İçeriğe geç

Sinemanın Hakikati Kitap Alıntıları – Enver Gülşen

Enver Gülşen kitaplarından Sinemanın Hakikati kitap alıntıları sizlerle…

Sinemanın Hakikati Kitap Alıntıları

&“&”

“Güneşe benzeyen bu yer, bir aynadır aslında. Kim gelir, bakarsa ona, kendini görür yalnız. Kendisinin bir canı, bir teni vardır, orada da onları seyreder… Yoksa kimde o göz var ki Bizi görebilsin. Hangi adamın gözü Süreyya burcuna uzanabilir, onu açıkça görebilir”
“Güzellik kurtaracak dünyayı dıyen Dostoyevskı’nın güzelliğine en uygun olanı… "Gelemem dadı, gözyaşım kurur diye korkuyorum”

“Göklerin merhamet dolu olduğuna inanıyorum. Bizse, umacı korkusuyla yorgan altına kaçan çocuk gibi, nefsimizin beton çatısını tepemize çekmiş, yaşamayı öldürüyoruz! Yağmurun yalnız suyunu toplayabılıyoruz, ruhundan uzağız! Halbuki ne güzel isim koymuşlar ona Rahmet .. Zulmün de başında ve sonunda merhamet nöbet bekliyor. Rahmet. Âlem, bu temel üzerinde . Eğer toprağa, tohuma, hatta kire, leke ye merhamet olmasaydı, su olur muydu? Rengi merhamet, sesi merhamet, pırıltılı, gırıltılı su… Ne duruyorsunuz? Sökün sahte su borularını, ev ev merhamet şebekesini kurun! Tepelerindeki çatıları da yıkın, göklerle temasa geçin!.. O zaman göreceksiniz ki, acı su borularından kendi kendisine tatlı su akacak ve başlar üstünde güneşe yol veren kubbeler yükselecek…

Çocuk bana, buz çölünde yol alıyorsunuz, dedi. İdam sehpası altında perdesi düşen göz… Görmez mi? Hepimiz, bütün insanlık, buz çölünde yol alıyoruz! Güneşşehri arkamızda, karanlık beldesi önümüzde.. Git, gittiğin kadar!.. Aldığımız nefesler bile, hançerden, sipsivri kayalar şeklinde donuyor. Buz üstüne nakış nakış yonttuğumuz eserler, buzdan gururları ile bizi büsbütün buzlaştırıyor. Bakarken gözle bıçaklıyoruz, dinlerken kulakla boğuyoruz, koklarken burunla zehirliyoruz. Damak kirletiyor, el solduruyor, düşünce de kalb halvetinde ırza geçiyor. Bütün bunların kanunlarını bilmiyoruz da, kanun çıkarmağa kalkıyoruz. Bir şey olpasın diye mi, olsun da yapılmasın diye mi?.. Sen kaplanı yetiştir, besle sonra pençe atıyor diye boynuna kement at, ipe çek!… Yazıktır kaplana, günahtır kaplana!… Kanunu, bir şey ortadan kalksın, yapılamaz olsun diye değil, bizim başka türlü yaptığımızı, bazıları bu türlü yapmasın diye çıkarıyoruz…”

“Buz çölünde yol alan" insanlığa bir teklif Reis Bey. “Öldürdüklerımizın” mezarının başında üzerimize geçirdiğimiz vicdan azabı gömleği .

Aradığımız Yusuf’tur. Ama aramaya başlamak için ilk yapmamız gereken şey, Yusuf’u kaybettiğimizi kabul etmemizdir.
“Zayıflık harika bir şeydir, güç hiçbir şeydir. Bir insan yeni doğduğunda zayıf ve esnektir, öldüğü zaman ise sert, kaskatı ve duygusuzdur. Bir ağaç büyürken zayıf, esnek ve tazedir. Kuru ve sert hâle geldiğinde ölür. Sertlik ve güç, ölümün arkadaşlarıdır. Esneklik ve zayıflık ise varoluş tazeliğinin ifadeleri.”
Şeytan, insanı kendi seçimi olmadan aldatamaz. O yüzden şeytanın içimizde, ya da dışımızda olması çok da önemli değildir!
Nietzsche,İkbal’in de çok önemli tespitlerinde önümüze serdiği gibi,suyu yatağına döndürmek için ilk esaslı çıkışı ortaya koyandı.
Batılı insana Tanrı" olduğu yanılsamasını veren şey,aklın egemenliğine duymaya başladığı büyük güvendi.
Tanrıyı öldüren" Batı düşüncesi, onun yerine koymaya çalıştığı insanı da öldürdüğünün farkına varamamıştır maalesef.
Hakiki sanatçı, en büyük mücadelesini, üzerindeki yükün verdiği acıya karşı verir ve bu acıdan hareketle insanlara, kendisine görünen kadarıyla hakikati aktarmaya çalışır.
Edebiyatıyla, şiiriyle, sinemasıyla ve birçok başka türüyle sanat, eğer Allah’ın bilinmesi için bir gayrete hitap etmiyorsa, boş bir uğraştır.
Modern insan, hiçbir şeyi neyse o" olarak kabul etmeye yanaşmadı: Tabiatın efendileri olmaya soyundu. Tanrı’nın rolünü oynamaya kalkıştı. Sonuç: Tanrı fikrinin de, insanın da, tabiatın da yok edilmesi oldu. Yusuf Kaplan
Aradığımız Yusuf’tur. Ama aramaya başlamak için ilk yapmamız gereken şey, Yusuf’u kaybettiğimizi kabul etmemizdir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir