İçeriğe geç

Kırmızıda Beklerken Kitap Alıntıları – Osman Konuk

Osman Konuk kitaplarından Kırmızıda Beklerken kitap alıntıları sizlerle…

Kırmızıda Beklerken Kitap Alıntıları

&“&”

dünyaya bakarken biraz yanımda kal
hiç komik bulmadığım şeyleri buluyorsun
derdini tost kağıtlarına yazıp duranlarda
İlerlemiş astigmatla birlikte düşününce,
Dünyaya bakarken biraz yanımda kal.
Beni seviyorsundur, ama öyle çok üzülürüz.
insan doğar, çok korkunç der ve ölür
açık beyaz yoksa yarım kardeş de yoktur
her şeyin bir çaresi yok ama her şeyin bir doktoru var
bir kere mahvolduysan tekniği unutmazsın
Bir kere mahvolduysan tekniğini unutmazsın.
efsaneye göre kalp kırılırken ses çıkarırmış
“o kadar sağlıklıydım ki gambia sokağı’nda bir daha iyileşemeyecektim”
“geleceği hatırlayamıyordum bir türlü”
“markette, sevdiğim peynir hiç indirime girmiyordu
olacak olan olmamıştı daha; kesinlikle olacaktı ve kesinlikle
olmamıştı”
“bir kere mahvolduysan tekniği unutmazsın “
“bir kere mahvolduysan tekniği unutmazsın ilk adımı attığında, ilk cümleyi kurduğunda son adım atılmış, son cümle kurulmuştu diyor şarkı
hatalarından kolyeler yapardın diyor şarkı, çillerinden resimler”
“ölmüştük hatırlarsan, çimler yemyeşildi saçma bir şekilde”
“mahvoluyorsan kahve termosun da yanında olmalı”
“gözlerimiz ayakkabılara kadar dolacak”
“eğer birlikte yaşamasaydık birlikte ölerdik
bir beyin hasarına şiir derdik,”
“gözlerden bir göz tıkırtısı duyulur, yerlerden, her yerlerden
tıkırtıyı çok”
“gözlerden bir göz tıkırtısı duyulur, yerlerden, her yerlerden
tıkırtıyı çok”
“nörolojiyle ilgili değildim başta, okunmuş sulara güvenirdim.”
“çünkü kimse sayfanın dışına çıkarak konuşamaz
sayfada kal!”
“herkesin bir omuriliği vardır ama omuriliğin kimsesi yoktur diyor
ben”
“bu sayfayı daha önce düşünmüş olanlar bilir
ağaçların telifini ödemeliyiz önce.”
“hiçbir kuş törenlere gitmez, kanatları kepe benzemez
kuşlara diplomasını
bir şey yerken ağzından kuşların hakkını düşürenler vermeli”
“dünyadaki her şeye merhamet edilebileceğini düşünüyorum.
bunu aslında tırnak içinde düşünüyorum”
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
“sekiz cilt bir sözlük tarafından yalnız bırakılırsın
havuz tabelası yanıltıcıdır. suyu garanti etmez
kafa parçalanır
kafan tarafından yalnız bırakılırsın
önemli konularla başlar bütün ders programları
ölü olarak mezun olursun, kafanın birazını da havaya fırlatırsın”
“biliyordum.
hep gelir, gelmiştir, gelir. geldiğinde neler oluyor hepimiz biliyoruz
bir: ona kendini sessizce böğürerek bırakırsın. parktaki ağaçlar
mahcup iki: karşı koyarsın, direnmeyi denersin, olmaz.
üç: hoş geldin, gülümsersin. denersin. olmaz.
dürüst olalım şurada iki dakika şiirin sonuna kadar.”
“var kalmaya ve yok kalmaya biraz gerek kalmasın.
bugün yaşıyorum. dün ölümden kurtulamadım.”
“word’de her şeye ara verilebiliyor, bu gezegende verilemiyor mu.”
“bir boşluk bırakılamaz mı bir acı bitip diğeri başlamadan. biraz
ara veremez miyiz.”
“biraz ara veremez miyiz. 1 ile 2 arasında biraz boşluk olamaz mı.
nereye gidiyorsun.
biraz bir yere gitmese.”
“benden ve bu gezegenden haberler böyle.
orası nasıl, toprağın sıcak ve kuru mu. çiçekler çıkıyor mu üstünde.”
“şarkıdan sonra içilen çorba, hiç tuz atmadığın halde tuzlu geliyorsa, bir mendile ihtiyacın var demektir.”
“bana kalırsa dünyanın en hüzünlü şarkısı. müzikal açıdan değil, kişisel nedenlerle. çok.”
“kırmızıda beklerken: kırmızı kırmızı değil.
beklerken: veda listesini güncelle, teşekkürü unutma ve helal et.”
“kırmızıda beklerken: yayaların ideolojisi yoktur, ayakları vardır”
“kırmızıda beklerken: yeşil yerine mor ışık yanma ihtimalini düşünmek”
“kırmızıda beklerken: yeşil yerine mor ışık yanma ihtimalini
düşünmek
kırmızıda beklerken: bir gün o ışık mor yanacak
kırmızıda beklerken: bazı perşembeler daha az perşembe olmalı
kırmızıda beklerken: yayaların ideolojisi yoktur, ayakları vardır
kırmızıda beklerken: araba dört tekerli ve pahalı bir metal şemsiye
kırmızıda beklerken: iyi sürücüler müzik zevki gelişkin olanlar
kırmızıda beklerken: kırmızı kırmızı değil.
beklerken: veda listesini güncelle, teşekkürü unutma ve helal et.”
“sıra beklerken kendimizi insanlık kahramanı gibi hissetmek hiç kolay değil ve uydurmak gerekiyor bir şekilde.”
“bazı istasyon adları film adına benziyor.”
“sadece bazı kasiyerler çok mutsuz ve hepimizden nefret ediyorlar.”
“bu sadece bir şarkı. hungary. üç kere lisa diyor ya şarkıda. üçüncüsünde kedersizleşiyor. iyi mi. iyi.”
“gelecekte okuyacağım acıklı roman ve hikayelerdeki insan üzülmelerini şimdiden yaşıyorum gibi.”
“kalbinde bir kırıklık, aklında hücrelerine batan bir dikenli tel.
her zamanki sigara, her zamanki tadında değil.
içtim.”
“…
sürdüm.
bozkırda, arabada uyumak. sabaha karşı donuyorsun, yanında sadece tişörtler ve bir yağmurluk var. üç tanesini üst üste giydikten sonra en üste de yağmurluğu giyince biraz ayazdan koruyor. sabaha karşı donuyorsun ama ayaz dışındaki nedenlerden.
kalbinde bir kırıklık, aklında hücrelerine batan bir dikenli tel.
her zamanki sigara, her zamanki tadında değil.
içtim.”
“ve kamuoyu uydurma bir kelime”
“kediler yaralarını yalayarak iyileştirir dedi hastane bahçesinde ayaklarından dizine kadar tüp patlaması sonucu yanmış ve derileri soyulmuş genç adam.”
“bir yer hep aynı yeri hatırlatır dedim.”
“marquez demiştim, marquez’in kanatları vardı kesin
kanatlarını kimse görmesin diye yazdı, bu nedenle
bütün büyük yazarlat kanatsız görünürler

kanatlıdırlar”

“ağaca yaslanıp, gölette kaçak çamaşır yıkayan bir hintliye bakarsan
belki şu evrende biri de seni düşünür derler. şansını dene”
“portekizce teşekkür etmeyi de seviyorum”
“her ağaç, bir salıncak özleyerek büyür”
“her ağaç, bir salıncak özleyerek büyür
söz, müziği; müzik, sessizliği; sessizlik, öz kızını özleyerek”
“hem güzelsiz hem mutsuz olunamaz”
“çizgisiz yüz unutkanlık işareti”
“yüzümdeki yeni çizginin bir isme ihtiyacı olacak”
“m.s.’yi herkes milattan sonra diye yanlış okuyor”
“kızmakla üzülmeyi birlikte ifade eden bir kelime yok”
“kızmakla üzülmek ayrı söylenmemeli”
“tarih coğrafyayı yeniyor”
“blackfriars köprüsünün altında
28 Temmuz 2014’te
‘köprüler, kesikler’ in ilk hali yazılıyor”
“ayakları olan ama yürüyemeyen yapılara köprü denir”
“dünyanın en kirli sularına bakarken
ruhunu satmayanlardan çıkar şairler
diye düşünüyor”
“kapalı köprü’de yaşlı bir kadın düşünüyor
nehirde fransızca bilmeyen cesetler yüzüyor
bir ceset fransızca bilmemeli zaten
uzakta kayıp bir göçmen memleketini özlüyor, bakıyor

kesik
hafifçe

“kim olmak, ne yapmak, nere gitmek, ne kadar
sorular çoğaldıkça sorusuzlar boğulur”
“soru: bana izafi olmayan bir şey söyle
cevap: her soru oksijen miktarını azaltır”
“her şeyin bir çaresi yok ama her şeyin bir doktoru var”
“açık beyaz yoksa yarım kardeş de yoktur”
“son satıra, son düzeltmede
iyi hissetme satırı dedim içimden”
“baba ve iyi olmak mesele değildir ama
bütün iyi babalar iyi şofördür dedi yanımdaki yolcu”
“bir başlangıç ve son varsa çare vardır”
“işsiz kalan krallar tam bir sosyal problem”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir