İçeriğe geç

Çağrı Kitap Alıntıları – Stephen King

Stephen King kitaplarından Çağrı kitap alıntıları sizlerle…

Çağrı Kitap Alıntıları

&“&”

Vera döner mi dersin?» «Tabii, döner. Eğer kışa dek dünyanın sonu gelmezse eminim dönecektir.»
Birkaç yıl sonra kimin nerede olacağı belli mi?» diye geveledi. «Ölmeyeceğimiz ne malum?» «Aklında tut yalnızca. Senden tüm istediğim bu.»
Gözlerindeki o çılgınlık her türlü şeyi kapsayabilirdi, ama can sıkıntısı bunların içinde olmazdı.
“Son bakışından bu yana en az bir saat geçmiştir diye yeniden saate baktığında ancak dört dakika geçmiş olduğunu farkediyordu. Artık bir dakika bile bu acıya dayanamam, diye düşünürken o dakika doluyor, aynı düşünceler ve acılar için de yeni bir dakika başlıyordu.’’
Bir fare bir aslanın pençesine saplanan bir dikeni çıkarmış, Aslan birkaç yıl önce onu yemediği için kendini borçlu hissetmiş. Bilir miydin bu öyküyü?» «Çocukken duymuş olabilirim.» «İşte şimdi o birkaç yıl öncesindeyiz,
«Kimbilir. Ama biz biraz farklı oynarız bu oyunu. O filmlerde John Wayne’in oynadığı gibi değil.»
«Yeşil bir şey görmedim ama iki ayak üstünde yürüyen bir hıyar görüyorum.»
Yazın yemyeşil olan otlar iyice sararmış, cılızlaşıp ölmeye yüz tutmuştu. Kış gelsin de iyice örtüneyim, diye bekliyorlardı.
Hafif hafif kar serpiştirmeye başladı. 12 Kasım, yıl 1970’di.; Johnny Smith’in koyu uykusunun sürüp gittiği Maine kentinden yüz altmış mil kuzeyde…
Parkta bando platformunun yanında bir bank üzerine oturmuş, elinde bir Marlboro, Beatles grubunun son şarkısını mırıldanıyordu.
Günde iki yüz dolar, belki de fazlasına bu insanların banka hesapları kaç gün dayanabilirdi? Hem sonra, ne için?
Johnny yaşadığının bile farkında olmadan, bilinçsiz bir hayvan gibi boruların içine işeyerek annesiyle babasını iflas ettirsin diye mi?
Kulak verdim ve yüreğimden gelen o sesi dinledim.
Şimdi çok rahatım.
Işıksız evler birbiri ardına pencerenin önünden kayıp geçiyordu.
Ama şimdi cebinde duran tomar nedense onu huzursuz ediyordu. Annesinin deyişi aklına geldi. Bulunmuş para uğursuzluk getirir.
Ve soğuk. Ve buz. Kara buz. Aklımın içinde, geri planda hep bunlar vardı. Neden, Tanrı bilir. Ve de kötü bir sezi. Sanki uyarıyor gibi.»
«Bazı zamanlar bir şeyler duyduğum oluyor. Ta küçüklüğümden bu yana. Sonra, birisi bir şeyini kaybettiği zaman bulmakta üstüme yoktur. Şu bizim okuldaki Usa Schumann’la olduğu gibi. Hangi kızdan söz ettiğimi anımsadın mı?»
Johnny’nin en beğendiği yanlarından biri, hiçbir zaman ?azla özverili ve gösterişli olmaması ve hep yapıla?ak en iyi şey neyse, onu hemen anlamasıydı.
Bu kaçık dünyada bir kez bir seçim yaptı mı, sonuna dek onunla yaşamayı bilmeliydi insan.
Gerilimsiz bir suskunluk içinde yola devam ettiler.
Bu iş izlemekle olmaz. Teker dönüp gidecek, bakalım şans kime gülecek.
Deneyimlerim sonunda dünyadaki insanların yüzde doksan beşinin işe yaramaz tembeller olduğunu öğrendim. Yüzde biri melek gibi çok iyi insanlar, yüzde biri de it kopuk. Geriye kalan yüzde üçüyse, söylediğini yapabilen kimseler."
Kimse sonsuza dek yaşamaz. Ama, herkes bunun için uğraşır, dikkat ettin mi?
Arabanı dışardaki park yerine bırakır, giriş kapısına iki doları bastırırsın, sonra içeri adımını atar atmaz burnuna sosisli sandviç, jambon, kızarmış biber, soğan ve at pisliği kokusu dolardı.
Cebimizde sekiz dolarla, önümüzde pırıl pırıl bir ge?e bekliyor bizi.»
«Bazı şeyler var hiç söylenmez. Haydi, şimdi gidelim.»
Salt düşünmekten kurtulmak için böyle yapıyordu, çünkü düşünmeye başladığında konu yalnız?a kendisi ve yitirdiği aşkı oluyordu, bu da çekilir şey değildi.
İki eşek bir batı kasabasında karşılaşırlar.
Biri kasaba eşeğidir, sırtında yalnızca bir eyer. Diğeriyse altın arayı?ısınındır, sırtında yükler, kamp ve yemek pişirme gereçleri, dört tane de yirmi beşer kiloluk maden filizi. İki büklüm durmaktadır. Kasaba eşeği, «Ooo,» der. «Bayağı yüklüsün.» Altın arayı?ısının eşeğiyse, «Ne yükü?» der.
İçinde oldun mu bir türlü göremediğin durumlar gibiydi, sanki senin bir parçanmış gibi.
Greg Stillson güneşten esmerleşmiş dirseğini pen?ereden çıkarıp ıslıkla şarkıya eşlik etmeye başladı. Gaz pedalına basıp hızını yetmiş mile yükselterek kendisini bekleyen gele?eğe doğru ilerledi.
Artık düşlerinde babası karşısına dikilip, «Bir boka yaramazsın! Beş para etmezsin, maraz serseri!» demiyordu.
Her şey kendini kontrol etmeye bağlıydı… ve sabıka almaya. Bunları sağladın mı, kimse sana dokunamazdı.
«Kaçık değilim,» diye bağırdı arabanın içinde.
Pen?eresini açıp yaz sı?ağını, toz, mısır ve gübre kokusu dolu havayı soludu. Sonra radyoyu açtı, Patti Page’in güzel bir şarkısı çalıyordu. Baş ağrısı biraz geçer gibi oldu.
Evet, buna kuşku yoktu. Birkaç ha?ta ön?e samanlığa bir kız atmıştı. Kızın annesiyle babası Davenport’a tavuk satmaya gitmiş, kız da ona bir limonata içip içmeye?eğini sormuştu. La? la?ı açmış, sonra kıza sahip olmuştu. Daha sonra konuşurken kız nedense ona bir papaz gibi seviştiğini söylemişti.
Bazen çıldırıyor muyum, diye düşündüğü oluyordu.
Greg Stillson’un dolaştığı kırsal alanlarda dünyayı Yahudilerin yönettiği yolunda sarsılmaz bir görüş egemendi.
Rüzgârın değişimini önceden gören adam rüzgârgülü değil, yeldeğirmeni yapmalıdır."
komadan çıkanların fazla yaşamadıklarını duymuştum,» Elektrik anpulü gibi… tümüyle yanıp bitmeden az önce her zamankinden çok aydınlık verirmiş
mutlu olan biri var
İstediğin kadar dua edebilirsin. Nasıl olsa bedava.
Şimdi dünya kadar zamanımız var.
Tanrıdan hiçbir zaman umut kesilmez, küçük hanım
Tanrının yargısı öyle birden olur ki… İşte bu yüzden sapmalar çok tehlikelidir.
Tanrının adını ağzına alıp sövmen… bunlar yüzünden cezalandırılıyoruz
Teker dönüp gidecek, bakalım şans kime gülecek
Elimizden ne geliyorsa onu yapabiliyoruz ve bununla yetinmek zorundayız… beğenmesek de alışmamız gerekiyor
Yitirilen hiçbir şey yoktur Bulunamayacak hiçbir şey.
Bu kaçık dünyada bir kez bir seçim yaptı mı, sonuna dek onunla yaşamayı bilmeliydi insan.
İstersen istediğin şey verilir, demez mi İncil
Senin istediğin Tanrı, masallardaki cinler gibi şişenin içinden çıkıp senden dilek tutmanı isteyecek olandır
Aile içinde böyle şeyler olmamalı hiçbir şey başlamak üzere olan atışmayı durduramazdı
Şeytanın her yerde adamları var. Seni saptırmaya çalışacaklar
Anne Bir doktorun çıkıp senin ömrünü uzatabilecek ilacı bulması da Tanrının buyruğu değil mi? Neden bunu düşünmüyorsun?»
“Bazen olmaması gereken şeyler oluyor işte..”
Elimizden ne geliyorsa onu yapabiliyoruz ve bununla yetinmek zorundayız… Beğenmesek de alışmamız gerekiyor. Yitirilen hiçbir şey yoktur Sarah. Bulunamayacak hiçbir şey."
Ama bazı zamanlar da düşününce öyle yakın hissediyorum ki, sanki elimi uzatsam dokuz yıl geriye gidebilecek, elimi uzatıp yanağını, boynunu tutacak gibi oluyorum. Seni alıp acılardan uzak, karanlığın ve zor seçeneklerin bulunmadığı bambaşka bir geleceğe götürür gibi oluyorum.
Ama işte, elimizden ne geliyorsa onu yapabiliyoruz ve bununla yetinmek zorundayız… beğenmesek de, alışmamız gerekiyor. Tek dileğim beni iyi olarak anman, sevgili Sarah. Mutlu ol.
İlaçsız uyumak istiyorum.
Seni Seviyorum.
Tanrı sana ne büyük bir güç vermiş, Johnny. Tabii, doğru. Tanrı çok iyidir. Beni bir otomobilin ön camından dışarı fırlattı, bacaklarımı kırıp beş yıl komada yatırdı ve üç kişi öldü. Sevdiğim kız evlendi. Benden olması gereken bir oğlu ve Washington’a gidip en büyük oyuncaklarla oynamak için kıçını yırtan bir kocası var. Bense, birkaç saat sürekli ayakta duracak olsam apış arama kazık çakılmış gibi oluyorum. Tanrı çok şakacıymış. Öyle güzel bir komik-opera düzenlemiş ki, üç beş tane Noel süsü senden çok yaşayabiliyor. Şık bir dünya ve başında birinci sınıf bir Tanrı.
Aldıklarının karşılığını vermeyen olursa, bunu hiçbir şey almayanlardan sağlamak olasıydı. Politikacılar da savaş makinesini beslemek için her zaman bir alay genç bulacaklarından emin değiller miydi ?
Stillson’u salt televizyondan izlerken edindiği duygu gibi korkutucu değildi. Stillson’un Gülen Kaplan Oyununu biraz daha geliştirmiş olabileceğini düşündü:
Hayvan postu içinde insan,tamam,kabul.
Ya insan postu içinde bir hayvan…
İlk okuduğunda seni o denli sarmış olan kitaba şimdi baktığın zaman hiç de aynı heyecanı duymuyordum. Uğur paran da seni yaşamın tokatlarından korumuş değildi.
Bu kaçık dünyada bir kez bir seçim yaptı mı, sonuna dek onunla yaşamayı bilmeliydi insan.
Beyin üzerinde usta bir teknisyendir ama neşteri ile beynin içini açtığı halde ruh bulamamıştır .Dünyanın çevresini dolaştıkları halde tanrıyı göremeyen astronotlar gibi.
Elimizden ne geliyorsa onu yapabiliyoruz ve bununla yetinmek zorundayız. Beğenmesek de alışmamız gerekiyor. Yitirilen hiçbir şey yoktur."
İnsanlar her duruma alışmakta ustaydılar."
Rüzgarın değişimini önceden gören adam rüzgargülü değil, yeldeğirmeni yapmalıdır."
Bu kaçık dünyada bir kez bir seçim yaptı mı, sonuna dek onunla yaşamayı bilmeliydi insan."
Bazı şeyler hiç görülmezse, yitirilmiş olan bazı şeyler hiç bulunmazsa çok daha iyi olur."

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir