İçeriğe geç

Kaptan Mavi Ayı’nın 13 ½ Hayatı Kitap Alıntıları – Walter Moers

Walter Moers kitaplarından Kaptan Mavi Ayı’nın 13 ½ Hayatı kitap alıntıları sizlerle…

Kaptan Mavi Ayı’nın 13 ½ Hayatı Kitap Alıntıları

&“&”

Gençken çok çabuk arkadaş edinirsiniz ve bu durumun sonsuza kadar süreceğini düşünürsünüz."
Ne kadar gençseniz, sıkıntı o kadar acı verir."
Eski bir dost

“Burada ne arıyorsun?” diye sordu telaşla. “Çürüyorum,” diye yanıtladım.

Kötü alışkanlıklar alışkanlığa dönüştüğünde, yeni bir sayfa çevirmeniz gerekir.
Beyaz bir yalan söylemek gerçeği en güzel elbiseleriyle giydirmek gibidir.
Kötü alışkanlıklar alışkanlığa dönüştüğünde, yeni bir sayfa çevirmeniz gerekir.!!!
Sorunum kıvılcımlara nasıl rastlayacağımdı.Para gibilerdi;ne sokağın ortasında yatıyorlardı ne de insanlar onları size atıyorlardı;bir şekilde onları kazanmalıydınız."
Bana iyi bir beyaz yalanın genellikle gerçekten daha heyecan verici olduğunu öğrettiler.Beyaz bir yalan söylemek gerçeği en güzel elbiseleriyle giydirmek gibidir."
Hayatın kısa olduğunu söylerler.
Bakış açısına bağlı olduğunu söylerim. Bazı hayatlar kısa, bazıları uzun ve çoğu ortalama uzunluktadır..
Hayat şansa bırakılmayacak kadar değerlidir, evlat.
Huzur içinde oldukları sürece çoğu vatandaş diğerlerinin ne yaptığını umursamazdı.
Omurganız yoksa sinir sistemine ihtiyacınız yoktu ve sinirleri olmayan herkes hislerden de yoksundur…
Hayat dönemeçli bir yoldur. Bazen uzun yoldan gitmek gerekir.
&‘Bu sana bir ders olsun,’ diye devam etti Mac. &‘hayatta hiçbirşey bedava değildir, yediğin kazık bile.’
Dış görünüşün önemi yok. Gerçek güzellik içten gelir.
Beyaz bir yalan söylemek gerçeği en güzel elbiseleriyle giydirmek gibidir.
Ona göre sohbet etmek, başkaları bilgi birikimini sindirirken onun nutuk atması anlamına geliyordu.
Bilgiyi bir hastalık gibi kapmalısın…"
Nightingale’i dinlemek sonuna kadar bir türlü bağlanamayan karışık bir konusu olan uzun bir roman okumak ya da bir ressamın kocaman bir duvar resmi üzerinde çalışmasını izlemek gibiydi.
Hayatta hiçbir şey bedava değildir, yediğin yemek bile.
Uçsuz bucaksız okyanusu keşfetmek için bilinmeyene doğru yapılan bir yolculuktan daha heyecan verici ne olabilir?
Kötü alışkanlıklar alışkanlığa dönüştüğünde, yeninbir sayfa çevirmeniz gerekir.
Genç birinin başkaları gibi olmayı istemesi oldukça normaldir.
Bana beyaz bir yalanın genellikle gerçekten daha heyecan verici olduğunu öğrettiler. Beyaz bir yalan söylemek gerçeği en güzel elbiseleriyle giydirmek gibidir.
Yeryüzünde bir cennet keşfetmiştim.
Ne kadar gençseniz, sıkıntı o kadar çok acı verir.
Anlaşılan kişinin idolüne olan saygısını yitirmesinin en sağlam yolu onunla karşı karşıya gelmediydi.
Politikacılardan sonra en iyi yalan söyleyenler yazarlardı, onlar aynı zamanda en iyi öğretmenlerdi.
Kaderini ne kadar çabuk kabullenirsen, senin için o kadar iyi olur.
Kötü alışkanlıklar alışkanlığa dönüştüğünde, yeni bir sayfa çevirmeniz gerekir.
İnsanlar hep sahip olmadıkları şeyleri isterler.
Hayat şansa bırakılmayacak kadar değerlidir, evlat.
Bitmek bilmeyen tekrarlamalarından memnunlardı ve onlara alışmışlardı. Onları korkutan değişiklikti…
Rahat bir vicdan; seni canlandırır.
Dış görünüşün önemi yok. Gerçek güzellik içten gelir.
-Açıkçası, karanlığın kötü bir şöhreti var. İnsanlar onu hep nohoş sözlerle özdeşleştiriyorlar, ama o sadece başka bir parlaklık biçimi. Işığı olduğu kadar ona da ihtiyacımız var. Karanlık olmasaydı, her şey solar ve öldürdü. Uyku, rahatlama, enerji, büyüme olmazdı. Gece bize günün zorluğuna dayanma gücü veriyor. İyi bir uyku çektikten sonra neden kendimizi yenilenmiş ve enerji dolu hissettiğimizi hiç düşündün mü?
-Dürüst olmam gerekirse, hayır…
-Stokladığımız karanlık yüzünden. Gündüz biraz kestirmenin faydası olmaz, kendimizi hiç olmadığımız kadar uyuşuk hissederiz, haksız mıyım? Karanlık saf enerjidir. Rezervlerin gündüz tükenir. Onu harcarsın, yorulursun ve biraz uyuman gerekir. Karanlıkta taze güç toplayabilirsin…
Yıldızlara her baktığında geçmişi görürsün. Semâda gördüğün yıldızların ışığı milyonlarca, hatta milyarlarca yıllıktır. İnsanlar her zaman yıldızların ışığından bahsederler ama aralarındaki karanlık da eskidir. Karanlık şarap gibi yıllanır: ne kadar eskiyse, o kadar iyidir.
Bu barbarlarla mantıklı bir şekilde tartışmak mümkün değildi.
Fredda’nın duygularına karşılık veremedim ama ona çok düşkündüm. Biri sizi severse, o kişiyi -bir Alp İblisi olsa bile- siz de biraz seversiniz.
Bilgi gecedir!
Gençken çok çabuk arkadaş edinirsiniz ve bu durumun sonsuza kadar süreceğini düşünürsünüz.
Kötü alışkanlıklar alışkanlığa dönüştüğünde, yeni bir sayfa çevirmeniz gerekir.
İnsanlar hep sahip olmadıkları şeyleri isterler.
Omurganız yoksa sinir sistemine ihtiyacınız yoktu ve sinirleri olmayan herkes hislerden de yoksundur.
Bana iyi bir beyaz yalanın genellikle gerçekten daha heyecan verici olduğunu öğrettiler. Beyaz yalan söylemek gerçeği en güzel elbiseleri ile giydirmek gibidir.
Küçükken her şeyin boyutunu gözünüzde büyütürsünüz, ama şimdi onun gerçekten dünyadaki en güçlü ses olduğunu biliyorum.
Hayat şansa bırakılmayacak kadar değerlidir.
Hayatın kısa olduğunu söylerler.
Bakış açısına bağlı olduğunu söylerim. Bazı hayatlar kısa, bazıları uzun ve çoğu ortalama uzunluktadır.
Iki yüz yaşın altındaki bütün Atlantisli dişilerin sevgilisi Melliflor Gunk aylar öncesinden biletleri tükenen bir resital verecekti. Elmasla kaplanmış bir arp ile üstsüz bir şekilde ve yanaklarından gözyaşları süzülerek sonsuz aşktan ve son derece pahalı nişan yüzükleri satın almaktan bahseden bütün şarkılarını söyleyecekti.
Diğerlerinden daha fazla saçı olan bir kız arıyordu – sıradan bir hayal değildi, ama Chemluth’un ideali buydu – bir ayıdan bile daha fazla diye sahip birçok yaratığa ev sahipliği yapan Atlantis gibi bir şehirde bile, hayallerinin kızını bulmakta zorlanıyordu.
Şehrin sakinlerinin çoğu, uzun süre hapishanede kalan mahkûmlar gibi düşünmeye başlamışlardı. Özgürlükten, dışarıdaki dünyadan ve kontrolsüz varoluştan korkuyorlardı.
Şunu sakın unutma: Her zaman beni hic beklemediğin yerde olacağım, asla beni aradığın yerde olmayacağım – o yüzden vazgeç!
Iblis Alpleri çok uzakta
duyun üzgün dizelerimin sesini!
Hepinizi tekrar göreceğim gün
bir gün gelecek mi?
Kafiledeki hayat oldukça uyumluydu. Tartışmalar, kavgalar, sorunlar, vs. Mugglar için fazlasıyla iticiydi, her zaman kabul edilebilir bir çözüm ararlardı. Bazen olduğu gibi, hangi yöne gidecekleri konusunda farklı fikirlerde olsalar bile, oy kullanmaya kalkmazlardı, çünkü oy kullanmak anlaşmazlığa işaret ederdi; zigzag yaparak ilerlemeyi benimseyerek uzlaşırlardı.
Mugglar: Zamonia’daki Demerara Çölü’nde yaşayan göçebe kabile. Tesadüfen bir araya gelen toplum tarafından kabul görmeyenlerden oluşan bu doğaçlama topluluk, kurtuluşu yalnızlıkta aramış ama onu bulmakta başarısız olunca sayısı her geçen gün artan göçebe bir kabile kurmuşlardır. Mugglar çölde kaybolan ya da zorluk çeken birini bulduklarında, onları kanatlarının altına alır ve statülerine, varlıklarına, cinsiyetlerine ya da hangi boyuttan geldiklerine bakmaksızın onları kabilelerine dahil ederler. Geleneksel, düzenli, orta sınıf varlık sürdürmeyi reddeden Mugglar, tercihen aşırı sıcaklarda kendi özgürlük, rahatlık ve bağımsızlık ideallerinin peşinden giderler.
Geçmişim geride kalmıştı ve geleceğim önümdeydi ve hiçbir bağlılığım olmadığı için tarihin ne olduğunun önemi yoktu.
Bu düşünceden teselli bulup uykuya daldım.
Vücut hoş bir halsizliğin etkisi altına girer, kulaklar anormal bir şekilde ısınır ve yüzde kocaman, aptalca bir sırıtma belirir. Bu durum hız treninde 360 derecelik iki dönüş yapmanın sonucunda hissedilen çaresizlik dolu coşkuya benzer.
En kötüsü de içimdeki sesti, bana her şeyden vazgeçip uyumamı söylüyordu.
Sırf kulağının arkasına papatya takışını tekrar görmek için dünyanın dönüşünü durdurup onu önce tersine ve sonra tekrar eski yönüne döndürebilirdim.
Daha önce hiç bu kadar büyüleyici bir yaratık görmemiştim. O andan itibaren, bu dişi mavi ayı sonsuza kadar var oluşumun odak noktası olacaktı. Hayatımın tek amacı onu sevmekti.
Kötü şöhretinin aksine, orman harika bir yerdi. En iyi yani normalliğiydi.
Hiçbir şey iyi bir eğitimin yerini tutmaz!
Sadece insanların kalbini ferahlatmak, onlara keyif vermek – iyi olmak için var olmak…" Mağara Trolü parmak uçlarında birkaç kez beceriksizce döndükten sonra aniden durup keyifsizce yere baktı. "Bu ayıplanacak bir arzu mu?"
Qwerty Nokturnal Akademiden ayrılmak zorunda kaldığında, dünyam neredeyse başına yıkıldı. O andan itibaren, yabancıların arasındaki bir yabancı oldum.
Bir anlığına bile gardını indirirsen, bu felaketin olabilir!"
Bu sana bir ders olsun," diye devam etti Mac. "Hayatta hicbir şey bedava değildir, yediğin yemek bile."
Ne kadar gençseniz, sıkıntı o kadar çok acı verir. Saniyeler dakikalar fibi, dakikalar saatler gibi ilerliyordu. Işkence sehpasında gerildiğinizi -bir zaman işkence masası- ve yavaşça kopartıldığınızı hissederdiniz. Sonsuz dalgacıklar yanımdan geçip gitti, gökyüzü uçsuz bucaksız mavi bir çatı gibiydi. Eğer tecrübesiz bir denizciyseniz ve ufku izliyorsanız, her an nefes kesici bir şey getireceğini düşünürsünüz. Ama ötesinde sizi bekleyen tek şey başka bir ufuktur.
Uçsuz bucaksız okyanusa keşfetmek için bilinmeyene doğru yapılan bir yolculuktan daha heyecan verici ne olabilir?
Kötü alışkanlıklar alışkanlığa dönüştüğünde, yeni bir sayfa çevirmeniz gerekir.
Insanlar hep sahip olmadıkları şeyleri isterler.
Ilk kez enine boyuna düşünme çabalarımın akıl almaz bir şekilde, yoğun olmaktan çok uzak olduğunu söylemem gerekir. Aklıma gelen ilk düşünce açlık, ikincisi susuzluktu, o nedenle oburca yosun ekmeğini yiyip aceleyle yosun suyumu bitirdim. Sanki biri içimde küçük bir kamp ateşi yakmış gibi midem hoş bir aydınlıkla doldu. Bu hisse beni güçlüklere göğüs gerip adanın engin palmiye ormanını keşfe çıkmaya iten bir özgüven eşlik etti. Bu ilk tecrübe, gelecekteki bütün hayatlarımı yönlendiren bir ilke olmuş olabilir. Zorluklar ne kadar büyük olursa olsun, midenizde düzgün bir yemek olduğunda üstesinden gelmek daha kolaydır.
Insanlar bir dalganın diğerine benzediğini söylerler ama yanılıyorlar. Dalgaları yeterince uzun bir süre gözlemlerseniz, her birinin farklı olduğunu anlarsınız. Her dalga kendine göre dalgalanır. Bazıları sivri ve aceleci, digerleri yuvarlak ve düzdür. Dalgalar kalın ya da ince, yeşil ya da mavi, siyah ya da kahverengi, bulanık ha da berrak, büyük ya da küçük, geniş ya da uzun, soğuk ya da sıcak, tuzlu ya da tatlı, gürültülü ya da sessiz, hızlı ya da yavaş, zararsız ya da tehlikeli olabilirler. Kısacası, her dalganın bir kişiliği vardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir