İçeriğe geç

Doğruyu Söylemek Kitap Alıntıları – Michel Foucault

Michel Foucault kitaplarından Doğruyu Söylemek kitap alıntıları sizlerle…

Doğruyu Söylemek Kitap Alıntıları

&“&”

Söylediklerinin sadece doğru olmasına değil, konuştuğun kimsenin bu doğruya katlanabilecek olmasına da dikkat et."
…bir insanın silah taşıması korktuğunun işaretidir?Ve korkan bir insan kral olma konusunda asla bir köleninkinden daha büyük şansa sahip olamaz.
Demos,yani halk,en kalabalık kesimdir.En kalabalık kesim olduğu için de,demos aynı zamanda en sıradan ve hatta en kötü vatandaşlardan oluşur.O halde demos en iyi vatandaşlardan oluşuyor olamaz.Ve bu nedenle demos için en iyi olan şey polis için,yani site için en iyi olan şey olamaz.
Yunanlara göre cesaret kadınların sahip olamayacağı erkeklere özgü bir niteliktir.
Cehalet insanlar için kötü olan her şeyin kök saldığı,filizlendiği ve koparanların ağzına acı bir tat bırakan meyvelerin yetiştiği topraktır."
THESEUS:… Burası bir insanın iradesi altında değildir,özgür bir şehirdir.Burada kral,her yıl dönüşümlü olarak görev yapan halktır.Servete özel bir iktidar vermeyiz biz;yoksul insanın sesi eşit otoriteye sahiptir.
İON:Eğer izin verirsen,annemin Atinalı olması için dua ediyorum ki onun sayesinde konuşma (parrhesia) hakkına sahip olabileyim.Çünkü bir yabancı,soyu karışmamış bir şehre geldiği zaman,adı vatandaş olsa bile ağzı bir köle olarak kalır.Konuşma [parrhesia] hakkı yoktur.
Yunanlılar için insanın bir başka insanı baştan çıkartmak amacıyla psikolojik, toplumsal ya da entellektüel becerilerini kullanmasıyla fiziksel şiddet kullanması önemli bir fark arz etmez.Hatta hukuki açıdan bakıldığında baştan çıkarma tecavüzden daha büyük bir suç olarak görülür.Çünkü bir insan tecavüze maruz kaldığında,kendi iradesi dışında bir şey olmuştur;ancak bir insan baştan çıkarıldığında,bu durum baştan çıkan kişinin belli bir anda karısı ya da kocasına, ebeveynlerine ya da ailesine sadakatsizlik etmeyi seçtiğinin kanıtı olur.Baştan çıkarma daha ziyade bir eşin ya da ailenin iktidarına yapılan bir saldırı sayılır;zira baştan çıkarılan kişi eşinin, ebeveynlerinin ya da ailesinin isteklerine karşı gelmeyi seçmiş olur.
En cesur ruhlu insanı köle yapacak tek bir şey vardır, o da anne ya da babasının yaptığı utanç verici bir şeyin sırrını haiz olmaktır.
O hâlde parrhesia tehlike karşısında cesaretle ilintilidir ve belli bir tehlikeye rağmen hakikati söyleme cesaretine sahip olunmasını talep eder.
insan kendisi söz konusu olduğunda kördür."
Söylediklerinin sadece doğru olmasına değil, konuştuğun kimsenin bu doğruya katlanabilecek olmasına da dikkat et..
(…)insan kendisi söz konusu olduğunda kördür…
Halk nezdinde kabul gören ahlaksız hatipler sadece insanların duymayı arzuladıkları şeyleri söylerler.
&”Cehalet insanlar için kötü olan her şeyin kök saldığı, filizlendiği ve koparanların ağzına acı bir tat bırakan meyvelerin yetiştiği topraktır.&”
Monarşik yönetimde parrhesia’nın belirdiği yer artık agora değil, kralın sarayıdır.
Parrhesiastes, çoğunluğu tehdit eden bir hakikati açığa çıkardığı zaman, özgürce konuşma ayrıcalığını riske atmış olur.
Eğer siyasi bir tartışmada bir hatip, düşünceleri çoğunluğun düşüncelerine aykırı olduğu ya da düşünceleri bir siyasi skandala yol açabileceği için popülerliğini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalıyorsa parrhesia kullanıyor demektir. O hâlde parrhesia tehlike karşısındaki cesaretle ilintilidir ve belli bir tehlikeye rağmen hakikati söylemek, en uç biçimiyle, yaşam ve ölüm &”oyunu&”nun bir parçası sayılır.
Bizler kendi kendimizin pohpohçularıyızdır."
Söylediklerinin sadece doğru olmasına değil,
konuştuğun kimsenin bu doğruya katlanabilecek olmasına da
dikkat et.
Platon aşık insanın, aşk nesnesi söz konusu olduğunda kör olduğunu söyler. O halde eğer herkes en çok kendisini seviyorsa, insan kendisi söz konusu olduğunda kördür."
…başkalarının hatalarını görürüz; ancak, kendimizinkiler söz konusu olduğunda kör oluruz." s.118
Gerçekten argümanının hakkını veren bir adama kulak verdiğimde müthiş zevk duyarım; konuşmacıyla konuşmasını birlikte ele alır, birbirleriyle nasıl uyum arz ettiklerini gözlemlerim. Böyle bir insan benim &‘müzikal’ sözcüğünden anladığım şeye denk gelir."
İnsan söz konusu kendisi olduğunda, kördür.
Halk nezdinde kabul gören ahlaksız hatipler sadece insanların duymayı arzuladıkları şeyleri söylerler."
Diogenes’in(Diyojen) akıl yürütmesi şöyledir: Eğer silah taşıyorsan, korkuyorsun demektir. Korkan bir kimse kral olamaz."
İon: Bana sıradan bir adamın mutluluğunu verin.
Phaedra: En cesur ruhlu insanı köle yapacak tek bir şey vardır, o da anne ya da babasının yaptığı utanç verici bir şeyin sırrına haiz olmaktır."
Hakikatin söylenmemiş halde kaldığı bir hayatın güvencesi altına kalmaktansa, hakikati söylemek uğruna ölümü göze almış olursun."
Bizler kendi kendimizin pohpohçularıyızdır."
…başkalarının hatalarını görürüz; ancak, kendimizinkiler söz konusu olduğunda kör oluruz."
Söylediklerinin yalnızca doğru olmasına değil, konuştuğun kimsenin bu doğruya katlanabilecek olmasına da dikkat et."
eğer özgür konuşma hakkına sahip değilseniz, bir köleyle aynı statüye sahip olursunuz.
Gerçek güç sağlayan erdemlerde, hoşa gitmek uğruna bizi bir tür gözboyayıcılığıyla kandıranlar da, zaman içinde gerçek renklerini kazanabilmek için uzun yıllar beklemeye mecburdurlar.
Kendini sorgulama sonrasındaki uyku ne tatlı olur. Ne rahat, ne derin ve ne katıksız bir uyku uyunur.
Söylediklerinin sadece doğru olmasına değil,
konuştuğun kimsenin bu doğruya katlanabilecek olmasına da dikkat et..
..insan kendisi söz konusu olduğunda kördür..
..bir insanın silah taşıması korktuğunun işaretidir. Ve korkan bir insan kral olma konusunda asla bir köleninkinden daha büyük şansa sahip olamaz..
[Diogenes]
Hayat mücadelesi herşeyi gerektiren bir şeydir.
Kişinin hakikati bilebilmek için kendisine dair hakikati bilmesi gerekliliği.
Sana kendin hakkında dürüst tavsiyelerde bulunan iyi bir hakikat anlatıcısı, senden nefret etmediği gibi, seni sevmez de.
Halk nezdinde kabul gören ahlaksız hatipler sadece insanların duymayı arzuladıkları şeyleri söylerler.
Eğer herkes en çok kendisini seviyorsa, insan kendisi söz konusu olduğunda kördür.
Yoksullar kazandığı zaman, sonuç demokrasi olur..
“Komedi, demokrasi tarafından, bizzat kendi aşırı özgürlüklerinin panzehri olarak üretiliyordu. Komedi yoluyla demokrasi kendi aşırılıklarının üstesinden geliyor, o övünç kaynağı konuşma özgürlüğünü, yani parrhesia’yı, özgür bir siyasi sistemde dahi tabu olarak görülen öznelere kadar yayıyordu. Komedi Atina’nın
sansür mekanizmasıydı.”

[Paideia, cilt I, çev: Gilbert Highet; 364-365]

Geçerli akıl yürütmeye dair biçimsel yasalar vardır ancak kimin hakikati söyleyebileceğini belirleyen toplumsal, siyasi ya da kurumsal yasalar yoktur..
Söylediklerinin yalnızca doğru olmasına değil, konuştuğun kimsenin bu doğruya katlanabilecek olmasına dikkat et.
– (…) Sadece söylediklerinin doğru olmasına değil, konuştuğun kimsenin bu doğruya katlanabilecek olmasına dikkat et…"
“Sadece söylediklerinin doğru olmasına değil, konuştuğun kimsenin bu doğruya katlanabilecek olmasına dikkat et.”
“İnsan, kendisi söz konusu olduğunda kördür.“
halk nezdinde kabul gören ahlaksız hatipler sadece insanların duymayı arzuladıkları şeyleri söylerler.
Söylediklerinin yalnızca doğru olmasına değil, konuştuğun kimsenin bu doğruya katlanabilecek olmasına da dikkat et.
halk nezdinde kabul gören ahlaksız hatipler sadece insanların duymayı arzuladıkları şeyleri söylerler.
İnsan kendisi söz konusu olduğunda kördür.."
Bana sıradan bir adamın mutluluğunu verin, sarayını katilerle doldurmaya bayılan ve ölüm korkusu yüzünden dürüst insanlardan nefret eden bir kralınkini değil.
Burası bir insanın iradesi altında değildir, özgür bir şehirdir. Burada kral, her yıl dönüşümlü olarak görev yapan halktır. Servete özel bir iktidar vermeyiz biz; yoksul insanın sesi eşit otoriteye sahiptir.
Sen ölmek üzere doğdun; sessiz bir cenaze çok daha zah­metsizdir!
Yaşamımı kendi duvarlarımın içine hapsetmeye ka­rar veririm: “Böylesi bir kayıp karşılığında dişe dokunur bir şey verme­yecek kimse” derim, “benden bir günümü bile çalmasın; zihnim kendi kendisine sabitlensin, kendi kendini yetiştirsin, kendini dışarıdaki şeyler­le, başkalarının onayına muhtaç hiçbir şeyle meşgul etmesin…
Ve sonra, ne zaman bir şey şoklara karşı koymaya hiç de alışkın olmayan kafamı bozsa, ne za­man bana uygun gelmeyen bir şey olsa (ki insanların hayatlarında böyle şeyler çok olur), ne zaman işler tam olarak yolunda gitmese ya da ne za­man fazla kıymetli sayılamayacak şeyler zamanımın büyük kısmını işgal etmeye başlasa, inzivaya çekilirim, tıpkı yorgun sürülerin yaptığı gibi hızla eve dönerim.
Hem kötü, hem de iyi şeylerde, uzun süreli ilişki aşka yol açar.
Kendimi incelediğim zaman, Seneca, bazı kötülüklerimin, üzerlerine elimi koyabileceğim kadar ortalıkta ve açıkta olduğunu, bazı­larının daha gizli olup bir köşede pusuya yatmış olduğunu, bazılarının her zaman mevcut olmayıp aralıklarla tekrar ortaya çıktığını açıkça gör­düm; ve şunu belirtmeliyim ki bu sonuncular, fırsat çıktığında insanın üstüne atlayan ve insana ne savaştaki gibi hazır olma, ne de barıştaki gi­bi süngüleri indirme fırsatını veren gezgin düşmanlar gibi oldukları için açık farkla en belalılarıdırlar.
Seneca örneğin çok fazla içmek, dolandırıcılık yapmak ya da bir başkası hakkında kötü hisler beslemek gibi Neron’un yakın çevresine dahil olması nedeniy­le pekâlâ tanışık olduğu hatalar konusunda itirafta bulunmaz. O ken­disini daha farklı şeyler için suçlar. Birini eleştirmiş; ancak bu şekilde o kişiye yardım edeceği yerde onu incitmiştir. Ya da kendisini, zaten kendisini anlamaktan aciz olan insanlardan tiksindiği için eleştirir.
Gelecekte sadece söylediklerinin doğru olmasına değil, konuştuğun kimsenin bu doğruya katlanabilecek olmasına da dik­kat et.
… bundan sonra cahil insanlarla içlidışlı olma; hiçbir zaman öğrenmemiş olanlar, öğrenmek istemeyenlerdir.
Bana sıradan bir adamın mutluluğunu verin, sarayını katillerle doldurmaya bayılan ve ölüm korkusu yüzünden dürüst insanlardan nefret eden bir kralinkini değil
Eğer bir insan güçlü ve zengin kimselere adıyla hitap etmiyorsa, onları ziyaret etmiyorsa, onlarla yemek yemiyorsa, disiplinli bir yaşam sürüyorsa, o adamın doğruyu söylemesini bekleyebilirsin..
Platon âşık in­sanın, aşk nesnesi söz konusu olduğunda kör olduğunu söyler. O halde eğer herkes en çok kendisini seviyorsa, insan kendisi söz konusu oldu­ğunda kördür…
Kendimiz hakkındaki hakikati keşfettiğimiz ölçüde kendimizden feragat etmeliyizdir; ve kendimizden feragat etmek istediğimiz ölçüde, kendimize dair gerçeğe ışık tut­ma ihtiyacı hissederiz.
…başkalarının hatalarını görürüz; ancak, kendimizinkiler söz konusu ol­duğunda kör oluruz.
… pohpohçu, içinde rahat edebileceği kalıcı bir karakter konumu ol­madığı, kendisinin değil başkasının seçtiği bir yaşamı sürdürdüğü, başka­larına uymak için kendini farklı kalıplara soktuğu için basit değildir, bir değildir; fakat değişkendir ve birin içinde çoktur, bir kaptan diğerine boşaltılan su gibi sürekli bir yerden diğerine hareket eder ve kaba uya­bilmek için şeklini değiştirir.
Plutarkhos, pohpohçunun gerçek doğasını kamufle edebilmek için kullandığı strate­jilerle ilgili olarak şöyle yazar: “Kullandığı hileler arasında en ilkesiz olanı şudur: Genel kanıya ve inanca göre açıksözlülüğün [parrhesia ] özellikle dostluğun dili olduğunu (tıpkı özel bir çığlığı olan bir hayvanınki gibi), diğer yandan da bu açıksözlülük eksikliğinin hiç de dostça ve asilce olmadığını fark ederek, bunun da taklit yeteneğinden kaçmasına izin ver­mez, tıpkı tadı yiyeceklerin iç bayıcı etkisini gidermek İçin acı esanslar ve keskin kokular kullanan zeki aşçılar gibi, pohpohçular da gerçek ya da fayda sağlayıcı olmayan ama bir an­lamda kaşlarını çatarken göz kırpan ve gıdıklamaktan başka bir şey yapmayan bir açıksözlülük kullanırlar.
… pohpohçu, her bir insanda kendine yönelik bir yanılsamaya ve hem ken­disine, hem de kendisini ilgilendiren iyi ve kötüye dair bir cehalete yol açarak, her zaman için “kendini bil” düsturuna karşı bir konum alır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir