardan kaçmak ihtiyacım da o kadar artıyordu.
İçimde, bir yolculukta tanışıp alıştığım, fakat pek çabuk ayrılamaya mecbur olduğum bir insana veda eder gibi bir his vardı..
Hayatımda hiç bu kadar mesut olduğumu, içimin bu kadar genişlediğini hatırlamıyordum. Bir insanın diğer bir insanı, hemen hemen hiçbir şey yapmadan, bu kadar mesut etmesi nasıl mümkün oluyordu?
Yalnız onun yanındayken içimi müthiş bir korku, onu kaybetmek korkusu sarardı.
Ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım..
İnsanlara olduklarından başka gözlerle bakmakta ısrar edişime içerliyordum.
İnsan tahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere pek çabuk alışıyor ve katlanıyor.
“Şimdi ben gidiyorum. Fakat ne zaman çağırsan gelirim…”dedi.
“Nereye çağırırsan gelirim!”
“Nereye çağırırsan gelirim!”
Akıcılığı muhteşem bir eser. raif efendi tabi ki içimizi dağladı ancak maria puder’e üzülmemek elde mi? Bu dünya hakikaten iyi insanlar için ideal bir yer değil. bununla beraber hangimiz istediğimiz hayatı yaşayabildik o da muamma. Raif Efendi’ye üzülürken acaba içten içe kendimize mi üzülüyoruz?
hala okumamış olanlar ne şanslı kişiler. imkanım olsa raif efendi’nin iç dünyasında tekrar yolculuk etmek isterdim.