İçeriğe geç

Ağaçkakanlar Kitap Alıntıları – Cahit Zarifoğlu

Cahit Zarifoğlu kitaplarından Ağaçkakanlar kitap alıntıları sizlerle…

Ağaçkakanlar Kitap Alıntıları

&“&”

Bir lokma badem için bin badem kırma.
Eğer umudum olmada, bir saniye yaşayamam.
– Susalım hadi.
– Uyuyacak mısın?
– Uyurum belki.
– Uyumayacaksan niçin susalım istiyorsun?
– Seni bilmem ama ben biraz hayal kurmak istiyorum.
Acaba Şakir Amca bu bahçeyi dünyada her şeyden, çocuklarından bile, ve karısından bile çok sevmenin cezasını görüyor olmasın?
Bir lokma badem için bin badem kırma. Ağaçları üzme, hırpalama.
Sen benim canımsın, ciğerimsin. Azıcık başın ağrısa uykularım kaçar. Rüzgar kanatlarını incitse canım yanar. Hele düşsen, tenin çizilse, kanasan, göğsümü yolarım, harap olurum. Dilerim Alah senin acını bana göstermesin.
Bir de kafa ve kalp eğitimi vardı yavrunun.
Eğer umudum olmasa bir saniye yaşayamam.
Öylesine kederliyim ki, gidip gagamı bir kayanın yarığına sokup çıt diye kırabilirim. Hüzünlü uçuşlarla yükselir ve kendimi boşluğa bırakıp parçalayabilirim.
Eğer umudum olmasa, bir saniye bile yaşayamam."
“Hayal ve gerçekten geçerek gel bana.”
“Ağaçları üzme, hırpalama.”
“Bir lokma badem için bin badem kırma.”
“Ağaç bizim sarayımızdır.”
“Öyle üzülmüş ve kırılmışlardı ki yıldızlar var mıydı yok muydu, belli değildi.”
“Eğer umudum olmasa, bir saniye yaşayamam.”
“Derin bir ah çekti. Soluğu bütün özlemini, bütün iniltilerini yutmak ister gibiydi.”
Keşke sana anlatmasaydım. Hiç olmazsa sen rahatsız olmazdın.
– Sen huzurlu olmadıktan sonra, ben tek başıma nasıl huzurlu olabilirim?"
Eğer umudum olmasa, bir saniye yaşayamam."
Ama dur , acele etme!
Başını ve sonunu dinlemeden kimseyi suçlama."
Nimetler sonsuzdur.
Fakat onlar da herkesin hakkı var.
Bütün diğer kuşların ve hayvanların ve insanların da hakkı var.
Ye, ama ihtiyacın kadar. Bir lokma badem için bin badem kırma. Ağaçları üzme, hırpalama. Cevizleri fıstıkları ve bademleri hışımla kapıp kaçar gibi, hırsızlık yapar gibi değil, sevgiyle kopar, öp başına koy, merhametle del, şükürle ye, aç gözlü olma. Bahçeleri Talan etme. Yoksa babalık hakkım ve ananın analık hakkı sana haram olur.
Bir varmış bir yokmuş,
Evvel zaman içinde
İlkbahar geldiğinde
Ölü toprak dirildiğinde
Tohumlar çatladığında
– Bunlar da ne?
– Kalbur saman içinde
– Hah!
– Deve tellal,
Kırlar yeşil, hava temiz,
Gönüller ak iken…
Başını ve sonunu dinlemeden kimseyi suçlama."
Başını ve sonunu dinlemeden kimseyi suçlama.
İletişim çatışmalarının bir başka kaynağının ise “İlişki Tükenmişliği” olduğu düşünülmektedir. Uzun süre devam eden çatışmalardan sonra karşınızdaki kişiyle anlaşamadığınızı fark edersiniz. İlk tanıştığınızda ilişkiniz ne kadar renkli ve eğlenceliydi. Daha sonra eleştiriler, küçümsemeler arttıkça ilişki tükenmişliği ortaya çıkar. İlişkiden dolayı kişi kendisini yorgun, tükenmiş, çaresiz, yalnız hisseder. Bu durum aile ya da romantik ilişkilerde sıkça rastlanır. Sorunlu ebeveyni ile uzun süre iletişim kuran kişiler bir zaman sonra tükenmeye başlar. Romantik ilişkilerde ise tükenmişlik ayrılıklarla sonuçlanır.
– Hayallerden ve gerçeklerden geçerek gel bana.

Acaba ne kastediyordu bu ses? Hayal ve gerçeği katederek mi gel diyordu, yoksa hayal ve gerçekten vazgeçerek mi?

Nimetler sonsuzdur.
Fakat onlarda herkesin hakkı var.
Bütün diğer kuşların ve hayvanların ve insanların da hakkı var.
Ye, ama ihtiyacın kadar.
Bir lokma badem için bin badem kırma. 
Sen benim canımsın, ciğerimsin. Azıcık başın ağrısa uykularım kaçar.
Rüzgar kanatlarını incitse ciğerim yanar.
Hele düşsen, tenin çizilse, kanasan, göğsümü yolarım, harap olurum.  
Hayallerden ve gerçeklerden geçerek gel bana.
Bak çocuğum dedi "cevizleri yolmak" dedin. Bir daha bu kelimeyi duymayayım. Biz cevizleri koparırız. Hatta mümkünse rüzgârın yere düşürdüklerini tercih ederiz. Anladın mı yavrum, güzel evladım?"
Kutsal bir metne dokunmak her şeyden önce bir risktir. Ona inanmayı değil onu samimi olarak anlamayı istediğimizde karşımızda koca bir tari- hin yükünü buluruz. Tarih boyunca insanların kitabı taşıdığı gibi, kitap da insanı taşıdığından, bu yük hem kitabın kendisine hem de onu anlamak isteyene aittir.
– Uyudun mu, diye sordu, biraz sinirli.
Kadın onun konuşmak için can attığını anladı ve iyi kalpli davranmaya azimli bir sesle: Hayır hayatım dedi, seni düşünüyordum.
Erkek bu sözün içinde de iğneli bir alay sezer gibi oldu ve sustu. – "Hıh", dedi kadın içinden, yine alınıyor."
– Kadın milleti, diye homurdandı. Kendini yuvadan dışarı attı. Kadın "hiç de şakaya gelmez" dedi içinden. O da iyice sinirlenmişti.
-Çat kapı çekip gitmekten başka bir şey bilmez misin sen, diye arkasından adeta bağırdı. Baba ağaçkakan da arkasından yetiştirilen bu söze büsbütün sinirlendi.
– Keşke sana anlatmasaydım. Hiç olmazsa sen rahatsız olmazdın.
– Sen huzurlu olmadıktan sonra, ben tek başıma nasıl huzurlu olabilirim?"
Konu komşudaki her aile gibi, günü birlik bir hayat içinde perişanlaşmış bir aile görünümündeydiler."
Nimetler sonsuzdur. Fakat onlarda herkesin hakkı var. Bütün diğer kuşların ve hayvanların ve insanların da hakkı var. Ye, ama ihtiyacın kadar. Bir lokma badem için bin badem kırma. Ağaçları üzme, hırpalama."
-Susalım hadi.
-Uyuyacak mısın?
-Uyurum belki.
-Uyumayacaksan niçin susalım istiyorsun.
– Seni bilmem ama ben biraz hayal kurmak istiyorum."
Eğer umudum olmasa, bir saniye yaşayamam."
Akıllı çocuklar, hayalleri geniş insanlar rüya ile gerçek; hayal ile korku ve vehim arasındaki boşlukları dokuyarak kendilerine göre yorumlar yapabileceklerdir."
Dinle yavrum, bak şu gökyüzüne. Bütün genişliğiyle senin… (Cahit Zarifoğlu)
– Kadın milleti, diye homurdandı. Kendini yuvadan dışarı attı. Kadın "hiç de şakaya gelmez" dedi içinden. O da iyice sinirlenmişti.
-Çat kapı çekip gitmekten başka bir şey bilmez misin sen, diye arkasından adeta bağırdı. Baba ağaçkakan da arkasından yetiştirilen bu söze büsbütün sinirlendi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir