İçeriğe geç

Türkiye’de Deizmin Kökenleri Kitap Alıntıları – Yusuf Yavuzyılmaz

Yusuf Yavuzyılmaz kitaplarından Türkiye’de Deizmin Kökenleri kitap alıntıları sizlerle…

Türkiye’de Deizmin Kökenleri Kitap Alıntıları

&“&”

aç bir insana bir tabak yemek vererek duymak mümkündür. Ancak açlık çekme korkusu içinde yaşayan insanın doğurmak mümkün değildir. Modernizm insanı sürekli korkutarak tatminsizliğe götürür,dolayısıyla harcamaya sürekli biriktiren ve yoksun olmaktan korkan tipler ortaya çıkar. sahip olan sahip olmak için çaba harcayan her insan kapitalizmi en büyük etki yapmaktadır.
İslam kendini sosyal hayatın dışına atmak isteyen modernleşmeci elitlerle,
kendi menfaatlerine basamak yapmak isteyen istismarcıların tehdidi altındadır.
İslam hakiki değerleri içeren bir dindir.
Bu değerler hayatın her alanında geçerlidir…
Din ve yaşam arasındaki bağı koparmak için kuşkusuz evrene ve insana müdahale etmeyen bir din anlayışına ihtiyaç var. Deizm bu iddiayı temellendirir…
Müslüman zihin hayatın hiçbir anını Allah yokmuş gibi yaşayamaz…"
din, ölümden önce bir işe yaramayacaksa, ölümden sonra da yaramayacaktır.
… hiçbir insan hakikati kuşatıp anlamı sonlandırmaz.
Bir grubun içinde kalarak örgütün ideolojisini, eylem biçimini benimseyerek yapılacak değerlendirmelerin öznellik değeri yüksektir. Burada temel amaç anlama çabasından ziyade örgütün ideoloji ve eylem biçimini rasyonelleştirme gayretidir. Örgüt otoriterleşdikçe bu çaba artar. Kuşkusuz bir örgüte gönülden bağlı biri için tek gerçeklik örgütün hareket tarzıdır Ona düşen bu gerçekliği sorgulamak değil savunmaktır. Bu da anlaşılması bir hayli kolay sosyolojik bir gerçekliktir.
Bizdeki laik kesim ise İslâm’ın genel kabul gören hiçbir şartına uymadığı halde Müslüman sayılmak gibi garip bir isteğe sahip. Gündelik bir pratik olarak namaz kılmayan, cenaze dışında camiye gitmeyen, zekat vermeyen, oruç tutmayan, hele hacca gitmeyi aklına bile getirmeyen ama bayramları kutlayan garip bir dindar" kimliği!

Etyen Mahçupyan

Allah’ın ontolojik, epistemolojik, ahlaki ve estetik ifade sistemlerimizin teşekkülünde fiili sıfatları ile etkin rol oynayan aşkını ve içkin (evvel ahir zahir batın) bir varlık olduğu hakikatini ortaya koymakla mükellefiz.
Dört köşesi muhafazakârlık motifleriyle bezeli gettomuzdaki sosyolojik vakumdan çıkıp etrafa şöyle bir göz attığımızda bilhassa genç kuşakların İslami ahlaki değerler sistemine karşı ilgisiz hatta mesafeli bir dünya görüşüne meylettikleri gerçeğiyle karşılaşırız. Tabiat boşluk kaldırmadığına göre İslami değerler sisteminin sahneden çekilmesi ile oluşacak boşluğu mutlaka başka bir şeyler dolduracaktır. İslamdan boşalacak yeri doldurma konusunda en güçlü ve en tehditkar aday Deizm gibi görünmektedir. (Mustafa Öztürk’ten alıntı)
‪Batılılaşmayı hedef edinen ülkelerde laikliği oturtmak için Deist bir anlayışın yaygınlaştırılması amaçlanmıştır.
din, ölümden önce bir işe yaramayacaksa, ölümden sonra da yaramayacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir