Çok güzel bir kitabın içinde geçen ve sizi kitaba bağlayacak Sylvia Plath imzalı Günlükler kitap alıntıları sizlerle.
Günlükler Kitap Alıntıları
İhtiyacım olanın insanlar olduğunu söylüyorum ama bana ne faydaları dokundu ki?
Umursadığım hiç kimse yok.
Eğer düşünmeseydim, çok daha mutlu olurdum.
Neden böyle korkunç derecede hüzünlü olmam gerek bilmiyorum ama içimde o acınası “beni kimse sevmiyor” hissi var.
Başkasını öldürmek için fazla iyi biriydim. Kendimi öldürmeyi denedim.
Şu andan başka hiçbir şey gerçek değil ama ben yüzyılların ağırlığı altında boğulduğunu hissediyorum.
Hem çekip gitmek isteyip de hem de hiçbir yere gitmek istememek berbat bir şey.
Bir cazibem, özgüvenim vardı. Başta böyle solgun, ağırbaşlı ve donuk bakışlı değildim ben de.
Güvenli sularda fazla yüzdüm. Şimdi boğulma vakti.
Üstüme en iyi oturanın ve en cazip olanın hangisi olduğunu görmek için kiyafet dener gibi farklı hayatları neden deneyemiyorum ki?
Ben yüzyılların ağırlığı altında boğulduğunu hissediyorum.
Rüya görüyoruz: ve rüyalarım iyileşiyor.
Modern kadın: hayatı en az modern erkek kadar tecrübe etmek ister.
…hiçbir yol kenarında olmayan, kırsalda, bir çalışma odası ve kitaplıklarla dolu duvarları olan ayrı bir evimiz olsun istiyorum.
Hiçbir şey yapmadan geçen hayat, ölümdür.
Topluluklar neden böyle imkansız benim için? Aralarında olmayı istiyor muyum ki? Utangaç halim ve ufacık beynimle onlara uymadığım için mi büyük romanların ve şiirlerin hayalini kuruyorum?
Gerçekten inanarak şunu söyleyebilsem keşke: Bir yerlerde sevebileceğim ve güvenle, hiç korkmadan fedakârlık edebileceğim bir adam var. Keşke.
Bırak artık çocuk. Kolay olması gereken şeyler için büyük engeller yaratıyorsun.
Her yer, her yer kitap okuyan kızlarla dolu.
Sürekli sosyal hayat iç dünyayı öldürür yada aldatır.
Hem çekip gitmek isteyip de hem de hiçbir yere gitmek istememek berbat bir şey.
Genellikle kitapları insanlara yeğliyoruz.
Geceleri gözüme uyku girmeden öylece yatıyorum, sinirlerim usturayla kesilmiş gibi bir hisle yorgun argın uyanıyorum.
En korktuğum şey, sanıyorum ki hayal gücümün ölmesi.
Kelebekleri kovalamayı kes ve eve dönüp asıl sorumluluklarını üstlen.
Asıl olay üslup. “Seni seviyorum” un benim kendi dilime ihtiyacı var.
Öğretmenlik o müthiş eserleri oturduğun yerden izah ederek tatmin olmanı sağlıyor. Her şeyin izah edilebilirmiş gibi görünmesine neden oluyor.
Ayağa kalk, dişlerini fırçala, yüzünü yıka ve acımasız günışığında kültürümüzün hemfikir olduğu giyinme törenine bir kez daha başla.
Bu yılı atlatırsam, ne kadar kötü olursa olsun, şimdiye kadar yaptığım en büyük zafer olacak.
Gencim, güçlüyüm – macera aramalı ve bir refakatçiye bağlı kalmamalıyım.