İçeriğe geç

Ölen Hayvan Kitap Alıntıları – Philip Roth

Philip Roth kitaplarından Ölen Hayvan kitap alıntıları sizlerle…

Ölen Hayvan Kitap Alıntıları

&“&”

Bütün sakin ve mantıklı insanların içinde ölümden çok korkan, saklı bir ikinci insan vardır."
&”…kişi boyun eğmeye aşırı düşkün olmadıkça, her zaman savaş halindedir.&”
“Ve bir tek yoldaş yeterlidir: Kişinin toplumun tamamının yanında olmasına ihtiyacı yoktur.”
“Dengeli olmam için gerekli otoriteyi onunlayken hissetmiyorum.”
&”…kişi boyun eğmeye aşırı düşkün olmadıkça, her zaman savaş halindedir.&”
“İnsana yapılmış en büyük biyolojik şaka, karşısındaki kişi hakkında hiçbir şey bilmeden ondan hoşlanıyor olması.”
Bütün karmaşa, otomobil satabilmek için düzenli aralıklarla bölünmüş kontrollü karmaşadır. TV en iyi yaptığı İşi yapıyor: önemsizleştirmenin trajediye karşı zaferini kazanıyor.
Consuela hayatındaki en önemli olayın acısını çekerken, önemsiz bir olay önemli bir olay haline getiriliyor. İnsanların, bir şey bitiyorsa bile neyin bitiyor olduğunu bilmedikleri ve sonrasında kesinlikle ne başladığını bilmediği Büyük Son. Kimsenin ne için olduğunu bilmediği çılgın bir kutlama bu.
Ben milyonda birim, aptal herif…
Ama ertelemek, ertelemek, ertelemek? Bastırmak, bastırmak, bastırmak?
Dengeli olmam için gerekli otoriteyi onunlayken hissetmiyorum.
Kafandaki hayal eve mi ait?" diye sordum ona. "Hayır. Bir yola…&”
ve ben gidiyorum. Bundan hiç hoşlanmadım. Başka kadınları beceren iki kocam oldu, o zaman da hoşlanmamıştım, şimdi de hoşlanmıyorum.&”
&”…dini para olan dünyanın refah içindeki karanlık çağlara girdiğini hissediyorum.&”
Ve bir tek yoldaş yeterlidir: Kişinin toplumun tamamının yanında olmasına ihtiyacı yoktur.
&”…kişi boyun eğmeye aşırı düşkün olmadıkça, her zaman savaş halindedir.&”
.
Herkesin istediği tek takıntı: aşk".

İnsanlar aşık olmanın tamamlandığına inanıyor mu ? Ruhların platonik birliği ?

Ben bu şekilde inanmıyorum. Başlamadan önce tamamlandığını düşünüyorum. Ve aşk seni kırar. Tamamlanırsın ve sonra bölünürsün.

Çocukluğun en güzel peri masalı, her şeyin sırayla olmasıdır. Büyükanne ve büyükbabanız anne ve babanızdan çok daha önce ölür. Eğer şanslıysanız böyle olabilir, insanlar sırayla yaşlanır ve ölürler, böylece cenazede o insanın uzun bir ömür geçirdiğini düşünerek acınızı azaltabilirsiniz.
Diğer insanın beklentilerinin artık sizinkilerle benzer olmadığını fark ettiğinizde, ne kadar düzgün davranıyor ve davranmaya devam ediyorsanız olun, o erkek ya da o kadın sizden önce gidecektir – eğer şansınız varsa, sizden çok önce.
Her şey saklı ve hiçbir şey gizli değil.
onun sidiğiyle dolu bir bardak mı ? bokunu yemek için yalvarmana ne kadar kalmıştı ? hijyenik olmadığı için karşı değilim buna. iğrenç olmadığı için karşı değilim.
karşıyım, çünkü bu aşık olmak.
Bir sorunla karşılaştığımda, çözüm olarak çılgınca bir yol bulurdum. Ya da çözemezdim…
…evet, bir tür tülün ardına gizlenmeye katlanmam gerekecek, ama bu, hedefe varmak için bir araç. Bunun ne kadarı kurnazlık?
Ben tamamının öyle olduğunu düşünmeyi yeğlerim.
Düş kırıklığına uğrayan birisi bana dedi ki, Tanıştığında kim bu yeni insanlar? Maskeler giymiş eski insanlar onlar. Yeni hiçbir şeyleri yok. İnsanlar işte.
..
Bütün sakin ve mantıklı insanların içinde,ölümden çok korkan saklı bir ikinci bir insan vardır.
Kendimi hissediyorum, ellerimle vücudumu hissediyorum, düşünüyorum, Bu benim vücudum! O gidemez! Bu gerçek olamaz. Bu olamaz! O nasıl gidebilir? Ölmek istemiyorum!
&”…tik: tak, her şeyin zamanında olduğu yolundaki avutucu düşünce…&”
Zamanın geçişi. Yüzüyoruz, zaman içinde batıyoruz, ta ki sonunda boğulup gidene kadar.
Yeni bin yılın kiçini ve bokunu usulünce karşılamak için. Hatırlanası değil, unutulası bir gece olacak bu.
Çoğu kadın yakınmasına gerek olmayan şeyler hakkında yakınır.
&”…seninle ilgili her şeye katlanırım ben.&”
Hayır, hiçbir şey hiçbir şeyi yerli yerine oturtmaz.
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
İki dakika iyi oluyorum, başka bir şey düşünüyorum, sonra gerçek mideme taş gibi oturuyor…
Elimden geleni yaparak denedim," dedi gözleri dolarak…&”
&”…herkes buhranlar geçirir, çok acı çeker. Onun yerine herkes birbirine sıkı sıkı sarılmalı.&”
Tek yapman gereken, Ken, gücünü bulman. Buna sahipsin, sahip olduğunu biliyorum – sadece zor durumunun yeniliği yüzünden hareketsiz bir güç bu.
Karamazov Kardeşler’i okumadınız mı? Kesinlikle okumalısınız. en azından yüzkarası babanın ahlaksız günahkarlığının portresi için.
Acı çekmesinin kökeninde benim yetersizliklerim yatıyor. Onu benim yakınlarımda bir yere koyun, içindeki yara kanamaya başlıyor. İşinde canlı, sağlıklı, güvenilir, en ufak bir yetersizliği yok, ama onun içinde güçlü olan her şeyi felce uğratmam için ağzımı açmam yetiyor. Ve o konuştuğunda da, onu etkileyici yapan her şeyi sabote etmek için tek yapmam gereken sessiz durmak. Ben onun yenemediği babayım, karşısında durduğunda güçlerinin yıkıldığı babayım. Neden mi? Belki yanında değildim de ondan. Yoktum ve korkutucuydum. Yoktum ve tamamen anlam yüklüydüm. Onu hayal kırıklığına uğrattım. Bu, huzurlu bir ilişkinin var olmasını ihtimal dışı yapmak için yeterli bir neden.
İnsanın inanılmaz karakteri. Kendi olmanın aptallığı. Herhangi biri olmanın kaçınılmaz komedisi.
&”…duygusal bir şekilde yetiştirildim.&”
&”…mutluluğu arama hakkı…&”
&”…müzikle olan ilişkim derinleşti ve şu anda bu, hayatımın temellerinden biri.&”
Okumasını yaptığım büyük miktarda müzik var elimde. Bu teknik bir terim – bir kitaba bakar gibi bakmanız anlamına gelmiyor, piyanoya bakmanız anlamına geliyor.
İnsana yapılmış en büyük biyolojik şaka, karşısındaki kişi hakkında hiçbir şey bilmeden ondan hoşlanıyor olması
Yaşlanmak, yaşlananlar dışında kimsenin hayal edemeyeceği bir şeydir, ama Consuela için artık geçerli değil bu. Zamanı, başlanılan noktaya doğru sayan gençler gibi ölçmüyor artık o. Genç olanlar için zaman geçmişte olanlardan ibarettir, ama Consuela için zaman artık ne kadar geleceği kaldığından ibaret ve o kaldığına inanmıyor. Artık zamanı ileri doğru sayarak ölçüyor,ölümün yakınlığıyla sayıyor. (Sf: 104 – Ayrıntı Yay.)
Yaşlılığı şöyle düşünün: kişinin hayatının tehlikede olmasının tamamen günlük bir mesele haline gelmesidir.
Yaşamın hikayesini vücut da beyin kadar barındırır
Zaman boğazı. Yüzüyoruz, zaman içinde batıyoruz, ta ki sonunda boğulup gidene kadar.
TV en iyi yaptığı işi yapıyor: Önemsizleştirmenin trajediye karşı zaferini kazanıyor.
Gözü açılmış biri bana dedi ki, Bu yeni insanlar tanışırken neredeler? Maskeler giymiş eski insanlar onlar. Yeni hiçbir şeyleri yok. İnsanlar işte."
İnsana yapılmış en büyük biyolojik şaka, karşısındaki kişi hakkında hiçbir şey bilmeden ondan hoşlanıyor olması.
“Tanıştığında kim bu yeni insanlar? Maskeler giymiş eski insanlar onlar. Yeni hiçbir şeyleri yok. İnsanlar işte.”
Düş kırıklığına uğrayan birisi bana dedi ki, “Tanıştığında kim bu yeni insanlar? Maskeler giymiş eski insanlar onlar. Yeni hiçbir şeyleri yok. İnsanlar işte.”
“İnsanlara yapılmış büyük biyolojik şaka, diğer insan hakkında hiçbir şey bilmeden ona yaklaşmaları.”
Sırada ne var David? Onun sidiğiyle dolu bir bardak mı? Bokunu yemek için yalvarmana daha ne kadar kaldı? Hijyenik olmadığından karşı değilim buna. İğrenç olduğundan karşı değilim. Karşıyım çünkü bu aşık olmak. Herkesin istediği tek saplantı: aşk." İnsanlar âşık olmanın kendilerini bir bütün yaptığını mı düşünüyorlar? Ruhların platonik birlikteliği mi yani aşık olmak? Ben başka türlü düşünüyorum. Ben başlamadan önce bir bütün olduğunu düşünüyorum. Sevginin seni parçaladığını düşünüyorum. Bir bütünsün, sonra ortadan yarılıyorsun.

Philip Roth, Ölen hayvan

Bütün sakin ve mantıklı insanların içinde ölümden çok korkan, saklı bir ikinci insan vardır."
İşte insanlar acı çeken birisine nasıl tepki veriyorlar, görüyorsun. Ne yapacaklarını bilmiyorlar. Kimse ne söyleyeceğini ya da ne yapacağını bilmiyor."
Değişim gerçekleştiğinde travmatik an gelip çatmıştı; diğer insanın beklentilerinin artık sizinkilerle benzer olmadığını fark ettiğinizde, ne kadar düzgün davranıyor ve davranmaya devam ediyor olursanız olun, o erkek ya da kadın siz onu terk etmeden önce sizi terk edecektir.
Bu Yeats değil mi? "Kül edin kalbimi, istekleriyle hasta / ölen bir hayvanın gövdesinde / Ne olduğunu bilmeyen." Yeats. Evet."
Bağlılık yıkıcıdır ve senin düşmanındır. Joseph Conrad ne diyor? Bağ kuran kaybolmuştur. (…) Tadına baktın işte. Yetmiyor mu? Herhangi bir şeyden, tadından başka ne alabilirsin ki? Hayatta bize bahşedilen tek şey budur, hayattan bize bahşedilen tek şey budur. Bir tat. Ötesi yok."
Herkesin istediği tek saplantı: "âşk." İnsanlar âşık olmanın kendilerini bir bütün yaptığını mı düşünüyorlar? Ruhların platonik birlikteliği mi yani âşık olmak? Ben başka türlü düşünüyorum. Ben başlamadan önce bir bütün olduğunu düşünüyorum. Sevginin seni parçaladığını düşünüyorum. Bir bütünsün sonra ortadan yarılıyorsun."
Bir piyestir sıradan pornografi. Alçalmış bir sanat biçimidir. Sadece öyleymiş gibi" yapmazlar orada, açıkça samimiyetsizdir. Pornodaki kızı istersiniz ama kızı sikeni kıskanmazsınız çünkü o sizin vekiliniz olur. Çok şaşırtıcı olmakla beraber alçalmış sanatın gücü budur. O sizin yerinizi alır ve hizmetinizdedir; acıyı alarak zevk verici bir şeye dönüştürür. Bu eylemde siz görünmez suç ortağı olduğunuzdan, sıradan pornografi işkenceyi denklemden çıkarır.
Ölme ve ölüm arasında bir fark vardır. Söz konusu olan aralıksız bir ölme değildir. Eğer insan sağlıklı ve iyi hissediyorsa, bu görünmez ölmedir. Bir kesinlik olan ölüm illaki çarpıcı bir şekilde ilan edilmez. Hayır, anlayamazsınız. Yaşlı değilken, yaşlılık hakkında anladığınız tek şey, yaşlıların zamanın damgasını yedikleridir. Ama bu anlayış sadece onları kendi zamanlarında dondurur ve bu da hiçbir şey anlamamak anlamına gelir. Daha yaşlı olmayanlara: Yaşlı olmak demek &‘var oldunuz’ demektir."
Ben büyürken, cinsel dünyada erkeğin hakları tanınmış değildi. Kişi ikinci sınıf bir erkekti. Kişi cinsel dünyada bir hırsızdı. Bir hissiyatı &”aşırıyordunuz&”. Seksi çalıyordunuz. Kandırıyor, yalvarıyor, yaltaklanıyor, ısrar ediyordunuz – her seks için savaşılmak zorundaydı, kızın rızasına karşı olmasa bile, değerlere karşı."
…ilk çocuğunu terk eden, bütün çocuklarını yok sayan bir baba, "çünkü bir çocuk", diye yazar Dostoyevski, "sefahatine engel olabilirdi."."

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir