Jules Verne kitaplarından 80 Günde Devriâlem kitap alıntıları sizlerle…
80 Günde Devriâlem Kitap Alıntıları
&“&”
Dünyada beklenmedik bir şey yoktur.
Yok artık! Devenin pabucu! Ben de şöyle sessiz sakin yaşayıp kafamı dinleyeyim diyordum!..
Yalnızlık hüzün verici, acı bir şeydir. Neşe ve ıstıraplarınıza ortak olacak bir kalbin olmayışına çok üzüldüm.
Dünyada beklenmedik bir şey yoktur.
“Bazen vakit buldukça duygularıma yenik düşerim.”
Yalnızlık hüzün verici, acı bir şeydir. Neşe ve ıstıraplarınıza ortak olacak bir kalbin olmayışına çok üzüldüm."
*Spoiler var*
Böylece Phileas Fogg giriştiği bahsi kazanmıştı. Vapur,tren,araba,yat,ticaret gemisi,kızak,fil gibi bulabildiği tüm araçları yerine göre büyük paralar ödeyerek bu garip yaratılışı centilmen,en sonunda söylediğini yapmıştı.
SON
Büyük hırsızlar hep dürüst görünüşlüdür. Namussuz görünüşlülerinse seçeneklerinin olmadığı açıkça ortada, dürüst kalmaları gerekir, yoksa hemen yakayı ele verirler. Asıl dikkatle uzun uzun bakılması gerekenler, dürüst yüzlerdir.
Şu buz gibi görünüşün altında bir yüreğin, bir ruhun varlığını hissediyordu."
Uşak,hemen yola çıktı Allahabad şehrinde dolaşmaya başladı. Allahabad, Tanrı şehri demektir. Burası Hindistan’ın en kutsal şehirlerinden biridir. Çünkü iki kutsal nehrin yani Ganj ve Jumma’nın birleştileri noktada kurulmuştur.
-Demek ki vicdani olan birisiniz ?
– Vaktim olduğunda.
– Vaktim olduğunda.
Yaşarken insanlara sürtünmeyi de hesaba katmak gerektiğini biliyor ve sürtünmeler insanı geciktirdiğinden, kimseye değmemeye çalışıyordu.
Beklenmedik olay diye bir şey yoktur! Eğer zamanınızı iyi ayarlarsanız, olmayacak şey yoktur.
Bu sırada koşarak bir karakola girdi. Üst başı ve sacları dağılmış bu adam Müfettiş Fix’di.
Kaptan elli yaşlarında huysuz bir adama benziyordu.
Passepartout yeniden yumruk atmaya hazırdı.
Bütün bunlar olurken Müfettiş Fix çok sinirliydi. Elinden geleni yapmasına rağmen Fogg ve ekibinin parmaklarının arasından kayıp gidiyordu.
Hesabı ödeyince oradan ayrıldı.
Rahipler ve yargıç bu suçlamaya şaşırdı.
Rahipler birbirine bakarak ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Istasyondan çıktıkları sırada bir polis yanlarına yaklaştı.
Bu rahip alayı, gezgin grubu fark etmeyerek yürüyüşlerine devam etti. Bir süre sonra da sesleri tamamen uzaklaştı.
Bunun üzerine yolcu , Fix’e selam verip yanından ayrıldı.
Beyefendinin bu hareketi, Passepartout’u duygusallastirdi.
Ah , sizi gördüğüme çok sevindim, " dedi Fogg.
Passepartout bir şey söyleyecek gibi oldu ama vazgeçip odasına çıktı .
Tartışma öylesine bir hararet kazandı ki oyun sırasında bile tartışmaları sürüyordu.
Phileas Fogg araya girdi: Seksen günde. "
Bu son söz, kağıtlar arasından ancak yüzü gözüken Fogg’a aitti. Bu sözlerin ardından Fogg , arkadaşlarıyla da selamlasti.
Benim aradığım buydu. Tam istediğim gibi! Evine düşkün ve düzenli bir adam. Makine gibi. Bu makineye hizmet etmekten memnuniyet duyarım!"
Bu sözlerin ardından şapkasını başına takan Fogg, tek kelime etmeden odadan çıkarken ardından selefi James Forrester’in de evden ayrıldığını işitti. Passepartout artık bu evde tek başındaydı.
Fogg , Passepartout adının kendisi için sorun olmadığını söyleyerek, Sizin hakkınızda iyi bilgiler edindim. Benim şartlarımı biliyor musunuz? " diye sordu. " Evet, beyefendi , " dedi Jean.
Böylesine bir kulübü de zaten Baring Kardeşlerin tavsiyesi ile girmisti zaten. Bu kardeşlerin, bankalarla açık hesap ile çalışan ve kredi yüksekti. Fogg’un zengin olmasına zengindi ancak bu zenginliğinin nereden kaynaklandığını bilen de yoktu. Kendisine müsrif veya cimri de denemezdi ancak birisi ihtiyaç duyduğunda ona karşı cömert olmakta geri durmazdı .Gerektiği yerde konuştuğu için fazlasıyla gizemliydi. Hayatinin bir rutin halinde geçmesi de insanları sersemletiyordu.
Ingiltere’nin başkenti Londra’daki Reform Kulübü’nun en ilgi çekici ve tuhaf üyesi olan Phileas Fogg hakkında tek bilinen centilmen bir beyefendi ve yakışıklı biri olduğu gerçeğiydi. Ingiliz olmasına rağmen Londralı olup olmadığı net değildi çünkü onu ne borsada ne de limanda gören olmadığı gibi limandan Fogg adına kalkan bir gemiye rastlayan da olmamıştı. Adına barolar birliğine ne de tapınak da rastlayan yoktu. Londra’da faaliyet gösteren hiçbir enstitüye de kayıtlı değildi. Tek bilinen Reform Kulübü üyesi olmasıydı. Hepsi bu .
Dünyada her şey zamanında yapılırsa aksilik olmaz…"
&”Şu buz gibi görünüşün altında bir yüreğin, bir ruhun varlığını hissediyordu.&”
&”Büyük hırsızlar hep dürüst görünüşlüdür. Namussuz görünüşlülerinse seçeneklerinin olmadığı açıkça ortada, dürüst kalmaları gerekir, yoksa hemen yakayı ele verirler. Asıl dikkatle uzun uzun bakılması gerekenler, dürüst yüzlerdir.&”
&”Uzun kirpiklerinin arasından canlı gözleri ışıldamaktaydı, ancak bu gözlerdeki parıltıyı dilediği zaman söndürebilirdi. O anda, belli bir sabırsızlık içindeydi; gidiyor, geliyor, yerinde duramıyordu.&”
“ insanların özgürlüklerine saygılı olmak gerekir. Bir insan, başkasının özgürlüğü söz konusu olunca asla keyfi davranamaz. Kanunlar karşısında aksi ispat edilmedikçe herkes masumdur.”
Şu halde acınacak durumdasınız Bay Fogg!" dedi genç kadın."Çünkü yalnızlık kadar acı bir şey yoktur.Ben sizi yalnız bırakmıyacağım."
Asla çok geç değildir."
… sahte kahramanlardan korkulmaz."
Şu buz gibi görünüşün altında bir yüreğin, bir ruhun varlığını hissediyordu."
Çevresinde yerçekimiyle hareket eden gözyaşlarına aldırmadan, dünya çevresindeki gezisini akılcı bir tavırla tamamlıyordu.
Şu buz gibi görünüşün altında bir yüreğin, bir ruhun varlığını hissediyordu.
Yeni şeyler görmek istersen, yolculuk hiç de yararsız değil.
Yeni şeyler görmek istersen, yolculuk hiç de yararsız değil."
– Ya siz! Siz ne olacaksınız?
+ Benim artık hiçbir şeye ihtiyacım yok.
– Peki, dostlarınız?
+ Benim dostum yok…
+ Benim artık hiçbir şeye ihtiyacım yok.
– Peki, dostlarınız?
+ Benim dostum yok…
“Dünyada beklenmedik bir şey yoktur…”
Yaşarken insanlara sürtünmeyi de hesaba katmak gerektiğini biliyor ve sürtünmeler insanı geciktirdiğinden, kimseye değmemeye çalışıyordu."
___ Yok artık! Devenin pabucu! Ben de söyle sessiz sakin yaşayıp dinleyeyim diyordum!..
Her halükarda, hiç savurgan değildi, ama cimri de değildi; zira ne zaman soylu, yararlı ya da cömert bir işe katkıda bulunması gerekse, sessizce ce hatta gizlice yapardı bunu
Bazen vakit buldukça duygularıma yenik düşerim
Yalnızlık hüzün verici, acı bir şeydir
Dünyada her şey zamanında yapılırsa aksilik olmaz.
Yalnızlık hüzün verici, acı bir şeydir. Neşe ve ıstıraplarınıza ortak olacak bir kalbin olmayışına çok üzüldüm.
Dünyada her şey zamanında yapılırsa aksilik olmaz…"
Yalnızlık çok acı bir şeydir. İçinizi dökecek kimse yok.
İnsan denizinin dalgası bizimkilerin tünedikleri merdivenin dibine dek vuruyor, başlar, apansız şiddetlenen rüzgârın karıştırdığı denizin yüzeyindeki kabarcıklara benziyordu.
Her halükârda, hiç savurgan değildi, ama cimri de değildi; zira ne zaman soylu, yararlı ya da cömert bir işe katkıda bulunması gerekse, sessizce ve hatta gizlice yapardı bunu.
– Demekki vicdani olan birisiniz?!
– Vaktim olduğunda.
– Vaktim olduğunda.
Beklenmedik şey yoktur.
Gerektiği yerde konuştuğu için fazlasıyla gizemliydi.
Ne kazanmıştı onca yer dolaşmaktan?
Ne kazanmıştı bu yolculuktan?
Hiçbir şey mi diyeceksiniz? Evet, güzel bir eşin dışında hiçbir şey getirmedi gerçekten – ama bu kadın, belki inanmayacaksınız, onu dünyanın en mutlu insanı kıldı! Aslında, bundan daha azı için bile dünya gezisine çıkmaya değmez mi?"
Ne kazanmıştı bu yolculuktan?
Hiçbir şey mi diyeceksiniz? Evet, güzel bir eşin dışında hiçbir şey getirmedi gerçekten – ama bu kadın, belki inanmayacaksınız, onu dünyanın en mutlu insanı kıldı! Aslında, bundan daha azı için bile dünya gezisine çıkmaya değmez mi?"
Asıl dikkatle bakılması gerekenler, dürüst yüzlerdir."
Büyük hırsızlar hep dürüst görünüşlüdür."(!)
Yalnızlık hüzün verici, acı bir şeydir. Neşe ve ıstıraplarınıza ortak olacak bir kalbin olmayışına çok üzüldüm.
İyi kullanılan asgari bir zamanda insan arzu ettiği şeyi yapabilir.
Beklenmedik olayların varlığına inanmıyorum, diye ısrar etti. Her hareket, önceden matematik olarak planlanabilir.
Dünya küçüldü sayılır. Çünkü insan şimdi yüz yıl önceye göre on kez daha az bir süre içinde dünyayı dolaşabiliyor.
İçinde fırtınalar kopuyorsa da belli etmemişti.
Çünkü yalnızlık çok kötü bir şeydir.. içinizi dökecek kimse yok..
Yitirilen zamanı kazanmak olanaksızdı"
Yeni şeyler görmek istersen, yolculuk hiç de yararsız değil.