İçeriğe geç

Yunus Emre Yorumları Kitap Alıntıları – Mustafa Tatcı

Mustafa Tatcı kitaplarından Yunus Emre Yorumları kitap alıntıları sizlerle…

Yunus Emre Yorumları Kitap Alıntıları

&“&”

Rahat denilen şey, dünyevi güzellikler, varlıklar ve imkanlar ise, aşık bunları elinin tersiyle iter. Bana seni gerek seni" diyerek aşka yönelir. Aşk insanı tedirgin eder, rahatı öldürür gamı diriltir. Fakat bu güç, balık için su neyse, aşık için de öyle bir güçtür. Balık sudan çıkımca ölür, aşksızlıkta insanı öldürür. Aşkın nişanlarından biriside rahatının kaçmasıdır.
Dünyâ ehli cânlarını ten, hakîkat ehli tenlerini cân etmek için yaşar.
Bir köpeğin leşinden tiksinen sahabeye, Ne güzel dişleri var!" diyen Peygamberâne bakış, nefsini fakra ulaştıranların, varlığa Hak gözlüğüyle bakanların, her hâlukârda nefsini Hakk’a teslîm eyleyenlerin bakışıdır.
Mânâ yolunda ilerlerken dışa yansıtılan ve fiile dökülen en küçük bir eleştiri mülkün sahibini incitir. Hakk’ın zâtında kusur olamayacağına göre kusur güzel görmeyen, güzel işitmeyen nefsimizdedir.
Dervîş ne kadar miskîn olursa gönlü Hakk’a o kadar mekân olur. Hak öyle bir gönülde tecellî eder…
Kim miskîn ise Hakk’ın didârını ancak o görebilir.
Her âşık kulağına değecek bir damla kar suyunun peşindedir. O su ne zaman kulağına değerse insan o zaman uyanır.
Aşksızlara benim sözüm benzer kara yankısına
Bir zerre aşkı olmayan belli bilin yabandadır
Aşksız kişi hayvan olur hayvan öğüt bilir değil
Aşka ulaşan kişi nefsinin esaretinden kurtulur
Hakk’ı gerçek sevenlere cümle alem kardaş gelir
Yunus, nefsini öldür bu yola geldin ise,
Nefsi öldürmeyenler bu demi bulmadılar.
Dört kitabı şerh eden, hakîkatte âsidir,
Zîra tefsîr okuyup, mânîsın bilmediler.
Hakikat bir denizdir, şeriât onda gemi;
Çokları gemiden denize dalmadılar!.
Hakk’a tapmasını bil
Hisse kapmasını bil
Ka’be’ye gitmedinse
Gönül yapmasını bil
Sen dalgalara vücûd verme , denize bak!
Bir karara tuttum karar
Benim sırrıma kim erer
Gözsüz beni nerde görer
Gönüllere giren benem
Biz sevdik aşık olduk, sevildik maşuk olduk "
Aşksızlara benim sözüm benzer kaya yankısına
Bir zerre aşkı olmayan belli bilin yabandadır
-Yûnus Emre
Sermaye bu yolda hemân teslîm olur buna inan
Sıdk ile Allah’a dayan etmez mi gör ihsan sana
Âşık mı diyem ben ana Tanrı’nın uçmağın seve
Uçmak dahı tuzak imiş mü’min cânların tutmağa

( Tanrı’nın cennetini sevene ben âşık mı derim! Cennet bile müminlerin cânlarını tutan, avlayan/asıl amaca yönelmekten alıkoyan/ bir tuzakmış. )

Bu ben ben dediğim eğer ben isem
Bu benliğim bana niçin verilmez
İçimizdeki ben" duygusu öyle bir cevherdir ki aslına yönelirse "O" na ve "Biz" e dönüşecek, nefse yönelirse "benlik"in esiri olup madde âleminde kaybolup gidecektir.
Esasen İbn i Arabi nin de belirttiği gibi ümmi olan peygamberin bilgisi hakiki bilgi kaynağı olan “amâ” alemine dayanır
Aşk imâmdır bize, gönül cemâat."
İnsan değer verilmiş yaratılmıştır. İnsan ne kadar kötü olsa da, ne kadar istemediğimiz düşmanımız olsa da Hakk’ın hatırı için, Yaratanının hatırı için sevmek zorundayız ve biz de bir yaratılmış olduğumuz için sevilmek zorundayız.
Aşk şehîdi Hallâc-ı Mansûr’a aşkın ne olduğu sorulduğunda:
Bugün ve yarın öğrenirsin." diye cevap vermiş ve o gün asılmış, ertesi gün de yakılıp külleri Dicle’ye savrulmuştur.
Aşkı en iyi tanımlayan kelime yine aşktır. Zira aşk" kelimesi sarmaşık demektir. Bu sevgi gücünün sarmaşıkla ne ilgisi var, denecek olursa cevabı şudur:

Sarmaşık nasıl ki sardığı bitkinin her şeyini sarıp sarmalar, hiçbir boşluk bırakmadan onu kaplar ve hatta kendine mâl edip kurtursa sevgi gücü de aynen böyledir. Sevenin vücûdu sevilenin sevgisiyle kaplanır. Bu hâl seven sevilende yok oluncaya kadar devam eder.

…sevgi ister mecâzî olsun, ister hakîkî, netice itibariyle bütün sevgiler hakîkatte aşkın gerçek sahibinedir. Öyleyse mecâzî aşk diye nitelendirilen aşklar, bilene gerçek birer vâsıtadır. Gerçeğe en yakın mecâz ise kadındır.
Muhabbetin sonu aşkın başlangıcıdır. Muhabbet kalb için aşk ise rûh içindir.
Sır sevgilileri bir araya getirir. Himmet ise cem’ eseridir."
[Necmeddin-i Kübrâ]
Akıl nefis merhalelerinden bir merhaledir, aklî bilgiyle kemâle ulaşılamaz. Fakat aşk gelince cümle eksikler biter.
Her şeyin özünde hakîkati aşk olan Allah vardır. İlk yaratılan cevher yaratılışın gayesi olan Nûr-ı Muhammedî" de aşktan ibârettir. Bu nûr insanın cevherinde vardır ve insana verilen değer de bu cevherden ötürüdür.
Varlıklar yolda birer işâretten ibârettir, gaye değildir.
İnsanı insan yapan öz, yaratılışındaki aşk cevheridir. Aşk denen cevheri açığa çıkarıp işlemek gerekir. Aşk var olmanın yegâne sebebidir.
Celâl ve cemâl iç içe olduğuna, Niyâzî’nin ifadesiyle dikensiz gül olmayacağına göre doğruluk ve eğrilik düşüncesi vehmî bir düşüncedir; Hakîkati sınırlandırmak demektir. Niyâzî’nin dediği gibi vahdet-i zâta gelince bu iki tecellînin kaynağının aynı olduğu anlaşılacaktır.
Gelenler bildi, gördü, buldu. Gelmeyenler ise ne bildi, ne gördü, ne de buldu. Gelemediler zirâ aşktan eser duymamışlardı…
İnsanın, nefsinden Allah’a -kendinden kendine- yolculuk yapabilmesi için tek bir şeye ihtiyacı olduğunu söyledi: Aşk!

Aşksızlara benim sözüm
Benzer kaya yankısına
Bir zerre aşkı olmayan
Belli bilin yabandadır
Ol dost bana ümmî demiş hem adımı Yûnus komuş
Dilim şeker gövdem kamış bu söyleyen nemdir benim
Severim ben seni candan içeri
yolum vardır bu erkandan içeri
Ben bir aceb ile geldim kimse halim bilmez benim
Ben söylerim ben dinlerim kimse dilim bilmez benim
Cümle yaratılmışa bir göz ile bakmayan
Halka müderris ise hakıykatte asidir
Hak cihana doludur
Kimseler Hakk’ ı bilmez
Onu sen senden işte
Ol senden ayrı olmaz
Kime değdi ise ol dost nazarı
Onun şubesi var kandan içeri
Yetmiş iki millete suçum budur Hak dedim
Korku hıyanetedir ya ben niçin kızaram.

https://1000kitap.com/yazar/Yunus-Emre

Hallaç idam sehpasına doğru götürülürken yolda Şibli sorar :
— Tasavvuf nedir yâ Hallaç !
–En aşağı mertebesi şu gördüğün manzara. (İdam!)
–En yüksek derecesi hangisidir ?
–Senin için ona yol yoktur!
Ey odun gibi ateşe layık kişi, senin yerin orası mı? Yazık sana ki sen Allahın sırrısın. Hamil oldugun sırrın peşine düşsene..
Bizim şevkimiz Allahın bize meylinden ibarettir. Aşık bu manada Allahın oltasına takılan deryadaki balık gibidir.
İster isen bulasın cananı sen
Gayra bakma sende iste sende bul
Kendi miratında gözle anı sen
Gayra bakma sende iste sende bul
Ezelden bileyidim Elestte bela dedim
Ol kadimi denizden sel olup akıp geldim
Geç ak ile karadan
Halkı çıkar aradan
Hallaç idam sehpasına doğru götürülürken yolda Şibli sorar :
— Tasavvuf nedir yâ Hallaç !
–En aşağı mertebesi şu gördüğün manzara. (İdam!)
–En yüksek derecesi hangisidir ?
–Senin için ona yol yoktur!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir