İçeriğe geç

Kumkurdu Kitap Alıntıları – Asa Lind

Asa Lind kitaplarından Kumkurdu kitap alıntıları sizlerle…

Kumkurdu Kitap Alıntıları

&“&”

Hayır dedi Zackarina. ‘Ama annemle babam benim çok tepindiğimi düşünüyor En çok da yemek yerken."
“Hah! Çok tepiniyormuş!" diye burnundan soludu Kumkurdu. "Onlar için demesi kolay. Tabii büyüdüler ya. Çabucak unuttular" "Neyi unuttular?" dedi Zackarina.
"Büyürken vücudun patlayan mısır taneleri gibi kıpır kıpır olduğunu! Bunu sen ve ben biliriz, bütün küçük kurbağalar da bilir ama onlar bilmez,” dedi Kumkurdu. "Şu büyükler daha fazla büyümüyorlarya, nasıl olduğunu unuttular”
Demek istediğim, eğer karanlıktan korkarsan," dedi Kumkurdu. "İşte o zaman tehlikeli olur. Ama sevmeye cesaret edersen, o da seni sever."
Ölü bir balık gibi oturamaz insan, bedeni büyüyüp gelişirken. Koşmalı, oynamalı, zıplamalı, hop hop hop hoplamalı."
Eğer insan görülmek istemiyorsa bir şeyin arkasına saklanır," dedi Kumkurdu. "Bir çalının veya bir kapının. Ya da bir sürü gevezeliğin, lafın."
“Sen ne istersen o olur karanlık,” dedi Kumkurdu. Yeni doğan ay gibi hafifçe ışıdı. “Ne demek istiyorsun?” dedi Zackarina. “Demek istediğim, eğer karanlıktan korkarsan,” dedi Kumkurdu. “İşte o zaman tehlikeli olur. Ama sevmeye cesaret edersen, o da seni sever.”
Evren her şeydir," dedi Kumkurdu. "Var olan her şey! Burada ve şimdi, o zaman ve orada. Aydınlık ve karanlık, galaksiler ve yıldızlar, gezegenler, kuyruklu yıldızlar, trampetler ve kartallar ve ayılar ve bazen, bir pantolonun cebinde duran tozlu, kırmızı şekerlemeler."
"Benim biraz önce yuttugumdan mi?" Diye sordu Zackarina. "O da mi evrenin bir parçasıydı?"
"Elbette!" dedi Kumkurdu. " O da evrenin bir parçasıydı. Sen de Zackarina, sen de evrenin bir parcasisin."
Belki de hiçbir şey değildim, diye düşündü… Ama hayır, öyle olamazdı herhalde? Önce hiç olmamış olmak saçmaydı, hayal kırıcı bir şeydi, sonra birden annenin karnında yatmak ve dışarı bebek olarak çıkmak.
Neyi unuttular?" dedi Zackarina.
"Büyürken vücudun patlayan mısır taneleri gibi kıpır kıpır olduğunu! Bunu sen ve ben biliriz, bütün küçük kurbağalar da bilir ama onlar bilmez," dedi Kumkurdu. " Şu büyükler daha fazla büyümüyorlar ya, nasıl olduğunu unuttular."
Eğer insan görülmek istemiyorsa bir şeyin arkasına saklanır," dedi Kumkurdu. “ Bir çalının veya bir kapının. Ya da bir sürü gevezeliğin, lafın."
Ben, ben olmadan önce neydim?”
“Bunu yalnızca sen bilebilirsin!” diye bağırdı Kumkurdu. “Bu senin öykün!”
Ooo, ne kadar da büyümüşsün!" "Seni son gördüğümüzde minicik bir bebektin,” dedi yeşil elbiseli bir kadın. "Şuuu kadarcık bir şeydin!” Başparmağı ile işaretparmağını birbirine öylesine yaklaştırdı ki, Zackarina o zamanlar herhalde bir karınca kadar olmalıydı.
“Şeker,” dedi. “Her zaman biter.” Ama yok olmaz,” dedi Kumkurdu. &‘Yalnızca midene iner ve orada başka bir şey olur.” “Iyy!” diye yüzünü buruşturdu Zackarina. Ya, işte böyle,” dedi Kumkurdu. “Evrendeki her şey böyledir. Hiçbir şey yok olmaz, sadece başka bir şeye dönüşür, tekrar tekrar."
Eğer insan tekrar giyecekse niye ayakkabılarını çıkarıp durmalıydı ki?
‘Tekmeleme! dedi annesi. "Ama ben tekmelemiyorum ki," dedi Zackarina. ‘Ayaklarım tekmeliyor"
Şimdi anlıyorum,” dedi. "Mor leke, tehlikeli bir şey yaptıktan sonra alınan bir çeşit madalya, öyle değil mi?” Madalya? Zackarina şöyle bir gerindi. "Evet, öyle,”* dedi. "Bir çeşit kahramanlık madalyası.”
Ben, ben olmadan önce neydim?”
“Bunu yalnızca sen bilebilirsin!” diye bağırdı Kumkurdu. “Bu senin öykün!”
Çalışıyor da çalışıyorlar, hiç kimsenin bir şey yapmaya vakti yok!"
Derisi kırış kırış, saçları ak, bastonla yürür tak tak.
Neyi unuttular?" dedi Zackarina.
"Büyürken vücudun patlayan mısır taneleri gibi kıpır kıpır olduğunu! Bunu sen ve ben biliriz, bütün küçük kurbağalar da bilir ama onlar bilmez," dedi Kumkurdu. " Şu büyükler daha fazla büyümüyorlar ya, nasıl olduğunu unuttular."
Eger insan gorulmek istemiyorsa birseyin arkasina saklanir dedi Kumkurdu.Bir calinin ya da bir kapinin. Ya da bir suru gevezeligin , lafin.
Gerçekte hiçbir şey son bulmaz
“Çalışıyor da çalışıyorlar, hiç kimsenin bir şey yapmaya vakti yok!”
“Ölü bir balık gibi oturamaz insan, bedeni büyüyüp gelişirken. Koşmalı, oynamalı, zıplamalı, hop hop hop hoplamalı.”
“Elbette!” dedi Kumkurdu. “O da evrenin bir parçasıydı. Sen de Zackarina, sen de evrenin bir parçasısın.”
Ve sonsuzluk öyle uzakta bir yerde değil, her yerdeydi ve her zaman vardı.
Aşk, her şeyi değiştirmede dünya şampiyonuydu.
Bir sonu olmalı, diye düşündü Zackarina. Her şeyin bir sonu vardı! Örneğin bir sosisin bir başı, bir de sonu vardı. Bir merdiven başlar ve biterdi. Ve önce sabah ve sonra akşam olur ve bir gün başlar ve bir gün biterdi. Dünyanın en uzun treninin bile bir son vagonu vardı, sonra tren biterdi.
Ama evren, diye düşündü Zackarina, yalnızca devam ediyor, devam ediyor ve devam ediyor… Sonu gelmiyor!
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Evren her şeydir," dedi Kumkurdu. "Var olan her şey! Burada ve şimdi, o zaman ve orada. Aydınlık ve karanlık, galaksiler ve yıldızlar, gezegenler, kuyruklu yıldızlar, trampetler ve kartallar ve ayılar ve… bir pantolonun cebinde duran tozlu, kırmızı şekerlemeler."
"Benim biraz önce yuttuğumdan mı?" diye sordu Zackarina. "O da mı evrenin bir parçasıydı?"
"Elbette!" dedi Kumkurdu. "O da evrenin bir parçasıydı. Sen de Zackarina, sen de evrenin bir parçasısın."
"Ben mi? Gerçekten mi?" dedi Zackarina.
Kumkurdu yalnızca gülümseyip başını salladı.
Ve sonsuzluk öyle uzakta bir yerde değil, her yerdeydi ve her zaman vardı.
Şu duvar saati olmasa ne iyi olacaktı. Onun yerine bir tablo ya da daha eğlenceli bir şey asılabilirdi. O zaman hiç kimse aceleyle çıkıp gitmezdi, hem de en güzel anlarda.
Ve Kumkurdu su sıçrattı… Gücü yettiği kadar uzaklara. Çocuklara oyuncaklar sıçrattı, hastalara şifa. Akılsızlara akıl sıçrattı, karanlığa ışık… Çaresizlere çare sıçrattı, umutsuzlara umut. Sakin geceler sıçrattı ve tok mideler Uzun oyunlar sıçrattı ve mutlu günler…
Ben daha çok güneş ve ay ışığı yerim.
Her zaman başka bir yol vardır," dedi Kumkurdu.
Yanlızca neşeli anıların kaldığını bir düşünsene" dedi. "Belki o zaman, hüzün denen şeyin ne olduğunu hiç bilemeyecektim."
Ama evren, diye düşündü Zackarina, yalnızca devam ediyor, devam ediyor ve devam ediyor… Sonu gelmiyor!
Demek istediğim karanlıktan korkarsan" dedi Kumkurdu. "ıste o zaman tehlikeli olur ama sevmeye cesaret edersen, o da seni sever."
Eğer insan görülmek istemiyorsa bir şeyin arkasına saklanır," dedi Kumkurdu. "Bir çalının veya bir kapının. Ya da bir sürü gevezeliğin, lafın."
“ ’Tepinmek’. dedi Kumkurdu. ’Ah ne harika bir şeydir!
En az portakal suyu kadar faydalı, bir o kadar da lezzetli’.
’Tepinmenin de lezzeti mi olurmuş?’ dedi Zackarina.
’Elbette olur’ dedi Kumkurdu. ’Bedeninle tadarsın. Mmm, hem de iliklerine kadar!’
Hemen yatıp yuvarlandı, dört ayağıyla birlikte tepti tepindi, eşti eşindi, kumları savurdu.
’Tepinmezse ölür insan! Haydi, Zackarina’ diye uludu ’Bırak kendini’.
Zackarina hiç kımıldamadı.
’Ne oldu sana böyle?’ dedi tepinip duran Kumkurdu. ’Taş mı oldun yoksa?’
’Hayır’ dedi Zackarina. ’Ama annemle babam benim çok tepindiğimi düşünüyor. En çok da yemek yerken’.
’Hah! Çok tepiniyormuş!’ diye burnundan soludu Kumkurdu. ’Onlar için demesi kolay. Tabii büyüdüler ya. Çabucak unuttular!’
’Neyi unuttular?’ dedi Zackarina.
’Büyürken vücudun patlayan mısır taneleri gibi kıpır kıpır olduğunu! Bunu sen ve ben biliriz, bütün küçük kurbağalar da bilir ama onlar bilmez’ dedi Kumkurdu.
“ Ah şu Kuyrukluyıldızlar! Hiçbir zaman arkalarını toplamayı öğrenemeyecekler! ”
Eğer karanlıktan korkarsan o zaman tehlikeli olur. Ama sevmeye cesaret edersen, o da seni sever.
Demek istediğim karanlıktan korkarsan" dedi Kumkurdu. "ıste o zaman tehlikeli olur ama sevmeye cesaret edersen, o da seni sever."
“Evrendeki her şey böyledir. Hiçbir şey yok olmaz, sadece başka bir şeye dönüşür, tekrar tekrar.
Gerçekte hiçbir şey son bulmaz," dedi Kumkurdu.
"Hiç de bile!" dedi Zackarina. "Elbette bulur."
Şekerlemeyi yuttu, ağzını kocaman açarak Kumkurdu’na gösterdi. Boş.
"Şeker," dedi. "Her zaman biter."
"Ama yok olmaz," dedi Kumkurdu. "Yalnızca midene iner ve orada başka bir şey olur."
Ama evren, diye düşündü Zackarina, yalnızca devam ediyor, devam ediyor ve devam ediyor… Sonu gelmiyor!
-Hah! Çok tepiniyormuş!" diye burnundan soludu Kumkurdu. "Onlar için demesi kolay. Tabii büyüdüler ya. Çabucak unuttular."
– "Neyi unuttular? dedi Zackarina.
– " Büyürken vücudun patlayan mısır taneleri gibi kıpır kıpır olduğunu!"

( Ah çocuk olmak ve bitmeyen enerjilere sahip olmak )

"Eğer insan görülmek istemiyorsa bir şeyin arkasına saklanır," dedi Kumkurdu. "Bir çalının veya bir kapının. Ya da bir sürü gevezeliğin, lafın." "
Evren her şeydir," dedi Kumkurdu. Var olan her şey! Burada ve şimdi, o zaman ve orada. Aydınlık ve karanlık, galaksiler ve yıldızlar, gezegenler, kuyrukluyıldızlar, trampetler ve kartallar ve ayılar ve bazen, bir pantolonun cebinde duran tozlu, kırmızı şekerlemeler."
Eğer bir insan görülmek istemiyorsa bir şeyin arkasına saklanır," dedi Kumkurdu. " Bir çalının veya bir kapının. Ya da bir sürü gevezeliğin, lafın."
Büyürken vücudun patlayan mısır taneleri gibi kıpır kıpır olduğunu! Bunu sen ve ben biliriz, bütün küçük kurbağalar da bilir ama onlar bilmez," dedi Kumkurdu. " Şu büyükler daha fazla büyümüyorlar ya, nasıl olduğunu unuttular,"
Şimdi anlıyorum," dedi. "Mor leke, tehlikeli bir şey yaptıktan sonra alınan bir çeşit madalya, öyle değil mi?"
Eğer insan görülmek istemiyorsa bir şeyin arkasına saklanır" dedi Kumkurdu. " Bir çalının veya bir kapının. Ya da bir sürü gevezeliğin, lafın. "
Ölü bir balık gibi oturamaz insan, bedeni büyüyüp gelişirken. Koşmalı, oynamalı, zıplamalı, hop hop hoplamalı. "
Tepinmenin de lezzeti mi olurmuş" dedi Zackarina.
" Elbette olur" dedi Kumkurdu.
"Bedeninle tadarsın. Mmm, hem de iliklerine kadar!"
Delilik bu" dedi.
Kumun üzerine bir melek resmi çizdi.
"Çalışıyor da çalışıyorlar, hiç kimsenin bir şey yapmaya vakti yok!"
Hamağına uzandı elindeki kocaman gazeteyi hışırdatarak açtı. Gazete o kadar büyüktü ki babası arkasında kayboldu. Yalnızca ayakları görünüyordu. Ne sıkıcı ayaklar, diye düşündü Zackarina. Yürümek ve denize girmek istemeyen, sıkıcı baba ayakları. "
&‘Tepinmek’. dedi Kumkurdu. &‘Ah ne harika bir şeydir!
En az portakal suyu kadar faydalı, bir o kadar da lezzetli’.
&‘Tepinmenin de lezzeti mi olurmuş?’ dedi Zackarina.
&‘Elbette olur’ dedi Kumkurdu. &‘Bedeninle tadarsın. Mmm, hem de iliklerine kadar!’
Hemen yatıp yuvarlandı, dört ayağıyla birlikte tepti tepindi, eşti eşindi, kumları savurdu.
&‘Tepinmezse ölür insan! Haydi, Zackarina’ diye uludu &‘Bırak kendini’.
Zackarina hiç kımıldamadı.
&‘Ne oldu sana böyle?’ dedi tepinip duran Kumkurdu. &‘Taş mı oldun yoksa?’
&‘Hayır’ dedi Zackarina. &‘Ama annemle babam benim çok tepindiğimi düşünüyor. En çok da yemek yerken’.
&‘Hah! Çok tepiniyormuş!’ diye burnundan soludu Kumkurdu. &‘Onlar için demesi kolay. Tabii büyüdüler ya. Çabucak unuttular!’
&‘Neyi unuttular?’ dedi Zackarina.
&‘Büyürken vücudun patlayan mısır taneleri gibi kıpır kıpır olduğunu! Bunu sen ve ben biliriz, bütün küçük kurbağalar da bilir ama onlar bilmez’ dedi Kumkurdu. "
Sen ne istersen o olur, karanlık."
Benim işimin adı hiçbir şey, dünyanın en ağır işi bu..
..
Hiçbir şey işi gerçekten de çok yorucuydu. Yanlızca hiçbir şey yapılacaktı, hem de hiç durmadan."
“Zaten işin asıl anlamı da bu; bittikten sonra çok mutlu oluyorsun, dinlenirken istediğini yapabiliyorsun.”
-“Sen ne istersen o olur karanlık.”…
-“Ne demek istiyorsun?”….
-“Demek istediğim, eğer karanlıktan korkarsan…” dedi Kumkurdu. “İşte o zaman tehlikeli olur; ama sevmeye cesaret edersen, o da seni sever.”.
“Eğer insan görülmek istemiyorsa bir şeyin arkasına saklanır.” dedi Kumkurdu. “Bir çalının veya bir kapının ya da bir sürü gevezeliğin, lafın.”.
-Mor leke, tehlikeli bir şey yaptıktan sonra alınan bir çeşit madalya, öyle değil mi?

-Evet, öyle… Bir çeşit kahramanlık madalyası.
Hiçbir şey yapmıyorum. Benim işimin adı hiçbir şey, dünyanın en ağır işi bu.
Zackarina hiç kımıldamadı.- Ne oldu sana? diye tepindi Kumkurdu. Taş mı oldun yoksa?
– Hayır, dedi Zackarina. Ama annem ve babam benim çok tepindiğimi düşünüyor. En azından yemek yerken.
– Hah! diye burnundan soludu Kumkurdu. Onlar için demesi kolay. Ne de olsa büyüdüler ya. Çabucak unuturlar.
– Neyi unuturlar? diye sordu Zackarina.
– Büyürken vücudun nasıl patlayan mısır taneleri gibi kıpır kıpır olduğunu! Bunu sen ben biliriz, her küçük kurbağa da bilir ama onlar bilmez…

Kumkurdu ayağa kalkıp sekerek dolaşmaya başladı. Bir yandan da zımpara kağıdı gibi bir sesle şarkı söylüyordu.- Ölü bir balık gibi oturamaz insan, bedeni büyür ve gelişirken. Koşmalı, oynamalı zıplamalı, hop, hop, hop, hop hoplamalı.

Çayından höpürdeterek bir yudum aldı ve düşünmeye başladı. En iyi yer herhalde ardıç ağacının altıydı. Bir kere yeşildi, yosun ve orman kokuyordu. Ama mağara da en iyi yerdi. Kıvrılıp yatmak için iyiydi, güzel taş duvarları vardı. İki yerden birden hoşlandığına karar verdi en sonunda. Bundan emindi. Hem mağarada hem de ardıç ağacının altında yaşayacaktı.
Demek istediğim,eğer karanlıktan korkarsan," dedi Kumkurdu."İşte o zaman tehlikeli olur.Ama sevmeye cesaret edersen,o da seni sever."
Eğer insan görünmek istemiyorsa bir şeyin arkasına saklanır," dedi Kumkurdu. "Bir çalının, bir kapının ya da bir sürü gevezeliğin. Ne kadar yüksek sesle konuşur, gevezelik yaparsa o kadar görünmez olduğunu düşünür."
Aman ne güzel sürpriz! En son ne zaman görüşmüştük, bir asır oldu mu?"
Ya, işte öyle" dedi, Kumkurdu. "Evrende bu hep böyle. Hiçbir şey yok olmaz, sadece başka bir şeye dönüşür, hep böyle tekrar eder."
Bir sonu olmalı," diye düşündü Zackarina. Her şeyin bir sonu vardı ya!
Lütfen ya, of, ne, ben uyumak!" dedi.
Zackarina öfkeyle dudaklarını büzdü. Babası şimdi gerçekten haksızlık ediyordu. Dırdır yapmamış, yalnızca sormuştu. Basit bir soru sormak da yasak mıydı yani?
Yalnızca kendisinin anladığı bir dilin
ne faydası vardı ki?
“Eğer insan görülmek istemiyorsa, bir şeyin arkasına saklanır. Bir çalının veya bir kapının. Ya da bir sürü gevezeliğin, lafın.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir