İçeriğe geç

Yirminci Yüzyıl Başlarında Osmanlı-Alman İlişkileri Golç Paşa’nın Hatıratı Kitap Alıntıları – Goltz Paşa

Goltz Paşa kitaplarından Yirminci Yüzyıl Başlarında Osmanlı-Alman İlişkileri Golç Paşa’nın Hatıratı kitap alıntıları sizlerle…

Yirminci Yüzyıl Başlarında Osmanlı-Alman İlişkileri Golç Paşa’nın Hatıratı Kitap Alıntıları

Askerler için en münasip olduğu üzere, doğum günümü vazife başında geçirdim. Daha saat üç buçukta dışarı çıkmaya mecbur oldum, çünkü bayram günü idi ve bir Müslüman, bayram namazını harp zamanında bile kaçırmaz.
Savaş, Tanrı’nın kurduğu dünya düzeninde bir elemandır. Savaş olmasa dünya uyuşur ve insanlık materyalizm içinde boğulur.
Türklerin üst tabakası ve özellikle gençlerinde, halisane surette Batı uygarlığına katılmak, aydınlanmak ve bu uygarlıktan yararlanmak şevk ve gayreti mevcuttu.
Bütün İran ve Arap milleti, maddi düşünür.
1888’de Türkiye’nin Almanya’ya silah siparişi 2.2 milyon markı bulmuştu.
Britanyalılar bir donanmaya malik bulundukça ve denizlerde seyrüsefer ettikçe, Çanakkale’yi daima düşünecekler.
Arap milleti Türk hakimiyetine karşı nefretle doludur.
İran vatanperverliği, kerih ve menfur bir zorbalığa benzer bir sanat halini almıştır.
Evet, İstanbul bizim olacaktır. Bizim olmalıdır. Yalnız çok önemli bir liman olduğu için değil, yalnız Rusya gibi dev bir devletin kapalı bulunduğu odadan çıkıp, açık denizlerin havasını teneffüs etmesi için değil, doğu Hristiyanlığının ve dünyadaki bütün Ortodoksluğun geleceği için, birliğini tamamlaması için bize lazımdır.
İngiltere’ye karşı gösterilen her takayyüt, yok yere gitmiş bir muhabbet emeğidir.
Romenlerin fena niyetler beslediği aşikardır ve onları bu niyetlerden vazgeçirmek de mümkün olmayacak.
Hiçbir maksadı ihtiva etmeyen, ancak Anadolu’nun emniyet ve selametini tehlikeye düşüren ve aynı zamanda Türklerin Kuzey İran’da kazandıkları muvaffakiyeti kaybettirmek tehlikesi gösteren düşünülmemiş bir taarruz.
Vatanımın benden şiddetle esirgediğini, nihayet bir yabancı memleket bana verdi. Bu memleket beni kendisine bir ordu tevdi edilemeyecek kadar çok ihtiyar bulmuyor.
Askerler için en münasip olduğu üzere, doğum günümü vazife başında geçirdim. Daha saat üç buçukta dışarı çıkmaya mecbur oldum, çünkü bayram günü idi ve bir Müslüman, bayram namazını harp zamanında bile kaçırmaz.
Bütün kalbimle Türk silahlarının muvaffakiyetini dilerim. Türk milletinde halen nasıl iyi ve kuvvetli bir cevher bulunduğu görülecek ve bizim verdiğimiz derslerden çok faydalar beklenecek.
Türkiye’nin 17.asrın sonuna kadar durumu, yatağından taşarak civar çayırları basan fakat sularını bir derin göle dönüştüremeyen bir nehir gibidir.
Cumhuriyetçi Fransa ile mutlakiyetçi Rusya’yı aralarındaki siyasal rejim ayrımına rağmen bir ittifaka sürükleyen başlıca etken, Alman tehlikesi idi.
Savaş, Tanrı’nın kurduğu dünya düzeninde bir elemandır. Savaş olmasa dünya uyuşur ve insanlık materyalizm içinde boğulur.
Türklerin üst tabakası ve özellikle gençlerinde, halisane surette Batı uygarlığına katılmak, aydınlanmak ve bu uygarlıktan yararlanmak şevk ve gayreti mevcuttu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir