İçeriğe geç

Genel Felsefe Kitap Alıntıları – Christian Wolff

Christian Wolff kitaplarından Genel Felsefe kitap alıntıları sizlerle…

Genel Felsefe Kitap Alıntıları

Tarih, olgunun yalın bilgisine dayanır. Felsefede ise olan veya husule gelebilecek şeylerin nedenini keşfederiz. Matematik de şeylerde bulunan niceliği saptarız.
Bir şeye bir başkası tarafından atfedilen niceliği bilen kişi, yalnızca bu başkasının matematik bilgisinin tarihsel bilgisine sahiptir.
– ( ) Felsefeyi geliştirirken felsefî usûlü kullanan kişi, isabetle tarif eder, ihtiyatla hüküm verir, titizlikle ispatlar ve sabırla düzenler
– ( ) Filozofun tek gayesi, ileri sürdüğü hakikati bilinir kılmaktır
“Filozof, hakikati sırf hakikat aşkına sever ve onun için çalışır. Şöhret, gücü ya da başkalarının gözüne girmeyi hakikate tercih etmez. Hakikat pahasına mala mülke tamah etmez.”
“Felsefe ince sözden değil, hakikatten tat alır.”
“Felsefenin özel meyvesinin hakiki erdem olduğuna inanırız.”
Çünkü felsefi yönteme göre felsefe yapan biri, mantık kurallarını öğrenir ve bunları somut olaylara uygulama alışkanlığı kazanır . Olur da hata yaparsa, derhal fark edip düzeltir.
Aristoteles’in kendisi de, başkalarının da söylediği gibi, rahip Eurymedon veya Demophilos tarafından dinsizlikle suçlanmamış mıydı? Bu nedenle Atina’dan ayrıldı ve dediğine göre Sokrates’e öfkeli olan Atinalıların felsefeye karşı ikinci kez günah işlemesine izin vermek istemediği için Khalkis’e gitti.
Ve felsefe yapma özgürlüğü ortadan kalktığında, bilimsel gelişmeler genellikle suçlamalara dönüşür. Utanmaz insanlar, hakikati savunma bahanesiyle, başka sebeplerden nefret ettikleri yazarlara zorluk çıkarırlar. Sokrates, asıl neden Anytos’un özel bir sebepten dolayı ondan nefret etmesiyken, dinsizliği öğretmekle ve gençleri yanlış yönlendirmekle suçlanıp baldıran içmeye zorlanmadı mı?
Zira felsefi yönteme göre felsefe yapan biri, kendi ilkelerinden hareketle anlayamadığı ve ispat edemediği sürece başkalarının söylediklerini kabul etmez. Tam manasıyla kanıtlanmış ilkelerden çıkmadıkça herhangi bir şeyin doğru olduğunu savunmaz. Olasıyı kesinden ayırır.
Felsefi disiplinler, esareti reddeden, felsefe yapma özgürlüğü talep eden ve başkalarına yaranmaya çalışanlarla alay edenler sayesinde gelişir.
Hatanın düzeltilmesine izin verilmez ve hakikate ters olan hakikatin yerini alırsa, ilerleme beklenemez.
Filozofların, matematikçiler gibi, bilmedikleri şeyleri kabul etmemeleri gerekir.
Filozof laf ebesi değildir.
Felsefe ince sözden değil, hakikatten tat alır.
İmdi, okurun enerjisini gereksiz işlere yöneltmek arzulanır bir şey değildir. O halde, yerleşik ve bilinen felsefe terimlerini değiştirmemek gerekir.
Bir sözcük hep aynı şeye işaret edecek şekilde kullanılmazsa, anlamı müphem olur, okur da kolaylıkla kaybolup gider. Bu da felsefede olması gereken duruluğu tahrip eder.
Sözcüklerin gücüyle değil, nedenlerin ağırlığıyla rıza kazanırız.
Felsefi üslubun tek amacı anlamı başkasının zihnine açık kılmaktır Niyetimiz başkasını cazip sözcüklerle alt etmek ya da onun rızasını kazanmak değil.
Kesin olmayan bilgiden tatmin olanlar da vardır. Bu tür bilgiler, katkıda bulunmak şöyle dursun, bilimlerde ilerlemeye karşıdır. Tek faydaları bizi rastlantıya ve müphem tahminlere teslim etmek ve ruhu sık sık boş umutlarla doldurmaktır. Böyle insanlara kendi tarzlarında iş gördükleri için kızgın değiliz.
Bazen tarihsel bilgi ve bazen de felsefi bilgi, matematiksel bilgiye temel teşkil eder.
Matematiksel bilgi, hem tarihsel hem de felsefi bilgilerden farklıdır.( ) Olguyu tarihsel olarak bilmek bir şeydir, olgunun nedenini anlamak başka bir şeydir ve yine şeylerin niceliğini saptamak bambaşka bir şeydir.
Şeylerin niceliğinin bilgisine matematik denir
Tarihsel bilginin yalnızca felsefede kullanılmasını değil, aynı zamanda yaşam içindeki faydasını da savunuyoruz.
Tarihsel bilginin felsefeye gönül verenler tarafından ihmal edilmemesi gerektiği açıktır. Tarih felsefeden önce gelmeli ve sürekli olarak felsefe ile birleştirilmelidir.
Tarihsel bilgi—tecrübe olan, husule gelen ve gelebilecek olan şeylerin nedenlerini verebilecek şeyleri tesis ettiği sürece— felsefi bilgiye temel teşkil eder. Tecrübeyle tesis edilen şeyler tarihle bilinir. Ve eğer siz, buradan hareketle olan veya husule gelen şeylerin nedenini keşfederseniz, felsefi bilgi üretmiş olursunuz. Dolayısıyla tarih felsefi bilginin zeminidir.
Bazen tarihsel bilgi ve bazen de felsefi bilgi, matematiksel bilgiye temel teşkil eder.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir