İçeriğe geç

Kuantum Bilmecesi Kitap Alıntıları – Fred Alan Wolf

Fred Alan Wolf kitaplarından Kuantum Bilmecesi kitap alıntıları sizlerle…

Kuantum Bilmecesi Kitap Alıntıları

&“&”

Her şey birer rüya.
Perdede akıp giden ışık.
~The Moody Blues
Ben dünyaya nasıl göründüğümü bilmiyorum;ama kendime göre ben,hakikatin muazzam okyanusu önümde keşfedilmemiş vaziyette öylece dururken,sahilde oynayıp güzel bir kabuk ile düzgün bir çakıl taşı bulan,arada kendine yön veren bir çocuğum yalnızca.
Ben" yoktur. "Sen" yoktur. Yalnızca değişim ve hareket vardır.
Bende bir ben" var. Hatta daha kötüsü (veya belki de iyisi) ben bir fizikçiyim. Bana dünyayı ayrı parçalar bazında, neden-sonuç yönünden, bir ona bir buna itip çekerek "görmem" öğretildi. Benim düzen arayan zihnime göre her şeyin bir nedeni olmalı. Ben doğru ile yanlış, iyi ile kötü ve -en önemlisi, bilimci olduğum için- düzen ile kaos dünyası oyunundayım.

Ah, rüyalarımın bir anlamı olsaydı! Anlam kavramı, neden-sonuç dünyasına, nesnel gerçekçilik dünyasına duyduğumuz toplu ve bireysel ihtiyacın üzerinde temellenmiştir. Hep beraber, çok yaşa hayallerim, diyelim! Nesnel gerçeklik bir rüyadır. Bu rüya (veya belki de bazılarımızın diyeceği gibi bu kabus) çok uzun sürmemiştir. Yeni yeni bu rüyadan uyanıyoruz. Peki, bir sonraki deneyimimiz gerçek gerçeklik midir? Yoksa sadece başka bir rüya mıdır, rüyalarımızın başka bir dünyası mıdır?

Her gözlemci evreni gözleyerek onun bozulmamış bütünlüğünü altüst eder; gözleyerek kendisini yaratımın geri kalanından ayırır. Gözlemci gözleyerek bilgi kazanıyor ama aynı zamanda bir bedel ödüyor. Gitgide daha yalnızlaşıyor ve izole oluyor. Belki de Cennet Bahçesi’ndeki bilgi ağacıyla kastedilen buydu. Elmanın ilk ısırığı tatlı ama bedeli ağırdır. Gözlerimiz açıldı ve biz yalnız olduğumuzu fark ediyoruz.
Heisenberg yol" kavramının aynı anda hem "konum" hem de "momentum"un net bilgisi anlamına gelmesine rağmen, kuantum fiziğinde muhafaza edilebileceğini ileri sürdü. Mantığı son derece kışkırtıcıydı. "Yol ancak biz gözlediğimizde var oluyor," dedi.
Gerçeklik" diye tanımladığımız deneyimler seçim yapmayı nasıl ele aldığımıza bağlıdır.
…bildiğimiz kadarıyla yaşam ancak belirsizlik sayesinde var olabilir; güvenlik de yalnızca bir mittir.

Eğer ışık hızı gerçekten sabitse, normalde sabit olduğunu düşündüğümüz uzay ve zaman ölçümleri sabit değildir. Bu da belirli bir zamanın aralığının ne kadar ayarlanmış ve donmuş" görünürse görünsün, başka bir gözlemci tarafından daha kısa veya daha uzun olarak gözlenebileceği anlamına gelir. Herhangi bir uzunluk veya uzaklıkta eşit derecede bir esneklik sıkıntısı vardır.

Buna göre, hareket eden saatler daha yavaş çalışır ve hareket eden çubuklar büzülür. Bir nesne bir gözlemciye göre daha hızlı hareket ettiğinde, saati daha yavaş ilerler. Bu göreliliğin tümünün sınırı ışık hızıdır. Bir fotonun saati olsaydı saat o kadar yavaşlardı ki zaman hiç geçmezdi. Bir noktadan başka bir noktaya kat ettiğini gözlediği mesafe sıfır olurdu. Işık fotonu için iki nokta da "şimdi" noktası için aynı görünürdü.

Elektronlar, atomların içinde tutsak olmadığından, hedefleri olan atomlara doğru uzayda serbestçe hareket ediyorlardı.
Renklerin dağılımına ışık tayfı denir. Güneş ışığı renklerin dengeli bir tayfını üretir. Mevcut olan bütün renklerden eşit miktarda vardır. Bu nedenle güneş ışığı beyaz yani renksiz olarak görünür.
Varım" varoluş demekti. "Düşünüyorum" değişim demekti. Dolayısıyla varoluş değişimin zeminiydi. Değişim de bir insanın varlığının farkına varması için gerekliydi.
Mecazi anlamda kuantum sıçraması yapmak…kimsenin cesaret edemeyeceği bir şeyi göze almak anlamına gelir.
… zihnin vücut içinde kendine mahsus bir yeri olmadığını keşfetti.
Zaman devresi saniyenin beş binde biridir. Bu süre tek bir nöronun palsleri veya ateşlemeleri arasındaki devreye tekabül eder. Göreceğimiz gibi, bu esnada insan sinir sisteminde çok şey olup biter.
Geçmiş yoktur. Gelecek yoktur. Biz ikisini de sürekli olarak ve ön görülemez biçimlerde yaratıyoruz. Bu kadar.
Onun dik kafalılığı onun özelliği değil, sizin düşüncelerinizin bir yansımasıdır. O aptal görünüyorsa siz aptal olarak gördüğünüz şeye bakıyorsunuzdur. Başka bir deyişle, siz kendi aptallığınıza, kendi dik kafalılığınıza bakıyorsunuzdur. Diğer insan sizin aynanızdan başka bir şey değildir…
Tıpkı sıfırın içinde aynı anda hem artı 10’un hem de eksi 10’un bulunması gibi, bizler de tamamlayıcı özelliklerden ibaretiz.
Fakat Bohr ve Einstein arasındaki tartışma ikisi de şu anda hayatta olmamasına rağmen hala sona ermedi. Aslına bakarsanız, sürekliliğin süreksizliğe açtığı savaş asla sona ermeyebilir.
h=Planck sabiti
Tanrı’nın hediyesi küçük bir h’dir. Ancak bizler evren oyununda sanatçılar olduğumuzu unutmamalıyız. h biraz büyük olsaydı nihai kaos bizi alt ederdi.
Ancak atomlar şeyler" değilse neydi o zaman?
Schrödinger’in atom tanımı…
Atomun elektronu bir dalgaydı. Atomun ışımasının nedeni, elektronlarının bir yörüngeden diğerine atlaması değil, armoni girişim sürecinin kesintisiz olmasıydı.
Kepler, gözlemlerini formüle etmek için matematiği kullanan ilk bilim insanıydı.
Galileo’ya göre analiz, basitleştirmek ve Tanrı’nın yasalarını keşfetmek demekti.
… Galileo… En fazla on yedi yaşındayken, büyüdüğü Pisa kentindeki sarkaç gibi sallanan bir avizenin pasif gözlemini yaptı. Avizenin kilisenin yarı açık kapısından gelen hafif esintiyle sallandığını fark etti. Vaazdan sıkılarak avizeyi dikkatle izledikten sonra parmak uçlarını bileğine koyarak nabzını dinlediğinde şaşırtıcı bir şey fark etti: Sarkaç-avize her altmış nabız vuruşunda bir aynı sayıda salınım yapıyordu.
İnsanların ilk gözlem çabalarına zamanda geri dönmek zor değil. Tek yapmanız gereken yeni doğmuş bir bebeği gözlemektir.
İnsanlar göz varlıklarıdır. Gördüklerine inanırlar.
Kepler, gözlemlerini formüle etmek için matematiği kullanan ilk bilim insanıydı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir