İçeriğe geç

Bir Katilin İtirafları Kitap Alıntıları – Joseph Roth

Joseph Roth kitaplarından Bir Katilin İtirafları kitap alıntıları sizlerle…

Bir Katilin İtirafları Kitap Alıntıları

&“&”

Hayat denilen şey nerede biter dostlarım, oyun denilen şey nerede başlar?
Ona baktığımda bir müzik dinliyormuş gibi oluyordum.
Sonraları hayatta pek çok anı, neredeyse hepsini belirleyici bulmaya alışıyorsunuz. Çöküş ve yükseliş dönemleri ve hatta dönüm noktaları var elbette, fakat bizim bunlardan haberimiz olmuyor ve bir yükseliş anını sıradan bir andan ayırt edemiyoruz. Bazı deneyimler kazanıyoruz sadece, ama bunun da pek yararı olmuyor. İdrak etme ve ayırt etme yeterliliğinde değiliz.
Ne kadar ahlaksızlaşmıştım! Ahlaksızlaşmış ve yolumu şaşırmıştım! Bütün ahlaksızlar aslında yolunu şaşıranlardır.
Hiçbir bedensel tepki vermedim, kıskançlık bile hissetmedim, en azından sevdiği bir insanın elinden alındığını, dahası sevdiği insanın buna sevinerek izin verdiğini seyretmek zorunda kalan herkesin muhtemelen hissetmiş olması gereken alışılmış şekliyle.
Aşık olduğunuz ilk kadın. O size her şeyi yaptırabilir.
Ah dostlarım, kendini düşmanlığını ilan etmiş birine teslim etmek, bir kadına onu sevdiğinizi belli etmekten daha iyidir.
İşte dostlarım, insan doğası bu kadar acımasız. Kötü biri olduğumuzu fark ettikten sonra bile kötü olmaya devam ediyoruz. İnsanız biz, insan! Kötü ve iyi! İyi ve kötü! İnsandan başka bir şey değiliz.
Bilir misiniz sevgili dostum, doğanın en lütufkâr olduğu zaman bize küçük bir kusur bağışladığı zamandır. Dünyaya kusursuz olarak gelmiş olsaydım muhtemelen hiçbir şey öğrenemeyecektim.
…ona baktığımda bir müzik dinliyormuş gibi oluyordum…
Dünyayı bir ölçüde değiştirmiş olan bütün büyük , değerli veya rezil eylemler bizim hiç haberdar olmadığımız birtakım son derece önemsiz olayların sonucudur. "
İşte dostlarım , insan doğası böyle. Kötü biri olduğumuzu fark ettikten sonra bile kötü olmaya devam ediyoruz ."
Eylem ne kadar güçsüz! Söz var olmaya devam eder, eylem olur biter! Bir köpek de bir eylemde bulunabilir, ama sözü yalnızca insan söyler."
Düş gücümüz her zaman vicdanımızdan güçlüdür.
Kadınların ruhunda daima bir kor bulunduğundan kuşkulanıyorum ben ve bu kor ara sıra parladığında ateşi gözlerine vuruyor:
Eğer ateşin bir cinsiyeti varsa dostlarım, ben bariz bir dişi olduğuna inanıyorum.
Bir erkeğin dost tuttuğu kadına vermesi gereken görev öpücüğünü verdim. Bu büyük beylere özgü bir yükümlülük öpücüğüydü.
Biz casuslar katil değilizdir. Biz sadece bir insanı kaçınılmaz olarak ölüme götüren koşulları hazırlarız.
Tek bir kadının, hem de hep ‘sadece gerekli olanı’ harcadığına inanarak ne kadar çok para harcayabileceğini o zamana kadar hiç fark etmemişim.
İnsan şeytanı aramakla nasıl bulur ki. Şeytan beklenmedik anda gelir, ortaya çıkar ve kaybolur. Kaybolur ve daima oradadır.
Ben onun ağzına âşık oldum dostlarım, ağzına.
Çirkin bir kadın gerçeği söylese de nadiren inanırız, fakat güzel olan birinin uydurduğu her şeye inanırız.
Durumumuz yasalara değil, insanların kaprislerine bağlıydı.
Dünyaya kusursuz olarak gelmiş olsaydım muhtemelen hiçbir şey öğrenmeyecektim.
Bir süre sonra acıktığımı hissedip bir pastaneye girdim. İnsanın acıktığında bir lokantaya değil de bir pastaneye gideceği yaştaydım.
Sevgilisinin son öpücüğünü hissetmesinden bu yana uzun yıllar geçmişti, fakat o öpücüğü bedeninde daha geçen gün almışçasına canlı hissediyordu.
İnsan boşu boşuna, yani özel bir nedeni olmadan ne general olur ne anarşist, ne de sosyalist veya gerici.
Hayat denilen şey nerede biter sevgili dostlarım, oyun denilen şey nerede başlar?
Yitik insanlar tıpkı çocuklar gibi masumca yalan söylerler. Yitik bir varoluşun yalan bir zemine ihtiyacı vardır.
İnsan gençse kıskançlığın aşkın önüne geçmesi olasıdır. Evet, insan o kıskançlıkla, belki de kıskançlık sayesinde mutlu olabilir.
…doğanın en lütufkâr olduğu zaman bize küçük bir kusur bağışladığı zamandır. Dünyaya kusursuz gelmiş olsaydım muhtemelen hiçbir şey öğrenemeyecektim.
İşte dostlarım, insan doğası bu kadar acımasız. Kötü biri olduğumuzu fark ettikten sonra bile kötü olmaya devam ediyoruz. İnsanız biz, insan! İyi ve kötü! İyi ve kötü! İnsandan başka bir şey değiliz!"
İnsan kimi veya neyi severse sevsin hiçbir şekilde körleşmiyor, aksine görmeye başlıyor."
… yeryüzünde mutlak bir adalet bile yoktur, adalet yoktur diyorum dostlarım, sadece cehennem vardır!.."
İşte dostlarım, insan doğası bu kadar acımasız. Kötü biri olduğumuzu fark ettikten sonra bile kötü olmaya devam ediyoruz. İnsanız biz, insan! Kötü ve iyi! İyi ve kötü! İnsandan başka bir şey değiliz.
İnsan şeytanı aramakla nasıl bulur ki. Şeytan beklenmedik anda gelir, ortaya çıkar ve kaybolur. Kaybolur ve daima oradadır."
Ve daha genç olduğumdan yaşlılık benim için ölümden başka bir anlam taşımıyordu.
&”Aşık olduğunuz ilk kadın. O size her şeyi yaptırabilir.&”
Bilirmisiniz sevgili dostum, doğanın en lütufkar olduğu zaman bize küçük bir kusur bağışladığı zamandır. Dünyaya kusursuz olarak gelmiş olsaydım. Muhtemelen hiçbir şey ögrenmiyecektim..
İnsan hiçbir zaman kendini kapkara bir uçurumun kıyısında hissettiği bir andaki kadar berrak ve serinkanlı bir bakışa sahip olamaz."
Mutluluk ile acının ayrımını yapabilecek gerçek yetiyi insan yaşlılıkta kazanır. O zaman da artık acıdan kaçınıp mutluluğun tadını çıkaramayacak kadar güçsüz düşmüş oluruz."
Özel yaşam, sıradan insan, toplumsal olanın tümünden daha önemli, daha büyük, daha trajiktir."
Yasalar insanı kaprislerden korumuyor, çünkü yasalar kaprislere göre yorumlanıyor.
Bugün bile ilkbaharda aynı şeyleri hissediyorum – yüreğimde ve bedenimde taptaze bir güç hissederim ve son derece yersiz ve tamamen budalaca bir inançla en olmayacak şeyleri başaracağıma inanırım.
Dünyayı bir ölçüde değiştirmiş olan bütün büyük, değerli beya rezil eylemler bizim hiç haberdar olmadığımız bir takım son derece önemsiz olayların sonuçlarıdır.
Çok dikkatli bakacak olursanız, büyük ve tarihsel olduğu söylenen bütün olayların aslında onlara yol açan kişilerin özel yaşamlarındaki herhangi bir ana veya anlara bağlanabileceğini görürsünüz.
Özel yaşam, sıradan insan, toplumsal olanın tümünden daha önemli, daha büyük, daha trajiktir.
Âşık olduğunuz ilk kadın. O size her şeyi yaptırabilir.
İzanla sarhoş olmak mümkün değildi. Erdem her zaman ayıktı.
Tekrar dışarı çıktığımda derin bir nefes aldım. İnsanın gençliğinde çok önemli olan o anlardan birini yaşadığımı hissettim. Sonraları hayatta pek çok anı, neredeyse hepsinin belirleyici bulmaya alışıyorsunuz. Çöküş ve yükseliş dönemleri ve hatta dönüm noktaları var elbette, fakat bizim bunlardan haberimiz olmuyor ve bir yükseliş anını sıradan bir andan ayırt edemiyoruz. Bazı deneyimler kazanıyoruz sadece, ama bunun da pek yararı olmuyor. İdrak etme ve ayırt etme yeterliliğinde değiliz.
Bilir misiniz sevgili dostum, doğanın en lütufkar olduğu zaman bize küçük bir kusur bağışladığı zamandır. Dünyaya kusursuz olarak gelmiş olsaydım muhtemelen hiçbir şey öğrenemeyecektim.
Çok dikkatli bakacak olursanız, büyük ve tarihsel olduğu söylenen bütün olayların aslında onlara yol açan kişilerin özel yaşamlarındaki herhangi bir ana veya anlara bağlanabileceğini görürsünüz. İnsan boşu boşuna, yani özel bir nedeni olmadan ne general olur ne anarşist, ne de sosyalist veya gerici. Dünyayı bir ölçüde değiştirmiş olan bütün büyük, değerli veya rezil eylemler bizim hiç haberdar olmadığımız birtakım son derece önemsiz olayların sonuçlarıdır.
Özel yaşam, sıradan insan, toplumsal olanın tümünden daha önemli, daha büyük, daha trajiktir. Bugün bunlar insana saçma gelebilir belki. Ama ben buna inanıyorum, son nefesime kadar da inanacağım.
Ve daha genç olduğumdan yaşlılık benim için ölümden başka bir anlam taşımıyordu.
İnsan boşu boşuna, yani özel bir nedeni olmadan ne general olur ne anarşist, ne de sosyalist veya gerici. Dünyayı bir ölçüde değiştirmiş olan bütün büyük, değerli veya rezil eylemler bizim hiç haberdar olmadığımız birtakım son derece önemsiz olayların sonuçlarıdır.
Eğer ateşin bir cinsiyeti varsa dostlarım, ben bariz bir dişi olduğuna inanıyorum."
Bir anda tüm tanrılarını yitiren hayal kırıklığı içindeki bir mümin gibiydim.
&”Aşık olduğunuz ilk kadın. O size her şeyi yaptırabilir.&”
&”Bana görmüş geçirmişler arasında dosta da düşmana da yöneltilen o uğursuz ve boş gülümsemeyle baktılar.&”
&”Eğer büyük bir baştan çıkarıcı bunu isterse dostlarım, insan bu ölçüde körleşebiliyor işte. Ondan müthiş korksanız da kendinizden çok ona güveniyorsunuz.&”
&”Ah dostlarım, Kendini düşmanlığını ilan etmiş birine teslim etmek, bir kadına onu sevdiğinizi belli etmekten daha iyidir.&”
&”İşte dostların insan doğası böyle. Kötü biri olduğumuzu fark ettikten sonra bile kötü olmaya devam ediyoruz. İnsanız biz, insan! Kötü ve iyi! İyi ve kötü! İnsandan başka bir şey değiliz.&”
&”Casusluk ve ispiyonculuk şeytanı var kesinlikle.&”
&”Dünyayı bir ölçüde değiştirmiş olan bütün büyük,değerli veya rezil eylemler bizim hiç haberdar olmadığımız birtakım son derece önemsiz olayların sonuçlarıdır.&”
O zamanlar ölümün özlemini çekiyordum. Çünkü o zamanlar ölümün insana günahlarının bedelini ödetecek bir azap olduğunu düşünüyordum. Ölümün bir kurtuluş olduğunu ancak sonra anladım. Ben bunu hak etmemiştim ve bu yüzden de ölüm beni kurtarmaya gelmemişti."
Çoğumuz ölümden korktuk.Fakat ben, ben ölümü aradım .Büyük bir aşkla ve şiddetle aradım.Siperlerin içinde,ileri karakollarda,dikenli barikatların arasında,çapraz ateşlerde,saldırılar sırasında,zehirli gazların içinde,aklınıza ne gelirse,her yerde aradım.Madalyalar aldım ama hiç yara almadım.Yakın dostum ölüm benden kaçıyordu işte.Yakın dostum ölüm beni küçük görüyordu. Arkadaşlarım etrafımda düşüp ölüyordu. Arkalarından hiçbir zaman ağlamadım. Ölemeyişime yakındım.
O zamanlar ölümün özlemini çekiyordum.Çünkü o zamanlar ölümün insana günahlarının bedelini ödetecek bir azap olduğunu düşünüyordum.Ölümün bir kurtuluş olduğunu ancak sonra anladım.Ben bunu hak etmemiştim ve bu yüzden de ölüm beni kurtarmaya gelmemişti.
Ben onun ağzına aşık oldum dostlarım, ağzına.Kadınlarda bütün kötülük ağızlarında yuvalanır.Bu arada şunu da söyleyeyim,ağız aynı zamanda ihanetin yurdudur ve din dersinden bildiğiniz gibi günahın doğum yeridir…
…ona baktığımda bir müzik dinliyormuş gibi oluyordum…
Mutluluk ile acının ayrımını yapabilecek gerçek yetiyi insan yaşlılıkta kazanır. O zaman da artık acıdan kaçınıp mutluluğun tadını çıkaramayacak kadar güçsüz düşmüş oluruz.
Dünyayı bir ölçüde değistirmiş olan bütün büyük, değerli veya rezil eylemler bizim hiç haberdar olmadığımız birtakım son derece önemsiz olayların sonuçlarıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir