Bertrandon de la Broquière kitaplarından Bertrandon De La Broquiere’in Denizaşırı Seyahati kitap alıntıları sizlerle…
Bertrandon De La Broquiere’in Denizaşırı Seyahati Kitap Alıntıları
&“&”
Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.
Karaman ülkesinin beyi İmbreym bay adını taşıyordu ama o Karaman adıyla biliniyordu, çünkü ülkesinin adı böyleydi. Bana söylendiğine göre kendisi Rum adetlerine göre vaftiz edildiği gibi oğlu da vaftiz edilmişti. Burada bütün önemli kişiler kötü kokmasınlar diye vaftiz edilirlermiş.
Sonra bu geniş ve upuzun ovada yol almaya başladık; at sırtında gitmekteyken
yanlarında bir de kadın bulunan altı ya da sekiz Türkmene rastladık; bu adamlardan her birinde ve kadında kalkan vardı. Bana bu kadınların yiğit insanlar olduklarını ve erkekler kadar iyi
savaştıklarını söylediler, buna çok şaşırdım. Daha sonra, bu şekilde kalkan taşıyan ve Dulkadiroğlu adında bir beyin tebaası
olan otuz bin kadın bulunduğu bana anlatıldı. Bu bey, Ermenistan dağlarından Pers ülkesinin sınırlarına kadar uzanan bir bölgeyi egemenliği altında tutuyordu.
yanlarında bir de kadın bulunan altı ya da sekiz Türkmene rastladık; bu adamlardan her birinde ve kadında kalkan vardı. Bana bu kadınların yiğit insanlar olduklarını ve erkekler kadar iyi
savaştıklarını söylediler, buna çok şaşırdım. Daha sonra, bu şekilde kalkan taşıyan ve Dulkadiroğlu adında bir beyin tebaası
olan otuz bin kadın bulunduğu bana anlatıldı. Bu bey, Ermenistan dağlarından Pers ülkesinin sınırlarına kadar uzanan bir bölgeyi egemenliği altında tutuyordu.
Ne olursa olsun onları (Türkleri) kınamak istemediğimi söylemeliyim, çünkü onları samimi ve dürüst buluyorum. Şuna da inandım ve gördüm ki bu insanlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar, şimdiye kadar hep yiğitçe davranmışlardır.
Bu Rumlarla ne kadar temasım olduysa o kadar zarar gördüm; ama Türkler işin içinde olduğu zaman onlardan hep dostluk gördüm, bu yüzden Rumlardan çok Türklere itimat ederim.
Birbirlerine saygı duyan, iyi niyetli insanlardı. Yemek yerken çoğu zaman görmüşümdür, yanlarından bir fakir geçiyorsa onu kendileriyle birlikte yemeğe çağırıyorlardı; bu bizim hiç yapmadığımız bir şeydi.
Sonra bu geniş ve upuzun ovada yol almaya başladık; at sırtında gitmekteyken
yanlarında bir de kadın bulunan altı ya da sekiz Türkmene rastladık; bu adamlardan her birinde ve kadında kalkan vardı. Bana bu kadınların yiğit insanlar olduklarını ve erkekler kadar iyi
savaştıklarını söylediler, buna çok şaşırdım. Daha sonra, bu şekilde kalkan taşıyan ve Dulkadiroğlu adında bir beyin tebaası
olan otuz bin kadın bulunduğu bana anlatıldı. Bu bey, Ermenistan dağlarından Pers ülkesinin sınırlarına kadar uzanan bir bölgeyi egemenliği altında tutuyordu.
yanlarında bir de kadın bulunan altı ya da sekiz Türkmene rastladık; bu adamlardan her birinde ve kadında kalkan vardı. Bana bu kadınların yiğit insanlar olduklarını ve erkekler kadar iyi
savaştıklarını söylediler, buna çok şaşırdım. Daha sonra, bu şekilde kalkan taşıyan ve Dulkadiroğlu adında bir beyin tebaası
olan otuz bin kadın bulunduğu bana anlatıldı. Bu bey, Ermenistan dağlarından Pers ülkesinin sınırlarına kadar uzanan bir bölgeyi egemenliği altında tutuyordu.