İçeriğe geç

Güneşten de Sıcak Kitap Alıntıları – J. Mario Simmel

J. Mario Simmel kitaplarından Güneşten de Sıcak kitap alıntıları sizlerle…

Güneşten de Sıcak Kitap Alıntıları

&“&”

Bizi derinden sarsan olaylar hakkında konuşma içgüdüsü, suçlular kadar azizlerde de vardır. Doktor Crippen nasıl cinayeti işlediği yere tekrar gitmek ihtiyacını duyduysa, aziz Yuhanna ve aziz Lukas da kendilerini incillerini yazmak zorunluğunda hissetmişlerdir."
Çağımız da bilincini yitirmiş sayılmaz mı? Yüzyılımızın bütün acılarını, karışıklarını ve dehşetlerini, doğru düşünebilme olanağının yitirilmesine bağlamak mümkün değil mi? Beyinlerimizin yapısı değişti; basit, insancıl bağlantıları kuramıyorlar; basit, insancıl gerçeklerin yerine sahtelerini geçiriyorlar. Hasta ruh, hasta dünya."
Nefret içinde yaşamıştım, daima sevginin özlemini duydum. Nefret ölümdür. Sevgi ise yaşamaktır.
Yaşamak, sevmek ve ölmek… Hepsi de sıcak ve yakıcı. Ama hangisi güneşten de sıcak…
Bizi derinden sarsan olaylar hakkında konuşma içgüdüsü, suçlular kadar azizlerde de vardır. Doktor Crippen nasıl cinayeti işlediği yere tekrar gitmek ihtiyacını duyduysa, aziz Yuhanna ve aziz Lukas da kendilerini İncillerini yazmak zorunluğunda hissetmişlerdir.
Hayali çok geniş olan kimse, diğer özelliklerin çoğundan yoksundur, sözgelimi yüreklilik gibi. Yüreklilik ve hayal, birbirleriyle bağdaşamaz. Biri diğerini ortadan kaldırır. Hayalinin geniş olması nedeniyle geleceği, bir tehlikeyi ya da herhangi bir durumu bütün ihtimalleriyle gözünde canlandırabilmek olanağına sahipse, onu göze almak yürekliliğini gösteremez. Ancak tasavvur yeteneği olmayanlar yüreklidir. En büyük kahramanlar, en yalın yaradılışlıların arasından çıkmadır. Ne olabileceğini bilemezler, bunu tasavvur edebilme yeteneğinden yoksundurlar. Herhalde en büyük korkaklar da entelektüeller arasından çıkmıştır.
Çağımız da bilincini yitirmiş sayılmaz mı? Yüzyılımızın bütün acılarını, karışıklarını ve dehşetlerini, doğru düşünebilme olanağının yitirilmesine bağlamak mümkün değil mi? Beyinlerimizin yapısı değişti; basit, insancıl bağlantıları kuramıyorlar; basit, insancıl gerçeklerin yerine sahtelerini geçiriyorlar. Hasta ruh, hasta dünya.
Aldatılmak istiyor bazı insanlar. İstiyorlar bunu!
Çağımız da bilincini yitirmiş sayılmaz mı? Yüzyılımızın bütün acılarını, karışıklarını ve dehşetlerini, doğru düşünebilme olanağının yitirilmesine bağlamak mümkün değil mi? Beyinlerimizin yapısı değişti; basit, insancıl bağlantıları kuramıyorlar; basit, insancıl gerçeklerin yerine sahtelerini geçiriyorlar. Hasta ruh, hasta dünya.
Hayalim oldum olası genişti. Onun için benim yaradılışımda olan insanlara her zaman acımışımdır. Hayali çok geniş olan kimse, başka özelliklerin çoğundan yoksundur, sözgelişi yüreklilik gibi. Yüreklilik ve hayal gücü birbirleriyle bağdalamaz. Biri öbürünü ortadan kaldırır. Hayali geniş bir kimse geleceği, bir tehlikeyi ya da herhangi bir durumu bütün olasılıkları ula gözönünde canlandıran ilmek olanağına sahipse, onu göze almak yürekliliğini göstermez. Ancak düşleme yeteneği olmayanlar yğreklidir."
Hayali çok geniş olan kimse, diğer özelliklerin çoğundan yoksundur, sözgelimi yüreklilik gibi. Yüreklilik ve hayal, birbirleriyle bağdaşamaz. Biri diğerini ortadan kaldırır. Hayalinin geniş olması nedeniyle geleceği, bir tehlikeyi ya da herhangi bir durumu bütün ihtimalleriyle gözünde canlandırabilmek olanağına sahipse, onu göze almak yürekliliğini gösteremez. Ancak tasavvur yeteneği olmayanlar yüreklidir. En büyük kahramanlar, en yalın yaradılışlıların arasından çıkmadır. Ne olabileceğini bilemezler, bunu tasavvur edebilme yeteneğinden yoksundurlar. Herhalde en büyük korkaklar da entelektüeller arasından çıkmıştır.
Yazı yazmakta olduğum odanın pencerelerinin önünde kar taneleri sessizce toprağa iniyor. Odanın ışığı loş ve yumuşak. Gözlerime ve beynime huzur veriyor.
Bizi derinden sarsan olaylar hakkında konuşma içgüdüsü, suçlular kadar azizlerde de vardır. Doktor Crippen nasıl cinayeti işlediği yere tekrar gitmek ihtiyacını duyduysa, Aziz Yuhanna ve Aziz Lukas da kendilerini İncil’lerini yazmak zorunda hissetmişlerdir.
Nefret içinde yaşamıştım, daima sevginin özlemini duydum. Nefret ölümdür. Sevgi ise yaşamaktır.
Yaşamak, sevmek ve ölmek… Hepsi de sıcak ve yakıcı. Ama hangisi güneşten de sıcak…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir