Gaston Leroux kitaplarından Operadaki Hayalet kitap alıntıları sizlerle…
Operadaki Hayalet Kitap Alıntıları
&“&”
İnsanlar aşıkken çok mu mutsuz oluyorlar?"
"Evet Christine, aşık olduklarında ve sevildiklerinden emin olmadıklarında."
"Evet Christine, aşık olduklarında ve sevildiklerinden emin olmadıklarında."
Bildiğim tek şey, devamlı dönüp durduğumuz. Sanki dünyanın merkezine giden bir döner merdivenden iniyorduk.
Hayatlarımız koca bir maskeli balodan ibaret…
Kederinin üzerine bir neşe maskesi, neşesinin üzerine de bir hüzün, sıkılganlık veya kayıtsızlık maskesi takmayı öğrenemeyen biri asla gerçek bir Parisli olamaz.
İyi biri olabilmem için tek eksiğim sevilmemek!
O sadece herkes gibi olmayı istiyordu. Fakat çok çirkindi! Normal görünen bir yüze sahip olsa, insanların en asillerinden biri olabilecekken, dehasını gizlemek ya da insanları oyuna düşürmek için kullanmak zorunda kaldı. Dünyayı içine alabilecek büyüklükte bir yüreğe sahipken, sonunda bir mahzenle yetinmek zorunda kaldı."
Vicdanları tertemiz olan en masum insanlar, ne yapacaklarını tam olarak bilmedikleri için, böyle bir suçlama karşısında yüzleri ya kızarır ya da kireç gibi olur; sendelerler ve uçurumun dibine yuvarlanırlar ya da diklenirler; alınları terlemesi gerekirken kuru kalır ya da kuru kalması gerekirken alınlarından terler akar ve böylece sanki suçluymuş gibi görünürler."
İkisi de epey değişmişti, iki diplomat gibi temkinli davranarak birbirlerine yeşermekte olan duygularıyla hiç alakası olmayan şeyler söyleyip durdular.
Halimizin derin bir çaresizlikten doğruca küstah bir neşeye dönüşmesi karşısında delirdiğimizi düşündüler.
Aşkın ve nefretin anlamını aynı anda öğrenmişti.
Hayatımı sadece çekilmez hale sokmak için mi kurtardın beni?
Ah, Daroga, birini alnından öpmek ne güzel bir şeymiş! Anlayamazsın!
Aşktan ölüyorum! İşte böyle sevdim onu! Hâlâ da seviyor ve ona olan aşkımdan ölüyorum."
İnsan her şeye alışır ama isterse elbette.
Tek isteğim, olduğum gibi sevilmekti! Beni sevseydin, sana karşı kuzu gibi olurdum. Benimle birlikte istediğin her şeyi yapabilirdin."
Her şey her zamankinden daha da beter durumda!"
Ruhum, ebedi istirahatine seninle çekilmek istiyor!"
İnsanlar âşık olduklarında bu kadar bedbaht olurlar mı?"
"Evet, Christine. Sevip de sevildiklerine emin olamadıklarında."
"Evet, Christine. Sevip de sevildiklerine emin olamadıklarında."
Muhteşem olduğu kadar, acıklı da bir aşk sundu bana.
Ne düşünüyorsun, Christine?"
“Birbirimizi bir daha görmeyeceğimizi düşünüyorum."
“Birbirimizi bir daha görmeyeceğimizi düşünüyorum."
Bağlıyor kader seni bana ilelebet!
Bana mı? Yoksa kime?
Bana mı? Yoksa kime?
Yalan söylüyorsunuz, Madam. Beni sevmiyorsunuz, hiç de sevmediniz çünkü! Benimle böyle alay edip beni böylesine küçümseyebildiğinize göre, çok sefil bir adam olmalıyım! Perros’tayken, ümitlenmeme neden izin verdiniz ki? Dürüst bir adam olduğum için, sizin de dürüst bir kadın olduğunuza inandım. Oysa sizin tek niyetiniz beni kandırmakmış!"
Uysallık da, affedicilik de, korkaklık da göstermeye hazırdı. Âşıktı işte!
Raoul’ün haykırışına cevap bile vermeden geçip gitmişti. Şimdi Raoul ölümü düşünüyordu ve daha yirmi yaşındaydı!
Etraftaki hiçbir şey kalbinden daha soğuk, hiçbir şey ondan daha yarı ölü halde değildi.
Neden Christine’in beni sevdiğini düşünüyorsunuz, Madam?" diye sordu.
"Çünkü her gün sizden bahsederdi."
"Çünkü her gün sizden bahsederdi."
Nasıl ki övünüldüğünde insanı küçük düşürecek şeyler varsa, anlatıldığında insanı küçük düşürecek üzüntüler de vardır.
Fazlasıyla masum ruhların öylesine canavar gibi göründüğü anlar vardır ki bu ruhlardan nefret edilir.
İnsanlar âşık olduklarında çok mu mutsuz olurlar?
Evet Christine, sevip de sevildiklerinden emin olamadıkları zaman."
Evet Christine, sevip de sevildiklerinden emin olamadıkları zaman."
Fakat artık çirkinliğimi bildiğine göre benden sonsuza dek kaçarsın…
Bilmelisin ki ben tepeden tırnağa ölümden yaratıldım ve sana âşık, sana tapan ve de seni asla ama asla terk etmeyecek bu kişi bir ceset!.."
Hayatta her şeye alışmalı insan, ebediyete bile."
Korkun, dehşetin, bunların tümü yalnızca aşk, hem de ne muhteşem bir aşk, insanın kendisine bile itiraf edemediği türden bir aşk.
Yaşamda her şeye alışmak lazım, ölüme bile."
Aşkın ve nefretin anlamını aynı anda öğrenmişti.
…kederi örtmek için neşe maskesi ya da neşeyi örtmek için hüzün, bıkkınlık ya da umursamazlık maskesi takmadan kimse gerçek bir Parisli olamazdı.
Her ikisinin de sakin ve hayalperest bir düşünce şekli vardır.
Bu kadar taze bir yanağa, kırmızı bir eşarpla edeplice örtülen böyle utangaç bir yüze sahip olmak, ıssız bir gecede, iki kapılı lüks bir arabanın kuytusunda, gizemli bie aşığın eşliğinde dolaşmaya engel değil, değil mi? Riyanın ve yalanın da bir sınırı olmalıdır, değil mi? Hem kibar bir fahişenin ruhuna sahip olup hem de bir çocuğun saf gözleriyle bakmamak gerekir, değil mi?
Nasıl ki övünüldüğünde insanı küçük düşürecek şeyler varsa, anlatıldığında insanı küçük düşürecek üzüntüler de vardır.
Kader ebediyen bağlıyor seni bana!"
Hiçbir şey yüreği kadar soğuk hiçbir şey onun kadar yarı ölü halde olamazdı:Bir meleğe âşık olmuştu ve şimdi bir kadından tiksiniyordu!
Tenezzül edip dinler mi beni
Ve beni avutur mu gülümsemesiyle…"
Ve beni avutur mu gülümsemesiyle…"
… hayatlarımız koca bir maskeli balodan ibaret.
Aşkın ve nefretin ne anlama geldiğini aynı anda öğrenmişti.
Ah, bu gece sana ruhumu verdim, artık bir ölüyüm!"
Kalbinin artık kendisine ait olmadığını hissediyordu."
Donuk gözlerle o soğuk, tenha yola ve solgun, ölü geceye baktı. Hiçbir şey onun kalbi kadar soğuk, hiçbir şey onun kadar yarı ölü değildi: Bir meleğe aşık olmuştu ve şimdi bir kadından nefret ediyordu!
Raoul, nasıl da oynadı seninle Kuzey’in bu küçük perisi! Bu ıssız gecede, faytonla, aşığıyla birlikte fink atmak için, böyle saf ve temiz bir yüze, böyle utangaç ve daima iffetle pembeleşmeye hazır bir alna sahip olmak, gerçekten, gerçekten gerekli miydi? İkiyüzlülüğün ve yalanın da bir sınırı olmalıydı!…
Raoul, nasıl da oynadı seninle Kuzey’in bu küçük perisi! Bu ıssız gecede, faytonla, aşığıyla birlikte fink atmak için, böyle saf ve temiz bir yüze, böyle utangaç ve daima iffetle pembeleşmeye hazır bir alna sahip olmak, gerçekten, gerçekten gerekli miydi? İkiyüzlülüğün ve yalanın da bir sınırı olmalıydı!…
Ben baştan aşağı ölümden oluşuyorum ve bu ve bu sana aşık ve hayran bir ceset. Bu ceset seni asla terk etmeyecek!!! Bak , şimdi gülmüyorum , ağlıyorum, hemde senin için ağlıyorum…
Tüm dünyaya hükmedebilecek bir yüreğe sahipti. Sonunda, bir mahzenle yetinmek zorunda kaldı."
Ah, bu gece sana ruhumu verdim ve ben artık bir ölüyüm!"
Ben baştan aşağı ölümden oluşuyorum ve bu, sana aşık ve hayran bir ceset. Bu ceset, seni asla terk etmeyecek!
Aynı anda hem kahkaha atmak hem de ağlamak istiyordum.
Sevdiğimin yanında
Yaşamak ve ölmek isterim,
Ve ölümün kendisi bile
Ayıramaz bizi bilirim."
Yaşamak ve ölmek isterim,
Ve ölümün kendisi bile
Ayıramaz bizi bilirim."
"Norveç dağlarının ortasından pırıl pırıl parlayan bir göz gibi duran o derin ve sakin suların birinin üzerinde, küçük bir sandalın ortasında bir kral oturuyormuş…"
But please remember, I can be a good friend, but a bad enemy.
Said the ghost
Said the ghost
Ah, bu gece sana ruhumu verdim ve ben artık bir ölüyüm.
Ah, bu gece sana ruhumu verdim ve ben artık bir ölüyüm!
Ben baştan aşağı ölümden oluşuyorum ve bu, sana aşık ve hayran bir ceset. Bu ceset, seni asla terk etmeyecek!
Dünya üzerindeki her şeyden feragat etmişti.
Tek isteğim, olduğum gibi sevilmekti!
Ağlıyorsun! Benden korkuyorsun! Üstelik ben gerçekten kötü kalpli biri bile değilim. Beni seversen, anlayacaksın! Tek istediğim olduğum gibi sevilmekti! Beni sevseydin, sana karşı kuzu gibi olurdum. Benimle birlikte istediğin her şeyi yapabilirdin.
Evet, geri dönecek, hem de kendi isteğiyle, kendiliğinden dönecek çünkü beni olduğum gibi seviyor!
Gerçi sen leb demeden leblebiyi anlamaktan acizsin.
Sana söylenenleri tam anlamıyla -bak, tam anlamıyla diyorum- anlamayı öğrenmelisin!
Yeminler, enayileri tuzağa düşürmeye yarar.
The Opera House in Paris is a very famous and beautiful building.İt is the biggest opera house in the world.Work on the building began in 1861,finished in 1875,and cost fortyseven million francs.
-İnsanlar aşıkken çok mu mutsuz oluyorlar ?
-Evet Christine,aşık olduklarında ve sevildiklerinden emin olmadıklarında.
Yalan söylüyorsunuz, Madam. Beni sevmiyorsunuz, hiç de sevmediniz çünkü! Benimle böyle alay edip beni böylesine küçümseyebildiğinize göre, çok sefil bir adam olmalıyım! Perros’tayken, ümitlenmeme neden izin verdiniz ki? Dürüst bir adam olduğum için, sizin de dürüst bir kadın olduğunuza inandım. Oysa Sizin tek niyetiniz beni kandırmakmış! … Sizden nefret ediyorum!
O, mantıksız ve abartılı bir hassasiyetin kurbanı, talihsiz ve masum bir çocuktu.
Şimdi Raoul ölümü düşünüyordu ve daha yirmi yaşındaydı!"
Beni dinleme lütfunu gösterir mi?
Neşelendirecek bir tebessüm bahşeder mi?"
Neşelendirecek bir tebessüm bahşeder mi?"
Hayır, Lordum ne bir hanımefendiyim ne de bir afet… Ve yardım eline ihtiyacım yok kendi yolumda.
Tek isteğim, olduğum gibi sevilmekti! Beni sevseydin, sana karşı kuzu gibi olurdum. Benimle birlikte istediğin her şeyi yapabilirdin.
Hayatlarımız koca bir maskeli balodan ibaret.
Bir arkadaşının başının dertte olduğunu duyarsanız, onu teselli etmeye kalkmayın.