İçeriğe geç

Kalbin Sesi ile Toprağa Dönüş Kitap Alıntıları – Mustafa Kutlu

Mustafa Kutlu kitaplarından Kalbin Sesi ile Toprağa Dönüş kitap alıntıları sizlerle…

Kalbin Sesi ile Toprağa Dönüş Kitap Alıntıları

Ne var ki günümüz dünyasında “gücün hukuku” hükmünü yürütüyor.
İki Hukuk var, biri Cenab-ı Hakk’ın lutfedip peygamberleri vasıtası ile insanoğluna gönderdiği; öteki “Hududullah”ı çiğneyerek hakim güçlerin inşa ettiği beşeri hukuk.

Bir Hakk’ın hukuku.
Öteki gücün hukuku.

Dünyaya söyleyecek sözümüz var elbet.
Kur’an’ın ilkeleri din işi, dünya işi diye bir ayrım gözetmez. Kul hayatının her ânında kul olmalıdır.
Ahireti yok sayan, Allah’a ve hesap gününe inanmayıp “dünya benim“ diyen zihniyet önce hayatı var eden bu dört unsura saldırdı. Toprağı zehirledi, suyu kirletti, havayı bozdu, iklimleri değiştirdi.
Ele geçirdiğiniz konforun içinde kölelerin kanı var.
” Ülkemizin hiçbir meselesi yoktur ki İslam ile münasebeti kurulmadan anlaşılabilsin ve çözülebilsin. ”
Şunu unutmayın: Bizim cennetimiz öte dünyada.
Sanat kainatın ahengine katılmaktır.
Ekonomik büyüme ve onun sistemleştirilmesi anlamında kalkınma, modern dünyanın en dokunulmaz putudur!
”İyi üstad, dışımızda yaşananı içimizde hayat yapabilen muallimdir. ”
Mektepte alınan ders ya bir tasavvurdur, hayale mal eder; ya bir hünerdir, ele mal edilir; ya da bir aşktır , kalbe doldurulur.
” Bir karış da olsa cemaatten ayrılan kişi İslam bağını boynundan çözmüş olur. ”
Vicdan dahi bize şahdamarımızdan daha yakın olan Allah’ın kalbimizde yankılanan sedasıdır.
” Kendime kalırsam bir hiç, O’na bağlanmakla her şeyim. ”
Yine de ”Ne Yapmalı? ” sorusunu sormalı, cevabını aramalıyız. Tarihte bütün devrimciler bu soruyu sormuştu.
Takva sahipleri için zaman, yok hükmündedir.
Üç hakimin hükmünde hata aranmaz: Kalbin, kaderin, ölümün.
Kapitalizm de, önceki bütün tarihsel sistemler gibi, bir sona yaklaşıyor. Sınırsız tüketim, gezegenimizin sınırlı varoluş imkanlarını tüketmek üzeredir. Artık müstakbel iyi sistemlere kafa yormanın vaktidir.
Eskiden yağmurun ne zaman yağacağını havayı koklayarak anlardık, şimdi bilemiyoruz. Her şey birbirine karıştı. Bir gün sel, öteki gün yangın, daha sonra kuraklık. Ne oluyor?
İşte Maddiyatçı-İktisadiyatçı Bireyci Çağdaş Küreselleştirilen İngiliz-Yahudi medeniyeti ile onun temel ideolojisi sermayeciliğe görünür tek canlı seçenek İslâm’dan esinlenmiş Maneviyatçı-İnsanşümul (Bütün insanlığa açık), Toplumcu-Paylaşmacı-Dayanışmacı Âdil Düzen’dir.
Haddizatında İslâm’a dolayısıyla insanlığa yapılabilecek en büyük kötülük, onun, siyasi ile iktisadi maksatlar uğruna suiistimal edilmesidir. Böylelikle o, din olmaktan çıkar.”

| Prof. Dr. Teoman Duralı

Dünya nüfusunun yarısının kazancına 62 kişi el koyuyor.
Modernizm, şimdilik alternatifi olmayan bir teknolojinin açtığı yolda yürüyor. Tüm dünya onu takip ediyor. Bu yol dışındaki her yol batıldır, çıkmaz sokaktır, bahse değmez, karın doyurmaz, bilime aykırıdır. Varsa böyle bir iddia görmezden gelin, itibarsızlaştırın, çağdışı ilan edin, safdışı kalsın.

Artık dua yerine psikoterapi, okuma yerine televizyon, hafıza yerine bilgisayar var. Ara-sıra elektirik kesilip asansörde kalırsanız panik yok. Cep telefonu var.

İdeal yönetim, hürriyet-eşitlik, demokrasi, parlemento, milli irade, kamu oyu, müsbet bilim, bugün kullandığımız tüm dünyada alternatifi olmayan bütün kavramlar 16-20. yy. süresinde yerini buldu.
William Blake “karanlık şeytansı fabrikalar” diye yazdı. Bunun bizdeki karşılığı “gavur icadı”dır.
Sanat, kâinatın ahengine katılmaktır.
İnkılâp önce kalpte, sonra zihinde, sonra fikirde sonra bedende Hududullah çerçevesinde gerçekleşecek. Er-geç alınteri-göz nuru-el emeğine, Veysel Baba’nın sadık yari kara Toprağa döneceğiz. Aslımıza.
Vicdan dahi bize şahdamarımızdan daha yakın olan Allah’ın kalbimizde yankılanan sedasıdır.
Alet işler el övünür, talih işler kul övünür.
Çağdaş küresel medeniyet dinsizdir. Onun sembolleri fabrika bacaları ile gökdelenlerdir.
İmanın bir lütuf olduğunu bilen hududu geçmez; inanmayanlar isyanda sınır tanımaz. Yaptıkları yine Cenab-ı Hakk’ın takdiri ve tayin edilmiş kaderledir.
İnsanoğlu aklı, ruhu, nefsi, bedeni ve tüm kabiliyetleri ile dünya hayatında Cenab-ı Hakk’ın ona tahsis ettiği sınırlar içinde yaşamalıdır. Bu sınırlar (şeriat) Hz. Âdem’den beri gönderilen peygamberler vasıtası ile insanlara tebliğ edilmiştir.
Takva sahipleri için zaman yok hükmündedir. Her an her şey olabilir!
Hayatın mânası Âmentü’ye inananlar için ne müphemdir, ne de muğlak.
Gül açar, bülbül öter , örümcek ağını örer ama sadece insanoğlu yaptığı işin şuuruna erer..
.
.
Cenabı Hakkk’ın koyduğu nizama yaklaşmak, ona dokunmak , ona uymak Yaradan’ın rızasını kazanmaktır..
Sanat kainatın ahengine katılmaktır.
Az bir zaman sonra bir karış temiz toprak, bir bardak temiz su, bir nefeslik temiz hava bulamayacağız.

Ne diyor şarkı:
Belki bir sabah geleceksin
Lâkin vakit geçmiş olacak.
[Mustafa Kutlu]

#SesliMakale

Kapitalizm Üç Yüz Yılda Kuruldu. Hak Yolda Yürümeye Niyet Edenler, Gayret Edenler, Fikredenler, Zikredenler İçin Zaman Yok Hükmündedir.
Her an her şey olabilir.!
Tuhaftır, bundan elli sene önce müezzinler yatsı namazından sonra Âmener’resulü okur, ardı sıra tecdid-i iman, tecdid-i nikah dualarını cemaatle birlikte zikrederdi. Şimdi okumuyorlar. Demek ki İngilizcenin kadar imanımızda güçlenmiş (!)
Milletimiz ruhunu kaybetmemiştir. Kaybetmiş olsaydı hiçbir güç onu tankın önünde yaptıramazdı.
Ancak şuuru yaralanmıştır. Asırlardır baskı altına alınmıştır. Adamlar yapmış kardeşim, kabul etmek lazım diyerek teslim bayrağını çekenlerin; Rızkı veren Cenab-ı Allah dedikten sonra ama diyenlerin itikadı da tehlikededir.
Âmentü’ye inananlar pes etmez.
Hedefimiz huzur ve mutluluk değil Hakk’ın rızasıdır.
Zihnen, fikren, kalben bir hicret e niyet edin. Çağdaş küresel medeniyetin ölçüp-biçip, defalarca ölçüp-biçip – teknolojinin son imkanları ile ölçüp biçip burnumuza, aklımıza, bedenimize dayadığı hükümleri, imkanları terkedin.
Âlete değil, âyete inanın.
Batı’daki güç temerküzü Hududullah’ı çiğneyerek tabiat-siyaset ve iktisat alanında bir özgürlük uydurdu. Bu özgürlüğe karşı çıkanları mahallenin delisi ilan etti.
İslam’ın çekilmiş kılıcıyım. Emaneti kucaklamış gidiyorum; ezelden-ebede. Yarı yolda düşersem eğer. Ne demiş şair Sana ağuşunu açmış duruyor peygamber .
Kim olduğumu sormuştun, dinle: İbrahim milletindenim, Hz. peygamber ümmetinden.
Beni denemesinler. Kim bilir ne kadar kuvvetliyim. Ringe çıkarsam eğer. Vurduğumu devirebilirim. ( 15 temmuz şehit ve gazileri bunu ispat etti)
Bir karış da olsa cemaatten ayrılan kişi İslam bağını boynundan çözmüş olur. (Tirmizi)

Cemaatte rahmet tefrikada azap vardır. (Müsned)

Ekonomik çıkar ı tek hedef edinen insan için ilahi kaynaktan doğan ahlak yerine menfaat ahlâkı geçti.
Ümit ve korku arasındayız ama ümitvar olmalıyız.
.. nefsin istekleri bitmez. Ona bir vadi dolusu altın versen doymaz, öteki vadiyi ister.
Âlet işler el övünür, talih işler kul övünür.
İnsan hem itaat eder hem isyan.
Hedefimiz mutluluk ve huzur değil, Allah rızasıdır.
Aramakla bulunmaz fakat bulanlar ancak arayanlardır.
Önce niyet edeceğiz, ardından kalbin sesine uyarak sonsuzluğa yöneleceğiz. Üç hâkimin hükmünde hata aranmaz: Kalbin, kaderin, ölümün
Üç hakimin hükmünde hata aranmaz. Kalbin, kaderin, ölümün.
Adldir mucib-i salah-ı cihan
Cihan bir bağdır divarı devlet
Devletin nazımı şeriattır
Şeriata olamaz hiç haris illa mülk

Mülk zapt eyleyemez illa leşker
Leşkeri cem edemez illa mal
Malı cem eyleyen raiyettir
Raiyeti kul eder padişah-ı aleme adl.

Tarih hükmünü vermiştir. Sayısız tartışma olmuştur. Mutezilesi, Cebriyyesi bilmem nesi çıkmıştır.
Ehl-i Sünnet bize yeter. Onu dahi tartışma zeminine çekenler olacaktır. Bu tuzağa düşmeyelim.
Üstat Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç! diyor. Hayır! Ümit ve korku arasındayız ama ümitvar olmalıyız.
‘Kalbin sesi’ni dinleyerek yola çıkın, bu temiz niyet ve samimiyet çağdaş hurafelerle dolu aklınızı da yola getirecektir.
“Yenilmişlik sendromu”nu reddediyorum.
Hangi gün vardır akşam olmamış.
Müslüman sadece “rüku” da başını eğer ve “secde” de teslim olur. Kalben, ruhen, zihnen ve fikren.
Hiçbir güç ona boyun eğdiremez.
Ben size sabırdan, şükürden, kanaatten, rızkı verenin Cenab-ı Hak olduğundan, aç iken karnına taş bağlayan bir peygamberin ümmeti olduğumuzdan söz açsam ne diyeceksiniz?
çağdaş küresel medeniyet dinsizdir. onun sembolleri fabrika bacaları ile gökdelenlerdir.
şunu unutmayalım: sabahın seherinde öten bülbül de bizi ağlatabilir, usulüne uygun okunan ezan sesi de. güzel dediğimiz şey Cenab-ı Hakkın bize gösterdiğidir.
Kâinatın âhengi malumdur. Gün doğuyor, batıyor; kuşlar uçuyor, rüzgar esiyor, dünya dönüyor, mevsimler birbiri peşisıra gelip gidiyor. Gören gözler, duyan kulaklar, hisseden kalpler çiçeklerin renginde, suların sesinde, dağların heybetinde, kelebeğin kısacık ömründe, bir örümceğin ağında, Cenab-ı Hakk’ın yarattığı hemen şeyde bu ahengi bulabilir.
İnsanların en kuvvetlisi olmayı arzu eden, Allah’a dayansın.
Kalbin sesi imanın göstergesidir. Vicdan dahi bize şahdamarımızdan daha yakın olan Allah’ın kalbimizde yankılanan sedâsıdır.
Kur’an’ın ilkeleri din işi, dünya işi diye bir ayrım gözetmez. Kul hayatının her ânında kul olmalıdır.
Ülkemizde eleştirme, sorgulama vb. uğruna havanda su dövmekten öteye geçmeyen bir tartışma bolluğu var.
Yumuşak başlı isek kimse bizi”uysal koyun” sanmasın. Ancak attığımız taş, ürküttüğümüz kurbağaya değmeli.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir