İçeriğe geç

İncir Kuşları  Kitap Alıntıları – Sinan Akyüz

Sinan Akyüz kitaplarından İncir Kuşları  kitap alıntıları sizlerle…

İncir Kuşları  Kitap Alıntıları

&“&”

Konuşmak tehlikeli…
Susmak günahtır…
Senden ayrı düşmek,
Savaşların en büyüğüymüş.
Bu dünyada hiç kimseye güvenme.(..)
Güvenip de tutunduğun dallar elinde kalmasın sonra."
Bilmiyor musun, bu günlerde televizyon kanallarında kan ve gözyaşından başka bir şey yok."
Oku. Okumuş insandan zarar gelmez."
O benim piyanomda çok severek çaldığım bir
beste gibi."
Unutma! Başkalarının yaptığı delilik kaderlerimizi
mühürlermiş. "
İnsanın kalbindeki gerçek aşk , dörtnala giden bir at gibiymiş. Ne dizginden anlarmış, ne de bir söz dinlermiş. "
Sırplar," dedim. "Bir tek bizleri değil, şu zavallı incir kuşlarını bile öldürdüler".
O anda zaman durdu sanki. Milcho Manchevski’nin hem senaryosunu yazdığı hem de başarılı şekilde yönettiği Yağmurdan Önce adlı filmi gözlerimin önünden hızla geçti. Filmde , beklenen yağmur en sonunda yağar ama savaştan geriye kalan her şeyi yağan yağmurun temizlemesi mümkün müdür acaba? Savaşlarda onca yaşananlar insanoğlunun en karanlık ve en vahşi taraflarına ait öykülerse , makineli tüfekler ve top mermileri art arda patlayıp etrafa ölüm saçıyorsa , tecavüz mağduru zavallı kadınlar &‘nefter çocukları’nı dünyaya getiriyorsa… Ne yazık ki savaştan geriye kalan bu pislikleri temizlemeye göğü yararak bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun dahi gücü yetmez…
Asker yanıma geldi, saçlarımı kokladı. Zaten kokundan belli," dedi. "Sen İslamiyet kokuyorsun."
"Sen de," dedim gözlerimi gözlerine dikerek. "İslamiyetten korkuyosun. Hem de o kadar çok korkuyosun ki , geceleri rüyana giriyor, öyle değil mi ? "

Çilekeş müslümanlara Rabbim merhamet etsin. Tarih boyunca bizimle uğraşmayı bırakmadılar, bırakmayacaklarda. Çünkü Suada’nın dediği gibi onların İslamiyyet’ten ödleri kopuyor. ..

Aşırı kıskançlık aşkın hastalikli halidir," dedim gülerek. "Beni deliler gibi sev,ama sevginden asla delirme."
Erkekler bir müzik kaseti gibidir. Onları ilk dinlemeye basladiginda seni çok hoş duygular içine sokarlar,ayaklarını yerden keserler. Sonra… Bir gün,bir de bakmışsın ki bant tam orta yerinden kopmuş. Bir başına öylece kalakalirsin. Umarım senin aşk bandın hiç kopmaz. Sen hayatında bir kez aşık olan kadınlardan olursun.
Koştukça bütün hayatı, yaşadığım kâbus dolu günleri sanki arkamda bırakıyordum.
..beklenen yağmur en sonunda yağar ama savaştan geriye kalan her şeyi yağan yağmurun temizlemesi mümkün müdür acaba? Savaşlarda onca yaşananlar insanoğlunun en karanlık ve en vahşi taraflarına ait öykülerse, makineli tüfekler ve top mermileri art arda patlayıp etrafa ölüm saçı yorsa, tecavüz mağduru zavallı kadınlar &‘nefret çocukları’nı dünyaya getiriyorsa… Ne yazık ki savaştan geriye kalan bu pislikleri temizlemeye göğü yararak bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun dahi gücü yetmez..
..bu pislikleri temizlemeye göğü yararak bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun dahi gücü yetmez…
Korkunla yüz yüze geldiğinde korku denen şey meğerse biten bir duyguymuş.
Ben insanların nasıl bu kadar vahşi olabildiklerini ya da onları bu noktaya getiren sebepleri düşündüğüm zaman neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bilmiyorum.
Yarabbi," dedim. "N’olursun ellerimden tut…"
İnsanın kalbindeki gerçek aşk , dörtnala giden bir at gibiymiş . Ne dizginden anlarmış , ne de bir söz dinlermiş .
Kim bilir, şimdi ne kadar da güzeldir ölüm. Kahverengi toprakta huzur içinde uyumak, başının üzerinde hafifçe esen yelin kuru otlar arasında çıkardığı hışırtıyı dinleyip hoş seda bulmak…
Ve her şeyden önemlisi içinde bulunduğun anı unutmak, hayatı ve bu hayatta yaşayan günahkar insanları bağışlamak.
Aslında hepimiz öldürülmüştük. Sadece bedenlerimiz henüz toprağa gömülü değildi.
Şehirde böyle bir hayat daha ne kadar süreblirdi ki?
Okumuş insandan zarar gelmez.
Korkunla yüz yüze geldiğinde korku denen şey meğerse biten bir duyguymuş.
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Günü geldiği vakit sevgilim
Orada olacağım
Sende oradaysan şayet
Senin için yaşamaya devam edeceğim
Geçen zaman içinde herşeyimi kaybedebilirim.
Ama seni asla kaybetmeyeceğim
Çünkü aşkımız
Aşkların en doğrusu
Aşkların en güzeli….
Konuşmak tehlikeli…
Susmak günahtır…
İnsanın kalbindeki gerçek aşk, dörtnala giden bir at gibiymiş."
Bana göre hayellerin olmadığı bir dünya, çiçeksiz bir bahçe gibidir".
beklenen yağmur en sonunda yağar ama savaştan geriye kalan her şeyi yağan yağmurun temizlemesi mümkün müdür acaba?
Erkekler galiba çocukların annesiyle evli oldukları sürece babalık görevini üstleniyor. Bir gün gelip çocukların annesinden ayrıldıkların da aslında çocuklarından da ayrılıyorlar. (!)
İnsanın kalbindeki gerçek aşk, dörtnala giden bir at gibiymiş. Ne dizginden anlar ne de bir söz dinlermiş.
Neden Allah’ım neden bana bu genç yaşımda hayatı erken öğrettin.
Koştukça bütün hayatı, yaşadığım kabus dolu günleri sanki arkamda bırakıyorum.
Tarih kitapları insanoğlunun aklının almadığı savaşlarla doludur.
Senden ayrı düşmek…Savaşların en büyüğüymüş.
Erkekler galiba çocuklarının annesiyle evli oldukları sürece babalık görevini üstleniyor. Bir gün gelip çocuklarının annesinden ayrıldıklarında ise aslında çocuklarından da ayrılıyorlar."
Bana göre hayallerin olmadığı bir dünya, çiçeksiz bir bahçe gibidir."
Bana göre hayallerin olmadığı bir dünya, çiçeksiz bir bahçe gibidir.
Karanlığıma bir mum yakacak gücüm dahi kalmadı.
Bilmem, seni ne çok özlediğimi söylememe gerek varmı?
Bilmem, seni ne çok özlediğimi söylememe gerek var mı?..
Artık gidelim"

"Sizi yeni bir hayat bekliyor."

Aşırı kıskançlık aşkın hastalıklı halidir.
Yol kapalı. Bu yüzden ağır ağır ilerliyoruz.”
..
Hepimiz gittikçe hayattan ve birbirimizden kopuyorduk.
İnsanın kalbindeki gerçek aşk, dörtnala giden bir at gibiymiş. Ne dizginden anlarmış, ne de bir söz dinlermiş.
Senden ayrı düşmek, dedim. Savaşların en büyüğüymüş.
Keşke şimdi yanımda olsaydın da ne bu savaştan ne de ölümden korksaydım.
Koştukça bütün hayatı, yaşadığım kâbus dolu günleri sanki arkamda bırakıyordum.
Bahçedeki kocaman incir ağacının üzerinde incir kuşlarını gördüm. Bir tanesi uçup pencerenin önüne kondu. Siyah, küçük gözleriyle sanki bizi gözlüyor, bir şeyler söylemek istiyordu.Sırplar", dedim. " bir bizleri değil, şu zavallı incir kuşlarını bile öldürdüler. "
Aşk böyle bir şey işte," ….
Hayatında İlk kez gördüğün birine ömrünü adarsin içine düştüğün bu durumu yıllar geçse de anarsın…
Ruhumun derinliklerinden gelen bir sesle, Yarabbi dedim. N’olursun ellerimden tut…"
Konuşmak tehlikeli…
Susmak günahtır….
İnsanın kalbindeki gerçek aşk, dörtnala giden bir at gibiymiş. Ne dizginden anlarmış ne de bir söz dinlermiş.
Her akşam saat tam onda, gitarınla bana Rodrigo’nun concierto de aranjuez parçasını çalar mısın?
bu zor zamanlarda gitarınla bir ses gönder bana.
Bileyim ki hayattasın ve nefes alıyorsun.
Bugün bosnalılar için büyük bir gün Suada. Birazdan hepimiz bayraklarımızı kaptığımız gibi, özgürce dolaştığımız sokaklara çıkacağız. Avrupa Birliği ölüm toplarının kan kustuğu bir gün de, Bosna’nın bağımsız bir devlet olduğunu kabul etti, ne acı değil mi? ölürken bağımsız ve özgür olmak…
???
??? ???̆????
???̧??? ?????? ??̈?̆??̈?? ?????????
????̧??? ??̧???? ????? ??̈?̆??̈??? ?̈?????…
Yeteri kadar sabrı olan taşları bile eritir.
Bana göre hayallerin olmadığı bir dünya, çiçeksiz bir bahçe gibidir.
Bugünlük bu kadar çalışma yeterli."
Aşk ne yazık ki duyarlı bir his değil. Öyle kaba, Öyle hoyrattır ki eline diken batması gibi yüreğini acıtır.
Bana göre hayallerin olmadığı bir dünya, çiçeksiz bir bahçe gibidir. Ayrıca biz müzisyeniz. Hayallerim olmadan piyano çalamam ki ben. Yoksa siz Hayalperest değil misiniz?
Güldü. Ben Hayalperest değil sayende AşkPerest Alev renkli Kızıl saçlarından ve Su Perisi güzelliğinden gözlerimi bir türlü alamıyorum.
Beni öldürmeniz için size yalvarıyorum.
..kusurlarınızın en büyüğü de kendinizi beğeniyor olmanız..
Bu acı hayattan geriye ne kalmıştı bana?
Anormal olan şeyleri nasıl da normalmiş gibi görmeye başlamıştık.
Bence bir babayı öz evladına yabancılaştıran şey, sonradan gelen yabancı bir kadından başkası değildir.
Yeteri kadar sabrı olan taşları bile eritir.
Nasıl ki güneşi balçıkla sıvayamazsın, gerçekleri de saklayamazsın."
Neden Allah’ım? Bu genç yaşta neden bu kadar şiddetli bir kederi içime üfledin?
Bana göre hayallerin olmadığı bir dünya, çiçeksiz bir bahçe gibidir.
Keşke şimdi yanımda olsaydın da ne bu savaştan, ne de ölümden korksaydım."

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir