Fidel Castro kitaplarından Emperyalist Küreselleşme kitap alıntıları sizlerle…
Emperyalist Küreselleşme Kitap Alıntıları
&“&”
Bugünün hayalleri yarının gerçekleri olacak.
(Dinleyicilerden Che!" diye bağırışlar)
Che mi? Che (Guevara) her saniye buradaydı, benim söylediklerimdeydi, burada konuşuyordu.
Che mi? Che (Guevara) her saniye buradaydı, benim söylediklerimdeydi, burada konuşuyordu.
Hiç kimse bir devrimci, şair ya da savaşçı olarak doğmaz. Şartlar o insana şu ya da bu olma fırsatını verir.
Fikirleri öldüremezsiniz…
Bir cam fanusun içinde yaşamak saf kalmayı sağlayabilir ama tümüyle steril şartlarda yaşayanlar, dışarıya çıktıklarında bakterilere, sivrisineklere, parazitlere karşı savunmasız kalırlar.
Bolluk zamanlarında fazla bir şey öğrenmezsiniz ama yokluk, gerçek yokluk zamanlarında çok şey öğrenirsiniz.
Dünyadaki tüm şan şöhret tek bir mısır tanesine sığabilir.
Ne yaptık bu iki yüz yılda; bölündük, parçalandık, Balkanlaştık. Yedi cücelerle baş etmek, hafif siklet bile olsa bir boksörle baş etmekten daha kolaydır. Bizi komşu cüceler halinde bölerek kolaylıkla kontrol etmek istediler.
İnsanlıktır benim anayurdum.
Zenginler ve yoksullar arasında, ülkeler içinde ve ülkeler arasında büyüyen açılar; doğanın acımasızca ve neredeyse geri dönüşsüz biçimde tahribatı; önemli yenilenemez kaynakların artan bir hızla tüketilişi ve yağmalanışı; havanın, yer altı sularının nehirlerin ve okyanusların kirletilişi; iklim değişikliklerinin tahmin edilemez ama en azından öngörülebilir sonuçları… Geçtiğimiz yüzyılda bir milyar hektardan fazla bakir orman tahrip edildi ve aynı büyüklükteki alan çöle ya da çorak toprağa dönüştü.
Otuz yıl önce kimsenin tartışmadığı bu konular, türümüz için hayati bir noktaya geldi.
Otuz yıl önce kimsenin tartışmadığı bu konular, türümüz için hayati bir noktaya geldi.
… panik durumunda kullanılacak yöntem, hiçbir şekilde şeffaf olmamak ve Her şey yolunda, ekonomi sorunsuz işliyor " gibi tatlı ve cesaretlendirici sözlerle yüksek dozda yatıştırıcı vermektir. Kabul edilen ve her zaman başvurulan teknik budur.
İnsan, neden tümüyle ticari gerekçeler ve kârlar adına açlık, işsizlik, tedavi edilebilir hastalıklardan erken ölüm, ihmal, kültürsüzlük ve diğer tüm insani ve toplumsal dertlere maruz kalsın? Neden, asla ölümsüz olmayan, olmamış ve olmayacak olan çılgın ekonomi yasalarını ve kurumlarını işleten çok imtiyazlı ve güçlü bir zümrenin çıkarları adına bunlardan olsun?
İki yakasını bir araya getirebilmek için bütün bir hafta boyunca, Cumartesi-Pazar veya fazla mesailer dahil çalışmak zorunda olan ve büyük şehirlerde oradan oraya metrolara, otobüslere koşuşturan bir insana özgür diyebilir miyiz?
Bu insanın özgür olduğuna kimi inandırabilirler?
Bu insanın özgür olduğuna kimi inandırabilirler?
Dünyaya dayattıkları tüketim olgusu tümüyle delilik, kaos ve saçmalık.
Dünyanın bir manastır olmasını savunuyor değilim. Bununla birlikte, gezegenin erişilebilir ve elde edilebilir tüketim standartlarının ve örgüsünün ne olacağını tanımlamak ve insanlığı bu yönde eğitmek dışında bir seçeneğin olduğuna inanmıyorum.
Her geçen gün kitap okuyan insan sayısı azalıyor. İnsanlar neden kitap okuma zevkinden veya diğer kültürel tatmin araçlarından; maddi zenginlik elde etme adına ruhsal zenginliklerden yoksun kalsınlar?
Dünyanın bir manastır olmasını savunuyor değilim. Bununla birlikte, gezegenin erişilebilir ve elde edilebilir tüketim standartlarının ve örgüsünün ne olacağını tanımlamak ve insanlığı bu yönde eğitmek dışında bir seçeneğin olduğuna inanmıyorum.
Her geçen gün kitap okuyan insan sayısı azalıyor. İnsanlar neden kitap okuma zevkinden veya diğer kültürel tatmin araçlarından; maddi zenginlik elde etme adına ruhsal zenginliklerden yoksun kalsınlar?
… dünyaya dağılan hemen her şey Yanki malı, konserve kültür.
Neo-liberal küreselleşme bütün ülkeleri, özellikle bizim ülkelerimizi özel mülke çevirmeyi amaçlıyor.
Muazzam kaynaklarından geriye bize ne kalacak? Çünkü sadece dünyayı yağma ederek ve sömürerek değil, aynı zamanda Orta Çağ simyacılarının hayal ettikleri mucizeyi, yani kağıdı altına dönüştürme mucizesini gerçekleştirerek müthiş bir zenginliğin sahibi oldular. Aynı zamanda da altını kağıda dönüştürerek her şeyi satın alıyorlar; ruh dışında her şeyi… Daha doğru bir deyişle, çoğunlukla ruhlar dışında her şeyi. Doğal kaynakları, fabrikaları, iletişim sistemlerini, hizmetleri ve daha pek çok şeyi satın alıyorlar. Hatta, dünyanın her yerinde, ileriye yatırım olsun diye, kendi ülkelerinden daha ucuz olduğunu düşündükleri arazileri satın alıyorlar.
Merak ediyorum; bizleri kendi ülkelerimizde ikinci sınıf vatandaş, daha doğru bir deyişle parya haline getirdikten sonra bize ne kalacak?
Muazzam kaynaklarından geriye bize ne kalacak? Çünkü sadece dünyayı yağma ederek ve sömürerek değil, aynı zamanda Orta Çağ simyacılarının hayal ettikleri mucizeyi, yani kağıdı altına dönüştürme mucizesini gerçekleştirerek müthiş bir zenginliğin sahibi oldular. Aynı zamanda da altını kağıda dönüştürerek her şeyi satın alıyorlar; ruh dışında her şeyi… Daha doğru bir deyişle, çoğunlukla ruhlar dışında her şeyi. Doğal kaynakları, fabrikaları, iletişim sistemlerini, hizmetleri ve daha pek çok şeyi satın alıyorlar. Hatta, dünyanın her yerinde, ileriye yatırım olsun diye, kendi ülkelerinden daha ucuz olduğunu düşündükleri arazileri satın alıyorlar.
Merak ediyorum; bizleri kendi ülkelerimizde ikinci sınıf vatandaş, daha doğru bir deyişle parya haline getirdikten sonra bize ne kalacak?
Yazılı ifadede sadece ünlem ve tırnak işaretleri bulunur; ses tonu, eller, kattığınız ruh yazıya geçmez.
Son derece akıllı silahlar keşfettiler ama biz devrimciler çok daha güçlü bir silah keşfettik: İnsanoğlu düşünür ve hisseder…
… insan aklı her zaman en yetkin silahtan daha güçlü olacaktır.
Bir devrim ancak kültürden ve fikirlerden doğabilir.
Zorla kimseyi devrimci yapamazsınız.
Zorla kimseyi devrimci yapamazsınız.
Hiç kimse bir devrimci, şair ya da savaşçı olarak doğmaz. Şartlar o insana şu ya da bu olma fırsatını verir.