İçeriğe geç

Spider-Man: Düşmanca Devralma Kitap Alıntıları – David Liss

David Liss kitaplarından Spider-Man: Düşmanca Devralma kitap alıntıları sizlerle…

Spider-Man: Düşmanca Devralma Kitap Alıntıları

&“&”

Peki, gel baştan başlayalım. Ben Örümcek- Adam."
" Ben seni Daredevil sanmıştım."
" Daredevil’e benziyor muyum?"
"Biraz," dedi hırsız. "Ama çok değil. Daha az boynuzun ve daha fazla… şey, ağın var."
Dostum Wilson Fisk hakkında birkaç söz söylemek istiyorum, o kadar," dedi Örümcek Adam yüksek sesle, tavanda iki ayak üstünde durarak. "İşadamı, hayırsever, mafya babası, çam yarması. Hepiniz de onu tanıyorsunuz. Hepiniz de ondan nefret ediyorsunuz ama uyandığınız zaman yata ğınızda bir at kellesi bulmamak için ondan hoşlanırmış gibi davranıyorsunuz."
Örümcek Adam’m o radyoaktif örümcekten kazandığı yetenekleri bulunmamasına rağmen normal kabiliyetleri hiç de yabana atılacak cinsten değildi. Peter’ın alelade insanlar tarafından da epey bir pataklanmışlığı vardı.

Bu seferkiyse hızlıydı, kızgındı ve mızraklıydı.

Tarzın hoşuma gitti," dedi. "Fevkalade birine benziyorsun. Ama benim kazığa oturma fobim var. O yüzden gel şişlenme faslını atlayalım. Benden ne istediğini söylemeye ne dersin?"

Kadının tek tepkisi onda bir delik açmaya çalışmak oldu.

"Ama, bu hiç eğlenceli değil," dedi Peter sıçrayarak kadının erişim mesafesinden çıkarken. Ayaklarını yere bastıktan sonra kadına doğru döndü, teslim olurcasına ellerini hava ya kaldırdı ve ileri yürüdü. "Buradaki amacın ne? İstersen birer kahve alıp öyle konuşabiliriz."

İşin tuhaf yanı Örümcek-Hissinden gelen hafif karıncalanmaydı. Birkaç kez arkasına göz atsa da peşinde kimseyi görmedi. Belki sebep bu adamların tehlikeli olmalarıydı. Dikkatli davranması lazımdı. Aslında dikkati hiç elden bırakmazdı ama neyin peşinde olduklarını öğrenmeye mecburdu.
Bilgi arıyorum," dedi Örümcek-Adam. "Fisk neyin peşinde? Neden birine beni taklit ettiriyor? En sevdigi protein tozu markası ne? Herif dev gibi yahu."
Sonuçta zengin bir ailede büyümenin de kendince külfetleri vardı – ancak Peter öyle külfetlere seve seve katlanırdı. Yine de dostunun halinden anladığı kanaatindeydi. Peter hep büyük işler başarmanın, dünyada kendi yolunu çizmenin açlığını çekmişti. Sıklıkla kendini fırtınalı bir denizde oradan oraya savrulurmuş, sırf hayatta kalmak için çabalarmış gibi hissederdi. İyi ama ne olursa olsun sıkıntı çekmeyeceğini bilirsen kendini nasıl motive ederdin? Al sana Peter’ın katlanmayı dert etmeyeceği bir sorun daha.
Herkes bir şey istiyor ama hiç kimse karşılığında bir şey vermeyi beklemiyor.
Peki, Andy. Bir yılan dükkanına izinsiz girmenin ardından seni enseledim. Sen de elinde bir çanta lastik yılanla oradan kaçtın. Sana zahmet olayı bana bir özetleyiver."
"Bir şey çalma fırsatım olmadı," dedi Andy, "Ortaya çıkıp planın içine ettin. O yüzden yanlış bir şey yapmadım. Çantadaki lastik yılanlar benim. Paralarını ödeyip de aldım."
&‘Sakın sorma,’ dedi Örümcek-Adam kendi kendine. &‘Sorarak kazanabileceğin bir şey yok.’ Yine de sordu. "Peki onları neden yanında getirdin?"
"Çantaya koyacagım yılanlar yalnızlık çekmesin diye."
Büyük güç, beraberinde büyük sorumluluk getirir."
Betty Brant başını Robbie Robertson’ın ofisine soktu
Ona kanım ısındı," dedi kadın.
"Başıma bela olacak," dedi Robertson, sonra da sırıttı.
"Yani evet, benim de. "
“İkisi de sahtekar değil!” diye bağırdı Jameson. “Sayıları birden fazla. ÜRÜYORLAR!”
Örümcek Adam’m o radyoaktif örümcekten kazandığı yetenekleri bulunmamasına rağmen normal kabiliyetleri hiç de yabana atılacak cinsten değildi. Peter’ın alelade insanlar tarafından da epey bir pataklanmışlığı vardı.

Bu seferkiyse hızlıydı, kızgındı ve mızraklıydı.

Tarzın hoşuma gitti," dedi. "Fevkalade birine benziyorsun. Ama benim kazığa oturma fobim var. O yüzden gel şişlenme faslını atlayalım. Benden ne istediğini söylemeye ne dersin?"

Kadının tek tepkisi onda bir delik açmaya çalışmak oldu.

"Ama, bu hiç eğlenceli değil," dedi Peter sıçrayarak kadının erişim mesafesinden çıkarken. Ayaklarını yere bastıktan sonra kadına doğru döndü, teslim olurcasına ellerini hava ya kaldırdı ve ileri yürüdü. "Buradaki amacın ne? İstersen birer kahve alıp öyle konuşabiliriz."

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir