İçeriğe geç

İktisadi Düşüncede Faiz Kitap Alıntıları – Abdullah Mesud Küçükkalay

Abdullah Mesud Küçükkalay kitaplarından İktisadi Düşüncede Faiz kitap alıntıları sizlerle…

İktisadi Düşüncede Faiz Kitap Alıntıları

&“&”

İnsanın varoluşuna yüklenen anlam, servet biriktirmek, para sevgisi duymak ve aç gözlü olmak değildi; insan sadece erdemli olmanın koşullarını araştırmalıydı.
Antik Yunan Filozofları
Tanrı bile bütün günahı bazı iyilikler için kullanır ve zira O her kötülüğün içinde bir miktar iyilik çıkarır.
Thomas Acquinas
Siz hem Tanrı’ya hem de paraya kulluk edemezsiniz. Öyleyse ne yiyeceğiz ne içeceğiz ya da ne giyeceğiz diye kaygılanmayın. Uluslar hep bir şeylerin peşinden giderler. Oysa göksel babamız bütün bunlara gereksiniminiz olduğunu bilir. Siz öncelikle onun egemenliğinin ve doğruluğunun ardından gidin. O zaman bütün bunlar size verilecektir. O halde yarın için kaygılanmayın yarının kaygısı yarının olsun. Her günün derdi kendine yeter.
Matta 6: 31-34
Ahlak, refah karşısında geriledi.
Ozan Lucanus, 1.yy
Şayet bir din adamının faiz aldığı tespit edilirse onu Aşağıla ve Aforoz et. Dahası, şayet din adamı olmayan birisinin faizci olduğu ispat edilirse ve o söz verir ve bu pratikten vazgeçtiği doğrulanırsa onu affedin. Ancak bunun aksine şayet bu şeytani işi yapmakta ısrar ederse bu kişi Aforoz edilecektir.
Cicero faizi, insan için nefret edilecek bir şey olarak kınadı.
Marcus Porsius Cato, onu tıpkı bir katil gibi ahlâki yoldan çıkmak olarak tanımladı.
Seneca, Faizin zamanı satmak olduğunu ileri sürdü.
Plutarch, paranın steril olduğu düşüncesini tekrarlayarak borç verme ilişkilerini suçladı.
Bir kreditör ve borçlu arasındaki konuşma da, Kreditörün borcunu istemesi ve şayet borcunu ödeyemeyecekse en azından faizin ödenmesini talep etmesi üzerine borçlu Kreditöre:
Sen denizin içindeki suyunun öncekinden daha fazla olduğunu mu düşünüyorsun ?diye sordu.
Hayır cevabı üzerine borçlu, o zaman senin paran neden artmalı cevabını vererek faizin mantıksal bir gerekçesinin bulunmadığına gönderme yaptı.
Nitekim filozoflar tarafından paranın insan türü üzerinde zehirli bir karaktere sahip ve adaletin her türlü baskısına rağmen suça neden olduğundan sıklıkla bahsedilmekteydi.
…Zamanla iyice gözü dönen vahşi tefecilik ve faiz sahneye çıktı. Güven tuzla buz oldu ve savaş, çoğu kimse açısından bir kâr kaynağı haline geldi.
Ticarete ve putperestliğin merkezi olması özelliğine ek olarak İslam öncesi Mekke sindeki ileri gelenlerin en önemli kazanç yolu faizcilikti.
Faiz aracılığıyla insanlar, hiçbir maliyete ve riske katlanmaksızın, başkasının katlanmış olduğu risk ve maliyetler üzerinden kesin bir kazanç elde ediyor, başkasının emeğine de ortak oluyor.
Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve eğer gerçekten iman etmiş kimseler iseniz, faizden geriye kalanı bırakın. Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Resulü ile savaşa girdiğinizi bilin. Eğer tövbe edecek olursanız, anaparanız sizindir. Böylece ne siz başkalarına haksızlık etmiş olursunuz ne de başkaları size haksızlık etmiş olur.
Artık Türkiye’deki üniversiteler çağı, intihalcilerin, para hesabı yapanların, kitap satın alanlara aptal muamelesi yapanların, teşvik alarak maaşlarını artırmak amacıyla proje verenlerin, kentlerin ekabiran takımı ile makam ve mevki kazanmak için iş tutanların, yöneticilere yaltaklanarak atamalarının garanti altına alanların ve aldıkları çok harfli unvanlarını bir değer sanıp kasıla kasıla yürüyen eblehler topluluğunun çığlıklarının kuşattığı bir üniversiteler çağıdır.
Siz hem Tanrı’ya hem de paraya kulluk edemezsiniz. Öyleyse ne yiyeceğiz ne içeceğiz ya da ne giyeceğiz diye kaygılanmayın. Uluslar hep bir şeylerin peşinden giderler. Oysa göksel babamız bütün bunlara gereksiniminiz olduğunu bilir. Siz öncelikle onun egemenliğinin ve doğruluğunun ardından gidin. O zaman bütün bunlar size verilecektir. O halde yarın için kaygılanmayın yarının kaygısı yarının olsun. Her günün derdi kendine yeter.
Matta 6: 31-34

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir