İçeriğe geç

Serdengeçti Geldi Geçti Kitap Alıntıları – Yavuz Bülent Bakiler

Yavuz Bülent Bakiler kitaplarından Serdengeçti Geldi Geçti kitap alıntıları sizlerle…

Serdengeçti Geldi Geçti Kitap Alıntıları

&“&”

– Ağıtlar –
Yıllardır yıllardır hayaller kurdum,
Seni anam gibi aradım durdum,
Ey benim sevgilim, ey benim Ana yurdum,

Nerde benim Ural-Altay dağlarım?
Akşam olur sabah olur ağlarım.

Gövden bir yerde basın bir yerde,
Aramıza inmiş bir demir perde,
Söyle Turan sen nerdesin ben nerde?

Turan ellerinden haber gelmiyor,
Ya Rabbi derdimi kimse bilmiyor,
Dört asırdır Türk’ün yüzü gülmüyor,

Kınaman dostlarım gözümde yaş var;
Şu kara bağrımda bir kara taş var,
Elli iki milyon esir gardaş var;

Nerde benim yaslı Tanrı dağlarım?
Akşam olur sabah olur ağlarım.

Carlyle diyordu ki:
Milletler, kahramanlarıyla yaşarlar. Kahramanlar, mensup oldukları milletlere şekil ve ruh verirler. Kahramanların yaşı yoktur.
Yahya Kemal diyor ki: Sadece Türk doğmak kâfi değildir. Türk gibi düşünmek, Türk gibi yaşamak da lazımdır."
Ne milletmişiz! Biz de bilemedik. Nedendir bilinmez, gidilir gelinmez, verilir alınmaz! Ağlanır gülünmez, biz bu sırra eremedik. İyi bir gün göremedik. İçin için ağladık. Yanık yanık söyledik. Kederimize kaderimiz dedik, sustuk…
Bülent kifayetsizim, yorgunum!
Benim tankım, tüfeğim yok baba! Elimde sadece kalemim var.
Bu yolda yürürken istiklâlimizden, istikbalimizden, hürriyetimizden her şeyimizden olacakmışısız! Hapishanelere düşecekmişiz. Eyvallah! Eyvallah! Hepsine, hepsine razıyız! Biz ölümü göze almış insanlarız. Ölümden ötesi var mı? Urganda da ölüm, yorganda da ölüm" diyoruz! Biz bu yolun, delisi divanesi, bu işin hastasıyız. Biz hak yolunda bağrı yanık yolcularız.
Bizim yolculuğumuz ebedî bir yolculuk… Bizler ebedî yolcularız! Önü, sonu olmayanın, bitmeyenin, tükenmeyenin göçmeyenin, çökmeyenin yolundayız! Hak yolunda bağrı yanık yolcularız…
Türk olduğum kadar elhamdülillah Müslümanım da! Kur’an’a kayıtsız şartsız bağlıyım. Hz.Muhammed benim için kâinatın efendisidir. Ama kardeşim Allah beni Türk yaratmış. Türk yaratıldığım için müftehirim de. Sevgili Peygamberimiz Kişi kavmini sevmekle suçlanamaz!" demiyor mu? Ben de kendi kavmimi çok seviyorum. İnanıyorum ki, İslamiyet’e en çok hizmet eden, İslamiyet’in bayraktarlığını asırlarca elinde tutan benim ırkımdır.
Kimse benim Türklüğümden, Türkçülüğümden şüphe edemez!"
Osman Yüksel
Dillerini kaybeden bir milletlerin tarih sahnesine yeniden çıktıklarına dair bir tek örnek yoktur. O bakımdan eğitim dilimiz de mutlaka Türkçe olmalıdır. Çocuklarımız elbette bir veya birkaç yabancı dil bilmelidirler. Ama mutlaka bütün tahsil hayatlarını Türkçe okuyarak, Türkçe düşünerek, yazarak geçirmelidirler.
Bir Cumhuriyet rejiminde iktidarı tenkit etmek bizim en tabiî hakkımızdır. İlmin temeli tenkittir. Tenkitsiz ilim, tenkitsiz medeniyet, tenkitsiz rejim, tenkitsiz insan olmaz. Batı’da tenkit, okuyan, araştıran, yazan, düşünen kimselerin en tabiî hakkıdır. Batı’da tenkit kınanmaz, cezalandırılmaz, susturulmaz. İktisaden ve fikren geri kalmış ülkelerde ise, tenkit, anlatılmaz bir öfke kaynağıdır. Okumayan, bilmeyen, öğrenmek isteyen kafalar, tenkit karşısında isyandadırlar.
Bozkurt’um der, öz yurdum der, ağlarım
Nerde benim yaslı Tanrı Dağlarım?
Yani Alper Tunga da, Sultan Alparslan da, Yıldırım Beyazıt da, Fatih de, Yavuz da, Kanuni de bizim kahramanlarımızdır.
Milletler, kahramanlarıyla yaşarlar. Kahramanlar, mensup oldukları milletlere şekil ve ruh verirler. Kahramanların yaşı yoktur. "
Kalk Ankara’ya gidek. "
Kur’an-ı Kerim’de İnanıyorsanız muhakkak üstünsünüz " ( Âl-i İmran süresi, ayet 139) buyuruluyor.
Ve Bu memlekette, bayrağa sarılarak ahiret yolculuğuna çıkmak en çok Mehmet Âkif’e yakışır. "
…bütün cihan, Fatih Sultan Mehmet Han dirildi sanacak!
Sanki Ayasofya’da yeniden saflar tutulacak, yeniden Kur’an sesi kubbeleri dolduracak, Ayasofya yeniden huzur ve gurur kaynağımız olacaktı.
Ey cemaat! Yalan söylemeyin. Gönül kırmayın. Harama el uzatmayın. Kimsenin kanına girmeyin… "
Ne sevgili, ne sadık mahlûkların var Ya Rab!
Akif’in dediği gibi Bu izmihlâl-i ahlaki dururken durmaz istiklâl "
Bu kadar içten, ısrarlı duaların, yalvarışların elbette ki kâinatta bir izi, bir yeri olacak.
Hiç ölmeyecek gibi bu dünya için çalışacaksın. Yarın ölecekmiş gibi öteki dünya için! "
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Ankara’dan istemediğim bir zamanda isteksiz olarak ayrıldım. Vazifeler, mecburiyetler, mesuliyetler… Bizi, gönlümüzün istemediği taraflara alıp götürüyor.
Gönlümle sana hitap edecek, o güzel mektubunu karşılayacak bir ân bulamadım.
– Oğlum! Peygamber efendimizin bir hadis-i var: Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır!
– …Sen vatanını seviyor musun vatanını?
– Vatan sevilmez mi ağabey? Elbette çok seviyorum.
Türk olduğum, Türk’ü sevdiğim, Turan’ı yani Türkiye dışındaki Türklerin meseleleriyle ilgilendiğim için beni suçlayanlar, bana Irkçı, Turancı, Maceracı! " diye yumruk sıkanlar ya kendi cehaletlerini, gafletlerini ortaya koyuyorlar veya Türk olmadıkları, Türklüğe öfkeyle baktıkları için öyle davranıyorlardı.
Türk olduğum kadar elhamdülillah Müslümanım da! Kuran’a kayıtsız şartsız bağlıyım. Hz. Muhammed benim için kâinatın efendisidir. Ama kardeşim Allah beni Türk yaratmış. Türk yaratıldığım için müftehirim de.Sevgili Peygamberimiz Kişi kavmini sevmekle suçlanamaz! " demiyor mu? Ben de kavmimi çok seviyorum. İnanıyorum ki, İslamiyet’e en çok hizmet eden, İslamiyet’in bayraktarlığını asırlarca elinde tutan benim ırkımdır.
Kimse benim Türklüğümden, Türkçülüğümden şüphe edemez!
İslâm’ın Ölürsem şehit, kalırsam gazi! " inancı, şehitlerin cennetlik olacağı ve Hz. Peygamberin etrafında bulunacakları imanı, Mehmetçiklerimizi muharebe meydanlarında zaferden zafere koşturmuştur.
…Okumak bilenlerin ellerinde Kur’an’ı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler, kelime-i şahadet getirerek yürüyorlar. Bu, Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren şayan-ı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebesi’ni kazandıran bu yüksek ruhtur. "
– Kendi kuvvetinize güvenin!
– Nerede yatıyorsun?
– Trabzon’da…
Ama mademki kovuldum, ona bir daha uğramamalıyım. Uğramayacağım! "
Ey Türk titre ve kendine dön! "
Şu Ankara! Ah şu Ankara! "
AYASOFYA

Ey İslâm’ın nuru Türklüğün gururu Ayasofya! Şerefelerinde fethin, Fatih’in şerefi, Işıl ışıl yanan muhteşem mabet!…

Neden böyle bomboş, neden böyle bir hoşsun?

ani minarelerinden göklere yükselen, Tå maveradan gelen ezanlar!… Hani o ilâhî devir ilâhî nizamlar?

Ayasofya ses vermiyor!

Ayasofya bir hoş, Ayasofya bomboş!..

Hani nerde?

Şu muhteşem minberde, Binlerce erin baş koyduğu şu temiz yerde,

Şimdi hangi kirli ayaklar dolaşıyor?

Ayasofya! Ayasofya! Seni bu hâle koyan kim? Seni çırılçıplak soyan kim?

Hani nerde?

Gönüllerden kubbelere,

Kubbelerden gönüllere, Gürül gürül akan Kur’an sesleri… Kur’an sesleri dindirilmiş,

Müslümanlar sindirilmiş.

Allah, Muhammed, Hulefâ-i Râşidîn’in İsimleri kubbelerden yerlere indirilmiş!.. Fethin, Fatih’in mabedinden Kitab-1 Mübin’i,

Bu ulu dini kaldıran kim? Dinimize, imanımıza saldıran kim?

Mabedimin göğsüne uzanan nâmahrem eli

Kimin elidir?

Söyle Ayasofya söyle:

Seni puthâne yapan hangi delidir?

Elleri kurusun, dilleri kurusun! Ayasofya! Ayasofya! Seni bu hâle koyan kim? Seni çırılçıplak soyan kim?!

Ayasofya,

Ey muhteşem mabet;

Gel etme,

Bizi terk etme!

Bizler, Fatih’in torunları, yakında putları devirip.

Yine seni camiye çevireceğiz…. Tekbir ve tehlil sadaları

Dindaşlarımızla,

Kanlı gözyaşlarımızla,

Abdest alarak secdelere kapanacağız.

boş kubbelerini yeniden dolduracak

Ikinci bir fetih olacak, Ayasofya, ikinci bir fetih..

Ezanlar bu fethin ilânını Ozanlar destanını yazacaklar…

Ama her şeye rağmen inanıyorum ki, Atatürk, bizim Milli Mücadele tarihimizin kayıtsız şartsız lideridir.Bunu Atatürk’e muhalif olan komutanlar da söylüyorlar.Milli Mücadelemizin kazanılmasında başta Kazım Karabekir Paşa olmak üzere pek çok komutanımızın, kahramanımızın emeği vardır.Ama lider Mustafa Kemal Paşa’dır.O bizim kahramanlarımızdan biridir.Deha derecesinde bir zekaya sahiptir.Ama neticede çeşitli zaaflarıyla birlikte bir insandır.İnsan olması dolayısıyla elbette çeşitli yanlışları da olmuştur."
Bir taraftan &‘Allah’la kul arasına kimse giremez’ vecizesini yumurtlayan, diğer taraftan Allah ile kul arasına jandarma, polis, kanun, yasak, hapishane sokan…"

"Türk milleti kendinden olanı bilir."

Bak, çok dikkat etmelisin.Şiir bir kelime mimarisidir.O bakımdan kelimelerini çok güzel ve çok doğru olanlardan seçmelisin.Bir duvar, bir minare ,bir saray düşün.Orayı inşa eden kim ise bütün taşlarını iyi seçmiş de, arada sırada taşların altına üstüne bir kerpiç veya bir tezek yerleştirmiş olsa ne olur?Eserini çirkinleştirmiş olur."
Tabutluklar tek kişilik hücreler idi.Kişi orada ancak ayakta durabilirdi.Sağa sola dönemezdi. Oturamaz, çökemezdi.Tabutlukların kapıları kapatıldığı vakit kapı ayakta duran kişinin burnuna dayanırdı.Bu kadarla da kalsa iyi.Bir de içeride o kişilerin başları üstünde beş yüzer mumluk üç elektrik ampulü yanıyordu.İçeriye yani o tabutluklara tıkılan kişiler bir süre sonra sıcaktan, havasızlıktan bayılıyorlardı."
66 yıllık ömrü büyük fırtınalar içinde geçti. Serdengeçti dergisini 1947-1962 yılları arasında ancak 30 sayı çıkarabildi.Yazıları dolayısıyla 53 kez kovuşturma açıldı.80 defa mahkemeye verildi.8 defa hapishaneye düştü.4 yıl 2 ay hapis yattı."

Kimlere söylesem bilmem derdimi,
Acaba dünya böyle zulüm gördü mü,
Bozkurt gitmiş ayı basmış yurdumu,

Bozkurt’um der öz yurdum der ağlarım
Nerde benim yaslı Tanrı dağlarım?

İkinci bir fetih olacak.,
Ayasofya, ikinci bir fetih…
Ezanlar bu fethin ilânını
Ozanlar destanını yazacaklar…
Hz. Ali diyor ki:

İlim maldan hayırlıdır. Çünkü malı sen koruyacaksın ilim ise seni korur. Mal sarf etmekle azalır, ilim sarf etmekle çoğalır.


Hiç ölmeyecek gibi bu dünya için çalışacaksın. Yarın ölecekmiş gibi öteki dünya için!"

Allah’ın rahmeti yağacak üstümüze
Avuç avuç, kucak kucak.
Ve sessiz sedasız yolculuğumuz
Fatihalarla başlayacak…
&”Biz, belki hayalperest olabiliriz, fakat menfaatperest asla!&”

| Osman Yüksel Serdengeçti

İktidara hangi parti gelirse gelsin! İsterse bin parti değişsin, bu köhne kadrolar; bu iki, üç, dört yüzlüler, bu sahte tavırlar, bu kof, bitmiş, tükenmiş, yıpranmış kıymetler, bu mukallitler, bu bina ve zina medeniyetçileri, bu ruh düşmanları yerin dibine geçmedikçe, millet kendi kendine gelmedikçe, ne yapılırsa yapılsın boştur. Bütün eller boş, bütün gönüller boş… Onun için bizim muhalefetimiz, parti muhalefeti değil; millet muhalefetidir."
Artık olan oldu bize
Gelsende bir gelmesen de
Gelemeyiz biz yüzyüze
Gelsende bir gelmesen de

Hep kendini çektin naza
Yok bahara yahut yaza
Bıktım gayrı yaza yaza
Gelsende bir gelmesen de

Demir tavında döğülür
Ağaç yaş iken eğilir
Çocuk küçükken sevilir
Gelsende bir gelmesen de

Bir candır bu, bir andır bu
Giden gelmez, bir handır bu
Dağ-taş değil, insandır bu
Gelsende bir gelmesen de

Göreceğin bir boş kafes
Ceset kalmış, çıkmış nefes
Nerde o can, nerde o ses
Gelsende bir gelmesen de

Serdengeçti artık bitti
Bu ayrılık cana yetti
O bir kuştu, uçtu gitti
Gelsende bir gelmesen de

Hz. Ali diyor ki:

İlim maldan hayırlıdır. Çünkü malı sen koruyacaksın ilim ise seni korur. Mal sarf etmekle azalır, ilim sarf etmekle çoğalır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir