İçeriğe geç

Stüdyo Kayıtları Kitap Alıntıları – Murathan Mungan

Murathan Mungan kitaplarından Stüdyo Kayıtları kitap alıntıları sizlerle…

Stüdyo Kayıtları Kitap Alıntıları

&“&”

benim için sevilmekten daha önemli olan şey, anlaşılmış olmaktır.
Geçmiş her durumda yara değil midir?
Yıllar sanki benden uzak bir yerlerde geçmiş
saklayabilseydim dalgın bakışlarımı böyle zamanlar için
uzun bir yol için aldığın ne varsa bırak ardında
masala inanmayan gerçeğe inanır mı?
Hiçbir şey yeniden kolay değildir.
Hem hayatta birçok şey sırasını beklemez mi?
Sabahı çok seviyorum. Herkes uykudaykenki sabahı. Daha kimsenin eli sabaha değmemişken.
Sanat, bir hakikat yalanıdır ve sanatın yalanı binlerce gerçekten oluşur. İsteseniz de ayıklayamazsınız. Okuduklarınızın tadını çıkarmaya bakın: üst tarafını yazanın kendi de bilmez.
Göreceğimi gördüm.
Belki de bütün deneyimlerimiz bunu söylemek içindir.
Kalbimi değiştiremedim, evimi değiştirdim kendimle
Zaman yerinden çıkıp yeniden yerine oturuyor sanki
Dünyaya bakmaktan gözleri yanıyor.
Hatıra nimettir. Çocukluk bize emanet.
Yalnızlığın çeşitleri birbirine çok benzer. Bazen ayırt edemediklerimizi aynı sanır, bazen çok farklı sandıklarımızdaki saklı, yoğun benzerliği gözden kaçırırız.
bazı günler sizin anlamadığınız nedenlerle yaşamınızda bir unutulmazlık kazanırlar
Herkesin gözlerinin açık olduğu bir dünyada kimseyi eskisi gibi körlükle suçlamak kolay değil artık. Bilinçli retler, görmezden gelmeler, gönüllü dargınlıklar, bahanelerle savuşturmalar, bilmek istememeler, üzerinde durmamalar, önem vermemeler, yüzleşmekten-ödeşmekten kaçınmalar, irili ufaklı çaresizlikler söz konusu yalnızca.
Aslında yazının kendisi düğümdür, ömür bunu çözmeye yarar ama, o da hiçbir zaman yetmez.
Yazı bir yalnızlık sanatıdır. Aynı zamanda sizi kalabalıklaştırır.
Yazı yalnızca yargılamaya değil, bağışlamaya da yarar.
Söz kaybolmaz. Zamanı gelince herkes cevabını alır.
Ömrünüzü adamaya çalıştığınız şeyin, sizin ömrünüze ihtiyacı olup olmadığının karşılığı her seferinde bir kerede verilemiyor.
Tüm dünyaya karşı küskünlük duyduğumuz dönemler yaşasak da yazıya hiç küsmemek gerekir.
Bizi yazdıkları defteri orasından burasından silip kendi defterimizi yeniden yazmak istiyoruz hepimiz.
Çocukluğumuzdan bugüne vuran yankı tırnak içine alınmaz, yankıya dipnot düşülmez. Kendi çağrışım tarihiyle birlikte kulaklarımızda çınlar. Ne kadar içinde büyüsem de şiir, benim çocukluğumdur.
Sizi şair yapan şey, yaşadıklarınızı uydurabilmeniz, uydurduklarınızı yaşayabilmenizdir.
Yaza yaza içinde kaybolduğum atlas. Ben buna ömrüm diyorum.
Ölülere ve yabancılara sorulamayan sorular yaşayanlara ve yerlilere sorulur.
Oysa yenilikler ve farklılıklar, yalnızca içinde yer aldıkları zamana kendilerini kabul ettirmek için var olmazlar, aynı zamanda bize bütün zamanlar için bir algılayış zenginliği sağlamak için var edilirler; onların bize sızmasına, bizi dönüştürmesine izin vermezsek kabaca tanımış ve ezberlemiş olduğumuz bu şeylerin sınırlı zamanına hapsolup kalır, günün ötesine geçemez ya da geleceğe çıkamayız.
Bazen düşünür müsün
Başka bir şeymiş gibi kendini?
Hiçbir ten kendi tarihini tek başına yazamaz.
Ten örtündükçe saklanır mı, kendini mi söyler?
başkalarını tenimde anladım
lehçeme aldım dünyanın kalanını
içimdekiler çoğala çoğala bire inerken
tenimin göğünde
çoğalttım başkalarının kanatlarını
herkes dalıma kondu
dokunmasın bana kimse
kimse ulaşamasın
artık tenimin incinen yerlerine
barut esmeri tenine sevdalarımı sürdüğüm
Ten, bu kadar bizim olduğu halde hala keşfedilmeyi bekler.
Ten, toplum ile iç benliğimiz arasındaki uç sınırdır.
Yazı, bütün bir hayatımıza el koyar kendi elimizle.
İçimizin kapısını dünyaya açık tutmamız; dünyanın bize sızmasına, bizi değiştirmesine, dönüştürmesine izin vermemiz gerekiyor.
Yoksa gerisi ne görürsek görelim, yalnızca bir dalgınlık halidir.
Herkes hikaye kahramanını yazarın kendisi sanır. Edebiyatın özünde bir oyun olduğu unutulur.
Saklanmanın en iyi yolu fazla görünmektir, biliyor musun? Herkes seni gördüğünü sanır, sen de rahat edersin. Kasada oturan kız gibi! Herkes kasadaki kızı görür ama kimse tanımaz.
Çağımız, fazla görül(n)mekten artık görülemez olmanın çağı
aynalarla konuşur çok odalı evlerde büyüyenler
benim gördüğüm aynalar görmüyor artık beni
kendime bir yabancı gibi yaşayıp öleyim
başkalarının gözlerini kendimizin zannedip ölüp gidiyoruz.
Rüya gören gözlerimizle, uyanıkken gördüğümüz gözlerimiz aynı mıdır?
Uyanıklık dedikleri iki rüya arası görülen bir boşluk mudur yalnızca?
Bütün susturulmuşlar ya da dilleri elinden alınmışlar, dünyaya gözleriyle söylerler söyleyeceklerini.
Bakıldığımızı gören gözlerimizle bizde başkalarına bakardık
Göz"le kuşatılmıştı dünyamız.
Saklanmanın en iyi yolu fazla görünmektir, biliyor musun?"
Bir metni, bir şiiri bu kadar güçlü, güzel, canlı kılan ancak onun sahiden yaşanmış olmasına duyulan inançsa, bu aynı zamanda edebiyata yönelik ciddi bir inançsızlık demek değil midir?"
Anlattıkça kurtulacağınızı sandığınız, kendini çoğaltabilir."
Başkalarının küçüklük gösterilerinin oyuncusu olmak istemez, minder dışı ölçülere çekilmek istendiğiniz her çeşit yarışmanın dışına sürersiniz kendinizi."
İyi bir okurun gözü metnin altını kazar, diğerlerinin bakışlarıysa satırlar üzerinden ezberlerinin boşluğuna akıp gider."
Bütün susturulmuşlar ya da dilleri elinden alınmışlar, dünyaya gözleriyle söylerler söyleyeceklerini.
Sanma unutulur kalp ağrısı zamanla.
Ağzımızda hançer kıvamında kara mizah tadı.
Yalnızlığın çeşitleri birbirine çok benzer.
Kim bilir, belki de bu yüzden bu kadar çalışıyorumdur, hayallerime hayat vermek için.
Kaderin bana vermediğini ben de başka yollardan almaya bakıyorum.
Yalnızca buluşlara sığınmak, beraberinde sığlaşmayı getirir.
Bellek, unutkandır elbet, ama kör değil.
Başkalarının gözleri için yaşıyoruz başkalarının hayatlarını.
Görmeyen göz, görülebilir olanı bile görmezken, dil, kimler için sınırları zorlar?
İlkin gözlerimiz öksüz kalmaz mı ayrılıklarda?
Her yerimiz yaşlanırken neden gözlerimiz hep genç kalır.
Çarşafları yalnızca gözlerini açıkta bırakan kadınlar, tüm varlıklarını gözlerine yüklerler.
Göz ne kadar sağlam olursa olsun, ışık olmadan göremez.
Ağzımızda hançer kıvamında kara mizah tadı.
Yazının ahlaki önce sahibine işler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir