İçeriğe geç

Ferahlık Anına Övgü Kitap Alıntıları – Ömer F. Oyal

Ömer F. Oyal kitaplarından Ferahlık Anına Övgü kitap alıntıları sizlerle…

Ferahlık Anına Övgü Kitap Alıntıları

&“&”

Kimi zaman belirsiz karşılaşmaların kaderin işi olduğu söylenir. Öte yandan nerede kaderden ve insan özgürlüğünden konuşuluyorsa orada şeytanın zillerini şıngırdatarak, ayaklarını ardı ardına asfalta vurarak zıpladığı da söylenir.
İmkansızlıkta ısrar başlangıçta romantik görünse de zamanla acınacak bir şey haline geliverir.
Yürekteki küçük çıtırtılar, o kocaman hayal tuzla buz olamadan önceki uyarı sinyalleridir ve cam parçaları teninizi çizmeden oradan hemen uzaklaşmak gerekir.
Sahici bir hayatım olup olmadığımdan da emin değilim. Eminim gerçi. Gerçek bir hayatım yok, idare ediyorum yalnızca.
Kişiyi ele veren kabul ettikleri değil, karşı çıktıklarıdır.
Sükûnet ile belirsizliğin sallantılı beraberliği akla zarar bir izdivaçtır.
Kendiliğinden serpilmeyen sabrın bir yararı yok ama gayret neden faydasız olsun.
Fısıldıyorum. Dudaklarım kupkuru fısıldıyorum. Tekrar, niyeti hakikat kılar diye umuyorum.
savrukluğun kendine özgü bir tutarlılığı olmalıdır.
Yazgı ancak ebeveynler yitirildiğinde serbest kalır.
Kimseye biat etmedim."
Kimseye ve bir şeye biat etmeyecek kadar değerli bir benliği varmış gibi. Sokaklar özgür benlikten geçilmiyorken bu da başka tür bir sıradanlık.
&‘Tevekkül, sallantısı olmayan bir huzur ve huzuru olmayan bir sallantıdır’
Fısıldıyorum. Dudaklarım kupkuru fısıldıyorum. Tekrar, niyeti hakikat kılar diye umuyorum.
Kişiyi ele veren kabul ettikleri değil, karşı çıktıklarıdır.
Hayatla aldanmayacaksanız zamanın akışından niye korkasınız ki!
…kendini değiştirmek hep bir gayret ve çırpınış ve dalgalanma içinde gerçekleşir.
En kolay unutulanlar hep göz önündekiler oluyor.
Vesvese çıldırtıcıdır. İhtimallerin çokluğu özgürlüğü nefessiz kılar.
Kişinin sevdiği kişinin kayıp bir kişilik olduğunu anlayıvermesi ne demektir?
Hiçbir fısıldayış kişinin kendi vehminden kuvvetli olamaz.
Hayattaki garip şeylerden birisi de sizin içinizde büyük çöküntüler yaratan bir olayın diğerlerinin umrunda bile olmamasıdır.
Hiç değilse bir kere olsun mutlu olmak şimdiyi anlamlı kılar.
Elinden anne babasını sevindirebilmek gelmeyen bir evladın kurtuluşu sessizlikte bile değildir.
Eski bir cam kesiğinin üzerinde dolaşan parmaklar misali hatıralar.
Kişiyi ele veren kabul ettikleri değil, karşı çıktıklarıdır.
…ama kimin hayatı nerede bulduğunu tartışmak öyle zor ki.
Hayat sürekli bir vedalaşmadan ibaret.
En kolay unutulanlar hep göz önündekiler oluyor.
Herkesin kendi kanına göre bir şeyle yapabilme kapasitesi var. Kader sadece bu kapasiteden ibaret.
Dostlarınız hayatınızı alışıldık çizgide tutabilmenize yarar.
Kişinin sevdiği kişinin kayıt bir kişilik olduğunu anlayıvermesi ne demektir.
Günler boyu susturulan utancın hangi anda infilak edeceği hiç belli olmaz.
İnsanların kendileri hakkındaki düşüncelerini karşıdakilerin zihinlerine de yansıtmaları sonunda karşılığını alır.
Ama kimin hayatı nerede bulduğunu tartışmak öyle zor ki.
Kişiyi ele veren kabul ettikleri değil karşı çıktıklarıdır.
Israrlı bir kurtuluş çabası kesintisiz bir sallantı denektir.
Başta hep boş bir kağıdın sonsuz imkanlarla dolu olduğu umulur. Boşluk yok olurken bu imkanların kağıdın üzerinde serpileceği umulur.
Savrukluğun kendine özgü bir tutarlılığı olmalıdır.
Kişinin, başkalarının kendine dair düşüncelerini kendi suratında görüyor olması ürkünç.
Bir aldanış beraberinde sayısız gerçek hiçliğe sürükleniyor.
Kendisini artık sevmeyen bir adamın ve kendisini hiç sevmemiş bir adamın arasında kalmanın yarattığı kırgınlık.
Yani kendini değiştirmek hep bir gayret ve çırpınış ve dalgalanma içinde gerçekleşir. Pek çok başarısızlık yaşanır ama devam etmek gerekir. Bir başınızasınızdır ve bir başına olmak gerekir.
Çocuğun suçu çocukla beraber mi büyür?
Renksiz kokusuz ve uçucu bir siliklik. Zamanla iz kalmayacak eski bir fresk. Kimsenin dönüp bakmadığı solgun renklerin toplamı.
Birisi sizden dolayı acı bile çekmiyorsa varlığınız nasıl bir varlıktır? Kimseye dokunmayan bir gölgeden farkı var mı böylesinin?
Kişi hangi huyları çıktıktan sonra kendisidir? Bir toplamın sonucu olarak mı, fazlalıklar çıktıktan sonra mı kendisidir? Hem vazgeçilecek olanlar hangi fazlalıklardır?
Bir türlü kurulamayan bir hayatı seyredip duran birisi.
Sürekli olarak kendi mağduriyetinin etrafında dolaşıp durmak can sıkıcı.
Yaşam kendisine haksızlık edebilmek için var neredeyse.
Kimse tamamlanmak istemiyor. Belki de gerçekten tamamlanılmıyordur. Hatta çabaladıkça eksiklenme boşluğu büyüyor. Sonsuz bir çaba ve susuzluk. Amaç sadece susuzluğu artırmak olabilir mi?
Kişinin sevdiği kişinin kayıp bir kişilik olduğunu anlayıvermesi ne demektir? Bu durumda aşk ne olacaktır?
Aşkın bitişi dışındaki her şey bahanedir ve uysallık kimi zaman hiçbir sonlanışı kabullenememek anlamına gelir. Yürekteki küçük çıtırtılar o kocaman hayal tuzla buz olamadan önceki uyarı sinyalleridir ve cam parçaları teninize çizmeden oradan hemen uzaklaşmak gerekir.
Suskunlukla geçirilen her an uzaklığı arttırır. Karşılıklı suskunluğun kendine özgü yasaları var. Suskunluğun, süresinin karesi ile çarpılarak hesaplanan yasaları.
Hayattaki garip şeylerden birisi de sizin içinizde büyük çöküntüler yaratan bir olayın diğerlerinin umurunda bile olmamasıdır.
Kimse bu kadar acınası bir düşüşün kendi etrafında iki ayağı üzerinde dolaştığını görmek istemeyecek.
Ama anlayışlılığın can sıkıcı olmadığını kim iddia edebilir?
Kitapları yakanlar onları yazanlardan da fazla ciddiye alanlardır.
Güzelliğin derisinin altındaki acı verici kırılganlık. Güzelin çirkinlikle bozuluverdiği noktanın büyülü derinliği.
Sıkıntı arzudan kalıcı.
Savrukluğun kendine özgü bir tutarlılığı olmalıdır.
kabulleniş, sevincin üstünü uslu çizgilerle karalamaktır.
güzelliğin amansızca inkarında huzur bulabilmek epey zor.
Tuttuğunu koparan insanların çaresizliği herkesi memnun eder.
Düşmanla yüz yüze dövüşemeyenlerin onun başına gelenlerden duyduğu karanlık sevinç. Korkanların yıvışık sevinci
Oysa suçsuzluk kanıtlanamaz.
Çocukluk suçlarını bağışlayabilir mi insan? Ya da çocukluğun fenalıkları bir suç olabilir mi?
Suçun büyüğü başkalarına karşı işlenmiş suçlardır. Kitapların özeti komşunu seveceksin.
Sen hiç düştün mü? Bunlar boş sözler."
"Yaşamdaki sürekliliğin kırılıverdiği düşüşlerden söz ediyorum. O zaman gereğini yapmak gerekir."
"Neymiş gereği?"
"Önce geçmişi dürüstçe tartmak gerek. Sonra bakmaya başlarsın."
Her şey hudutsuz bir sayıklamadan ibaret.
Öyle ya, feryat dervişin hıçkırığıdır.
Bereketsiz ruhtan sanat çıkmaz, zanaat olur o.
Başka bir dünyanın tuhaflıklarını hoşgörüyle karşılamak kolay. Velev ki kapı komşunuz olmasınlar.
Bu şehirde dünya on adımda bir değişir.
Onca şey sırf yazıya, binaya, tabelaya dönüşsün diye yaşanıyor sanki.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir