İçeriğe geç

Dəniz Duası Kitap Alıntıları – Khaled Hosseini

Khaled Hosseini kitaplarından Dəniz Duası kitap alıntıları sizlerle…

Dəniz Duası Kitap Alıntıları

&“&”

Ay ışığı altında senin yüzüne bakıyorum da oğlum,
riyasız bir uykuya kapadığın kirpiklerin kaligrafi gibi.
Uyuyorsun, çünkü bana sarsılmaz bir güven duyuyorsun
Sana dedim ki, Elimi tut.
Korkacak bir şey yok."
Elimden gelen yalnızca dua etmek.
Sana dedim ki,
Elimi tut.
Korkacak bir şey yok."
Çünkü sen Mervan, sen değerli bir yüksün,
gelmiş geçmiş en değerli yük.
Sen babanın gözlerinin ışıl ışıl nurusun.
Hırpalanmış kalbinin sultanısın.
Ama bir görselerdi sevgilim.Sahip olduklarının yarısını.
Bir görselerdi.O zaman daha nazik olurlardı,elbette."
Anaların, ablaların, sınıf arkadaşlarının, beton, tuğla ve açığa çıkmış kirişlerin arasındaki daracık boşluklardan, karanlıkta parlayan güneş yanığı küçük yamalar halinde bulunabileceğini öğrendin
Bir bomba çukurunun yüzme havuzu haline getirilebileceğini biliyorsun. Koyu kanın, canlısından iyi olduğunu öğrendin.
Ama o hayat, o dönem şimdi bile sahte geliyor, unutulup gitmiş bir söylenti gibi.
Ama o hayat, o dönem şimdi bana bile sahte geliyor, unutulup gitmiş bir söylenti gibi."
Çünkü sen Mervan , sen değerli bir yüksün , gelmiş geçmiş en değerli yük . Sen babanın gözlerinin ışıl ışıl nurusun . Hırpalanmış kalbinin sultanısın .
Gökler bomba kustu.
Ama o hayat , o dönem şimdi bana bile rüya gibi geliyor , unutulup gitmiş bir söylenti gibi .
“Ah nasıl
yakarıyorum
denize bunu
bilmesi için”
Gökler bomba kustu.
Açlık.
Cenazeler.
Önce gösteriler başladı.
Sonra kuşatma
Ama o hayat, o dönem şimdi
bana bile rüya gibi geliyor,
unutulup gitmiş bir söylenti gibi.
“Ah nasıl
yakarıyorum
denize bunu
bilmesi için”
Elimden gelen yalnızca dua etmek.
Önce gösteriler başladı.

Sonra kuşatma

Keşke Humus’u benim gibi hatırlayabilseydin
“Ah nasıl

yakarıyorum

denize bunu

bilmesi için”

Elimden gelen yanlızca dua etmek..
Çünkü bu gece tek düşünebildiğim,
denizin ne kadar da derin,
engin ve umursamaz olduğu.
Ve seni ondan korumaktan ne kadar da âciz olduğum.
Bizim hakkımızda davetsiz misafir dendiğini duydum. İstenmeyenleriz. Kötü talihimizi de alıp başka yere gitmemiz isteniyor…
Gökler bomba kustu.
Açlık.
Cenazeler.
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Sana dedim ki,
“Elimi tut korkacak bir şey yok.”
“ Dua ediyorum Tanrı’ya
Tekneyi doğru yönde ilerletsin diye, kıyılar gözden kaybolup da bizler kabaran sularda, bir anda yutulacakmışçasına, bir çöp gibi yalpalayıp sallanırken.”
Sana dedim ki,
Elimi tut.
Korkacak bir şey yok."
Elimden gelen yanlızca dua etmek..
Gökler bomba kustu. açlık, cenazeler..
Ama o hayat, o dönem Şimdi bana bile sahte geliyor, unutulup gitmiş bir söylenti gibi."
Ah nasıl yakarıyorum denize bunu bilmesi için."
Ah nasıl yakarıyorum denize bunu bilmesi için.
Ama bir görseler sevgilim. Sahip olduklarının yarısını. Bir görselerdi. O zaman daha nazik olurlardı, elbette.
Ama o hayat o dönem şimdi bana bile sahte geliyor, unutulup gitmiş bir söylenti gibi.
Çünkü sen Mervan,sen değerli bir yüksün, gelmiş geçmiş en değerli yük.

Bunu bilmesi için denize yakarıyorum
Sana dedim ki elimi tut. Korkacak bir şey yok.
Bunlar yalnızca söz. Baba sihirbazlığı derler buna.
Ama bu senin ona olan güvenin babanı mahvediyor
Ay ışığı altında senin yüzüne bakıyorum da oğlum,riyasız bir uykuya kapadığın kirpiklerin kaligrafi gibi.
Uyuyorsun çünkü bana güveniyorsun
Gökler bomba kustu
Açlık
Cenazeler
Keşke o kadar küçük olmasaydın.
Anaların, ablaların,
sınıf arkadaşlarının, beton,
tuğla ve açığa çıkmış kirişlerin
arasındaki daracık boşluklardan
karanlıkta parlayan güneşyanığı
küçük yamalar halinde
bulunabileceğini öğrendin.
Sabahları esintide titreşen zeytin
yapraklarına, büyükannenin
keçisinin melemesine, kap
kaçağın tangırtısına uyanırdık;
Elimden gelen yalnızca dua etmek.
Ama bir görselerdi sevgilim. Sahip olduklarının yarısını. Bir görselerdi. O zaman daha nazik olurlardı, elbette."
Hepimiz bir yuva arıyoruz.
Gökler bomba kustu.
Açlık.
Cenazeler.
Ama o hayat, o dönem şimdi bana bile rüya gibi geliyor, unutulup gitmiş bi söylenti gibi.
Elimden gelen yalnızca dua etmek
Çünkü bu gece tek düşünebildiğim, denizin ne kadar da derin, engin ve umursamaz olduğu.
Ve seni ondan korumaktan ne kadar da âciz olduğum.
“Ama o hayat, o dönem şimdi bana bile sahte geliyor, unutulup gitmiş bir söylenti gibi.”
İçi dışından yorgun olanlara değmeyin.
İçi dışından yorgun olanlara değmeyin."
Ama o hayat, o dönem şimdi bana bile rüya gibi geliyor, unutulup gitmiş bir söylenti gibi.
Ah nasıl yakarıyorum denize bunu bilmesi için.
Çünkü sen Mervan, sen değerli bir yüksün,
gelmiş geçmiş en değerli yük.
Sen babanın gözlerinin ışıl ışıl nurusun.
Hırpalanmış kalbinin sultanısın.
Çünkü, bu gece tek düşünebildiğim,
denizin ne kadar da derin,
engin ve umursamaz olduğu.
Ve seni ondan korumaktan
ne kadar da âciz olduğum.
Ama görselerdi sevgilim. Sahip olduklarının yarısını. Bir görselerdi. O zaman daha nazik olurlardı.
Bizim hakkımızda davetsiz misafir dendiğini duydum. İstenmeyenleriz. Kötü talihimizi de alıp başka yere gitmemiz isteniyor.
Bir bomba çukurunun yüzme havuzu haline getirilebileceğini biliyorsun. Koyu kanın, canlısından iyi olduğunu öğrendin.
Önce gösteriler başladı.
Sonra kuşatma.
“Ah nasıl yakarıyorum denize bunu bilmesi için
Ama o hayat, o dönem şimdi bana bile sahte geliyor, unutulup gitmiş bir söylenti gibi.
Ama o hayat, o dönem simdi bana bile sahte geliyor, unutulup gitmiş bir söylenti gibi.
Sen babanın gözlerinin ışıl ışıl nurusun.
Hırpalanmış kalbinin sultanısın.

Ah nasıl yakarıyorum denize bunu bilmesi için…

Elimden gelen yalnızca dua etmek.
Bunlar yalnızca söz.
Baba sihirbazlığı derler buna.
Ama bu, senin ona olan güvenin,
babanı mahvediyor.
Çünkü bu gece tek düşünebildiğim,
denizin ne kadar da derin,
engin ve umursamaz olduğu.
Ve seni ondan korumaktan ne kadar da aciz olduğum.
Bu gece annen burada Mervan,
bu soğuk havada, ayın aydınlattığı bebelerin ve kaygı içinde bilmediğimiz dillerde konuşan kadınların arasında bizimle birlikte.
“Ah nasıl yakarıyorum denize bunu bilmesi için”
Ama o hayat, o dönem şimdi bana bile sahte geliyor, unutulup gitmiş bir söylenti gibi."
Gökler bomba kustu.
Açlık.
Cenazeler.
Ama o hayat, o dönem şimdi
bana bile rüya gibi geliyor,
unutulup gitmiş bir söylenti gibi.
Çünkü sen Mervan, sen değerli bir yüksün, gelmiş geçmiş en değerli yük.
Ah nasıl yakarıyorum denize bunu bilmesi için ."
Bizim hakkımızda davetsiz misafir dendiğini duydum. İstenmeyenleriz. Kötü talihimizi de alıp başka yere gitmemiz isteniyor.
Ama o hayat, o dönem şimdi bana bile rüya gibi geliyor, unutulup gitmiş bir söylenti gibi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir