İçeriğe geç

Denizler Altında 20 Bin Fersah Kitap Alıntıları – Jules Verne

Jules Verne kitaplarından Denizler Altında 20 Bin Fersah kitap alıntıları sizlerle…

Denizler Altında 20 Bin Fersah Kitap Alıntıları

&“&”

Fakat umut denen şey insanoğlunun yüreğine ne kadar da derin bir şekilde kazınmıştır.
Fakat umut denen şey insanoğlunun yüreğine ne kadar da derin bir şekilde kazınmıştır!
-Şimdi vereceğim birkaç rakam bunu size kolayca kanıtlayacak.”
– “Ah rakamlar! diye cevap verdi Ned. İnsan rakamları istediği gibi evirip çevirebilir!
İnsan zekası doğaüstü canlılara dair yüce kavramlardan çok hoşlanır.
…insanlar hakkında bu kadar kolay hüküm vermemek gerekir."
Bazı insanlar diğerlerinin yerine de seçim yapmayı kendilerine hak biliyorlar.
“Kumarbazların her şeyden çok üzüntü duydukları şey genelde paradan çok, çılgın ümitlerini kaybetmektir.”
“Özgürlük uğruna bedel ödemeye değerdir.”
Kaderin cilvesi içinde bulunduğumuz durumu telafi eden o kadar güzel şey sunuyordu ki, kaderimizi suçlama hakkını henüz kendimizde göremiyorduk.
Kimse cömert ve iyi bir insandan üstün değildir.
“Dostum, sırf siz duymadınız diye olayları inkâr etmeyin.”
“Beyefendi, birbirlerinden asla ayrılmayacak insanlar arasında sır diye bir şey olamaz.”
– “Kaptan sizi dinliyorum, fakat kulaklarım duyduklarına isyan ediyor.”
– “Ah beyefendi! Aures habent et non audient* sözü her çağda geçerlidir.”
*(Lat.) “Kulakları vardır ama duymazlar.”
İçinde nefret barındıran biri, her ne kadar bilgili ya da başarılı olursa olsun; benim kadar bilgiye düşkün insanları bile kaybedebilirdi.
… işte dünyadaki pek çok saraya taş çıkartacak bir kütüphane ve ben, bu kütüphanenin sizi denizin en derinlerinde takip edebildiğini düşündükçe gerçekten büyüleniyorum."
Her şıkta hakkaniyetini tartamayacağımız bir misillemenin suç ortakları olmaktansa onunla birlikte yok olmak yeğdir."
Ama köle her yerde özgürlüğünü geri alma hakkına da sahiptir!"
Ancak her şeye cevap verebilmek için her şeyi duymaya kararlıydım…"
… dengeler değiştiğinde ortaya çıkan sonuçların önüne geçemeyiz. Beşeri kanunlara meydan okuyabiliriz, fakat doğa kanunlarına direnemeyiz.
Duvarlar sırf âlimleri rahatsız etmek için icat edilmiştir."
Doğanın dur dediği yerde, insanoğlu istese de istemese de durmak zorundadır."
Benim henüz tanımadığım bu aşırılıklar dünyası nasıl bir yerdi?"
Kumarbazların her şeyden çok üzüntü duydukları şey genelde paradan çok çılgın ümitlerini kaybetmektir."
Özgürlük uğruna bedel ödemeye değerdir."
Şimdi nereye gidiyorduk? Gelecek bize neler hazırlamaktaydı?"
Tüm yaşamı boyunca sevgiye hasret kalmıştı. Doğası sevgiye açtı. Varlığının en temel arzusuydu bu. Buna rağmen hayatını onsuz sürdürmüş, sonucunda da katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunu bilmezdi. Şimdi de bunu bilmiyordu. Bildiği şey sadece, sevgiyle hareket eden insanların onda bir heyecan uyandırdığıydı. Sevginin inceliklerini, yüce ve olağanüstü olduğunu düşündü.
Bu dünyada başlayan her şeyin illa bir sonu vardır."
dünya’ya yeni kıtalar değil, yeni insanlar lazım.
İletişim çatışmalarının bir başka kaynağının ise “İlişki Tükenmişliği” olduğu düşünülmektedir. Uzun süre devam eden çatışmalardan sonra karşınızdaki kişiyle anlaşamadığınızı fark edersiniz. İlk tanıştığınızda ilişkiniz ne kadar renkli ve eğlenceliydi. Daha sonra eleştiriler, küçümsemeler arttıkça ilişki tükenmişliği ortaya çıkar. İlişkiden dolayı kişi kendisini yorgun, tükenmiş, çaresiz, yalnız hisseder. Bu durum aile ya da romantik ilişkilerde sıkça rastlanır. Sorunlu ebeveyni ile uzun süre iletişim kuran kişiler bir zaman sonra tükenmeye başlar. Romantik ilişkilerde ise tükenmişlik ayrılıklarla sonuçlanır.
unutulmak istenen insanların, zindanı aydınlatılmaz.
-Kişi hem yamyam hem mert olabilir… Nasıl ki hem obur hem dürüst olunabiliyorsa."
…ölçüsüzlük ne kadar korkunç sonuçlar doğurabiliyor!"
Kumarbazların her şeyden çok üzüntü duydukları şey genelde paradan çok çılgın ümitlerini kaybetmektir.
Dünyaya yeni kıtalar değil, yeni insanlar lazım!"
…insanlar hakkında bu kadar kolay hüküm vermemek gerekir."
Kalbinizi açmak için, kendinizi değişime açmalısınız. Görü- nürde sağlam dünyada yaşayın, onunla dans edin, meşgul olun, eksiksiz yaşayın, bütünüyle sevin ama yine de bunun geçici ol- duğunu ve sonuçta tüm formların çözülüp değiştiğini bilin.
Her yanda insanoğlunun henüz keşfedemediği derinliklere açılan pencereler vardı…"
Onun tabii olacağı yegâne hâkimler olsa olsa eğer inanıyorsa Tanrı ve eğer sahipse kendi vicdanıydı."
Kutsal bir metne dokunmak her şeyden önce bir risktir. Ona inanmayı değil onu samimi olarak anlamayı istediğimizde karşımızda koca bir tari- hin yükünü buluruz. Tarih boyunca insanların kitabı taşıdığı gibi, kitap da insanı taşıdığından, bu yük hem kitabın kendisine hem de onu anlamak isteyene aittir.
Yine de fani dünyada her şeyin bir sonu vardır, her şey gelip geçicidir."
—eğer bu sıcak su püskürten bir kaynak değilse, bilinmeyen bir deniz canlısı olmalı, dedi.
Unutulmak istenen insanların zindanı aydınlatılmaz."
dünyada o kadar anlayışsız insan var ki..
Fakat umut denen şey insanoğlunun yüreğine ne kadar da derin bir şekilde kazınmıştır!"
.. Lakin vəziyyət çıxılmaz olsa da, yenə də ümid etmək insana aid bir xüsusiyyətdir.
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Sırf seni daha uzun süre hatırlayabilmek için bir yüzyıl daha yaşamak isterdim!"
Manometreye baktığımda üç yüz altmış metreyi gösterdiğini fark ettim.
Ben ise sessiz kalmaya devam ettim.
Bu korkular biraz abartılı değil mi?"
Mükemmel!" dedi Ned.
Profesör , okyanusun derinliğini tam olarak biliyor musunuz?"
Bu harika bir şey ama tütün değil ," dedim .
Kaptanın yüzünden bir gülümseme belirdi.
Beyefendi omzuma yaslanirsa daha kolay yuzecektir, " dedi.
Beyefendi nasıl isterse, " demekle yetindi .
Iyi düşün .Bu her zaman yaptığımız gezilerden biri değil , " diye uyardım .
Beyefendi ne yapıyorsa, ben de onu takip ederim. "
Beyefendi nasıl uygun görüyorsa ," dedi.
Evet oğlum .Hazirlanmam, hazirlanmamiz lazım .Iki saat içinde gidiyoruz. "
Beyefendi beni mi çağırdılar?"
Ne olursa olsun bunun önüne geçilmesi gerekiyordu.
Bundan üç hafta sonra benzer bir kaza meydana geldi. Bu kaza geminin uyruğu ve ait olduğu şirketin ünü nedeniyle gündeme oturdu.
O şey gerçekten vardı. Bu olgu reddedilebilir değildi… Zaten uzun bir süredir gemiler denizde garip bir şeye " rastlamaktaydı .20 Temmuz 1866’da bir gemi, Avustralya açıklarında bir kütleye denk geldi.
İçinde nefret barındıran biri, her ne kadar bilgili ya da başarılı olursa olsun; benim kadar bilgiye düşkün insanları bile kaybedebilirdi.
Sırf seni daha uzun süre hatırlayabilmek için bir yüzyıl daha yaşamak isterdim.
Dünyanın bütün dillerini bilmemek ne kötü, keşke dünyadaki herkes aynı dili konuşsaydı.
Dünyanın bütün dillerini bilmemek ne kötü, keşke dünyadaki herkes aynı dili konuşsaydı.
Ben de dünyanızın toprakları altında yatan ölülerden farksızım.
İnsanoğlunun beyin gücünü silahların gücünü artırmak için kullandığı bu korkunç zamanda…"
Umut denen şey insanoğlunun yüreğine ne kadar da derin bir şekilde kazınmıştır!
İnsan zekası doğaüstü canlılara dair yüce kavramlardan çok hoşlanır.
İçinde nefret barındıran biri, her ne kadar bilgili ya da başarılı olursa olsun, benim kadar bilgiye düşkün insanları bile kaybedebilirdi.
Şahsen ben, bilimsel bir araştırma için özgürlüğümden vazgeçebilirim.
Deniz altı harikaları o kadar uçsuz bucaksızdı ki, daha başka sürprizlerin beni beklediğine inanıyordum. Kader bizi beş buçuk ay önce bu gemiye atmışti. Toplamda on dört bin fersah yol katetmiştik. Ekvatorun uzunluğundan daha fazla olan bu yol sırasında kâh ilginç kâh korkunç ne çok olayla karşılaşmıştık: Crespo orman larında av, Torres Boğazı’nda karaya oturuşumuz, mercan mezarlığı, Seylan inci tarlaları, Arap tüneli, Santorini’nin ateşi, Vigo Körfezi’ndeki milyonlar, Atlantis, Güney Kutbu! Gece boyunca bütün bu anılar düşten düşe geçerek beynime bir an olsun rahat bir uyku uyutmadı.

Saat sabah üçte şiddetli bir sarsıntıyla

Avcıların barbarca ve düşüncesizce hırsı bir gün okyanustaki son balinayı da yok edecektir."

Denizler Altında Yirmi Bin Fersah, Jules Verne

“Denizde daima hareket, daima yaşam vardır..!”
“Denizde hatırı sayılır miktarda tuz mevcuttur. Tuz deniz suyunun daha zor buharlaşmasını sağlar ve rüzgârların denizden aşırı miktarda buhar götürmesine engel olur. Aksi takdirde çözünen bu buharlar ılıman bölgeleri sular altında bırakırdı.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir