Alihan Demir kitaplarından Ya Star – Tanrıça Uyandı kitap alıntıları sizlerle…
Ya Star – Tanrıça Uyandı Kitap Alıntıları
&“&”
Yaşamak, gecenin tüm karanlığına rağmen buğulu camlara güneşi çizebilmektir."
Ölmek kolay, yaşamak zor bu hayatta."
Yaşamak, direnmektir."
Hayat kitaplarda anlatıldığı gibi değil…
… hayat kitaplarda anlatıldığı gibi değil.
Aşkın diğer adı, sonsuzluk, yorgunluk, mutluluk…
İnsanın kendini biraz sevmesinin bir zararı olmamalı bence…"
Hayat gerçekleri kaldıramayacak kadar kısaydı."
Herkes bir şekilde işin içinden çıkmayı başardı. Bu ülkede işler böyle yürüyor herhalde. Karşındakini iyice bir silkeleyip suçladın mı, sana üstlenebileceğin bir günah bile kalmaz.
Oysa kadın;yeryüzünün çınarı, yaşama sebebi ve evrenin anasıdır. Güneşide doğurandır . Yaşamı kendi rengine boyandır. Buna rağmen dinmemiştir,dilenmemiştir,direnmiştir, dirilmiştir küllerinden .
Özgürlük ateşi nasıl dağlarda başlıyorsa, yanmaya biz de bu kutsal topraklardan başlıyoruz yürüyüşümüze. Unutmayın ki aydınlığa en yakın olduğumuz an ,karanlığın en güçlü olduğu andır
En özgür çağı değil, en tutsak çağı yaşiyoruz "
Kendini bulan her kadın o zaman anlayacaktır ve çığlığı yükselecektir.Her kadın içinden yükselecektir. Sesi tüm karanlık bulutları delip gececek ve cümle cümle dökülecektir kurak topraklara…
Hayat çalakalem yapılmış bir resim olsa da,biz onu kendi renklerimizle güzelleştirebiliriz.
Biz şimdi köle miyiz Zöhrem? Söylesene!"
"Evet, hem de zincirlerimize âşık olacak kadar köle."
"Evet, hem de zincirlerimize âşık olacak kadar köle."
Ya Star! Ben hepsini gördüm ve ağladım. Yağmur suyu veya nem değildir duvarlarımın ıslaklığı. Ey İştar yürekli kız, tenini ıslatan parmaklarını gezdirdiğin bu sıcaklık, su değildir, kanlı gözyaşlarımdır.
Yaşanması anlatılmasından zor bir çağın tanığıyım.
Galiba biz insanlarla iletişim kuruyoruz diyerek, aslında üstten bir cümle söyleyip geçiyoruz. Oysa iletişim karşılıklı olan bir şey değil mi?
Bilirim kendini kandırmayan hiç kimseyi kandırmaz.
Doğdum kız yaptınız, büyüdüm kadın yaptınız, bakıcı yaptınız. Her nerede ne lazımsa, yeni bir isimle bağladınız zincirlerimizi . Savaş çıkardınız, fedakârlık beklediniz ; dünyayı kirletiniz, temizlikçi yaptınız. Aç karnınıza aşçı ettiniz. Vurdunuz, mağdur olduk. Terk ettiniz, dul olduk. Gün geçtikçe yeni isimlerim oldu . Elimden tutup sevgili dediniz, sokakta takip ettiniz. Fahişe kimliğini çıkarıp astınız boynumuza. Oynak dediniz, dansöz dediniz, peşimize takıldınız. Eksik etek olduk,hanım olduk,hatun olduk,baya bağlı bayan, beye bağlı begüm olduk. Gülünce hafifmeşrep, gülmeyince suratsız olduk. Seviştik, dilber olduk;kaçtık, yosma olduk. Kapatamadığımıza sürtürenek, sürtük dediniz çarşı pazar. Haklı çıkabilidiniz mi? Kazandınız mı? Becerebildiniz mi kendi yalanlarınıza inanmayı?
Ey Kadın! Diren ki kendini bulasın…."
Biz şimdi köle miyiz Zöhrem? Söylesene! "
"Evet,hem de zincirlerine âşık olacak kadar köle. "
"Ne zaman kadar sürecek bu?"
"Son mermiyi kendine saklayanların cesaretine sahip olduğumuzda ;yürek yürek güçlenerek, yıldız yıldız büyüyerek ve bilinç bilinç savaşarak kendimizi bulduğumuzda özgürleşeceğiz."
"Evet,hem de zincirlerine âşık olacak kadar köle. "
"Ne zaman kadar sürecek bu?"
"Son mermiyi kendine saklayanların cesaretine sahip olduğumuzda ;yürek yürek güçlenerek, yıldız yıldız büyüyerek ve bilinç bilinç savaşarak kendimizi bulduğumuzda özgürleşeceğiz."
Gözleri, seven erkek gözleri….
Sözleri hakimiyet isteyen erkeğin sözleri….
Sözleri hakimiyet isteyen erkeğin sözleri….
Yaşamak ,gecenin tüm karanlığına rağmen buğulu camlara güneşi çizebilmektir "
Içinde yaşadığı çağı bilmeyene geçmiş zaten masal gibi gelir.
Utanmazsam çığlık atardım. Zamana bak. İnsan çığlığına bile sansür koyuyor. Feryadına bile mekân arıyor. Müsait bir yer bulup biraz ağlasam mı?"
Binlerce yıllık uykudan uyandım yoldaşım. Karanlıkları yirta yirta, her gün biraz daha arta arta aydınlandım. Sıratlardan geçip nehirlerde arındım. Özgürlük içip ,uçurumlardan düşüp yandım. Tapınaklardan sürülüp, ölümlere yollandım. Tanrıları hesaba çekip, kralları devirip geldim bugüne. Şarapla yıkanıp, ateşle sınanıp, çığlıklarla arınıp geldim.
Bereketli toprakların tanrıçası İştar’ım ben. Aşkın, özgürlüğün ve adaletin bekçisiyim. Kadınım. Saraylarinizi yıkmaya geliyorum. Hayallerini işgal ettiğiniz insan yok artık. Heybesinde milyon mızrakla adını arayan bir kadının yürüyüşüdur bu …"
《Alihan Demir 》
# tanrıça uyandı #ya star
.
.
.
Bereketli toprakların tanrıçası İştar’ım ben. Aşkın, özgürlüğün ve adaletin bekçisiyim. Kadınım. Saraylarinizi yıkmaya geliyorum. Hayallerini işgal ettiğiniz insan yok artık. Heybesinde milyon mızrakla adını arayan bir kadının yürüyüşüdur bu …"
《Alihan Demir 》
# tanrıça uyandı #ya star
.
.
.
Bu topraklarda savaş ve barış, suc ve ceza, iyi ve kötü yan yanadır. Hiç bir yerde olmadıgı kadar yakındır. Yaşam ve ölüm burada kan kardeştir.. Oysa güneş, hayallerin güzellikleriyle vakit harcamayacak kadar gerçekçiydi. Hayat ise gercekleri kaldıramayacak kadar kısaydı. Asıl zor olanı, yaşamı kazasız belasız bitirebilmekti. Binlerce kez kırıldıktan sonra bile tek parca durmak kolay degildi. Galiba sadece insana reva görülen bir işkenceydi.
Şimdi her şey Munzur suyundan berrak.
Her yere ulaşma telaşından hiçbir yere varamadığınızı görmediniz.
Bu kadar duygusuzluğu ne ara örgütleyip saldılar üstümüze?
Düşlerine koşamayanların ve tam da düşlerinden vurulanların yarım kalmışlığındayım.
Ceylan ve Aslandan kim ayakta kalırsa, hikayeyi o anlatacaktır ve kendini haklı çıkaracaktır.
Kan akan bu topraklarda sadece Fırat yaşam dağıtıyor. Bir tanrı varsa o da Fırat olmalı.
Zincirlerimin olmaması beni özgür yapmaz.
Teori uzmanı, ama pratik cahili ile dolu etraf.
Bir şey anlatmadan beni anlayacak birisi yok mu bu şehirde???
İnsanlar bırak birbirini anlamayı, dinlemiyor bile.
Herkesin yüzünde nereden bulup getirdiklerini anlamadığım bir mutluluk var.
Umut kolay değil ve onu yaşatmak hiç kolay değil. Kaldı ki ben de onu taşiyacak sırt yok.
İkimiz de derdimizi anlatmak istiyorduk. İkimizin de dinleyeni yoktu.
Evlilik bir kale ve bu kaleye girmeye çalışan saflar çırpınıp dururlar.
Artık iyi şeyler düşlemek insanın boynunun borcuydu.
Bir insandan daha tehlikeli bir şey varsa o da başka bir insandır.
İkimiz de derdimizi anlatmak istiyorduk. İkimizin de dinleyeni yoktu.