İçeriğe geç

Edebiyat Dili Kitap Alıntıları – Vefa Taşdelen

Vefa Taşdelen kitaplarından Edebiyat Dili kitap alıntıları sizlerle…

Edebiyat Dili Kitap Alıntıları

&“&”

Güzeli görmenin ön koşulu güzeli aramadır. Güzel bir yapı için; bakan, gören, sezen ve anlayan bir bakış, bir ustalık gerekli.
Kelimeler hep söylenmek için değil biraz da susmak içindir…
Ne var ki, insanın kendine, kendi eserine eleştirel bir gözle bakabilmesi ne kadar gerekliyse bir o kadar da zor, hatta neredeyse imkansızdır. Çünkü göz kendini her haliyle görmez, bilinç kendini her haliyle algılamaz.
Kimse bana kendim kadar düşman değil. 
Bilmek egemen olmaktır.
Aşk, insanın insana hasretedir… Başkasının kalbinde kendi yerini aramasıdır. İnsanın insanı yurt edinmesidir.
Dört kitabın manasın okudum tahsil ettim
Aşka gelince gördüm ki bir uzun hece imiş
İnsan zamanı yaşayıp geçmez, zaman içinde kendini de biriktirir.
Gerçek şu ki, kimliğime ait olan bazı unsurları doğuştan getirmiyorum, bazılarını ise ben kendim inşa ediyorum. Nerede doğacağıma ben karar vermedim, ne zaman doğacağıma, kimden doğacağıma, hangi ortamda doğacağıma, rengime, şeklime, ne zaman ve nasıl öleceğime; bunlara ben karar vermedim. Benim asıl derdim, elimde olanlar: kimliğimi ne kadar inşa edebiliyorum, kendimi ne kadar biçimlendirebiliyorum, ne kadar insan olabiliyorum?
Ayırmak, bazı durumda tehlikeli; bir felaket. Tarihin bütün acıları ayırmakla başlıyor.
Bakmasına herkes bakar, ama herkes göremez, asıl olan görmektir.
Şu bir gerçektir; baktığımız gibi görürüz. Gördüğümüz gibi anlarız. Görmek fiili bütün zihinsel faaliyet alanlarımızı kuşatmış gibidir.
Çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sene,
Biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene.
İnsan insanın cehennemidir.
İlim kendini bilmektir.
Kolaylıkla anlaşılabileceği gibi Batılının iki yüzü vardır. Bir yüzüyle çok insancıl ve uygar, diğer yüzüyle çok acımasız görünür: Aldatır, köleleştirir, sömürür, sakatlar, kirletir, öldürür, yok eder.
Kendimi tanıyamazsam, kendimi bulamazsam, kendimi keşfedemezsem, kendim olamam; bir yerim, bir bakış açım, bir dünya görüşüm olmaz.
Filancayı anladığımızı sanırız, bir de bakarız ki hiç tanımamışız. İnsan denen meçhul, bazen kendine karşı da gelir…
Herkes, kendi yerindedir bu dünyada. “Empati” yapar, senin “yerinde olsam deriz”, ama gerçekte hiç kimse bir başkasının yerinde olmaz, olamaz…
İnsan vahşi halde yaratılmıştır. Fakat vahşi bir halde kalması için yaratılmamıştır. Pek çok canlı gibi insanın da büyük bir vazifesi vardır. Arı, çiçeklerin lezzetli mayasını toplayıp bal yapmak vazifesi ile mükellef kılındığı gibi insan da kainatın ve özellikle yeryüzündeki maddelerin mahiyetini ve hakikatlerini araştırıp anlamakla mükelleftir.
Bir toplumun nabzı, kendi yazarlarının eserlerinde atar. Yazarı olmayan toplumlar suskun ve kendi anlamlarını üretmeyen toplumlardır. 
Medeniyet yüksek ve görkemli binalar demek değildir. İnsanın insana, insanın çevreye, insanın eşya ve varlığa, insanın hayata saygısı, verdiği değer ve yüklediği anlamdır öncelikle.
İnsan için en tehlikelisi, doğadaki vahşi hayvanlar ve zehirli böcekler değil, yine insandır.
Yazarın dünyasına kendisini, kendi penceresini ve bakış açısını götüremeyen okuyucu, iyi bir okuyucu değildir.
Yazarın ölümü, gerçek anlamda eserini kendisiyle boğduğunda, okuyucunun ölümü de eserde kendisini bulamadığında, esere kendini katamadığında gerçekleşir.
Sanat eseri, gerçekliğin estetik bir bilinçle yeniden üretilmesidir. Harabe bir ev, bir tabloda yeniden ifade bulup sanat eserine dönüştüğünde, sevimli hale gelir. Yerdeki solgun yaprak, sanat eserinde gerçek bir obje olarak değil, estetik bir nesne olarak algılanır ve farklı bir anlam kazanır.
Medeniyet belirli eşyaları, belirli araçları üretebilmek olduğu kadar, hatta ondan daha fazla, üretilen eşya ve aygıtlara anlam verebilmektir.
İnsan vahşi halde yaratılmıştır. Fakat vahşi bir halde kalması için yaratılmamıştır. Pek çok canlı gibi insanın da büyük bir vazifesi vardır. Arı, çiçeklerin lezzetli mayasını toplayıp bal yapmak vazifesi ile mükellef kılındığı gibi insan da kainatın ve özellikle yeryüzündeki maddelerin mahiyetini ve hakikatlerini araştırıp anlamakla mükelleftir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir