İçeriğe geç

Çarpışma Partisi Kitap Alıntıları – Chuck Palahniuk

Chuck Palahniuk kitaplarından Çarpışma Partisi kitap alıntıları sizlerle…

Çarpışma Partisi Kitap Alıntıları

&“&”

“Bazı insanlar insanoğlu olarak doğar.Geri kalanımız ise insan olabilmek için hayatımız boyunca uğraşırız.”
Yeşil Taylor Simms’ in Alan Notlarından: Charles Dickens, Fransız Terör Dönemi’ ni şöyle açıklamıştı: &‘ Veba zamanlarında, kendilerine veba bulaşana kadar rahata ermeyecek insanlar hep olacaktır.’ "
Zamanı nehir gibi değil de bir kitap gibi görün.
Veya plak gibi. Bitirilmiş bir şey gibi.
Bir başı, ortası ve sonu olan bir film gibi.
Ancak zaten filmler yapılmış ve bitirilmiş olur.
Sonra zamanda yolculuğu, yarısına kadar okuduğunuz kitabınızı yere atıp sonra da kaldığınız yeri bulamadığınız bir durum gibi düşünün. Kitabı yerden alın ve önceden okuduğunuz veya hiç okumadığınız bir bölümün bulunduğu sayfayı açın; ama en son okuduğunuz sayfayı asla açmayın.
Yozlaşmış ve kötü bir sistemin sadece bir ürünü olduğunu fark ettiğinde, zeki bir insan nasıl tepki verir? Aldığınız her nefesin, vergi olarak ödediğiniz her doların, doğurduğunuz ve sevdiğiniz her bebeğin, bir şekilde kötü olan bir sistemi sürdüreceğini öğrendikten sonra yaşamaya nasıl devam edersiniz?
İçinizdeki bütün hücrelerin ve kanın büyük kötülüğün bir parçası olduğunu bilerek nasıl yaşayabilirsiniz?
Doktorlar artık yeni hakim ve jüriler.
Hastalık ise toplu katliam için kullanılan yeni silah
Yaşayanlar, ölüler karşısında daima kendilerini üstün görürler. Ölümün nihai rütbe düşürme olduğunu düşünürler; aynı zamanda da ölüm, halkın bir birey hakkındaki gerçek duygularını emniyetli bir şekilde söylemesi için bir fırsattır.
Tanrıların bakire bir insandan ölümlü bir çocuk tasarladığına inanan milyarlarca insanın yaşadığı bu dünyada, o insanların çoğunun azıcık hayal gücü olması şaşırtıcıdır.
Zamanda yolculuk olasılığı konusunda en büyük tartışma, teoristlerin “Büyükbaba Paradoksu” olarak adlandırdığı durumdur; bu durum, birinin geçmişe giderek kendi atasını öldürmesi, zamanda yolculuk eden bu kişinin kendisinin doğma olasılığını ortadan kaldırması ve yaşamadığı için haliyle de geçmişe tekrar giderek cinayet işleyememesiyle ilgili görüştür.
Farz edelim ki, biri zamanda geriye gidip geçmişle oynadı; onun dışındakiler, bunu nereden bilecek? Biz sadece mevcut gerçekliği bilmiyor muyuz? Farz edelim ki, gerçeklik sürekli olarak küçük, minicik yollarla değiştiriliyor? Veya farz edelim ki, iktidardaki insanlar en tepeye çıkmak için geçmişi zaten değiştirdiler ve artık şimdi bize tarihi kurcalamamamızı yoksa geçmişe gidip atalarımızı ve ondan sonraki bütün nesilleri öldürerek bizim doğmamıza imkân vermeye ceklerini söylüyorlar?

Yani bütün paraya ve politikaya hakim olan insanlar bundan daha korkunç bir tehdit ortaya koydu mu hiç? Bu aynı uzman kişiler dünyanın düz olduğunu söylemiyor muydu? Dünyanın kenarlarından aşağıya düşmektense, evde kalıp ırgat ve köle olmak daha önemli değil miydi?

Biz gerçekliğin şu anında yaşıyoruz ve önceden ne olmuş olursa olsun, bir insanı veya bir köpeği ne kadar çok seversek sevelim, bize saldırdığında, tepkimiz o tehlike anınadır.
Ya gerçeklik herhangi bir hastalıktan başka bir şey değilse?
Hayatım değersiz ve sıkıcı olabilir ama en azından benim hayatım; fabrikada üretilmiş, ikinci el, kalitesiz bir hayat değil.
Bugünler de çocuklar hiçbir şeye bağlanmadan büyüyorlar, bireysel takılıp başka insanların onlar adına deneyimlediği hayatları yaşıyorlar.
İkinci el maceralar.
Doğduğunuzda hiç kimseyi seviyor olmazsınız. Sevmek sonradan öğreneceğiniz bir beceri.
Bir köpeği evde eğitmek gibi. Geliştireceğiniz veya geliştiremeyeceğiniz bir yetenek belki de.
Tıpkı kaslarınız gibi. Lanet olası ailenizi sevmeyi kendinize öğretemezseniz, gerçekten sevemezsiniz. Hiç kimseyi sevemezsiniz.
Ailenizin sınırlarının yaşayan kanıtı olmak için büyürsünüz. Onların önemsiz başyapıtı olursunuz.
Bazı insanlar insanoğlu olarak doğar.
Geriye kalanımız ise insan olabilmek için hayatımız boyunca uğraşırız.
Yarın sahip olacağınız gelecek,
dün sahip olduğunuz gelecekle aynı olmayacaktır.
İnsanlar insanlara, sevgilerini göstermek için uydurdukları isimlerle hitap ederdi.
Sizi kendilerinin malı gibi göstermeye çalışırlardı.
İnsanlar siz hayattayken size saldırarak veya siz öldükten sonra sizi överek itibar kazanırlar.
Hiçbirimiz bu akşamki kadar genç olamayacağız
Teknik açıdan konuşmak gerekirse, kuduz kapmak, üşütmek kadar kolaydır. Ancak, üşüttüğünüzde hastalığın belirtileri hemen kendini göstermeye başlar.
Ödü kopmuş bir halde yakalanmamak için kalp atışlarınızı saydınız mı hiç ve kaçarken, silahların durmaksızın patladığı bir sokaktan koşarak geçtiniz mi hiç?
İnsan beyni, dört temel frekansta çalışır. Normalde uyanık bir halde ayaktayken, insanın beyin dalgaları, saniyede 13 ila 30 kez vuku bulan “beta” seviyesinde çalışmaya başlar. Dinlenirken insanın aklı, saniyede 9 ila 10 kez vuku bulan “alfa” beyin dalga seviyesine kayar. Hayal kurarken veya uyku bastırınca akıl, saniyede 5 ila 8 kez vuku bulan “teta” seviyesine doğru yavaşlar. Derin ve rüya görmeden uyurken beyin dalgaları, saniyede 1 ila 4 kez vuku bulan “delta” seviyesine geçer.
“Bazı insanlar insanoğlu olarak doğar.Geri kalanımız ise insan olabilmek için hayatımız boyunca uğraşırız.”
“Bazı insanlar insanoğlu olarak doğar.Geri kalanımız ise insan olabilmek için hayatımız boyunca uğraşırız.”
Tüm yaşamı boyunca sevgiye hasret kalmıştı. Doğası sevgiye açtı. Varlığının en temel arzusuydu bu. Buna rağmen hayatını onsuz sürdürmüş, sonucunda da katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunu bilmezdi. Şimdi de bunu bilmiyordu. Bildiği şey sadece, sevgiyle hareket eden insanların onda bir heyecan uyandırdığıydı. Sevginin inceliklerini, yüce ve olağanüstü olduğunu düşündü.
“Bazı insanlar insanoğlu olarak doğar.Geri kalanımız ise insan olabilmek için hayatımız boyunca uğraşırız.”
Hiçbirimiz bu akşamki kadar genç olamayacağız.
Gececi olarak doğmuş.
Bazı insanlar insanoğlu olarak doğar. Geri kalanımız ise insan olabilmek için hayatımız boyunca uğraşırız."
Soruyu soran kişi, kontrolü elinde tutandır.
Yeterince insan bir yalana inanırsa, o artık yalan olmaktan çıkar.
Hayatım değersiz ve sıkıcı olabilir ama en azından benim hayatım; fabrikada üretilmiş, ikinci el, kalitesiz bir hayat değil.
Doktorlar artık yeni hakim ve jüriler. Hastalık ise toplu katliam için kullanılan yeni silah.
…bulaşıcı hastalığı taşıyan kişinin, önceden geçirdiği bir hastalık yüzünden bağışıklık sistemi baskılanmış olabilir. Örneğin, genellikle SARS olarak bilinen ağır CORONAVİRÜS süper bulaştırıcısı hastalığın kuluçkaya yatmasına ve büyük miktarda virüsü bulaştırmasına imkan sağlayan geçmiş tarihli bir böbrek rahatsızlığından muzdaripti.
Su katılmamış bir salağım ben. Orası kesin.
Herhangi bir toplumun terbiyeli ve üretken bireyleri, bir sonraki nesli korumaktan sorumludur. Çocuklarımız gerçekten bizim geleceğimizdir.
Yeterince insan bir yalana inanırsa, o artık yalan olmaktan çıkar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir