İçeriğe geç

Eumeswil Kitap Alıntıları – Ernst Jünger

Ernst Jünger kitaplarından Eumeswil kitap alıntıları sizlerle…

Eumeswil Kitap Alıntıları

&“&”

Ben eğik bi düzlemde, eğik duruyorum
Bizi başarısızlığa uğratan düşlerimiz değil, onları yeterince güçlü düşlememiş olmamızdır.
Hepimiz bilinçsizce kendine özgü olmak için çabalıyoruz. Ama bilinçsiz bir çaba yarım bir çabadır ve sizler tekrar tekrar yeni bir inancına eline düşüyorsunuz…
Kaçıklar vazgeçilmezdir.
“Aslında“ herkes dünyada yalnız, yoksul ve biriciktir.
Tarihin yangınlarında da ellerinizi ısıtabilirsiniz, ancak gerekli mesafeyi koruyarak.
Üniforma sadece delinir, yarayı beden taşır.
Eğer tarihin bir meselesi varsa bu irade değil, özgürlüktür.
Bir insanın zamanı üzerinde karar sahibi olan biri, o insanın sadece acısını değil hazını da elinde tutar.
Aslında herkes kendi başına ve kendi tarzı ile yok olur.
Çıkar ve mükemmelliyet birbirini dışlar.
Aynaya başvurmak tehlikeli olmasına rağmen çok değerli ve aynı zamanda bir yükleme, Varoluş’tan Varlık’a bir geçiş.
İnsan evcilleştikçe her türlü aldatmacaya daha büyük bir gayretle kapılıyor.
Zorunlu eğitim dünyadaki mutsuzluğun en büyük kaynaklarından biridir.
Aşkın olan, aklın yan hattıdır.
Deha, yeteneği aştığında ya eksik anlaşılır veya hiç anlaşılmaz.
Değer dingindir; fiyat değişir, hareket eder ve modaya da bağlıdır.
İktidar sahiplerinin -tribünler gibi- inşaat düşkünlüğü ve savaş çığırtkanlığı halklara pahalıya mal olur.
Demagogun eşitlik hezeyanı, rütbelilerin acımasızlığından daha tehlikelidir…
Gül yağının enfes kokusunda eser miktarda skatol gizlidir…dışkıya pislik kokusunu veren de bu skatoldur.
Önce satranç tahtası, sonra oyun.
Etrafa sıçrayan bir şey var, ancak kuşkulu koşullar altında.
Diktatörlüklerde özel dikkat isteyen iki safa vardır. İlki, iktidarın ele geçirilmesinin hemen ardından gelir: “Yeni süpürgeler iyi süpürür.“ İkincisi: sonun habercisidir. Diktatör bir kez daha kendine yol açmaya çalışır ancak onay bulamaz. Bu onu daha tehlikeli hale getirir.
Tel style, tel homme
(İnsan, üslubu neyse odur)
Tarih insanlar tarafından yapılır ve yasalarca -en fazla- düzenlenir; o nedenle sonsuz sürprizlere gebedir.
Yakından bakıldığında sadece tiranlar var; eldeki sopaya geçirilen kılıfın sadece rengi farklı, kumaşı değil.
Aynanın önünde kendimden uzaklaşma alıştırması yapıyorum, ama kendime dönüş… İşte asıl sorun bu.
Eğri yolda yürüyen biri kişisel güvenliği ile daha çok ilgilenir.
Nasıl ki yanan bölgenin kenarlarında yangın devam ediyorsa, barış yapıldıktan sonra da yalıtılmış kavgalar devam eder.
İnsan akıllı varlıktır ve güvenliğini teorilere kurban etmeye istekli değildir. Afişler değişir ama yapıştırıldıkları duvar aynı kalır.
Siyasi iletişim dilinin yüzeyselleşmesi, kitle baskısıyla paralel ilerler.
Eylemler karakterlerden daha kolay taklit edilebilir; dünya tarihinin düz tekrarları bunu tasdik eder.
En iyi görev, insanın bir çok şey gördüğü ama çok az görüldüğü görevdir.
Biat, devletleri yaşatan bir kredidir; bu kör inanç olmasaydı devletlerin kısa süreliğine bile ayakta kalmaları mümkün olmazdı.
Özgürlüğün skalası çok geniş ve elmastan daha çok yüzü var.
Kökleşmiş ve derinlere gömülmüş rüyalar gerçekleşir.
Tarihin yitimi ve dilin çöküşü birbirine bağlıdır.
Teknoloji, kendisi için bile korkutucu hale geldi. Sadece düşlerde başarılan düşüncelerin doğrudan doğruya gerçekleştirilmesine giderek yaklaşılıyor.
Her şey kendi zamanında doğrudur.
Konuşamayan, hüküm de vermemeli.
Büyük düşünceler tekrarlarına tekrarlarına köreldi; artık kimsenin dikkatini çekmiyor.
Belli ki doğru güzelden, gerekli olan ahlaktan daha önemli.
Karmaşık görünüyor ama basit; çünkü aslında herkes anarşiktir, zaten insanda normal olan da budur.
Aslında normalin doğruyla bir arada olmasına pek sık rastlanmaz.
Kayıtsız şartsız adamışlığın tehlikeli olduğunu bilirler.
Bir uzman, üzerinde hareket ettiği temel ne kadar belirsizse o kadar güçlüdür.
Hareket, olguları düşünceye, sonra da tutuma dönüştürmeye çalışır ve olguda kalanlar istemeden kuşkulu duruma düşer.
Mükemmelliğin kaybı, ancak mükemmellik mevcutsa hissedilebilir.
Güçlülerin uğuldayıp duran sevinç naraları çoktan sustuğu; zaferleri ve fedakarlıkları, büyüklükleri ve rezaletleri unutulduğu zaman ölülerin yargıcı tarihçidir.
Kötülük ne kadar uzun süre hava alamazsa o kadar korkunçlaşır.
Herkesin bir aydınlık bir de karanlık tarafı vardır; bazılarıysa alacakaranlıkta bambaşka biri oluverirler.
Kesin olmayanı kesinleştileştirmek, belirsiz olanı gitgide daha açık kılmak: her gelişmenin, zamanla sınırlı her çabanın görevi bu.
Her kalan mirasın ardından 1şeyler yakılır, ya ölmüş olanı hatirada arındırmak veya aileyi zor durumda bırakmamak için…
İnsan hayatta kalmaktan yorgun düşüyor…
Önlemler zahmetlidir.
Ruh ortaya çıktığında çabalar gereksizleşir…
Ama aklımdan ge çen, bize Kabil’den kalmış ortak mirasımız olan kötülük değil.
Cinayet, bu eylemin ayrılmaz parçası olan 1niteliğe sahiptir…
Aslında" herkes dünyada yalnız, yoksul ve &‘1icik’tir…
Acı, tarihçinin çeyizidir.
Eğer dünyayı değiştirmek isteyenin kaderini düşünüyorsa çok daha fazla etkilenir.
Bitmek bilmeyen 1sızlanma ve sonsuz 1umut, tekrar tekrar sönen 1meşale gibi, nesilden nesile iletiliyor…
Eşitlemek ve kolektif düşünceler kültü, tek tek bireylerin güç sahibi olmasını dışlamaz.
Tersine, tıpkı içbükey aynanın odak noktası gibi o tek kişide milyonların arzusu toplanır.
O tek kişi milyonların aktörü, trajedi oyuncusu olur; o tek kişinin tiyatrosu dünyadır.
O ister toplumun yararına ister kendi zevki için titanca planlar tasarlayabilir…
Eğer toplum kabuk bağlamışsa ve yeni 1bilinç özgürleşmeye çalışıyorsa, en önce kendisini sanat eserlerinde fark ettirir…
Pazar daha yüksek 1yaşama keyfi, 1özgürlük, 1zevk girdabi çıkarıyor ortaya.
Pazar aslında toplumun asıl merkezidir.
Ondan özgürlüğünü ve bolluğunu almak devletin meselesidir.
1şehrin fizik ve metafizik olarak iyi durumda olduğunu anlamak için pazarını ve mezarlığını ziyaret etmek yeter…
Gece yarısından sonra rüyasız uyku en derin olanıdır, işte o zamanların efendisi olarak hayaller ülkesine giren zihin, sadece olanları yönetmekle kalmaz, kendi isteğine göre olaylar yaratarak bitmez tükenmez deposundan 1sürü kişi ve dekor çıkarır…
Acı tıpkı ağır hastalıklar gibidir,
yakayı kurtardığımızda artık bize dokunmaz.
Yılana karşı aşılanmış oluruz.
Kabuk bağlayan doku, yılanın ısırığını hissetmez.
O zamanlardan geriye duyarsızlık kaldı.
Şunu ayırt etmek .
Aşk anarşiktir, evlilik değil.
Savaşçı anarşiktir, asker değil.
Taksirle öldürme anarşiktir, kasten öldürme değil…

Dünya tarihi anarşi sayesinde hareket eder. Özet olarak: Özgür insan anarşiktir, anarşist değil…

Karmaşık görünüyor ama basit;

çünkü aslında herkes anarşiktir, zaten insanda normal olan da budur;

ne var ki anarşik ilk günden beri anne ve baba, devlet ve toplum tarafından sınırlandırılır…

Ve herkes haklıydı.

1-1imize ellerimizi uzattık, ellerimiz boştu.
Ama uzatmaya devam ettik:
dünyanın zenginliğini…

Çünkü herkesin 1aydınlık 1de karanlık tarafı vardır; bazılarıysa alacakaranlıkta bambaşka 1i oluverirler…
…çok insanın söz sahibi olduğu yerde mayalanmaya ihtiyaç vardır:
Ne varsa içine sızarlar, tıpkı mayanın ekmeğe nüfuz etmesi gibi…"
Eksik olan, belirsiz olan, hatta uydurma olan bile yalan değildir.
Doğru olmayabilir ama samimiyetsiz olmamalıdır…
kutsal kitaplar yıkıcı etkisiyle bir bombadan daha tehlikelidir!
Paranoya çoğunlukla kendi içinde mantıklı bir sistemde şekillenir. Ve karşı sebepler gösterilerek zayıflatılamaz. &” Spiritus flat ubi vult &” Ruh nerede istiyorsa orada nefes alır!
Hükümdarı özel dairesinde ziyaret etmekten çok büyük bir mutluluk duyacak olmama rağmen Spree Nehri kıyısındaki şatoya yönelmedim. Anarşistle anark arasındaki fark burada ortaya çıkıyor: anarşist, hükümdarı can düşmanı olarak takip eder, anarksa nesnel ve tarafsız bir ilişki içindedir. Anarşist hükümdarı öldürmek ister, anark ise onu öldürebileceğini bilir!
Tarihin yangınlarında da ellerinizi ısıtabilirsiniz, ancak gerekli mesafeyi koruyarak. Zaman içine ürkütücü şekilde parlayan zaman ötesi şeyler hissedilir. Nasıl her şeyin babası savaşsa, annesi de anarşidir. Yeni bir çağ başlıyor!
Anarşizm bir deneydir!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir