İçeriğe geç

Fesleğen Kitap Alıntıları – Hikmet Anıl Öztekin

Hikmet Anıl Öztekin kitaplarından Fesleğen kitap alıntıları sizlerle…

Fesleğen Kitap Alıntıları

&“&”

Bazen özlemek değil de beklemek daha zor gelir. Bazen olmuyor değil , bakkala diye çıkıp ona gidesin gelir…"
Bazen birinin senin için dua etmesini istersin. Belki annenin, belki babanın, belki de sevdiğinin.
Yaşayacak kimsem var ama muhabbet edecek kimsem yok.
Ve dışarı çıkarken sıkı giyinin olur mu?
Dışarısı olmasa da insanlar soğuk.
Üşürsünüz…
…doğruların peşinden koşmak değil, eğrileri başımızdan savmak gerekir.
insan bu devirde hala inatla uçurtma uçurabilen birine aşık olmak istiyor."
Ne zaman unuttuk gökyüzünü, sakladık kendimizi aydınlıktan, karardık. İçimiz, dışımız, geleceğimiz karardı."
Sevgilisi içerden, &‘Ey kapıyı çalan kişi, kimsin?’ diye seslenmiş.
Kapıdaki aşık, &‘Sensin ey gönlümü almış olan!’
&‘Madem ki şimdi sen bensin
Ey ben olan; benden ibaret olan, şimdi içeri girebilirsin. Bu ev çok ufakçadır. Bu evde iki kişiye kalacak yer yoktur. İğneden geçirilecek iplik, iki ayrı iplik olursa, ucu çatallaşır da iğneden geçmez. Ancak tek bir iplik iğneden geçebilir. Şimdi tek katız, tek ucuz, tek başız, tek canız. İşte şimdi bu evde yaşayabiliriz…’
Zoru kolaya dönüştüren şey sevgidir…" derdi babam. "Sevene zorluk yoktur…" derdi.
İnsan sevdiğinin hatırına alışırdı alışamam dediği her şeye. Sevdiğinin hatrına yapardı yapamam dediğini.
“İnsan yolunu sevmeli bana göre gülün hatrına dikenini’de sevmeli”
Sabır yorulur mu hiç? Yorulduğumu hissediyorum.
Yoruluyorum insanların beni anlamalarını bekledikçe, anlaşılmayı beklememeye karar vereli epey uzun zaman oldu."
Papatyalar ölmesin, umutlar bitmesin olmaz mı ?"
Bir insanı bir daha görmeyeceğinizi bilseniz, ona söyleyeceğiniz son cümle ne olurdu?
Seni sevenlerle vuslata erdir bizi ki seni konuşacak yürek bulalım Allah’ım…"
Farkında değildi ama o başkaydı. Bilen ben gibiydim ama hisseden o. Okuyan ben gibiydim ama yaşayan o."
Daha önce hiç çok güzel bir rüyanın içinde uyuya kalmak istediğiniz oldu mu..

..Tam ortasında olmasa da kıyısında köşesinde uyansam olmaz mıydı?"

&‘Bağıracağım sesini duysun diye denizler ve dağlar. Size söz veriyorum bekleyeceğim, dedemden öğrendiğim gibi sabırla bekleyeceğim…’
&‘Sonra bir gün bir kitabın içinde gördüm seni… Orada durup kaldım. İçimin zillerine basıp kaçıyor mahallenin çocukları… Belki bir ömür açılmayacak gönül kapım kimseye…’
&‘Ve sen, bulunmayı hiç istemeyen kadın… Hangi kitabın içindesin ki okumakla yoluma çıkmıyorsun? Yoksa hiç durmadan bir kitaptan ötekine mi geçiyorsun? Saklandığın satır aralarında birlikte büyüyemez miyiz seninle? Yok mudur iki kelime edebileceğimiz bir boşluk? Elbet bir satır arası vardır sıkışıp yaşayacak kadar.’
&‘Benimle dünyanın derdini değil, seni konuşabilecek bir arkadaş gönder bana Allah’ım. Sabır yorulur mu hiç? Yorulduğumu hissediyorum.’
&‘Saniyeler bir bir geçiyor ömrümüzden. Bu saniyelerin birçoğunu hiçbir şey yapmamakla, geri kalanını da yapmamız gereken şeyler dışındakileri yaparak geçiriyoruz. Sesimi duyan kimse yok mu?

Her gün bir parça daha öldüğünün farkına varan, biraz daha bir şeyleri bilmeyi kaçırdığını hisseden… Halinin farkında olan, halimi anlatmadan bilen kimse yok mu?

Sevdiği yemeği dibine kadar sıyıran insanlar hayatlarındaki sorumluluklarını neden bu kadar ciddiye almazlar? Neden geçecek her şeyin azamisini isteriz de, kalıcı bir hakikatin asgarisi ile yetiniriz?

Saniyede 50 milyon hücremiz ölüp tekrar diye doğarken nasıl olur da insan değişemiyorum, düzelemiyorum deyip de bu dünya peşinden koşar anlamıyorum. &‘

İnsan konuşmadığı ortamlarda düşünmeye başlarmış..

düşünmemeye çalıştıkça düşüncelerini yakanızı bırakmayacağını göreceksiniz. Zihin durmaz çünkü, hep üretir, düşünür, tartışır, muhakeme eder, örüntüler kurar. Madem sürekli düşünüyoruz o halde güzel şeyler düşünmeyi seçmeliyiz ama değil mi? İnsanın zihnini başıboş bırakması, lüzumsuz şeyler düşünmesi bana büyük haksızlıkmış gibi geliyor."

Bizi unutmayın diye fısıldıyor kitaplar. Belki bağırmak istiyorlar ama bozulmaktan, yitip gitmekten korkuyorlar. Kitaplar korkar mı? Sadece insanlardan. Korku ancak biz de var. Sevmekten, ölmekten, beğenilmemekten korkuyoruz. "
&‘Çekemezsen gülün nazını ne dikene dokun ne gülü incit
Cesaretin yoksa sahrada Mecnun olmaya ne Leyla’yı çağır ne çölü incit…’

Bu çağda olsan da anlatsan şimdi Yunus Emre… Sen anlatsan da biz dinlesek… "

Yokuş aşağı inerken herkesin keyfi yerinde ama dönüşte, çıkarken yakarışa dönüşecek iş… Oysa yola aynı yol… Hayatın insana mesafesi, aynı mesafe… "
Martılar denizsiz, çocuklar sevgisiz büyüyebilir mi? "
İnsanların artık aşkdan anladığı şey değişti de ben mi farkında değilim yoksa kitapların yazdığı aşklar aslında hiç mi var olmadı bilemiyorum. Okuduğum aşklarda adanmışlıklar var, sadakat var, sabır var, hoşgörü var, inanç var, teslimiyet var, en önemliside emek var, samimiyet ve gerçeklik var.

Halbuki etrafımda olan bitene bakınca hiçbirinden eser göremiyorum. "

Hep aynısı oluyordu. Gitmez dedikleri kim varsa gidiyordu."
Hakikat, bilmediğini bildiğin değil, bilmediğini bile bilmediğin yerde seni beklermiş."
Allah yeniden başlayanların yardımcısıydı…
Dışlıyorlardı güzel, temiz kalmaya çalışıp kendi fikirleri olanları.
İnsan en çok da sevdiğinin hatırına alışırmış bir şeylere. Bize lazım olan şey neydi? Sevmekti. Dünya ilerledikçe peyderpey bilgi, ilim, okullar, öğrenciler, öğretmenler, fabrikalar, her şeyin sayısı artıyor da neyin sayısı azalıyor? Sevginin. Bize korku değil sevgi lazım. Ve sabah namazlarına bizi kaldıracak şey korku değil sevgidir.
İçim kelebekli, aklım karışık gözlerim hüzünden başka bir şeye bakmaya namüsait.
Bir şeyler olmaya çalıştıkça kaybolup duruyorduk. Biz de çektik elimizi ayağımızı öleceklerden. Dünyayı, dünyayı sevenlere bıraktık.
Her kelime biraz yağmur, biraz dem, çokça özlem, çokça sevmek ve muhabbet doluydu.
Yeniden başlama vakti gelmişti. Güzel günlerin geleceğini hissediyordum sanki, çünkü biliyordum, babamı öğretmişti. Allah yeniden başlayanların yardımcısıydı…"
Özlesem de ağlasam da önüme bakmalıydım sadece…"
Belki de hayata başlamanın vaktiydi. Bir başına uçmayı öğrensin diye yuvasından itilen kartal yavrusuydum belki de. Kanatlarım kuvvetlenecekti bundan sonra. Hayat terbiye edecekti beni. Belkide aşk terbiye edecekti yüreğimi…"
Uçurtmalar rüzgârla birlikte uçmazlar, rüzgâra karşı durdukları için yükselirler…’
Hem içim yandı hem gözlerim… Çocukluğumu çekip koparıyorlardı sanki benden. Hafızamı silmeye çalışıyorlardı. Beni ben yapan ne varsa, ardımda kalacaktı sanki. Bambaşka biri olacaktım trene bindiğim an."
Duygudan duyguya savrulup durduğum için &‘Nasılsın?’ diye sorsalar cevap veremem. Bilmiyorum nasıl hissettiğimi…"
Anlaşılmak için açıklama yapmak zorunda kalmamak ne kıymetli bir ayrıcalıktı anlatamam."
Bir yanım uçurtmanın ipini kesip onu sonsuz bir gökyüzünde hakettiği özgürlüğe kavuşturmaktan yana, diğer yanım uçurtmanın ipini hayatının kahramanının ellerine emanet etmeyi öğütlüyor…"
&‘Her özlemin merkezinde sevgi var güzel kızım…’ dedi. &‘Özlemediğini sevemez insan. Biz de biraz özleşiriz ki sıra kavuşmaya gelsin. Güneş her gece neden batıyor sanıyorsun? Özleyelim ki uyansın diye… İnsan neden uyur mesela? Özlesin de uyansın diye. Yeniden hayata geri dönsün diye…

Dünyada neden kötülük var sanıyorsun? İyiliği özleyelim de iyi insanlar var olsun diye. Herşey zıddıyla bilinir. Babanı özle ki babanı daha çok sev."

Sanki daha önce konuşulmuş da unutmuşum gibi. Sanki bir gün biriyle konuşacakmışım gibi. Biriktirir biriktirir dururdum içimde. Sanki bir gün biri çıkıp yarım anladıkları mı tamamlayacakmış gibi."
Bir süre sonra esamisi okunmayacak, hatırlamayacakları meseleler üzerine kavgalar olur, yalanlar, dedikodular havada uçuşurdu. Evde gördüğüm terbiyeyi evde bırakıp onların yanında biraz onlara benzememi istiyorlardı. Bu yüzden çok sevdiğim üniversitemde bir tarafım hep yarımdı. Dışlıyorlardı güzel ve temiz kalmaya çalışıp kendi fikirleri olanları.

Birileri neden aralarında sürekli başkalarını konuşur anlamıyorum. Bu yüzden aralarına karışmamayı tercih ediyor, konuşmaların çoğundan uzak kalmak istiyorum."

Kollarındayken, kaybettiğim oyuncaklarım için bile ağlamaktan vazgeçerdim."
Aynı kutupta olduklarını söyleyip insanlıktan çıkmışların arasında olmaktansa, farklı kutupların kardeşliği daha doğru değil mi?
&‘Önemli olan gün başlamadan, elinde bir şey yokken teşekkür etmektir.’
Bilmiyorum gitmek işin zor yanı mıydı, kolay yanı mı? Kolay olmadığını anladım gitmelerin. Hesaplaşması varmış, dönmek isteyip de dönememesi, yüreğinde uzayıp giden gurbetleri varmış. Kendini suçlarmış insan, vicdanı rahat bırakmazmış onu. Dışarıdan göründüğü gibi kolay bir iş değilmiş çekip gitmek… Üstelik insan gittiğinde iki kişilik bir bedel ödüyormuş, anladım."
Büyümüş de küçülmüş dedikleri babasının güzel prensesiymişim ben."
.. bahçede oyun oynarken çıplak ayağımla farkında bile olmadan üzerine bastığım karıncalar için ağlardım. Belki de ağlamak için bahaneler yaratırdım, bilmiyorum."
İpekböceğinin o küçük, daracık kozasının içinden, canım acıyarak bakıyorum gökyüzüne. Bulutlar ne kadar da pembe görünüyorlar buradan. Zaten sevince her şeyin rengi değişebiliyor."
Sadece aklım değil, hiçbir hücrem inanamıyordu gördüklerine. İşte şimdi gök mavi. İşte şimdi ölsem de, her şey tam gibi. İşte şimdi ondan ayrıldığım gün durdurduğum yaşım saymaya başlayabilirdi."
Böyle bayağı, yeknesak bir düzen olamaz. Millet mal varlığını sayıp birilerinin karısı kocası olmak istiyor. Biri çıkıyor diğerinin kirli çamaşırlarını ortaya döküyor. Eğer bu kamera şakası programı değilse, insanlar çıldırmış olmalı diye düşündüm.
…umuttu yaşamak, deyip bekliyorum işte.
Öyle güzel bir yol sevdirdi bize yüreğimiz. Yürüdük, özlem ağırlaştı, hüzne bulandık, gözler yaşlandı, yağmur yağdı… Değişmeyen tek şey bir güzelin gözlerine mühürlü gözlerimizdeki buğu oldu.
Onu da sevdim, durduğu sokağı da, sokağın bulunduğu şehri de.
Aşk dile düşmez herkesleşmemek için derler.
Kader işte, kimi severken yaşlanır kimi de özlerken.
…ağır hakikatleri küçük, kolay hikâyelerle bulayarak insanlara tattırmamız lazım ki içleyip hayatlarına geçirsinler.
İnsan sevince her şeyi ona benzetiyor.
Sevince, bir ince düşünce bütün ruhunu inceltiyormuş insanın.
Mutluluk; Allah’a Seni Seviyorum" diyebilmektir…
Zıtlıklar güzelliktir insanlığın olduğu yerde…
Papatyalar ölmesin,umutlar bitmesin olmaz mı ?
Beyhude bir dünya uykusu.
Anneler, belki de meleklerin nasıl güzel olduklarını anlamamız için dünyadalar…"
&”Unutma… Uçurtmalar rüzgârla birlikte uçmazlar, rüzgara karşı durdukları için yükselirler…&”
Anneler, belki de meleklerin nasıl güzel olduklarını anlamamız için dünyadalar…
Size iyi gelen insanlar uzakta olur hep… "
Ne için varsan, onun için yaşa,"
•Ne için varsan onun için yaşa…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir