Ömer Seyfettin kitaplarından Gizli Mabed kitap alıntıları sizlerle…
Gizli Mabed Kitap Alıntıları
&“&”
Herkes deli olduktan sonra birkaç kişinin aklına lüzum yoktur!
Dünyada hiçbir şeye inanmaz, inanır gibi göründüğü şeylere hep için için gülerdi.
İki kat hayal, bir hakikat yerini tutar. Vaktin geçtiğini duymazsın!
Vücudu tamamıyla ölmüştü.
Akşamın hayrı, sabahın şerrinden beterdir.
-Keşke beni de iftara davet edeydin! Birlikte içerdik..
-Haşa! Ben ömrümde bir katre ağzıma koymamışım, elhamdülillah.
-Ey, bu koku ne be?
-Dişim ağrıyor, rakıyla ağzımı çalkaladım.
-Ya..
-Haşa! Ben ömrümde bir katre ağzıma koymamışım, elhamdülillah.
-Ey, bu koku ne be?
-Dişim ağrıyor, rakıyla ağzımı çalkaladım.
-Ya..
Artık ruhum tamamıyla değişmişti.
Büyük Türklük" için, Türk düşmanlarının perişan edilmesi için, tıpkı ihtiyar papaz gibi söyletiyor, ihtiyar papazın sözlerini ona Türkçe tekrarlatıyordu.
Konuştuğunuz söz Çerkezceye benzemiyor, dedi.
Sütanneme kendisi Çerkez" diyecektim.
Çünkü ruh kirlendikten sonra, en bediî bir süs yine insanı güzelleştirmez!
Artık dünyada bir tane olsun doğru adam yok!
Öyle bir şey ki… Siz körsünüz… Göremiyorsunuz vesselam…
Mantık, şiir, güzellik, iyilik yalnız kitaplarda idi…
İnsafın dünyada yalnız adı kalmış!
Yazık, hepiniz bozulmuşsunuz!
..bir gün gelecekti kimse kimseye inanmaz olacaktı."
Azizim, siz kendinizi bilmiyorsunuz. Avrupa’yı bir şey zannederek kendi güzelliklerinizi görmüyor, kendi esrarlarınızı yaşamıyorsunuz."
İki gönül bir olunca samanlık nasıl seyran olursa, okuyan için de kitapları elde ettikten sonra kendi evi , kendi odası Hildernberg, Oxford, Sorbonne olurdu!"
İçtimaî inkîlabın yeri mektep değil, hayattır.
Dünyada ne kadar bilinmeyen var. Bilimsel bilgilerimiz bu bilinmeyenin yüz milyonda biri değil!"
Herkes deli olduktan sonra birkaç kişinin aklına lüzum yoktur!
Biz Türkleriz, biz Türkleriz…. Mükaddestir ilimiz. Birlik"tedir kuvvetimiz, birdir bizim dilimiz….
Milletini sev… dedikçe ben onu sevmeye başladım.
Azizim, siz kendinizi bilmiyorsunuz. Avrupa’ yı bir şey zannederek kendi güzelliklerinizi görmüyor, kendi esrarlarınızı yaşamıyorsunuz.
Sosyal inkılabın yeri okul değil, hayattır.
Çirkefe taş atma, üstüne sıçrar.
Biz kör isek, işte siz de dilsizsiniz!
İşte en cesur ruhlar bile mukavemet, mücadele edilmez bir düşman karşısında cesaretini kaybediyordu.
Öyle bir şey ki… Siz körsünüz… Göremiyorsunuz vesselam…
Mehtap olmadığını anlamak icap ediyordu!
Yazık, hepiniz bozulmuşsunuz!
Azizim, siz kendinizi bilmiyorsunuz. Avrupa’yı bir şey zannederek kendi güzelliklerinizi görmüyor, kendi esrarlarınızı yaşamıyorsunuz."
Fakat ahlak gibi vazife de muhite göre değişiyor.
Dår- dünya bir müzeyyen hanedir
Nakşına aldanmamak merdanedir"
Nakşına aldanmamak merdanedir"
Acaba hayale benzeyen bir gerçek yok mudur?
Lâkin insan, tok karnına hiç düşünemiyordu.
…bir gün gelecekti kimse kimseye inanmaz olacaktı.
Herkes deli olduktan sonra birkaç kişinin aklına lüzum yoktur!
Sebepleri doğru görebilenin neticede şüphesi kalmaz.
-Azizim, siz kendinizi bilmiyorsunuz. Avrupa’yı bir şey zannederek kendi güzelliklerinizi göremiyor, kendi esrarlarınızı yaşamıyorsunuz.
İki gönül bir olunca samanlık nasıl seyran olursa, okuyan için de kitapları elde ettikten sonra kendi evi, kendi odası Hildenberg, Oxford, Sorbonne olurdu.
Ben kimseye eyvallah etmeyeceğim.
Erdem, iyilik, merhamet, şefkat bir hayal değildi!
Hayat yaşamaya layık değildi.
Bu kadar düştükten sonra yaşamak hakikaten büyük bir rezaletti.
…ruh kirlendikten sonra en güzel bir süs yine insanı güzelleştiremez.
Yalan içinde yaşamak, benim için namussuzluktan daha imkansızdı
Unutma ki hakikat kitapta değil, hayattadır…
Herkes deli olduktan sonra birkaç kişinin aklına lüzum yoktur!…
İnsafın dünyada yalnız adı kalmış.
Dünyada ne kadar meçhul var.
Sosyal inkılabın yeri okul değil, hayattır.
Hani sessizliği, sadeliği seven; gürültüden, kalabalıktan kaçan ben?..
Yazık, hepiniz bozulmuşsunuz!
Dünyada ne kadar bilinmeyen var. Bilimsel bilgilerimiz bu bilinmeyenin yüz milyonda biri değil!"
Dün Sermet’in takdim ettiği bir Türk’le bu İstanbul’un en meçhul yerine geldim. Meğerse Jackques Casanova, Pierre Loti filan konaklarla yalıların selamlık dairelerinde birer kahve içmekle Şarkı gördük sanıyorlarmış. Asıl Şark görünmeyen tabakalarda…
Hayat, yaşamaya layık değildi. İnsanlar hayvanlardan merhametsiz, kaplanlardan yırtıcı, sırtlanlardan şefkatsizdi.
Mantık, şiir, güzellik, iyilik yalnız kitaplarda idi…
Ah, bir yangın olsa da, alevlerin içine atılsam, ısına ısına ölsem!..
Çünkü ruh kirlendikten sonra, en bediî bir süs yine insanı güzelleştirmez!
…kadın kalbi birdir!
Yazık, hepiniz bozulmuşsunuz!
İlim kitaplarda ise, irfan hayattadır!
Herkes deli olduktan sonra, birkaç kişinin aklına lüzum yoktur!
Sebepleri doğru görebilenin, neticede şüphesi kalmaz.
…bir gün gelecekti ki, artık kimse kimseye inanmaz olacaktı.
Artık dünyada bir tane olsun doğru adam yok!
İşte en cesur ruhlar bile mukavemet, mücadele edilmez bir düşman karşısında cesaretini kaybediyordu.
Zaten en büyük, en kahraman cesurlar, en korkakların hıyanetine kurban gitmemiş miydi?
Ah! Beyaz ciltli insanlar ne çabuk ihtiyarlar!
Çirkefe taş atma, üstüne sıçrar.
Lakin insan, tok karnına hiç düşünemiyordu.
İnsafın dünyada yalnız adı kalmış!