İçeriğe geç

Abdullah Öcalan Neden Verildi? Nasıl Yakalandı? Ne Olacak? Kitap Alıntıları – Tuncay Özkan

Tuncay Özkan kitaplarından Abdullah Öcalan Neden Verildi? Nasıl Yakalandı? Ne Olacak? kitap alıntıları sizlerle…

Abdullah Öcalan Neden Verildi? Nasıl Yakalandı? Ne Olacak? Kitap Alıntıları

&“&”

Öcalan, Emniyetin adamıydı. Hatta ona polisler “bizim Apo” derdi. Kendisini o dönemde ben de tanıyorum… 3 kişi tarafından soyulan Ankara Güven Hastanesi soygununu gerçekleştiren kişileri ihbar eden de Öcalan’dı. ( Ünal İnanç, gazeteci)
Sonuç: Öcalan’ı teslim alan Türkiye’nin kurumları ve siyasetçileri yetersiz kaldığı için Amerika kazandı, Türkiye kaybetti. Öcalan ve PKK, Suriye’den çıktığından bu yana, Amerika’nın kontrolünde, Türkiye’nin gözönünde emperyalizme hizmet etmeye devam ediyorlar.
Ortaya çıkan tek gerçek Öcalan’ın Amerika tarafından, Barzani- Talabani ikilisini rahatlatıp Amerikan destekli bir Kürt devletinin kurulmasını sağlamak için Türkiye’ye teslim edildiği. Öcalan ve PKK ise Kuzey Irak’ta Amerika’nın yedek “istikrarsızlaştırma” oyuncağı olarak Türkiye’ye karşı kullanılıyor.
Öcalan’ın, Gladio veya derin devlet diye tanımladığı çevrelerin Türkiye’de etkin olmasının nedenlerinden biri kendisi be PKK’nin yarattığı terör oldu. Türkiye’de çeteler ve oluşumları PKK terörü yüzünden büyüdü. PKK ve Öcalan, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve gelişmesinin önündeki en büyük engeller olarak oyundaki yerlerini aldılar.
Bu operasyonda başka gizli servislerin etkinliği biliniyor. Bunu söylemek operasyonun değerini küçültmüyor. Aksine onu yerli yerine koyuyor.
Türkiye, Yunanistan’ı Öcalan’a sığınma olanağı tanıyarak PKK’yle işbirliği yapmakla suçluyor. PKK, Öcalan’a sığınma vermeyi reddederek Türklere teslim ettikleri gerekçesiyle Yunan hükümetine tepki gösteriyor. Kenya, Atina’yı bilgileri olmadan PKK liderini barındırarak ülkelerinin egemenliğini ihlal etmekle suçluyor, Yunanistan’dan elçilerini geri çekmesini istiyor. AB üyesi diğer ülkeler de, tavsiyelerini yerine getirmemiş olması sebebiyle duydukları huzursuzluğu Yunan hükümetine bildiriyor.. ( Takis Mihas, Gazeteci)
Öcalan’ın tutuklanması komplosunda Yunanistan tuzağa düşüren “dost” rolünü oynadı. Bu rolü sadece Yunanistan oynayabilirdi çünkü, PKK’nin itimadı vardı. Bu itimat, Yunan gizli servislerince Kürtlere son yıllarda verilmiş küçük miktardaki para ve komik derecedeki desteğe dayandı. Bu sözde yardım olmasaydı Öcalan, Yunanistan’a güvenmeyecekti. ( PKK ile dayanışma ilan eden Yunan terör örgütü 17 Kasım)
Yunanistan Dışişleri Bakanı Pangalos, PKK’nin terör örgütü olmadığını iddia ederek “Bazı eylemleri terördür ve protesto edilebilir ancak başka tür eylemde bulunamayan bir örgüte terörist diyemeyiz” tezini savundu.
Atinaiki gazetesi haberinde, Yunan resmî makamlarının Öcalan’ı ağırlama konusunda çok önceden hazırlık içinde bulunduklarını ve bu çerçevede Yunanistan’ın Nairobi’de ki büyükelçiliğine 12 Ocakta bir telsiz, bir de uydu telefon yerleştirdiğini belirtti. Gazete bu tür sistemlerin Yunanistan’ın diplomatik temsilciliklerine “sadece, o ülkede savaş veya darbe beklendiği zaman yerleştirildiği” yorumunu yaptı..
Yunan hükümeti ise, “Öcalan aniden ve yasadışı olarak Ocak sonunda Yunanistan’a girdi, oldubittiye geldik, insani yardım vermek amacıyla Kenya’ya gönderdik” tezini savunuyordu.
Evden git telkinlerimiz onu ikna edemiyor. Kendisi çok akıllı ve kararlı, tehlikeyi hemen görüyor. Oturduğu yerden kalkıyor ve bana askeri selam durarak, “Yunanistan’dan siyasi sığınma istiyorum” diyor. Elime ise önceden Türkçe yazılmış bir siyasi sığınma dilekçesi iliştiriyor. ( Yunanistan Kenya büyükelçisi Yorgo Kostulas)
Öcalan’ın koruması Dilan Kılıç, “Yunan Dışişleri Bakanı Pangalos, bize Hollanda’ya götürüleceğimiz vaadinde bulundu. Nairobi’de ki elçinin evinden havaalanına doğru yola çıktık ancak Öcalan’ın otosu kayboldu.
Kenya’ya götürme kararı aldık, çünkü oradaki elçiliğimiz çok organize ve o ülkedeki sınır kontrolü sıkı değil. Öcalan’ın refakatçilerinden bazılarında sahte belgeler vardı, üstelik çok amatörce tahrif edilmiş sahte evraklar, herhangi ciddi organize bir devlette hemen tespit edileceklerdi. Bu pasaportlarla hiçbir Avrupa ülkesine gidemezlerdi. Avrupa’daki tüm hava alanları alarm durumundaydı, sivrisinek bile geçemiyordu. Onun için Kenya’ya gönderdik. (Yunanistan Dışişleri Bakanı Pangalos)
Yunan başbakanı Kostas Simitis, “PKK gerçeği öğrenmeli, biz Öcalan’a sığınabileceği ülke bulduk ancak onun tercihi başkaydı. Öcalan’ın havaalanına gideceğine nasıl Türkiye’de bulunduğunu Kenya izah etsin” dedi. Bunun üzerine Kenya hükümeti, Yunanlı yetkililerden Öcalan’ın ülkeden çıkarılmasını istediklerini, daha sonra neler olduğu konusunda hiçbir fikirleri bulunmadığını belirtti. Dışişleri bakanı, “Kürtler de dahil, bu konuda endişe duyan herkese söyleyeceğimiz esas şudur: Bu olayda hiçbir rolümüz yok” diye konuştu.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Pangalos, Öcalan yakalandıktan sonra PKK’lilerin yaptıkları gösterilere adeta köpürerek: “saat 12ye kadar eylemlerinizi sona erdirin, aksi taktirde fena olacak” diye seslendi. PKK’lilerin Yunan büyükelçiliklerine ve konsolosluklarında yaptığı eylemler için ise: hayvanlık, canilik, teröristlik ifadelerini kullandı.
Öcalan’a aptal olduğunu söyle. Sefilce davranıyor. Bu yaptığı iş değil, gerçekçi de değil. Ona söyle hemen söyle, defolup istediği yere gitsin. Biz kendisine hiçbir şey vaat etmedik. O adamı dışarı atın, iş bitsin. ( Öcalan’ın sığınma talebini öğrenen Yunanistan gizli servis başkanının, Nairobi’deki elemanıyla görüşmesi)
Öcalan ve beraberindekiler, Yunanistan’ın Nairobi büyükelçiliğine ait resmi ikametgahta koruma altında tutuluyordu. Bu serüven 14 gün sürdü. Yunanistan’ın Nairobi Büyükelçisi Yorgo Kostorlas tarafından, Öcalan’ın bu 14 günü, Yunanistan’a saat saat bildirildi.
İtalya’da Öcalan’la görüşme sırasında bizim bir helikopterimiz düşmüş ve 17 er şehit olmuş. Med TV’de beraber izledik. Gözleri doldu. Ben dedi, üzülüyorum. Kim ölse üzülüyorum. Bu da yanlış tabi, dedi. Ama çok üstümüze geliyorlar, dedi. Bizim herhangi bir toprak talebimiz yok dedi. Gerilla son anda karar verir, gerilla ne yapacağına önceden karar vermez, dedi… (Tayfun Talipoğlu)
Öcalan’ın Yunanistan’da barınamamasının nedeni Amerika’ydı. Yunanistan teröre destek veren ülke olarak kabul edilecekti. Amerika’nın tutumundan korkan Yunanlılar, Öcalan’ı bindirdikleri ilk uçakla daha geleli üç saat bile olmadan sınırdışı ettiler. Hem de iltica dilekçesine bile bakmadan.
27 Kasım 1978 tarihinde Diyarbakır’ın Lice ilçesinin Ziyaret köyünde kurulan terör örgütü PKK’nin ilk ve değişmez elebaşı olma özelliği var Öcalan’ın.
15 Ağustos 1984, PKK’nin kanlı terör eylemlerinin başladığı tarih.
1970 yılında Devrimci Doğu Kültür Ocakları üyesi olarak siyasete atılan Öcalan, Nisan 1972de bildiri dağıtırken yakalanmış ve 7ay Mamak askeri cezaevinde tutuklu kalmış. Tutukluluk yıllarında zaman zaman polis muhbiri olarak kullanılmak istenmiş. Bu nedenle de içerden çıkartılmasında devlet çokça yardımcı olmuş. 1975 yılına kadar Ankara’da devlet bursu alarak okuyan Öcalan, sonrasında Tapu kadastro memuru olarak Urfa’ya gitmiş.
Yalçın Küçük’ün bana telefonla “Bugünlerde size karşı bir saldırı gerçekleştirilecek, hazırlıklı olun” dediği doğrudur. Ancak ben, Yalçın Küçük’ün haber vermesi nedeniyle özel bir tedbir almadım, zaten her zaman tedbirli idim. (A.Öcalan)
Öcalan’ın yakalanabilmesi veya öldürülmesi amacıyla, örtülü ödenekten pek çok uyuşturucu kaçakçısı ve mafyaya paraların çıkartıldığı, İsrail’e Öcalan’la ilgili alınan bilgiler karşılığında milyonlarca doların ödendiği, bu paraların büyük bir kısmının ortadan kaybolduğu sonradan ortaya çıktı. Çiller’in bu politikası Türkiye’ye pahalıya patlamıştı. Bu dönemin bedeli, ilgili ilgisiz kişilere örtülü ödenekten dağıtılan 50 milyon dolardı.
Çiller, seçimlere Öcalan’ı sağ veya ölü olarak Türkiye’ye getiren lider olarak görmek istiyordu. Bunun için İsrail başta olmak üzere çalınabilecek bütün kapıları çaldı. Yanında en önemli destekçisi olarak Mehmet Ağar’ı bulunduruyordu.
Özal’ın Kürt politikaları Amerikan modeline dayanıyordu. Yani Barzani ve Talabani’yi kolla, PKK ve Öcalanı yok et.
En kritik yerlerden başlayarak, güneydoğudaki dağlık bölgelerden köy ve mezraların tedricen boşaltılması, PKK terör örgütünü besleyen ve toplam nüfusu 150-200 bini geçmeyen bu topluluğun bir plan dahilinde ülkenin batı kesimlerine serpiştirilerek yerleştirilmesi düşünülmelidir. Böylece hem bu halkın yaşam standartı artırılmış hem de örgütün lojistik kaynakları büyük ölçüde kurutulmuş olacaktır..
Bu kesimlerde tekrar iskanı ve dönüşü önlemek ve göçe teşvik için bölgedeki müsait yerlerde çok sayıda baraj yapılabileceği akla gelmektedir..
Güvenlik güçleri savunan değil, devamlı arayan ve vuran bir konuma getirilmelidir..
Duş dünyaya özellikle bu meseleden korktuğumuz, çekindiğimiz ve endişe ettiğimiz izleniminin verilmemesi ve devletin her şeyin üstesinden gelecek güçte olduğunun belirtilmesi büyük yarar sağlayacaktır.
( C.başkanı Özal’ın Başbakan Demirel’e mektubundan)
Öcalan, “Kürt sorununu Özal anladı ama PKK’yle en etkin mücadeleyi de Özal verdi” diyordu.. Oysa Özal, 1983’de askeri yönetimden devraldığı Türkiye’de PKK terörünün adım adım tırmanması sırasında en etkin görevi yapan kişiydi. PKK onlarca masum Kürdü öldürmeye başladığında “bunlar üç beş kıçı kırık eşkıya” diyen Özal, daha sonra PKK’yle mücadele için bütçenin büyük bölümünü silah alımına aktarma kararı veren kişiydi. OHAL uygulaması onun döneminde başladı. PKK’yle mücadele denilerek polis içinde özel tim kurulmasına o karar verdi. Basına ve OHAL ilan edilen 13 ilde yaşamın tamamına müdahale edilmesine olanak veren düzenlemeleri o yaptı.
Suriye giderek ağırlaşan ekonomik bunalımı nedeniyle, Amerika’yla arasını düzelterek ve İsrail’le barış anlaşması yaparak bölgede Türkiye’den kendisine yönelecek hareketlerden kurtulmaya çalışıyordu. Bunun bir sonucudur ki, Öcalan Suriye’den çıkartılmak durumunda kalmıştı. Türkiye baskılarında etkili olabilmişti.
Öcalan ve PKK yapısı, Türkiye’nin üzerindeki sıkı baskısı, fikri ve gelecek planlarıyla, Amerika’nın bölge planlarını ve Kuzey Irak’ta oluşturduğu Kürt tampon devlet fikrini zedeleyecek bir noktadaydı. Amerika, Öcalanı Türkiye’ye vererek bu noktayı etkisizleştirdi. Öcalanın kendi ifadesiyle Amerika, ilkel ve Avrupacı bulduğu Öcalandan, Barzani ve Talabani’yi kurtardı.
ABD gizli servisi CIA’nın Ankara temsilcisi, MİT müsteşarı Şenkal Atasagun’a çok önemli bir teklifte bulunuyordu. Amerika, Türkiye’ye A.Öcalanı teklif ediyordu. Operasyonu Amerikan ve Türk ekipleri gerçekleştirecek. Ancak ne olursa olsun, Öcalan Türkiye’ye sağ olarak getirilecek, mahkemede adil olarak yargılanacak ve öldürülmeyecekti..
Amerika bu yolla Kuzey Irak’ta kurmaya başladığı Kürt devletini de sağlama aldı. Öcalan operasyonu ile, bölgedeki iki Sadık adamı Talabani be Barzani’yi korudu, güçlendirdi ve ne istediyse elde etti.
Burada Türkiye’nin fazla bir rolü yoktur. Mesut Yılmaz, “Öcalanın getirilişinde bizimkilerin haberi yoktur” dedi. Dışişleri çevreleri de “getirilişi aleyhimizedir” dedi. Kenan Evren de “ bu adam başımıza bela olur” tarzında açıklama yaptı. Genel olarak “bizim fazla rolümüz yoktur, zaten paketlendi” deniliyor. (A.Öcalan)
Yunanistan’a gitmem onların daveti ile olmuştu. Daha sonra kendi yasalarımı da hiçe sayarak, benim iltica talebimi reddettiler. (A. Öcalan)
İtalya’da kalmakta ısrar etseydim kalırdım. İnsanın onuru üzerinde oynama tehlikesini görünce oradan ayrıldım.
Teslim alınmam NATO kararıdır. ABD önderlik etti.. Yunanistan, benim ortadan kaldırılmak suretiyle Türkiye’de bir Kürt/Türk Savaşı başlatmak istemiştir.. Beni harcamak amacıyla 93den beri yazılan senaryo budur. İdam gerçekleşirse, gelişen tepkilere paralel bir diktatörlük, sertlik gelecek. (A.Öcalan)
Suriye giderek ağırlaşan ekonomik bunalımı nedeniyle, Amerika’yla arasını düzelterek ve İsrail’le barış anlaşması yaparak bölgede Türkiye’den kendisine yönelecek hareketlerden kurtulmaya çalışıyordu. Bunun bir sonucudur ki, Öcalan Suriye’den çıkartılmak durumunda kalmıştı. Türkiye baskılarında etkili olabilmişti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir