İçeriğe geç

Saygın Kel Adamın Ölümü Kitap Alıntıları – A. Mümtaz İdil

A. Mümtaz İdil kitaplarından Saygın Kel Adamın Ölümü kitap alıntıları sizlerle…

Saygın Kel Adamın Ölümü Kitap Alıntıları

&“&”

Varolanı kavrayabilmemizin tek yolu düşünmektir ve bilginin doğruluğuna ancak düşünce ile varabiliriz.
Kader diye birşey yoktur. İnsanlar kendi güçsüzlüklerini ve kararsızlıklarını haklı çıkarmak için kaderi kendileri uydururlar. Hiçbir şey öylesine, laf olsun diye, anlamsız olmaz; her şey mantıklı ve zorunlu bir nedensellikle olur. Bizim kadere yüklediğimiz her şeyin belirli bir sebebi vardır. "
Endülüs kütüphanesinden otuz kadar kitap kurtuldu, onlarla atomu parçaladık. Eğer yakılan bir milyon kitabın yarısı kurtulmuş olsaydı, şu anda galaksiler arasında geziyor olurduk…"
…Fizikçi Pierre Curie bu kıyım için, Endülüs Kütüphanesi’nden otuz kadar kitap kurtuldu, onlarla atomu parçaladık. Eğer yakılan bir milyon kitabın yarısı kurtulmuş olsaydı, şu anda galaksiler arasında geziyor olurduk." diye yazıyordu.
Kitap, her zaman iktidarların korkulu rüyası haline geldi.
Elli ikilik bir oyun kağıdı destesine, papazlardan sonra bir kağıt daha eklendiğinde, daha önce kuralları belirlenmiş olan tüm oyunlar tamamen başka bir oyuna dönüşecektir.
Kim bilir aramızda kaç kişi, keşfedilmemiş yeteneklerine karşın, hiç ilgi duymadığı bir alanda at koşturuyor ve göz göre göre yok oluyor?
Umut, sizi terk etmeye hazırlandığında yaşamaya hazırsınız demektir.
Artık Türkiye’de siyaset takım tutmanın da ötesine geçmiş durumda. Partiler yelpazesinde muhalefet falan yok, takan da yok. Maç Pensilvanya ile Ankara arasında geçiyor, diğerleri ise bizimle birlikte konu mankeni. ( Kitap 2015 de çıktı!!!)
Bir cellat ötekini dilim dilim doğrarken, bundan zevk almaya başlayan bir toplum haline dönüştü.
Evet, diktatörler de sever yeter ki bilim insanı, sanat insanı olmasın… Yeter ki insanı sevmesin.
İnsan, kendi değerini yerine koymakla yükümlüdür. Bu, önce kendine olan görevidir, sonra da insanlığa olan görevi.
Nazım Hikmet’i, Edip Cansever’i, Fakir Bayburt’u Orhan Kemal’i unutturdular bize. Sait Faik tadında bir günü hak etmiyor mu bu ülke? Hep mi kadın cinayetleri ile uyanmak zorundayız?
Oysa dünya çok büyük ve yaşanmışlıklar çok renkli. Umut denilen çiçekler de, hayaller de oralarda yetişiyor ve onu yakalamak için bir parça parmakların ucunda yükselmek, bakış açısını değiştirecek bir konum almak gerekiyor.
İnsanı siyasetin açmazları, ortada dolaşan basitlikler, yolsuzluk iddiaları, egemenlik savaşları ve karşılıklı tuzaklar bitkin düşürüyor.
Umut, sizi terk etmeye hazırlandığında yaşamaya hazırsınız demektir.
Endülüs kütüphanesinden otuz kadar kitap kurtuldu, onlarla atomu parçaladık. Eğer yakılan bir milyon kitabın yarısı kurtulmuş olsaydı, şu anda galaksiler arasında geziyor olurduk…"

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir